22 Mayıs 2019 Çarşamba

Dostlar durumlar giderek karışıyor.


Dostlar durumlar giderek karışıyor.
Ülkemiz bir yandan kendi ekonomik krizine günden güne daha çok batıyor.
Bir taraftan da küresel bir dolar krizi henüz baş vermedi ama o da yakın.
ABD'nin Türkiye hilafına yürüttüğü bir dört bölgeli Kürdistan federasyonu projesi hayli ilerlemiş durumda.
Yine batılı devletlerin Türkiye'nin Akdenizdeki ekonomik bölgelerde Rumlar ile birlikte yapacağı petrol arama ve çıkarma girişimlerini askeri güç kullanarak koruyacağına ilişkin haberler var.
Açıkçası tam bir abluka haline giriyoruz.
Peki ya ne yapmak lazım?

İlk olarak analitik düşünmek şart.
Bunca sorunu parçalara ayırmak gerek.

İlk olarak bilmek lazım ki, ABD ile bir çarpışma rotasındayız.
İkinci olarak bu çarpışma rotasına biz girmedik, ABD inatla üzerimize direksiyon kırıyor.
Biz çarpışma rotasından çıkmaya çalışıyoruz, ama ABD yeniden üstümüze direksiyon kırıyor.

Olup bitenler elbette ABD için de akılcı değil.
Ama İsrail için kesinlikle çok akılcı.
ABD yalnızca İsrail'in menfaatlerini korumaya çabalarken aslında küresel hegamonya oyununda mevzi kaybetmektedir.
Bu işin devamında ABD kendi içine kapanmak zorunda kalabilir.

Bizim ABD ile en büyük ihtilaf kaynağımız dört Kürt bölgesinin tek bir federasyon çatısı altında birleştirilmesi projesidir.
Diğer pek çok sorun ötelenebilir, ertelenebilir, buz dolabına konabilir, pazarlık edilebilir.
Ancak, Büyük Kürdistan projesi öyle değildir.
Türkiye bu konuda duvara dayanmıştır.
Artık Özal'lı, Çiler'li yıllarda olduğu gibi küçük tavizlerle günü kurtarma imkanı kalmamıştır.

Çok açık ve net, ABD artık stratejik düşman haline gelmiştir.
Bunu biz tercih etmedik, ve bu durumdan kendimizi çıkarmak için elimizde bir seçenek yoktur.

Bu nedenle hiç sevmediğim, alay ettiğim, küçümsediğim Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'ı ABD'ye direnme politikalarında cesaretlendirmek ve ardında durmak zorundayım.

İkinci olarak ABD yalnızca Türkiye değil, Rusya, Çin, İran ile de dalaşmaya hazırlanmaktadır.
Bunu küresel hegamonya oyununda zafere ulaşmak için yapmaktadır.
İşte bu noktada Türkiye Türklerinin hangi büyük plana sadakat gösterecekleri büyük önem taşımaktadır.
Aksi halde kendimizi küresel bir saflaşmada diğer Türk milletleri ile savaşırken, ya da birbirine karşı düşman saflarda mevziler içinde bulabiliriz.
Ya da tam tersine dış Türkler ile yakın olmanın yarattığı sinerjinin keyfini de çıkarabiliriz.

Üçüncü olarak Türkiye Türkelerinin bir stratejik tercihi doğru şekilde yapması şarttır.
Ülkemizin yeni bir Soğuk Savaş döneminde dış Türklerden yeniden kopmak, yeniden izole olmak tehlikesi vardır.

Türkiye batıya yamanarak bir yol kat edemez.
Türkiye batının medeniyet değerlerini benimsese de kendine mahsus bir duruş göstermek zorundadır.
Avusturya Almanya  için ne değer taşıyorsa, ABD, İngiltere birbirleri için ne anlamı taşıyorsa, bizim için de dış Türkler benzer önem ve değerdedir.
Türkiye yalnızca batıya değil, hiçbir ittifaka yamanmamalıdır.

Türkiye sözde İslam medeniyetinden de bir güç elde edemez.
Aslında milliyetçilik ve ümmetiçilik zeytinyağı gibi bir arada bulunması imkansız kavramlardır.
Netekim, zeytinyağı ve su karışımlarını çalkayalarak bir araya katmaya çalışsanız bir eriyik elde etmez, bir emülsiyon elde edersiniz.
Ve yalnızca beklemekle dahi ana unsurların kendiğinden ayrıştığını görürsünüz.
Bu nedenle Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman sloganının içi boştur, anlamsız ve değersizdir.

Türkiye stratejik tercihini dış Türkler nerede ise ona göre yapmalıdır.
Dış Türkler halen Rusya ve Çin etkisinde, vesayeti altında, hatta işgali altındadır.
Rusya ve Çin ile didişerek dış Türklere bir adım dahi yaklaşamayız.
Dış Türklere faydamız olmaz, onlardan faydalanamayız.
Bu nedenle asla Rusya ve Çin ile kavga etmemek gerekir.
Aynı şekilde İran'ın yarı nüfusunun da Türk olduğunu unutmamak gerekir.

Bu şekilde hem biz tarihsel bir yalnızlıktan, kimlik bunalımından korunmuş ve kurtulmuş olacağız, hem de Rus ve Çin elinde bir assimilasyon süreci yaşayan dış Türklere katkımız olacak, bir sinerji yakalamış olacağız.
Bu tam bir kazan-kazan durumudur.

Aksi durumda batının yanında saf tutarsak İran'da, Rus ve Çin etkisinde kalmış olan Türklere karşı kendimizi savaşır halde bulacağız.
Tarih genel hatları ile Türkün Türk ile savaşları ve bu şekilde Türklerin birbirini tüketmesi şeklinde teceelli etmiştir.
Artık lütfen tarih tekerrür etmesin.

ABD bizim için şehrin öbür ucundaki hatırlı bir ahbaptır.
Dış Türkler akrabalarımızdır.
Rusya ve Çin ise yakın akrabalarımızla evlilik gibi yakın bağları olan apartman, sokak komşularıdır.
Özellikle Rusya adeta üst komşumuz gibidir, dahası eniştemiz gibidir.
Rusya ile kavga edersek bizi üst kattan çok fazla şekilde rahatsız etmesi mümkündür.
Dahası onunla evli ablamızı, teyzemizi göremez, konuşamayız.

Şimdi şu son yıllarda kartların yeniden karıldığı yeni bir dünya kurulmaktadır.
Bu dönemde elbette her şey yerle bir olacak.
Bize düşmanlık edenler ellerinden gelenin azamisini yapacaktır.

Bunları bilmek ve ona göre her türlü hazırlığımızı yapmamız gerekir.

Gelelim ekonomik krizimize.
Bu krizde bizi borç afyonuna alıştıran batılıların suçu varsa da, suçun büyüğü bizimdir.
Artık borçlanma afyonundan kurtulmak, islah olmak durumundayız.
Bu ülkenin ekonomisinin kendi tasarrufları ile finanse edilmesi gereğine herkesin inanması şarttır.
Zor günler yaşayacağız, ama sonunda taşlar yerlerine oturacaktır.

Çok ve akıllı çalışıp, az kazanmaya, kazandığımızın büyük bölümünü tasarruf etmeye, kişisel, kurumsal ve devlet olarak alışmak zorundayız.

Bu gün bize düşmanlık edenlerin bize düşeş faizlerle borç vermesini beklemeyin.
Kimse etmeyeceği eşşeğin önüne saman koymuyor.
Bunu unutmayın.

Bu günlerde pek çok ekonomist, önümüzdeki krizin ağırlığını gösterek ABD ve İMF'nin kucağına oturmamızı öneriyor.
Bunlar ülkemizin milli değerlerinden haberdar değiller.
Bunlar düşmanlarımızın gücüne tapan boyun eğmiş insanlar.
Bunların gösterdiği yolda devam edersek kendi ayaklarımızla mezbahaya girmiş olacağız.
Batının bizden talepleri basittir.
Ülkenin Güney Doğusundan bir parçanın bizim de gönül rızamızla ayrılması ve Tek Büyük Kürdistana katılmasıdır.
Buna boyun eğecek miyiz?
Para için kolumuzu, bacağımızı, böbreklerimizi budayacak olanların önüne kuzu kuzu yatacak mıyız?

Bakın Somali devlet başkanı boyun eğdi, ve ülke resmen ikiye bölündü.
Bizde bu oyuna boyun eğecek miyiz?

Peki bize her pazu gösterene boyun eğecek miyiz?
Bu iş nereye kadar gidecek?
Göt oğlanlığının sonu nedir?

Bu iş elbette korkakların, ilkesizlerin işi değil.
Mücadele etmek zorundayız.

Ben doğrusu Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'ı önümüzdeki dönemde ekonomik krizle ülkenin kendi kaynaklarını kullanarak mücadalede, dış güçlerin askeri meydan okumalarına karşı direnmeye çağırıyor ve destekliyorum.
Ve ondan sonraki bütün hükumetlerin de bu yönde bir tavır içinde olmasını zorunlu görüyorum.
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  



- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Din bir vicdan meselesidir.
Herkes vicdaninin emrine uymakta serbesttir.
Biz dine saygi gosteririz.
Dusunuse ve dusunceye muhalif degiliz.
Biz sadece din islerini millet ve devlet isleriyle karistirmamaya calisiyor kasde ve fiile dayanan taassupkr hareketlerden sakiniyoruz.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

184. ILAHIYATIN GEREKSIZLIGI VE TEHLIKESI. HUKUMDARLARA MAKUL OGUTLER

Eger ilahiyat ilahiyatcilara yararli bir ticaret daliysa, cok sabittir ki, ilahiyat, toplumun geri kalan siniflari icin hem gereksiz hem zararlidir. Insanlarin cikari er gec gozlerini actirir. Hukumdarlar ve kavimler bir gun kuskusuz, insanlari daha iyi kilmaksizin karisikliga dusuren bu ilahiyatin layik oldugu ilgisizligi ve derin nefreti teslim edeceklerdir. Genel mutluluga hizmet etmeyen bu kadar kulfetli dini islerin yararsizligi hissedilecektir. Gulunc bir onem atfetmekten cekilir cekilmez, devletlerin duzenlerini artik bozamayacak olan bu kadar berbat cekismelerden utanilacaktir.

Hukumdarlar! Rahiplerinizin ahmakca kavgalarina katilacaginiza, butun uyrugunuzu tekduze bir goruse boyun egdirmek iddiasinda bulunacaginiza, onlarin bu dunyadaki mutluluklariyla mesgul olunuz. Baska bir dunyada onlari bekleyen sansla kendinizi rahatsiz etmeyiniz. Onlari adilce yonetiniz, kendilerine iyi yasalar veriniz, ozgurluklerine ve mallarina dokunmayiniz, egitimlerini gozetiniz, calismalarinda yureklendiriniz, yeteneklerini ve erdemlerini odullendiriniz; edebe aykiri hareketi uzak tutunuz. Hem sizin, hem kendileri icin yararsiz, anlamsiz seyler hakkindaki dusunce tarzlariyla ilgilenmeyiniz. O zaman, kendinize itaat ettirmek icin uydurma masallara muhtac olmazsiniz; ulusunuzun tek rehberi olursunuz. Size borclu olunacak sevgi ve saygi duygulari hakkinda dusunceleri birlesik olur. Ilahiyat efsaneleri, ancak akil ve muhakeme sahipleri uzerinde hukumran olma sanatini bilmemezlikten gelen zorbalar icin yararlidir.

- - - - - - - - - - - - -
Seni seviyorum sozunu gorunce, yureginde hayatta kalmak icin muthis bir istek uyanmis, birden gereksiz tehlikelere atilmayi aptalca bulmaya baslamisti.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Din, yoksullarin zenginleri oldurmelerini onler.

BONAPARTE,NAPOLON (1769-1821) Fransa imparatoru.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder