14 Mayıs 2019 Salı

YAVUZ SELİM DEMİRAĞ: VURUN ÖLDÜRÜN DEDİLER - AV. ERDOST BALCI : 'BİZ BURADA ÇOK AVUKAT DÖVDÜK AVUKAT HANIM'

İki habet, birbiri ile alakası yok gibi duruyor.
Oysa çok alakalı.

Devlete sığınmış mağdurun hakkını işte bu polis arayacak.
Mağduru koruyacak, zalimi takip edecek, tutuklayacak, mahkeme önüne çıkaracak.
Oysa polisin kendisi zaten adliyelik.
Kendine faydası yok, zararı çok.
Vatandaşa ne faydası olsun?

Ben altmış küsur yaşında adamım, yolda polis görsem yolumu değiştiririm.
Karakolda işim olsa çok lazım olmadıkça gitmem, girmem o kapıdan.

Neden mi?
Geçtiğimiz on yıllar bana polisin asla güvenilmez olduğunu, mağdura aslan, zalime kedi olduğunu gösterdi.
Kanunlar mı, onlar da aynı...

Dahası polis yararlı olmaması bir yana, çok da zararı vardır.
Polis yalancı şahitlik yapar.
Polis sahte delil uydurur.
Polis adam öldürür, yanına suça karışmış silah koyar.
Polis ev basar, delil olsun diye öteye beriye uyuşturucu madde koyar.
Polis kimlik yırtar, kimliksiz geziyordu der.
Polis nezarette adam döver, hatta döve döve öldürür ve hiç erinmeden, utanmadan yalan söyler, anama sövmüştü, direnmişti der.
Çoktur bunun örnekleri.

Bu nedenle siz siz olun, polise merhaba mesafesinde bile yaklaşmayın.
Çünkü en önemlisi polis iktidarın zalimliklerinde cellatlık yapandır.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

================================

YAVUZ SELİM DEMİRAĞ: VURUN ÖLDÜRÜN DEDİLER

Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ alçak saldırıdan sonra ilk defa açıklama yaptı. Demirağ açıklamasında saldırıya yönelik "Sinkaflar söyleyerek vurun öldürün dediler" İfadelerini kullandı.

13 Mayıs 2019

Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ alçak saldırıdan sonra ilk defa açıklama yaptı.

Fox TV'de yer alan habere göre; Demirağ saldırıyı anlatırken "Meydanın bu kadar boş mu buldun artist ve sinkaflar söyleyerek vurun öldürün dediler" ifadelerini kullandı.

Demirağ'ın açıklamaları şu şekilde:"Kafatasımı koruma refleksiyle hamle yaptım. Onlar bana vurdular vurdular… Beyin travmasıyla karşı karşıyayız. Burnumda kırık var. Kafamda demir parçaları var. İnsanın ölmesi mi gerekiyor? Meydanın bu kadar boş mu buldun artist ve sinkaflar söyleyerek vurun öldürün dediler. Benim evim Yenimahalle Karakolu'na 15 metre. Orada da kameralar var. Beni nasıl itina ile dövdükleri görüntüler hepsi ortada. Korkum endişem şu: Bu şiddetin özellikle 23 Haziran seçimlerine doğru derece derece artacağıdır. "

https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/yavuz-selim-demirag-vurun-oldurun-dediler-4783513/?fbclid= IwAR3f_ql1fNc0X8CluEVMLN8ektHkN6kLz_znkhrc8EIo0kkkfmDib0bco9Y

================================

AV. ERDOST BALCI : 'BİZ BURADA ÇOK AVUKAT DÖVDÜK AVUKAT HANIM'



14 Mayıs 2019

Karakollarda polis memurları tarafından Avukatlara uygulanan psikolojik şiddeti baskıyı yeri geldiğinde yapılan fiili müdahaleleri karakola giden Avukatlar çok iyi bilir.

Anlatacağım olay ise alıştıklarımızdan biraz daha farklı.

2018 yazı Ramazan ayı.

Herşey çok normal başlıyor. Avukat Hanım müvekkiliyle birlikte karakola gidiyor görevli memura kendini tanıtıyor müvekkilinin ifade için çağrıldığını birlikte ifade vermek istediklerini söylüyor.

Müvekkilin adını duyan polisler savcının talimatı var diyerek şahsı yaka paça nezarete atıyor; "Avukat hanım siz numaranızı bırakın şu an çok yoğunuz birazdan ifade için sizi arayacağız" diyor Avukatı gönderiyorlar.

Avukat hanım ise çok naif iyi niyetli. Bağcıyı dövmeye değil üzüm yemeye gelmiş… Peki deyip karakolun dışında bekliyor.

Nezarethanedeki şahsın söylediğine göre ise polisler hiç beklemiyor Avukat Hanım daha dışarı çıkmadan başlıyorlar dövmeye.

Aradan saatler geçiyor. Polisler aramıyor. Avukat Hanım karakola gidiyor; "Biz sizi aramadık niye geldiniz? Birazdan sizi arayacağız" diyorlar yine gönderiyorlar.

Bir kaç saat daha geçiyor tekrar gidiyor Avukat Hanım bu sefer ortağını da yanına alıyor. "Hadi ama artık ifade verelim" diyor.

"Tamam siz şu avludaki banka oturun bekleyin birazdan ifade alacağız" diyor görevli memur.

Oturdukları bankın karşısında da sivil giyimli bacak bacak üstüne atmış sanki "kırk köyün ağası"ymışçasına oturan bir komiser var. Elinde de tesbih...

Selamlaşıyorlar. Daha önceden birbirlerini hiç tanımıyorlar.

Sonra bu komiser(K) Avukat Hanıma(A) dönüyor ve diyalog başlıyor:

K-Nerelisiniz Avukat Hanım?

A- Sivaslıyım.

K- Bende Sivaslıyım Hafikliyim.

A- İyi ne güzel.

(sessizlik)

K- Alevi misin?

A- Hayır değilim.

K- (Bir süre Avukatı süzüp) Yok yok sen Alevilere benziyosun soyunda sopunda bir karışıklık vardır senin anan baban ne iş yapıyor? Fotoğrafları var mı? diyor.

25 yıllık polis memuru sonuçta. Neler görmüş geçirmiş. Ortamı germe konusunda uzman.

Avukat Hanım da geriliyor bir sigara yakmak istiyor. Bu sefer de komiser "Biz oruçluyuz git şu tarafta iç sigaranı" diyor.

Peki diyor Avukat Hanım saygı duyuyor. 10 dakika sonra geri geliyor arkadaşının yanına oturuyor. Komiser bu sefer de "Biz burada çok avukat dövdük sonra da kollarından tutup bahçenin dışına bıraktırdık Avukat Hanım" diyor.

Avukat afallıyor herhalde şaka falan yapıyor diyerek "bizi de dövmeyin" diyor.

Yanındaki polis memuruna dönüp "tahta jop"umu getirin diyor komiser.

O polis memuru ise sonradan 8 tane olduğunu öğrendiğimiz sopalar arasından kendi zevkine göre iki sopa seçip komiserine getiriyor.

Komiser sopalara bakıyor birini polis memura geri veriyor diğeriyle önce esneme gerinme hareketleri yapıyor.

Sonra Avukat Hanıma dönüp "Hangi elinle yazıyorsun?" diyor.

"Sağ" cevabını alınca ayağa kalkıyor komiser Avukatın sol bileğini tutuyor elindeki sopayla (çok şiddetli değil ama) 5 kez koluna vuruyor. Yerine oturuyor.

"Biraz kızardı krem ister misiniz Avukat Hanım?" diye sorma nezaketini de eksik etmiyor.

Adli Tıp Raporuna göre kolda 5x5 genişliğinde ekimoz oluşuyor.

Avukat ne olduğunu anlamıyor. Oradan bir an önce kurtulmak istiyor ama aklına nezarethanedeki müvekkili dışarıda ondan haber bekleyen ailesi geliyor; gidemiyor.

Siz nasıl bana vurursunuz demeye kalmadan komiser başka bir polis memuruna sesleniyor şu silahımı getir !

Silah geliyor. Komiser bir süre silah ile oynuyor sağa sola doğrultuyor. Bir anda silah ateşleniyor.

Avukat Hanım yerinden sıçrıyor korku dolu gözlerle vücudunu yokluyor arkadaşına dönüyor "vuruldum mu vuruldum mu?" diyor.

Komiser yerinden kalkıp odasına gidiyor.

Silah ise bankın yanında duran klimanın üzerinde kalıyor. Arkadaşı Avukat Hanımı sakinleştirmeye çalışıyor sonra komiserin arkasından içeri giriyor. Bu sefer de orada çalışan temizlikçi kadın silahı alıyor Avukat Hanıma doğrultuyor.

Avukat Hanım içeri kaçıyor bu sırada dövülen müvekkilini görüyor susma hakkını kullan diyor ve karakoldan çıkıyor.

Canını zor kurtarıyor. Soluğu savcılıkta alıyor. Herşeyi anlatıyor.

Sonraki süreç ise alıştığımız gibi gitmiyor. Bu ülkede işini yapan savcılar varmış diyorsunuz.

Avukat Hanım ifade veriyor komiserden şikayetçi oluyor. Savcı soruyor;

S: Diğer polislerden de şikayetçi misin?

A: Bana bunları o Komiser yaptı.

S: Peki o bunları yaparken yanınızdaki diğer iki polis ne yaptı?

A: Sessiz kaldı izledi.

S:Tamam onlar da sessiz kalarak suça iştirak etmiş demektir.

Diyor ve 1 komiser 2 polis memuru ve 1 temizlikçi kadın hakkında "işkence suçu"ndan soruşturma başlatıyor.

Bir kaç gün sonra Gasp Büro Amirliği Asayiş Büro Amirliğine yani olayın geçtiği karakola ansızın baskın düzenliyor. Arama yapılıyor; 8 sopa 1 mınçıka 2 de kuru sıkı tabanca ele geçiriliyor. Mınçıka ve 6 sopa komiserin odasında bulunuyor. Avukata vurduğu sopa da aralarında.

Bu 4 kişi 1 gün gözaltında kalıyor. İfadeleri alınıp "işkence suçu"ndan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ediliyor maalesef serbest kalıyorlar.

1 komiser ve 2 polis memuru hakkında silahla tehdit hakaret basit yaralama suçlarından dava açılıyor.

Tabi komiser ifadesinde silahı kabul etmiyor. O "tabanca-çakmak"tı diyor. Soruyorlar:

-Görüntülerde bir polis memurunun önünüzden geçerken irkildiği eliyle kulaklarını kapattığı ve elinizdeki cisimden duman yükseldiği görülüyor? Ne diyeceksiniz?

"Ben elimdeki tabanca görünümlü çakmağı yakarken ağzımla "pat" sesi çıkarıyorum şakasına irkilmeleri ondandır dumanlar da Avukatın içtiği sigaranın dumanıdır" diyor.

-Yapılan aramada odanızdan çıkan "tabanca-çakmak" gri renkte iken kamera kayıtlarında elinizde tuttuğunuz cisim siyah renkte bunu da açıklar mısın? diyorlar.

İlk ifadesinde gelenim gidenim çok olur siyah renkli tabanca çakmağımı birisi almıştır ama kim hatırlamıyorum dese de mahkemede; "Video görünen siyah renkli tabanca-çakmağımı zabıta amirine hediye ettim bende değildir" diyor.

Yerinden sıçrayarak kulaklarını kapatan polis memuruna da gözaltında soruyorlar;

-Silah sesi duydun mu neden sıçradın? Neden elinle kulaklarını kapattın?

"Ben silah sesi duymadım o anda telsizden anons geldi ortamda çok gürültü vardı anonsu duymak için kulaklarımı kapattım" diyor.

Silahı getiren polis memuruna soruyorlar:

-O getirdiğin şey silah mıydı tabanca-çakmak mıydı?

"İş yoğunluğum dolayısıyla hatırlamıyorum amirim neyi istediyse onu getirdim" diyor.

Yine komisere soruyorlar kamera kayıtlarında sopayla bir şahsın kolunu tutup 5 defa vurduğun görülüyor ne diyeceksin?

"Avukat bana jopun var mı toplumsal olaylara nasıl müdahale ediyorsunuz jopla nasıl vuruyorsunuz diye sordu bende içerden tahta jopumu istedim bunun üzerine Avukat bana hadi göstersene elime vursana dedi 'vur bana vur bana' diye ısrar etti bende bir kadına vuramam dedim çok ısrar etti sonra ayağa kalktım vuruyormuş gibi yaptım ama vurmadım kendime vurdum" diyor.

Yılların verdiği birikimle suçtan kurtulmaya yönelik ifade vermeyi iyi öğrenmişler ama faydası yok. Vurma da silah da sopa da kamera kayıtlarında açık ve net görülüyor.

Görevli polis memurları ise bir o kadar saf ve naif. Hiçbir şey görmemiş ve duymamışlar.

Hatta bir tanesi duruşmada "Amirimiz suç işleyecek olsa bizden yardım dilenmesine gerek yoktur" diyecek kadar da dürüst ve temiz kalpli.

Bu satırları okuduktan sonra pek çok şey söyleyebilirsiniz. Avukatı suçlayabilirsiniz "bu nasıl avukat?" "şöyle yapamamış mı?" "şunu diyememiş mi?" diyebilirsiniz.

Velev ki yapamamış söyleyememiş.

Veya bilerek yapmamış söylememiş. Belki de işin nereye varacağını görmek istemiş.

Bu neyi değiştirir?

Kendisini 'Şabanoğluşaban' filmindeki "Kumandan Hüsamettin" zanneden komiserin olaylara kayıtsız kalan polislerin onları 4 ay açığa alıp yeniden göreve başlatanların hiç mi kabahati yok?

***

"Herkesin polisi kendi vicdanıdır fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır. "

Vicdansız polislerin yargılandığı bu dosyanın ikinci celsesi 22 Mayıs 2019 Saat: 13.00'da İstanbul Çağlayan Adalet Sarayında.

Av. Erdost BALCI

https://www.hukukihaber.net/biz-burada-cok-avukat-dovduk-avukat-hanim-makale 6716.html?fbclid=IwAR1BJFtMRnhdcrTN_ddFYvFhQdovjYqzx79DThEnq59SP_VA_5WMFanxFKY

================================


- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ekonomik kalkinma Turkiye nin hur mustakil daima daha kuvvetli daima daha refahli Turkiye idealinin belkemigidir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

179. DININ YERINE FELSEFE GECSEYDI, EVRENDE NE KADAR MUTLU VE BUYUK DEVRIMLER GERCEKLESIRDI

Her donemin filozoflari, milletler icinde din imamlarina ozgu sanilan rolu almislardir. Din imamlarinin felsefeye kin ve dusmanligi, hicbir zaman bir meslek cekememezliginden baska bir sey olmamistir. Dusunmeyi, dusunce uretmeyi aliskanlik haline getirmis insanlarin birbirine zarar vermeye, birbirini itibardan dusurmeye bakacaklarina; batili curutmek, gercegi aramak ve ozellikle hukumdarlarin ve uyrugun ayni olcude etkilendikleri ve kiskirticilarinin bile er gec kurbani olduklari batil fikirleri kovmak icin cabalarini birlestirmeleri gerekmez miydi? Aydin bir hukumetin elinde, rahipler, vatandaslarin en yararlisi olurdu. Zaten devletten bolca odenek alan ve hayatlarini kazanmak sikintisindan uzak olan bu adamlarin baskalarini egitecek ve aydinlatmaya calisacak bir duruma gelmesi icin, okuyarak, ders alarak ogrenmeye ve aydinlanmaya koyulmaktan daha iyi ne isleri olurdu? Verimsiz, yogun karanliklara dalacaklari yerde, biraz aydinlik gercekler kesfetselerdi, bunlarin zekasi daha cok hosnut olmaz miydi? Insanlara ozgu bir ahlakin cok acik olan ilkelerini belirlemek, ilahi ve teolojik bir ahlakin hayali ilkeleriyle ugrasmaktan daha mi zor olurdu? En siradan kimseler, anlasilmaz deyislerle, hicbir zaman bir sey anlamayacaklari karanlik ve belirsiz tanimlamalarla belleklerini doldurmaktansa, kafalarina gorevlerinin basit ilkelerini yerlestirselerdi, onlar icin, bu daha mi zahmetli olurdu? Insanlara, gercek hicbir yarari olmayan seyler ogretmek icin ne kadar cok zaman, ne kadar beyhude zahmet harcanir. Milletler icin hicbir yarari olmaksizin, bircok ulkede, milletlerin kanlarini emen bu kadar manastir; iyi niyet sahibi hukumdarlar icin, kamu yarari icin, bilimlerin ve bilginin ilerlemesini saglamak icin, gencligin egitimi icin ne kadar arac ve kaynak sunardi!

Ancak, ozellikle kendisinin hukmetmesini isteyen hurafe, yalniz yararsiz yaratiklar yetistirmekten baska bir sey istememis gorunur. Bircok ulkede, hicbir sey yapmamak, insan topluluguna yararli hicbir is gormemek icin mukemmel olarak donatilmis olan kadin ve erkek bir suru papazdan ne yararlar saglanirdi. Bunlari verimsiz hayale dalmalarla, robotlasmis ibadetlerle isgal edecek, oruclar ve cilelerle ezecek yerde; bunlarin arasinda nicin, dunyaya yararli bir sekilde hizmet etme araclarini aramaya kendilerini yoneltecek sonuc verici bir rekabet uyandirilmiyor? Gencliklerinde ogrencilerinin kafalarini masallarla, verimsiz yargilarla, anlamsiz seylerle dolduracaklarina, ruhaniler, ogrencilerine gercek seyler ogretmeye, ogrencilerini vatana yararli vatandaslar yapmaya neden davet ya da mecbur edilmiyor? Rahiplerin egitim tarziyla yetisen insanlar, kendilerinden akil ve muhakeme yetisini yok eden ruhbandan ve kendilerini soyan zorbalardan baska kimseye yararli olmazlar.

- - - - - - - - - - - - -
Bircok insan hayatindan makul olcude keyif alir ama bakiyeye baktiginizda hayat acidir.
Yalnizca cok genc ve ahmak olanlar bunun aksini dusunur.

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Kolayca anlayamadigimiz ne varsa ona tanri deriz; bu da beyin dokularimizin asinmasini ve bozulmasini onler.

ABBEY,EDWARD (1927-1989) ABD'li cevreci ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 


 





-------------------------------------------------
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder