27 Eylül 2019 Cuma

CAN ATAKLI : Türkiye tefecilerin elinde mi?


CAN ATAKLI : Türkiye tefecilerin elinde mi?

15 Ağustos 2019

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Bayram tatilinde Ankara'dan gelen sarayda da iyi kaynakları olan bir dostumla beraberdik. İki gün kaldı İstanbul'da hayli uzun iki sohbet yaptık. Siyasetten elbette çok şey konuştuk. Saray kaynaklı duyduğum bazı şeylere çok şaşırdım. Önümüzdeki günlerde yeri geldikçe sizlerle de paylaşırım elbette. Bugün Ankaralı dostumun ekonomi ile ilgili söylediklerini sizlere aktarmak istiyorum. Duyduklarım hiç hoş değil hatta öyle ki; "Ne hallere düşmüşüz buradan nasıl çıkacağız?" dedirtecek cinsten şeyler bunlar. Dostum "Türkiye'yi sonunda tefecilerin de eline düşürdüler" dedi. İşin özeti şu: Sistem çok sıkıştı. Borç ödeme konusunda çok büyük zorluklar çekiliyor. Borçlanmayı ise artık beceremiyoruz. Bu nedenle uluslararası tefeciler devreye girdi. Kimdir bu tefeciler bunlardan ne kadar para alıyoruz? Dostumun anlattığına göre merkezi Londra'da olan büyük sermaye sahipleri Türkiye'nin anlık finansmanını sağlamak üzere çok yüksek faizler uygulamaya başlamışlar. İktidar başka çaresi kalmadığı için bu çok yüksek faizli ve aynı oranda kısa vadeli paraları almaya başlamış. Ağustos ayının kurtarılması şu an mümkün görünüyormuş ama eylül-ekim aylarında Türkiye'yi bir facianın beklediği söyleniyormuş. . Ankaralı dostum "Kasım ayı korkunç gelebilir iktidarın kasımı aşmasını bile zor gören çevreler var" dedi. Dış borçlanma genellikle bankalar üzerinden yapılıyor. Ancak şu sıralar bankaların da devreden çıktığı ekonomi ile ilgili resmi birimlerin "yüksek faizli" borç için masalarda olduğu söyleniyor. Çok yakın ve güvenilir dostum da olsa anlattıklarına inanmak (ki yazamadığım bazı şeyler çok korkunç) içimden pek gelmiyor. Çünkü sonuçta bu iktidarın değil hepimizin felaketi. Ancak uyarı görevimizi de yapmalıyız. Bu nedenle muhalefetin de işlemesi amacıyla bazı sorular yöneltmek istiyorum. İlk sorum "Gerçekten tefecilerin eline düştük mü?" Bu sorunun cevabı ne olursa olsun iktidar şu sorulara da cevap vermeli;

;Kimden borç alıyoruz?

;Şu andaki toplam borcumuz ne kadar?

;Dış borçlanmamızdaki vade ortalaması nedir?

;Dış borcumuzun ortalama faizi ne kadar?

;Piyasalarda dolaşan "Son zamanlarda çok yüksek faizli kısa vadeli borç alınıyor" iddiaları doğru mu?

;Zaman zaman ortaya atılan "kaynağı belirsiz döviz girişi" ne anlama geliyor?

;Bu kaynağı belirsiz paralar kimlerindir bu paralara faiz ödeniyor mu geri ödemeleri hangi şekilde yapılıyor?

Bu tür soruların cevabını bu ülkenin her vatandaşının öğrenmeye hakkı var. Bizler uyarı görevi yaparak bu soruları ortaya atabiliriz ama izlemek ve gerçeği ortaya çıkarmak siyasi partilerin işidir. Muhalefet bu konudaki görevini hakkıyla yerine getirmelidir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

İnanmayacaksınız ama hâlâ duyduğuma inanmak istemiyorum. Turizmin başına bakan olarak getirilen otel sahibi bu bayram tatilinin uzatılmasına karşı olduğunu söylerken "Zaten oteller de doldu" demişti. O zaman da yazıp hafiften dalga geçmiştim ama yine de "Olmaz böyle şey" demekten kendimi alamıyorum. Ama ne yazık ki Türkiye bir çadır devleti gibi yönetildiği için bu beyan doğru. Zaten kulaklarımızla da duyduk yeni Türkiye dedikleri yer böyle bir şey oldu. Muhtemelen bu bakan kendi otel müdürlerine "Benim otellerde doluluk durumu nedir?" diye sorduktan sonra "Efendim maşallah sayenizde hiç boş yerimiz yok" cevabını alınca bütün otellerin dolu olduğunu düşündü. Eh oteller dolu olduğuna göre tatile ne gerek var değil mi? Aynı bakanın kiraladığı Yunan gemisine müşteri bulmak için "Yunan adalarına vizesiz yolculuk" diye bas bas bağıran reklamları da devam ediyor. Şu AKP içinde bir Allah'ın kulu da çıkıp "Yahu bu bakan ülkeleri karıştırdı galiba Türkiye'nin turizmini geliştirmek zorunda" demiyor. Böylelikle tarihimizde ilk kez ülkemizin Turizm Bakanı olarak atanan kişisi komşu bir ülkenin turizmine katkı sağlamak için çırpınıyor. Yunanistan bu bakana maaş veya komisyon verse yeridir yani.

BUNU YAZMAK GEREK

Turizme bakan kişi "otellerin dolu olmasından" büyük memnuniyet duyuyor. Orası güzel de dolu olan oteller müşterilerine nasıl hizmet verdi ona da bakmak gerekmiyor mu? Almanya'dan tatil için gelen bir gurbetçinin anlattıklarını ibretle dinledim. Adı bende saklı gurbetçi "Almanya'dan rezervasyon yaptırıp geldik. Beş yıldızlı otel dediler bir de ne görelim meğer üç yıldızmış" diyor. Hesapta her şey dahil ama yiyebilirsen ye. Gurbetçi "Otel ucuz olunca et yemeği hiç yok gibi dayanmışlar tavuğa" dedikten sonra devam ediyor; "Avrupalı turist kaçmış yerini eski Sovyet ülkelerinden gelenler sarmış bir de Araplar. Her şey dahil sistemi ile süt ayran peynir tereyağı hakiki bal bulunmaz hale gelmiş. Barlarda ise ne idüğü belirsiz içkiler duruyor. " Tatili burnundan gelen gurbetçinin anlattıkları bitmiyor. Diyor ki "Bir şişe suyu bile 10 liraya satıyorlar otellerin dışında. Soruyorsun; 'Abi hepsi iki buçuk ay iş yapıyoruz sonra bunu yiyoruz' diyorlar. Ayrıca esnaf otelinden çıkan turisti de rahat bırakmıyor. Rusça Arapça çığırtkanlar sarmış pazar yerlerini. " Gurbetçi vatandaş "En çok da farklı fiyat uygulanması rahatsız ediyor" dedikten sonra şöyle devam ediyor; "Türkiye'ye bir Alman aileyi de davet etmiştik. Ama onların yanımızda olması çok sorun çıkardı. Çünkü her yerde bize ayrı onlara ayrı fiyat uygulamaya kalktılar. " Örneğin Tekirova'da teleferik gezisine katılmak istemişler. Bizim gurbetçiden adam başı 130 lira istenmiş ama Alman aileden kişi başı 400 lira talep etmişler. Bu gurbetçi kültür turizmine de merak olduğunu belirterek müzeleri de gezmek istediklerini kendisine müze kartı alabildiği halde Alman uyruklu eşine bu karttan verilmediğini bu nedenle eşinin müzelere daha pahalı girebildiğini söylüyor. Son olarak gurbetçimizin fiyat tespitlerine de göz atalım; Şişe Su (simit arabalarında); Aksaray metrosu çıkışı 1 lira Laleli civarı 1.5 lira Sultanahmet 2 lira Topkapı Sarayı içindeki tablacıda 6 lira. Simit normalde 1 lira havaalanında 9 lira. Taksi havaalanından gideceğin otele taş çatlasa 150 lira iken yabancıya gurbetçiye 50 Euro. Bilmem turizme bakanlar bu gurbetçinin şikayetlerine kulak verirler mi?

Bİ SORALIM BAKALIM

Bayramla birlikte siyasetçilerin de demeç yarışı vardı. Şimdi sizlere AKP'nin üç önemli isminden hepsi birkaç gün içinde söylenmiş sözlerinden aldığım cümleleri sunmak istiyorum. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal şöyle dedi; "Türbülanstan çıktık şahlanma dönemine giriyoruz. " Sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Başkanı Mustafa Şentop konuştu; "Yeni kurulacak dünyanın belirleyici aktörü Türkiye olacaktır. " Ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan şu sözleri duyduk; "Türkiye yeni bir şahlanış dönemine geçti. " Üçünün ortak noktası şu; Türkiye fena halde çamura batmış durumdaydı. Ancak şimdi durum değişti ve Türkiye tekrar kendini buldu artık önümüz açık ve ferah. Gerçekten öyle mi? Bu zihniyetin halktan utanması da yok. Çünkü düne kadar Türkiye'nin durumunun kötüye gittiğini hiç söylemiyorlardı. Ekonomi çok iyi. İhracat harika. Üretimde rekor kırılıyor. Yabancı yatırımcı Türkiye'ye gelmek için birbirini çiğniyor. Tüm bunların dışında bir de şu var ki "Tüm dünya Türkiye'deki Erdoğan iktidarını devirmek için çabalıyor hepsi bizi kıskanıyor. " Halka anlatılan bu değil mi? O halde nereden çıkıyor bu "Türbülanstan çıkmak yeniden şaha kalkmak dünyanın yeniden kurulması?" Kandır kandır da nereye kadar? Hatırlatayım vatandaş artık eskisi gibi değil ne olup bittiğinin farkında.





https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/can-atakli/turkiye-tefecilerin-elinde-mi-5282338/


- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



-------------------------------------------------
This free account was provided by VFEmail.net - report spam to abuse@vfemail.net
 
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

21 Eylül 2019 Cumartesi

BEYAZIT KARATAŞ : PIN VE F-35 UÇAKLARI AÇIKLAMASI

Uçak şöyle görünmezmiş, böyle sinsiymiş, acaip akıllıymış, takla atarmış, çok hızlıymış, falan filan...
Esasa gelelim.
Uçak tam olarak ABD kontrolünde.
Türkiye bu uçağı asla kendi milli hedefleri için kullanamaz.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

BEYAZIT KARATAŞ : PIN VE F-35 UÇAKLARI AÇIKLAMASI



29 Ağustos 2019 Perşembe 12:46

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş beşinci nesil savaş uçaklarının uçan birer bilgisayar olduğunu vurgulayarak F-35 uçakları hakkında çok çarpıcı bilgiler paylaştı.

Karataş şunları ifade etti:

"1. PIN Nedir?

PIN (Personal Identfication Number) içerisinde alfanümerik veya sayısal karakterleri barındıran bir sistemde erişim hakkına sahip olmak için kullanılan parolalardır.

Şimdilik bu kadarını paylaşacağım. Neden şimdi bu konuyu açtım? Tahminlerinizi yazabilirsiniz.

2. Yavaş ve sırayla yazıp fikirlerinizi alacağım için öncelikle kusura bakmayın lütfen. Ben bile araştırmalarım sırasında öğrenince tamam ama bu kadar da olmaz dedim.

3. Gelen cevapların büyük bir bölümünde doğruya yakın cevaplar veriyorsunuz. Örnek; Akıllı telefonunuzu ve bilgisayarınızı açmak bir ağa bağlanmak veya alışverişlerinizde kredi kartlarınızla harcama sırasında günlük hayatımızda PIN kodu kullanıyorsunuz. Bunlar tamam.

4. Daha önce S400 ve F35 tartışmaları başladığında ne demiştik; "F35A uçakları lojistik sistemi işletimi açısından milli lojistik sistemimizi hemen hemen devre dışı bırakacağı için özellikle dikkate alınması gereken önemli bir problem olarak karşımızda durmaktadır"

5. Devam etmiştik; "F35A uçaklarının işletimi Türkiye'nin kontrolünün dışına çıkacaktır. Bunlardan birincisi; Otonom Lojistik Bilgi Sistemi (Autonomic Logistics Information System-ALIS).

6. İlave etmiştik; kincisi; Performansa Dayalı Lojistik (Performance Based Logistics-PBL)'tir". ABD şirketinden hizmet alımı yapmanız nedeniyle tüm kontrolü #ABD'ne bırakarak F35A uçakları üzerindeki milli kontrolünüzü kaybetmiş olacaksınız.

7. Eski takipcilerim ile videolarımı izleyenlerin tamam bunları biliyoruz başka bir bilgi mi vereceksiniz? Dediklerini yeni takibe başlayanların ise merakla izlediklerini tahmin ediyorum. Ama daha bitmedi.

8. Otonom Lojistik Bilgi Sistemi-ALIS akıllı cep telefonu örneğinde olduğu gibi F35 lojistik sistemini kontrol etmek için mevcut durumda 65'den fazla uygulamadan oluşmaktadır. Tüm ömür boyunca sistemin bir veya iki yılda güncellemeleri yapılacaktır.

9. ALIS Türk Hava Kuvvetleri'nin harekat ve eğitim bakım ve ikmal zincirinin tamamını kontrol edecek birliklerinizin tüm bilgileri Türkiye'nin yanısıra şirket ana bilgisarı ABD'nde depolanacaktır.

10. Açıklamaya çalıştığım gibi F35 uçan bir bilgisayardır. Bu demektir ki uçuşa başlarken başlangıçta sisteme girebilmek için PIN koduna ihtiyacınız olacaktır. İnanmayacaksınız ama uçağı çalıştırabilmek için önce PIN kodunu yani şifrenizi gireceksiniz "iddiasındayım".

11. Sonuç; F35 ile ABD'ye bağımlılık oranı %100 olacak ve ABD istemezse deniz kaplumbağası uçurmak zorunda kalacaksınız. "

ulusal.com.tr

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk ve bagimsizlik benim karakterimdir.
Ben milletimin en buyuk ve ecdadimin en degerli mirasi olan bagimsizlik aski ile dolu bir adamim.
Cocuklugumdan bugune kadar ailev husus ve resm hayatimin her safhasini yakindan bilenler bu askim malumdur.
Bence bir millete serefin haysiyetin namusun ve insanligin vucut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin ozgurluk ve bagimsizligina sahip olmasiyla kaimdir.
Ben sahsen bu saydigim vasiflara cok ehemmiyet veririm.
Ve bu vasiflarin kendimde mevcut oldugunu iddia edebilmek icin milletimin de ayni vasiflari tasimasini esas sart bilirim.
Ben yasabilmek icin mutlaka bagimsiz bir milletin evladi kalmaliyim.
Bu sebeple milli bagimsizlik bence bir hayat meselesidir.
Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse insanligi teskil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabi olan dostluk ve siyaset munasebetlerini buyuk bir hassasiyetle takdir ederim.
Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin bu arzusundan vazgecinceye kadar amansiz dusmaniyim.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

148. HICBIR AHLAK, DINI GORUSLERLE UZLASTIRILAMAZ, BIRLESTIRILEMEZ

Dinin bu dunyada cok sik neden oldugu kanli facialara ragmen, yine de dinsiz hicbir ahlak olamayacagi tekrarlanir. Teolojik gorusler hakkinda, eserleriyle karar verilecek olursa, insanlarin dini gorusleriyle, ahlakin hic uzlastirilamayacagini ileri surmek gerekir.

Durmaksizin "Allah'a uyunuz", "Allah'i taklit ediniz" diye bize bagirirlar. Pekala. Eger bu Allah'a uyarsak hangi ahlaki huy edinmis oluruz? Uymamiz gereken Allah, hangi Allah'tir?

Deist'in Allah'i mi? Ancak bu Allah, bizim icin hic de surekli bir iyilik modeli olamaz. Her seyin yaratani ise, dunyada gordugumuz, iyiligin de kotulugun de yaratanidir.

Eger duzenin yaraticisi ise, izni olmaksizin asla var olmayan karisikligin, duzensizligin de yaraticisidir. Vucuda getiriyorsa, yok da ediyor; hayat veriyorsa, olduruyor da. Bolluk, zenginlik, refah, mutluluk, baris ve huzur veriyorsa; kitliklarin, yoksullugun, sikintilarin, savaslarin vucut bulmasina da izin veriyor. "Teizm"in ya da tabii dinin soylu ve buyuk hukumleri, gozumuzun onunde olusunu her an gorduklerimiz tarafindan yalanlanan Allah, surekli guzellikleri koruyan bir model olarak nasil alinir? Ahlaka temel olmak uzere; huyu her an degisen ve hakkinda "kerim" demek, ancak bu dunyada yaptigi ve yapilmasina izin verdigi kotuluklere goz yummakla mumkun olan bir "Allah" orneginden daha az sarsilan bir temel gereklidir. Eski zamanlarin ortak cok iyi, cok buyuk "Jupiter"ini mi taklit edelim? Boyle bir Allah'i taklit etmek, boyle bir Allah'a uymak, babasinin tahtini zapteden ve sonra babasini parcalayan asi bir ogulu ornek almaktir; huyu, her akli basinda insanin yuzunu kizartacak bir zina edeni, bir kotulukcuyu, bir ayyasi ornek almak demektir. Platon'a gore, erdemin tanrilari taklitten ibaret oldugu batil inancinda bulunsalardi, Paganizm doneminde insanlarin durumu nereye varirdi?

Yahudilerin Allah'ini mi taklit etmek gerekirdi? Yehova'da yaratilisiminiza ornek olacak bir model bulur muyuz? O, gercekten vahsi bir Tanridir; gercekten ahmak, zalim ve ahlaksiz bir kavim icin uygun bir Tanridir. Oc almaktan baska bir sey istemeyen, acima nedir bilmeyen, oldurme, vurusma, hirsizlik, anlasmazlik emreden bir Tanridir. Sozun kisasi, durumu, temiz ve dogru bir adama ornek olamayacak ve ancak soyguncular, haydutlar baskani tarafindan taklit edilebilecek olan bir Tanridir. Bu durumda, Hiristiyanlarin Isa'sini mi taklit edecegiz? Babasinin merhamet kabul etmez gazaplarini yatistirmak icin olen bu Tanri, bazi insanlarin izlemesi gereken bir omek olusturur mu? Heyhat! Onda; bizzat kendisi de sefalete bogulmus olan ve yoksullara vazederek, onlara yoksul olmayi, dogal egilimleri sondurmeyi, haz ve lezzeti lanetlemeyi, bunlari sevmemeyi, aci ve sikintiya istekli olmayi, bizzat kendi kendilerinden tiksinmeyi ogutleyen bir Tanri, daha dogrusu bir bagnaz buluruz. Bu Tanri (yani Isa), kendisini izlemeleri icin, yoksullara, analarini, babalarini, akrabalarini, dostlarini terk etmelerini emreder. Bize, "ne guzel ahlak!" diyeceksiniz; kuskusuz bazi insanlar icin hayran olunacak bir durumdur. Bu ahlakin, tanrisal bir ahlak olmasi gerekir; cunku insanlar icin uygulama olanagi yoktur. Ancak, bu kadar yuce bir ahlak erdemi, tiksinti duyulacak bir icerikte degil midir?

Hiristiyanlarin "Insan-Allah"inin ahlakina gore, izleyicileri bu dunyada giderilmesine asla izin verilmeyen atesli bir susuzluk ceken gercek Tantale*'lerdir.

Boyle bir ahlak, bize dogayi yaratan hakkinda cok tuhaf bir fikir verir. Bize temin edildigi gibi, Allah her seyi yaratiklarinin nimetlenmesi ve yararlanmasi icin yaratmissa, yaratiklari icin yarattigi nimetlerden yararlanmaktan, onlari, yadirganan bir nedenle men ediyor demektir. Bu durumda, insanin hep arzuladigi haz, insanin zayifligini yakalamak, amiyane deyimiyle insani "faka bastirmak" icin kurulmus bir tuzaktan baska bir sey midir?

* Tantale, Lydie kralidir. Ilahlar kendisini ziyaret ettiginden, bunlarin tanrisalligini sinamak icin, oz oglu Plaps'in organlarini yemek olarak onlara yedirmis olmasindan dolayi, tanrilarin tanrisi Jupiter, onu

Tartare'e yani cehennemin yedinci ve en alt tabakasina atti. Surekli, parcalayici bir susuzluk ve aclik acisini cekmeye mahkum etti. Tantale, bir irmagin ortasinda ve meyveli agaclarin altinda tasvir edilir.

Ancak irmagin suyundan icmek istediginde, su dudaklarindan kacar, agaclarin meyvelerine elini uzattiginda, meyveler elinden uzaklasir. Edebiyatta, tatmin olunacagi zaman elden kacirilan ihtiras ve ozlem konulari icin "tantale iskencesi" denir.

- - - - - - - - - - - - -
Dindarlarin ve ahlaksizlarin dogal olarak birbirlerini bulduklari bir gercektir .

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Tanri, Seytan, Cennet ve Cehennem kavramlari, on bes yasinda durup dururken inancimi kaybettigim bir gun anlamini yitirdi.

Dun gibi hatirliyorum.
O zamanlarda Ingiltere'de okuyordum.
Uyanis ni Latince dersindeyken geldi ve yeni buldugum bu ateizmi dogrulamak icin hemen kendime lezzetsiz bir jambonlu sandvic aldim.
Boylece ilk kez, gunah olan domuz etini yemis oldum.
Beni carpmak icin yildirim falan dusmedi.
Hayatta kalisimi, yeni dusuncemin bir kaniti olarak gordugumu hatirliyorum.
RUSHDIE,SALMAN (1947) Hindistan dogumlu Ingiliz yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



-------------------------------------------------
This free account was provided by VFEmail.net - report spam to abuse@vfemail.net
 
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

15 Eylül 2019 Pazar

RABOVA VE MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ NEDİR?

Elin arabı için yas tutanlara söylüyorum.
Soyu kurutulmuş atalarınızın yasını tutun.
Ve atalarının soyunu kurutanlara olan nefretinizi hatırlayın.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


================================

RABOVA VE MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ NEDİR?

TARİHİMİZDE AZ BİLİNEN İKİ OLAY

"Tarihini unutan milletlerin coğrafyasını başkaları çizer...

" RABOVA VE MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ NEDİR?

Okullarımızın tarih dersinde pek anlatılmayan ya da sığ olarak yazılan bu iki konuya kısaca değinmek istedim.

RABOVA TALKAN ve CURCAN katliamları.

Bu konulara inanmak istemeyenler ciddi araştırma yaparak öğrenebilirler.

Unutmamalıyız tarihi sorgulamadan kabul edenler sömürgecilerin yazdığı tarihi gerçek diye kabul etmek zorunda kalabilirler.

Tarih: 30 Eylül 1918.

Osmanlı I. Dünya Savaşı'nı kaybetmek üzereydi artık.

Alman Mareşal Liman von Sanders komutasındaki Osmanlı Ordusu Şam'ı boşaltıp Halep'e çekilme kararı aldı.

Şam'da binlerce Türk ailesi vardı…Binlerce kadın-çocuk Türk yollara düştü.

İnsan acımasızlığının boyutunu nereden bilsinler?

Tren Şam-Rayak demiryolunun geçtiği Rabova boğazında saldırıya uğradı.

Boğazın iki yakasını tutmuş ayrılıkçı Araplar silahlarla treni taramaya başladı.

Saldırganların gözü öylesine kin doluydu ki bir tek sağ çocuk bile bırakmadılar…Rabova katliamının olduğu her "30 Eylül" günü "MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ" olarak anıldı.

Zamanla unutuldu gitti!

Sonra "Ermeni soykırımı" sözleri bilinçlere şırınga edildi!

Sonra "Rojava direnişi" lafları bilinçlere şırınga edildi!

Bırakınız "Masum Şehitler Günü" anmasını "Rabova kıyımını" bile bilen kalmadı.

*Araştırmacı yazar Soner Yalçın'ın çalışmasından derlenmiştir.

TALKAN VE CURCAN KATLİAMI

Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında bulunan bölge tarihi ipek yolu üzerindedir...

Türk beylikleri bu bölgedeki BUHARA SEMERKANT TALKAN BAYKENT gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar deri imal ediyor ve pamuktan kağıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı...

Bu üretimlerinin yanı sıra Altın madenleri çalıştırıyorlardı.

Özellikle adı zengin şehir manasına gelen Semerkant'ın zenginliğinin o devirde dillere destan olduğu söylenir...

Bu zenginlik öteden beri Talancı Arapların iştahını kabartıyorduysa da Türklerden çekiniyorlar ve araya sınır olarak koydukları Ceyhun nehrini geçmeye pek cesaret edemiyorlardı...

Çünkü daha önce Halife Osman zamanında Muhammed bin Cerir komutasındaki Araplar İslamı yayma bahanesiyle oraları talan etmek için 2700 kişilik bir ordu ile Fergane'ye kadar girdiyse de Türkler tarafından yok edilmişlerdi...

Ancak daha sonraları Muaviye tarafından Ceyhun nehrinin altında kalan Horasan'ın tamamıyla işgal edilmesi ile o bölgede ilk Araplaştırma ve İslamlaştırma girişimleri başlamış oldu.

Binlerce yıllık tarihi boyunca defalarca dünyaya hükmetmiş farklı imparatorluklar ile tarih sahnesinde kendisine yer edinmiş olan Türk ırkı dünya tarihinden asla çıkartılamayacak bir etki ve güce sahiptir.

Bu muhteşem bir birikimin söz konusu olduğu dünya tarihine kara leke oluşturacak olaylarda mevcuttur.

Bunlardan birisi de aslında bizim tarihimizde yaşadığımız bir durum olmasına karşın tarih kitaplarımızda pek fazla yer verilmeyen ancak dünyanın pek çok ülkesindeki tarih kitaplarında yer alan Türk soykırımı TALKAN ve CURCAN katliamı bulunmaktadır.

Dünya tarihine yansıyan skandal olaylar arasında yer alan Talkan ve Curcan katliamları Türk tarihi açısından ciddi bir soykırım niteliği taşımaktadır.

Farklı katliam olan bu katliamlarda yüz binlerce Türk hayatını kaybetmiştir.

TALKAN KATLİAMI

Araplar tarafından Türk toplumları üzerinde o güne dek yapılmış en büyük katliamların başında gelir.

Talkan Katliamı neticesinde toplamda 40 bin kadar Türk kılıçtan geçirilmiştir.

Özellikle de Talkan yolu üzerinde bulunan ağaçlara asılan Türkler' in asılı olduğu mesafe ise 24 kilometre gibi bir uzunluğa ulaşmıştır.

KUTEYBE BİN MÜSLİM ile yaptığı anlaşmada kendisi ve toplumu açısından herhangi bir güvence olmadığının farkına varan NEYZEK TARHAN diğer Türk Beyliklerinin her birine kendisinin gibi aldatıldığına dair uyarı mektupları gönderdi.

Bu gelişmelerden haberdar olan Kuteybe bin Müslim ise Belh isimli kentte hazırlıklarını tamamlayarak bahar aylarında ciddi bir silahlı güç ile Talkan kentine doğru hareket etti.

Bu tip bir saldırıya karşı herhangi bir hazırlıkları bulunmamasından dolayı Talkan kenti meliki Sehrek Kuteybe ve ordusunun gelmesinden önce Talkan' ı tamamen terk eder.

Bu sayede herhangi bir savaş girişiminde dahi bulunmadan şehri ele geçiren Kuteybe buna rağmen şehirde ne kadar eli silah tutabilecek erkek varsa hepsini kılıçtan geçirir.

Daha sonra Kuteybe hükümdar Nizek Tarhan'ın da boynunu vurdu ve onun başını Haccac'a yolladı.

Nizek Tarhan'dan sonra bölgede İslamiyet yayıldı ve eski dinini koruyanlar Budizm'den ayrılmayanlar ise "kafir" olarak sayıldılar.

Kuteybe bin Müslim ayrıca Nizek Tarhan'ın çocukları dahil ailesi ve silah arkadaşlarının da aralarında bulunduğu yüzlerce insanın boynunu vurdurdu.

Toplamda 40 bin kişiyi kılıçtan geçiren Kuteybe' nin ordusu geriye kalanlarda 34 kilometrelik mesafede Talkan şehri yolundaki ağaçlara asar.

Kuteybe bin Müslim (669 715) Emevilerin en önemli Arap komutanlarından biri ve Emevilerin Horasan valisi olan Kuteybe bin Müslim 715'te ölür.

Ölümünün ardından Maveraünnehir' deki Arapslam fetihleri geçici bir süre için kesintiye uğrar.

CURCAN KATLİAMI

Türkler üzerinde etkili olarak onları Müslüman yapma gayesi ile KUTEYBE BİN MÜSLİM ve Emevi valisi HACCAC tarafından yapılan kıyımlar ve saldırılar onların ölümünden sonra da devam etmiştir.

Özellikle askeri kökenli olan Türk toplumlarının yaratmış olduğu korkudan sıyrılan Araplar Kuteybe ve Haccac öldükten sonra dahi bu amaçlarından vazgeçmemiş ve saldırılarını tüm hızıyla sürdürmüştür.

716' da ölen Kuteybe ile aynı yıl içerisinde Horasan' a vali olarak atanan YEZİD İBNİ MUHELLEB hemen Dağıstan üzerine yürür.

Dağıstan meliki SALTEKİN burada uzun süre direniş gösterse de en sonunda şehir düşer.

Sonucunda ise Horasan valisi ordusu ile burada 14 bin Türk' ü katleder.

Hızını alamayarak buradan Curcan'a doğru harekete geçer.

Burada 300 bin dirhem ile Curcan teslim edilir.

Savaşmadan şehir teslim edildikten sonra Horasan valisi Taberistan'a doğru devam eder.

Bu sırada bir bölüğünü Curcan' da bırakır.

Deylem melikinden aldığın on bin kişilik ordu desteği ile Taberisten meliki Yezid' e karşı direniş gösterir.

Bu sırada Curcan' da halk ayaklanır ve buradaki düşman askerlerini yok eder.

Bunu öğrenen Yezid Curcan üzerine tekrar yürümeye başlar.

7 ay süren savaş sonucunda 4 bin kadar Türk' ü esir alır ve bunları Enderiz Nehri'ne sürerek burada katleder.

Kırmıza boyanan kanlı nehrin geçtiği un değirmenlerinde ekmek yaptırarak da bunlar yer.

Bu şekilde kendince Allah' a verdiği sözü yerine getiren Yezid' in bazı tarih kitaplarına göre Curcan Katliamı boyunca tıpkı Talkan' da olduğu gibi 40 binden fazla Türk' ü katlettiği belirtilir.

Sonuç: Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkları sürece avcı hikâyelerine inanmak zorunda kalır…

Adnan GÜLLÜ

https://www.marasgundem.com.tr/makale/rabova-ve-masum-sehitler-gunu-nedir-17153

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ogretmenler!
Cumhuriyet fikren ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yuksek karakterli muhafizlar ister.
Yeni nesli bu ozellik ve kabiliyette yetistirmek sizin elinizdedir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

119. TEOLOJININ ASIL ILKELERINE GORE, HER YENI VAHIY VE TEBLIG, SAHTE VE DINSIZ ESER SAYILMALIDIR

Teolojinin gerek dogal gerek bildirilmis ilkelerine gore, her yeni vahyin, her yeni tebligin, sahte sayilmasi gerekir. Tanrisalliktan gelen bir dinde, her degistirmenin, bir kufur ve dinsizlikle azarlanmis olmasi gerekir. Her yenilik, her iyilestirme, Allah'in dinine istenilen dayanma gucunu ve olgunlugunu daha once vermemis oldugunu gostermez mi? Allah'in bir iyilik yasasi vererek aydinlatmak istedigi halkin fikirlerine goz yumdugunu ve ilk yasayla halkin kaba fikirlerini daha mukemmel yasalari kabul etmeye ve uygulamaya hazirladigini ileri surmek, Allah'in aydinlattigi kavmi, kendisinin hosuna gidecek olcude akli basinda yapmayi ne istemis, ne de bunu yapabilmis oldugunu iddia etmektir.

Museviligin gercekten kutsal, degismeyen, butun her seye gucu yeten ve kayiplari bile bilen cok bilgin bir Allah'tan ciktigi dogruysa, Isevilik bir kufur ve dinsizliktir.

Isa'nin dini, ya dogrudan dogruya Allah'in Musa araciligiyla bildirdigi yasada bazi "eksikliklerin" bulunmus olmasini, ya da Yahudileri, olmalarini arzu ettigi gibi oldurmaktan, bu Allah'in aczini, ya da kotu niyetini gerektirir. Butun yeni dinler -ya da eski dinlerin iyilestirilmis bicimleri- acik olarak, tanrisalligin aczi, dayaniksizligi, tedbirsizligi ve kotu niyeti uzerine kurulmustur.

- - - - - - - - - - - - -
Gecmis siliniyor, silindigi unutuluyor, yalan gercek oluyordu.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Herkes Tanri'nin kendi yaninda oldugunu sanir.

Zenginler ve guclulerse bunu bilirler.
ANOUILH,JEAN (1910-1987) Fransiz oyun yazari.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



-------------------------------------------------
This free account was provided by VFEmail.net - report spam to abuse@vfemail.net
 
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!