4 Mayıs 2021 Salı

Soykırım iddiaları hakkında tezimiz ne olmalı?

 

Soykırım iddiaları dava edilmelidir.
Ancak, soykırım olmadığının kanıtlanması için değil.
Bir nefret suçu oluşturduğu için.
Soykırım bir suçtur.
Uluslararası Ceza Kanunlarında yaptırımı, suç olarak tanımı olan bir suçtur.
Nasıl ki, durup dururken birilerine hırsız, katil diyemiyorsanız, koca bir milleti de soykırımcı olarak suçlayamazsınız.
Kamu vicdanı, ortak tarihsel bilinç gibi boşlukta kalan kavramlara dayanarak bir milleti, tarihini, ve atalarını aşağılayamazsınız.

Kaldı ki, mahkeme kararları bile olsa bir hırsıza hırsız, bir resmi genelev çalışanına da orospu diyemezsiniz.
Dikkat ederseniz mahkeme kararları olsa bile Alman halkına toptan soykırımcı diyemezsiniz.
Kaldı ki, KAMU VİCDANI, ORTAK TARİHSEL BİLİNÇ gibi safsatlara bakarsak, Amerikayı yüzlerce kez SOYKIRIMCI olarak yargılamak ve mahkum etmek gerekir.

Montros Mütarekesi ile teslim olmuş olan Osmanlı devlet adamları yine aynı anlaşmanın gereği olarak topluca tutuklanmış, Malta'ya toplanmış 2-2,5 sene de burada tutuklu olarak yargılanmıştır.
Bu kişilerin hiçbirisi hakkında bir soykırım emri vermek, soykırıma katılmak suçlaması ya-pı-la-ma-mış-tır.
Kendi sözleriyle SOYKIRIM HAKKINDAKİ DAĞLAR DOLUSU BELGEYE rağmen söz konusu belgeler genel olduğundan bireysel suçlama yapılamamıştır.
Söz konusu DAĞLAR DOLUSU BELGE neden kişileri yargılamaya yetecek güçte kanıt taşımıyor sorusunun cevabı ise çok açıktır.
Belgeler o dönemin ikinci, üçüncü derecede dedikodularından oluşan SAFSATALAR olduğu için.
Ve kanıt eksikliğinden, ifade eksikliğinden dolayı bu konuda bir yargılama yapılmasına gerek olmadığını belirlemişlerdir.
Açıkçası mahkemenin savcısı yargılamaya gerek olmadığına karar vermiştir.

Malta Mahkemeleri yeteri kadar uzun sürmüştür.
Malta duruşmaları sırasında Osmanlı fiilen işgal altında olduğundan gereken belge, tanık derleme işlemleri için gereken imkan ve zaman olmuştur.
Malta duruşmaları sırasında Türkiye henüz kurulmamış, tanınmamış, ve açıkça Sevr anlaşamasına taraf olan ülkelerin hepsiyle de savaş halinde olduğundan Türk hükumetinin Malta duruşmalarına bir baskısından söz etmek saçmalıktır.
Malta duruşmalarını takiben esir değişimi yapılmıştır. Malta duruşmaları esir değişimi sebebiyle yarım kalmamıştır, tam tersine Malta duruşmaları boşa çıktığından esir değişimi yapılmıştır.
Malta duruşmalarında soykırım ile ilgili uluslararası mevzuatın eksikliği bu duruşmalarda Osmanlı hükumeti ve devlet adamlarının insanlığa karşı savaş suçları konusunda yargılanmasına engel değildir.
Malta duruşmaları esasen soykırım değil, Ermenilere ve diğer Osmanlı tebasına karşı işlenmiş savaş suçlarının araştırılması, yargılanması için özellikle tanzim edilmiştir.
Malta duruşmalarını takiben bir daha tarih boyunca kimseler Türkleri aynı konuda bir daha yargılamayı düşünmemiş, ve teşebbüs etmemiştir.
Malta duruşmaları Osmanlı'nın tam bir teslimiyet halinde olduğu dönem ve şartlarda yapılmıştır.
Malta duruşmlarını değersiz, anlamsız, kadük saymak ise Ermenilerin ve İngilizlerin siyasi stratejisidir.
Oysa bu duruşmalar yapılmıştır.


Soykırım suçu konusunda belirli bir yargı kararı olmadan bir milleti, bir devleti, hatta bir kişiyi dahi suçlamak HAKARET, AŞAĞILAMA SUÇU oluşturur.
Hakaret, aşağılama ise bir özgürlük alanı değildir.
Nasıl ki, bir karaderili Amerikan vatandaşına zenci, niger demek bir nefret suçuysa, bir Türk'e SOYKIRIMCI, KATİL demek hakaret suçudur.

Amerika'da eyaletlerde ya da başka ülkelerde parlamentoların, belediyelerin, kurumların, basın organlarının kendi kişisel yargılarına göre Türk milletini, atalarını, devletini SOYKIRIMCI ilan etmeleri elbette bir HAKARET, NEFRET suçudur.
Alınmış olan parlamento kararları, tıpkı Avusturalya halkının atalarının İngiliz İmparatorluğunun sürgün suçlularından olduğundan bahisle toptan hırsız, yağmacı, tecavüzcü, orospu, pezevenk olduğunu iddia eden parlamento kararı almaktan bir farkı yoktur.
Bu suçlamaları bu şekilde şikayet etmek ve yargılanmasını sağlamak gerekir.
Belirli bir milleti bu şeklide aşağılamak, hakaret etmek bu kadar  kolay ve bedelsiz olamaz.
Olmamalı.

Bizim tezimi şu olmalı.
Çok milletli, dinli bir devlet olan, Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken pek çok millet isyancı ve ayrılıkçı olmuş, bölünmeler yaşanmıştır.
Eş zamanlı olarak devletin pek çok bölümünde işgaller, isyanlar, ihanetler, iç çatışmalar, hatta karşılıklı katliamlar yaşanmıştır.
Pek çok milletten sivil insanların can kayıpları olmuştur.
Bu iç çatışmalar, etnik arındırmalar, katliamlardan en çok can kaybını Türkler yaşamıştır.
Osmanlı topraklarında pek çok bölgede Türklerin nüfusu sıfırlanmıştır.
Soykırım sözlüklerdeki tanımını tam anlamıyla karşılayan bir Türk soykırımı yaşanmıştır.

Ermeniler ile olan çatışmalarda da en büyük sivil can kayıplarını Türkler yaşamıştır.
Kayıplar karşılıklıdır.
Türklerin muazzam kayıplarını göz ardı ederek bir dünya savaşında yaşanmış bütün kayıplardan yalnızca Türkleri sorumlu tutmak adil değildir, haksızdır.
Ermeniler ya da diğer Osmanlı mirasçısı milletler kendi milletlerinin yaşadığı kayıpların tanınmasını, ve saygı görmesini talep ediyorlar.
Bu ancak onlar Türklerin de kayıplarını tanıdığı, saygı gösterdiği zaman olacaktır.
Biz Türkler 1. Dünya Savaşının GÜNAH KEÇİSİ ya da KAPAROT TAVUĞU olmayı reddediyoruz.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )


- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Bir millet ki resim yapmaz bir millet ki heykel yapmaz bir millet ki teknigin gerektirdigi seyleri yapmaz itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

175. CIKAR DUYGUSUYLA HAREKET EDENLER INANMAYANLAR DEGIL, INANCLI GECINEN RAHIPLER VE HER DINDEN MESLEKTASLARIDIR

Dinin meddahlari, bize her gun, inancsizlari inancsiz yapan nedenin yalniz ihtiraslar oldugunu tekrar ederler. "Ateistleri ortaya cikaran, gurur ve arzudur. Zaten onlarin Allah fikrini zihinlerinden silmek istemeleri Allah'in siddetli hukumlerinden, siddetli azaplarindan korkacaklari oldugundandir" derler. Insanlari dinsizlige yonelten nedenler ne olursa olsun, asil mesele, insanlarin gercege ulasip ulasmadiklarini incelemektir. Hicbir adam sebepsiz, gerekcesiz hareket etmez. Once kanitlari inceleyelim, sebep ve gerekceleri daha sonra inceleriz; bu kanitlarin, insanlarin guvenine pek layik olmayan bazi efendilerin pesinde giden bircok muminin kanitlarindan daha dogru ve akli basinda olup olmadigini gorelim.

Ey hudanin rahipleri, ihtiraslarin inanmayanlara vucut verdigini soyluyorsunuz; cikar endisesiyle ya da bozuk egilimlerine karsi oldugu icin inancsizlarin dini terk ettiklerini soyluyorsunuz; "inancsizlarin tanrilariniza hucum etmesi bu tanrilarin siddetlerinden korktuklarindandir ve ancak bundandir" diyorsunuz.

Pekala! Sizler bu dini ve ham hayallerini savunurken ihtiraslardan ve cikarlardan gercekten tumuyle uzak misiniz? Rahiplerin bu kadar cabasina ve gurultu patirtilarina konu olan dini odenekleri (evkaf gelirlerini) alan kimlerdir? Rahipler. Din kimlere iktidar, nufuz, itibar, rutbe, servetler veriyor? Rahiplere ve her dinden meslektaslarina.

Her ulkede akla, bilgiye, gercege, felsefeye karsi savasan ve kendilerini hukumdarlarin ve kavimlerin gozunde hoyrat kilan kirnlerdir? Rahipler ve her dinden meslektaslari.

Yeryuzunde insanlarin cehaletinden, bos ve batil fikirlerinden kim yararlaniyor? Rahipler, hocalar, hahamlar. . .

Ey rahipler! Insanlari aldattiginiz icin odullendiriliyorsunuz, rutbeler, odenekler aliyorsunuz ve insanlari dogru yola cagiranlari ve uyaranlari cezalandiriyorsunuz. Insanlarin budalaliklari, size kazanclar, bagislar, kefaretler sagliyor. En yararli gercekler, bunlari bildirenlere zincirlerden, iskencelerden, diri diri yakilmak icin alevlenmis odun yiginlarindan baska bir sey saglamiyor. . . Hangi tarafin, siz dincilerin mi, yoksa biz gercekcilerin mi cikar duygusuyla hareket ettigimiz hakkinda, cihan hukmunu versin!
- - - - - - - - - - - - -
Disaridaki hayvanlar bir domuzlarin yuzlerine, bir insanlarin yuzlerine bakiyor ama birbirlerinden ayirt edemiyorlardi.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
2000 yilinda, umuyorum ki, cocuklarimizi Tanri'ya degil, insanligin gizil gucune inanacak sekilde yetistirecegiz.

GLORIA STEINEM
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 268 Baskasina ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanilmasi

1) Isledigi suc nedeniyle kendisi hakkinda sorusturma ve kovusturma yapilmasini engellemek amaciyla
baskasina ait kimligi veya kimlik bilgilerini kullanan kimse iftira sucuna iliskin hukumlere gore cezalandirilir.3



- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder