15 Temmuz 2018 Pazar

MEHMET FARAÇ : TÜRKİYE PARÇALANACAK MI?. .



MEHMET FARAÇ : TÜRKİYE PARÇALANACAK MI?. .

farac65@gmail.com

Mehmet FARAÇ

15 Temmuz 2018

Hep öyle derler "buzdağının" bir "görünen yüzü" bir de görünmeyen yüzü vardır...

Ya da herkes "madalyonun arka yüzü"nü merak eder kuşkulu işler gündeme gelince...

Bir de "perde gerisi" vardır ki gölgesini bazen görseniz de gerçeği örtmeye paravan yapılır o gizemli perde!. .

Türkiye'de her şey hızla yozlaştığı için siyaset kurumları "perdeleme"yle ilgili kirlenmede ne yazık ki en başta gidiyor...

Çünkü dünyanın her tarafında "buzdağının altı"ndakini "madalyonun öbür yüzü"ndekini ve "perde gerisi"ndekini kuşkulu ve gizemli hale getiren tek mekanizma halkı yalanla sömüren siyaset tellallığıdır...

Özellikle ülkemizde "takıye" çıkmazında ikiyüzlü olmak da politika sayıldığı için siyasetin miting alanında söyledikleri ile uyguladıkları arasındaki uçurum memleketten her zaman çok şeyler alıp götürmüştür!. . Hele de bu ülkede... Ve hele de son 16 yılda...

Her türlü rüşvet hırsızlık ve yolsuzluk rezaletleri gündemi sarsmışken ve bu durum üç yıl öncesinin eski dostları AKP ile cemaatin arasını bile açmışken siz bakmayın özellikle "önümüzdeki siyasi süreç" için takiye yapanlara...

Siz bakmayın "demokrasi barış özgürlük eşitlik" ya da son günlerde olduğu gibi "eski meclis" binasından "hakimiyet milletindir" sözüne dikkat çekilmesine...

Çünkü sürekli olarak oy çalınması ve sandık şaibesiyle gündeme gelen seçimlerde hakimiyetin millette olduğuna ilişkin iddialar da ne yazık ki kuşku batağındadır...

İşte 24 Haziran'da da gördük; başta Urfa olmak üzere yurdun birçok bölgesinde sandığa gelmeyen/engellenen milletin bireyleri için topluca oy kullanan siyaset bezirganlarının yolaçtığı rezaletleri!. .

Doğrusu merak etti herkes neredeydi o zaman hak hukuk özgürlük demokrasi ve millet iradesi?. .

***

Başkanlığın perde gerisi!. .

Dün de bu köşede vurguladık ya devlet hızla ve pervasızca dönüştürülürken siyasette ve kamuoyunda tuhaf bir sessizlik ve yılgınlık var...

Oysa büyük savaşların ardından güçlükle kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu ülkede yaşayanların yarısının onayıyla çok tehlikeli kuşkulu ve geleceği belirsiz bir döneme sürüklenirken herkes "perde gerisini" de merak ediyor işte...

Sürekli kanun hükmünde kararnameler çıkartılıyor sürekli bazı kurumlar bakanlıklar lağvediliyor kimi merkezler başka birimlere bağlanıyor yeni yapılar oluşturuluyor ve aslında devletin 95 yıllık düzeni hızla altüst ediliyor...

Ve rejimin eğitimden bürokrasiye kadar adeta kolonları ve çatısı tarumar edilirken devleti oluşturan mekanizmanın tüm gücü "tek merkezde" toplanıyor milyonlarca insan da "neler oluyor" şaşkınlığıyla olup biteni izlemeye ve anlamaya çalışıyor...

"Atatürk Cumhuriyeti'nin yapısı çökertiliyor" mu sorusu kendini "şeyh" diye yutturan bazı bağnazların televizyon ekranlarından söylediği "Erdoğan yeni padişahtır" hezeyanlarına karışıyor ve bu durum toplumdaki gelecek kaygısını daha da büyük boyutlara ulaştırıyor...

ataturk-10cm-en.jpg

***

Türk'ün yaşamsal uyarısı...

Yazının başından itibaren sıralanan ülkenin gidişatıyla ilgili kaygılara yeniden dikkat çekerek sormak lazım; "Başkanlık" planının "perde gerisi"nde "madalyonun öbür yüzünde" neler oluyor ve "buzdağının altında" aslında ne var?. . "

Bu soruların yanıtı dünkü Yeniçağ'ın manşetinden verilmişti aslında... Üstelik Adalet Bakanlığı da yapan deneyimli siyasetçi Hikmet Sami Türk'ün kaygıları büyüten yaşamsal uyarılarıyla...

Çünkü Türk; Cumhurbaşkanlığı 1 No'lu Kararnamesi'nin 254. maddesindeki "e" ve "f" bentleriyle İçişleri Bakanlığı'na verilen ülkenin "idari yapı"sını belirleme yetkilerinin derhal Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi gerektiğini bu maddelerin Anayasa'nın ilk 4 maddesine aykırı olduğu için uygulanmasının mümkün olmadığını söylemiş...

Bakanlık dayatmasında "hükümet" diye bir şey kalmadığının anlaşıldığını belirten Türk şöyle demiş;

"Tek kişi var Cumhurbaşkanı... Bakanlar ancak ona teklif götürebilecek. Örneğin İçişleri Bakanı hükümet ve bakanlar kurulunun yerini alabiliyor... Son söz karar tek kişilik yürütme kuruluna cumhurbaşkanına verilmiş durumda..."

Türk'ün çok önemli uyarıları içinde memleketin bölünebileceğine ilişkin kaygılar da var ki en tehlikelisi de bu olsa gerek?. . Ne yani "eyalet" tuzağıyla Türkiye gerçekten parçalanacak mı?. .

Öteden beri kaygı uyandıran bu tehlikeli sorunun gerekçeleri de var...

Örneğin Erdoğan'ın daha önce "eyalet sistemini düşünebiliriz" şeklindeki sözleri HDP'nin öteden beri söylediği özerk bölgelere ayrılma talebi ve CHP'nin "yerel yönetimler özerklik planı" üzerinde durması gibi...

Yeni Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) bazı maddelerinin perde gerisinde "eyalet planı" olduğuna da dikkat çeken Hikmet Sami Türk'ün aşağıdaki uyarıları ise cumhuriyetin geleceği için yaşamsal nitelikte;

"Anayasamızda değiştirilemez maddeler arasında yer alan maddeler eyalet sistemine engeldir. Bu maddeler daha değişmedi. Türkiye devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Bu eyalet sistemine geçtiğiniz zaman durum farklı olur. Bugün Türkiye içinde özerk bölgeler önerenlerin uzun vadeli amacı önce özerk bölgeyle başlayıp kademe kademe bağımsızlığa geçmek. Eyaletler bağımsız devletlere dönüşmüştür Osmanlı İmparatorluğu'nda. Sonunda elimizde bugünkü Türkiye Cumhuriyeti kaldı. Böyle bir olasılığı içeriyor bu o bakımdan tehlikeli bir madde. Eyalet sistemine geçildiği zaman Türkiye'nin parçalanmasını yolu açılmış olur. "

Tüm saptama ve uyarılardan sonra yeniden soralım o halde;

"Başkanlık" planının görünmeyen yüzünde aslında ne var AKP "buzdağının altında" ne saklıyor ve muhalefet "madalyonun arka yüzünde"ki sinsiliği görmek için ne zaman harekete geçecek?. .

Türkiye "eyalet" tuzağıyla parçalanarak "küçük Amerika" olunca mı uyanacak muhalefet ve yurttaşlar?. .

Kaynak Yeniçağ: Türkiye parçalanacak mı?. . - Mehmet FARAÇ

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiye-parcalanacak-mi-48166yy.htm


a45UyF587661-180715114940 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2018/07/15  00:48 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 


Hayri yapan, hayirdan da hayirlidir; ser isteyense serden de kotudur.

Hz.Ali

(Hiristiyanlarin mazlumlari sehid olarak olur) diyor.
(Fikhi Tesbitler s.32)

Said Nursi den zirvalar.

Sinirsizca arzulamak,sinirsizca arzulanmayida benimsemek demektir.Yok etme serbestligi,yok edeninde yok edilebilmesini icerir.Oyleyse carpismak ve buyruk altina almak gerekecektir.gucun yasasindan baska bir sey degildir bu. Dunyanin yasasi; dunyayi guc istemi yonetir.

ALBERT CAMUS - Baskaldiran Insan

BU ELLER MIYDI?
. . . . . .
Bu eller miydi masallar arasindan
Ruyalara uzattigim bu eller miydi.
Arzu dolu, yasamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyalarin aydinlik dunyaciklari
Bu eller miydi hayati o dunyalarin.
Altin bir oyun gibi eserdi
Altin tuylerinden mevsimin ruzgari.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki simdi degmekte toprak olan evlere.
El isi vazifelerin onunde
Tirnaklarini yiyerek dusunmek ne iyiydi.
Kaybolmus o cizgilerden
Falcinin saadet dedikleri.
O koylu cakisinin kestigi yer
Sogut dallarindan duduk yaparken...
Bu eller miydi kesen mavi serceyi
Birkac damla kan ki zafer ve kahramanlik.
Yorganin altina saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrilmis sevgili oyuncaklardan
Kirmis kucucuk siselerini.
Ve her seyden ve her seyden sonra
Bu eller miydi Allaha acilan !

Fazil Husnu DAGLARCA


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder