21 Mayıs 2021 Cuma

MÜYESSER YILDIZ : YUNANİSTAN TAM 19 MAYIS'TA HAKARET ETTİ: "KEMALİST SÜRÜLER"

 

MÜYESSER YILDIZ : YUNANİSTAN TAM 19 MAYIS'TA HAKARET ETTİ: "KEMALİST SÜRÜLER"

Bu hezeyanların hiçbirinden haberimiz olmadı çünkü medyamız görmedi duymadı...

25.05.2020 15:02

Birilerinin Türkiye ve Atatürk'e yönelik tarihi düşmanlığı koronavirüs günlerinde bile hız kesmeden devam ediyor.

Salı günü 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın 101'inci yıldönümünü kutladık.

Biliyorsunuz Yunanistan'da ise 19 Mayıs maalesef büyük bir iftira olan "Pontus soykırım" günü sayılıyor.

Yunan yetkililer her yıl olduğu gibi ülkemize yine inanılmaz suçlamalarda bulundu; Yunanistan'da gösteriler yapıldı bayrağımız yakıldı.

Kimler neler mi söyledi?

Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Miltiadis Varvitsiotis Meclis'te hükümet adına yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

"Pontus soykırımında hayatta kalanların tanıklıkları o manzaranın korkunçluğunu aksettiriyor. 'Duyamayayım diye kulaklarımı toprakla doldurdum. Ama seslerin kükreyişi ve ağlayışlar öylesine fazlaydı ki gökler bile duydu. ' Bu denli dondurucu bir tanıklık 19 Mayıs 1919'dan 1922'ye kadar süren imha seferindeki 353 bin ölümün yasını tutan Pontus Yunanlarının yaşadıkları acının boyutunu gösteriyor... Kemalist ve neo-Türkçü sürüler elinden çektikleri saldırılar ve sistemli imha şevklerini kırmadı. O yüzden kalan Pontus Yunanları ülkemizde Yunanistan'da yeniden konumlandırılmışlar ise de -ulusal bir facianın ve ekonomik çöküşün olduğu zor bir iklimde ve yerli nüfusun güvensizliğiyle sıkça karşı karşıya kalarak- ilkelerine Ortodoksluğa vatanımıza inançları ile kısa sürede kaynaşmayı sağlamışlar ve ulusal ideallerimizin önemli destekçileri arasında yer almışlardır... Yalnızca bugün değil her gün kurbanları hatırlamak ve onurlandırmak sorumluluğumuz ve görevimiz var: Pontus soykırımının tanındığını sonunda görmek. Pontus soykırımının kurbanlarına karşı işlenen suçları kabullenmek Türkiye için son derece özgürleştirici olacaktır. Hükümet adına bu ulusal hedefimize -diğer bir deyişle Pontus soykırımının 20. yüzyılda iz bırakan soykırımlardan biri olduğunun tanınması sürecine- olan mutlak saygımızı ve bağlılığımızı ifade etmek sizler ve Pontus Yunanları ile birlikte haykırmak isterim: Bir daha asla!"

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Vlasis "Pontus Yunanlarının tarihi kanla acıyla ve zulümden kaçış ile yazılmıştır. Bu trajedinin kurbanları adalet aramayı sürdürmektedir. Tarihi hafızamızı korumak ahlaki tarihi ve ulusal bir görevdir. Çünkü tarihlerini bilmeyen milletler o tarihi yeniden yaşamaya mahkûmdurlar. Pontus soykırımının uluslararası olarak tanınmasına yönelik mücadele sürmektedir. Bu bağlamda Yunan Devleti Türkiye'den geç de olsa geçmişini kabul ederek sorumluluklarını yerine getirmesini talep etmektedir. Tarihi gerçeğin onarılması barış özgürlük ve adalet değerlerine dayalı olarak kurulmak zorunda olan bir dünyada nasyonalistliğin ve hoşgörüsüzlüğün her türlüsüyle mücadele etmenin tek kesin yoludur" açıklamasını yaptı.

Geçen Temmuz'da seçildiğinde henüz seçim sonuçları kesinleşmeden ilk olarak Erdoğan'ın arayıp kutladığı ve medyamızın "Babası 70'li yıllarda cuntadan kaçarak Türkiye'ye sığınmıştı" hatırlatmasıyla yere göğe koyamadığı Başbakan Miçotakis de "Pontus Yunanlıları bir asır önce eşi görülmemiş bir zulmün kurbanı oldular. Yerlerinden edildiler öldürüldüler. Devlet oybirliğiyle bu soykırımı tanıyarak açıkça cevap verdi ve bunun dünya çapında tanınması için de mücadele ediyor" dedi.

ANKARA'NIN TEPKİSİ NE OLDU

Bu hezeyanların hiçbirinden haberimiz olmadı çünkü medyamız görmedi duymadı.

Kaldı ki duyulsa ne olacak?

Meclis kapalıydı... Ayrıca ülkemizde her gün Atatürk'e hakaret edenlere ses çıkarılmazken Yunanistan'a mı cevap verilecekti?. .

Haksızlık olmasın; bir yerden ses çıktı. Dışişleri Bakanlığı "Yunanistan'da 19 Mayıs 2020 tarihinde düzenlenen bazı etkinlikler ve yapılan açıklamalar hakkında" başlığıyla şu cevabı verdi:

"Kurtuluş Savaşımızın ilk adımının atıldığı 19 Mayıs 1919 tarihi yalnızca Milletimiz için değil emperyalizme karşı savaş vermiş bütün mazlum milletler için kutlu bir gündür. Böyle bir günde Yunanistan Meclisi ve makamları tarafından 19 Mayıs 1919'un yıldönümü bahanesiyle yapılan mesnetsiz ve hezeyan dolu açıklamalar ne tarihi gerçeklerle ne de 21. yüzyılın değerleriyle bağdaşmaktadır. Birinci Dünya Savaşı'nın 1918'de bitmesinin ardından İstanbul'un işgâl edilen tek başkent olmasına 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusunun İzmir'i işgâl etmesi eklenmiş bu acı işgal hiçbir gerekçesi olmayan mezalime sahne olmuş planlı ve yüz kızartıcı bir istilaya dönüşmüştür. İşgâlin üzerinden daha beş ay geçmeden işlenen mezalimin ulaştığı dehşet verici boyutların Müttefiklerin Tahkikat Komisyonu oluşturmasını gerektirecek kadar ciddi olduğu unutulmamalıdır. Kendi tarihiyle yüzleşemeyen Yunan liderliği Müttefik ülkelerin Tahkikat Komisyonunun raporlarını ve Lozan Barış Antlaşması'nın savaş suçlarına ilişkin maddesinin altında yatan gerçekleri hatırlamalıdır. Lozan Barış Antlaşması'nın 59. Maddesi Anadolu'yu işgâl eden Yunan ordusunun işlediği fiillerin savaş hukukuna aykırı olduğunu tespit etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Yunanistan Başbakanı Venizelos'un 1934 yılında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Nobel Barış Ödülüne aday göstermesi sorumsuz siyasetçilerin ve radikal çevrelerin bugün tarihi tersten okuma çabasında olduğunun bir başka kanıtıdır. "

Açıklamanın sonunda ise yine "İkili ilişkilerdeki sorunların diyalog yoluyla çözülmesi uzattığımız dostluk elinin tutulması" çağrısı yapıldı.

Hepsi bu!. .

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı hemen bu açıklamaya da tepki gösterip Pontus soykırım iftiraları ile ilgili aynı hezeyanları tekrarlarken sadece bayrağımızın yakılması konusunda "Yunanistan herhangi bir ülkenin ulusal sembolüne saygısızlık eden her eylemi kati surette kınamaktadır. Bu gibi eylemler Yunan milletinin kültür ve geleneğine aykırıdır" dedi.

KARA HUDUDUMUZA DA EL ATTI

Ege'de 18 ada ve kayalığımız işgâl edildi... Buralar silahlandırıldı birlikler kuruldu...

Bu ay başında Yunan Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Aydın Didim karşısındaki Bulamaç ve Eşek adalarına geldi...

Dahası Yunan cüretinin nereye vardığını bir soru üzerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy'un iki gün önce yaptığı açıklama sayesinde öğrendik. Şunlar olmuş:

Yunanistan 15 Nisan'da Dışişleri Bakanlığı'na Türkiye-Yunanistan kara hududunun Ferre Kupürü bölgesinde tel çit inşaa edeceğini duyurmuş.

Bakanlık ilgili kurumlarla gerekli koordinasyondan sonra 11 Mayıs'ta Yunanistan'a bir Nota vererek kara hududumuzu ihlâl etmemesini bunun için inşaat alanının koordinatlarını paylaşmasını ve sınır komisyonunun toplanmasını istemiş. Ayrıca "Ahdi hududumuzu teşkil eden Meriç Nehri yatağının hududun belirlendiği tarih olan 1926'dan beri doğal ve yapay nedenlerle önemli ölçüde değiştiği hududun bu bölgesinde iki ülke arasında mutabık kalınmış hassas koordinatların mevcut olmadığı bu nedenle iki ülke heyetleri arasında teknik koordinasyon yapılmadan çalışmalara başlanmaması gerektiği" bildirilmiş.

Ancak tüm bu uyarılar ve işbirliği önerilerine rağmen Yunanistan 13 Mayıs'ta arazi tesviye çalışmalarına başlayıp ahdi kara hududumuzu ihlâl etmiş.

Neyse ki bu ihlâl ilgili makamlarımız tarafından gerekli tedbirler alınarak anında önlenmiş.

Tüm bunlardan sonra Dışişleri Bakanlığımızın açıklamasının sonunda ne denildi biliyor musunuz? Şunlar:

"İki ülkenin teknik heyetleri arasında yapılmasını teklif ettiğimiz görüşmeler gerçekleştirildiği takdirde sorun aşılabilecektir. Sınırlarımızda bir oldu bittiye hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyecektir. "

Adamlar Ege'yi halletmiş şimdi de kara sınırlarımıza göz dikmiş hâlâ "görüşmelerden" söz ediliyor.

Ya tüm bunlara rağmen daha dün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın "İyi komşuluk ilişkileri konusunda tüm girişimlerimize anlayışımıza sabrımıza rağmen son günlerde Ege'de yapılan tacizlerin izahı mümkün değildir. Bunlar çok ciddi tahriktir provokasyondur. Bunun kendilerine hiçbir yararı yoktur" uyarısında bulunduktan sonra şunları söylemesine ne demeli?

"Bu konuda herkesin aklını başına toplamasının iki tarafın da menfaatine olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz bütün problemlerimizin diyalog ve karşılıklı anlayış çerçevesinde çözülmesi için bugüne kadar her türlü gayreti gösterdik bundan sonra da aynı gayreti göstermeye devam edeceğiz. Bu konuda uluslararası hukuka uygun barışçıl yönetmelerle siyasi çözümleri arzu ediyoruz. Ancak anlaşmalara sözleşmelere mutabakatlara sadık kalmamız demek bir zafiyet değildir. Bizim aynı zamanda hak alâkâ ve menfaatlerimizi korumak ve kollamak için de her türlü mücadeleyi yapmaya hazır olduğumuzu söylememiz de tehdit anlamına gelmemektedir. Herkesin bunu bilmesini istiyoruz. "

DIŞİŞLERİ BAKANI ERDOĞAN'I ÖVDÜ

19 Mayıs'a dönelim. O hezeyanlardan 2 gün sonra Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'a "Erdoğan ile Miçotakis'in ilişkilerinin iyi olmadığı" yönündeki haberler soruldu.

Dendias şunları anlattı:

"Samimiyetle söyleyebilirim ki bu iddialar doğru değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in görüşmelerinde yer alan biri olarak iki lider arasındaki görüşmelerin samimi ve sıcak bir hava içinde son derece olumlu geçtiğine şahit oldum. Erdoğan'ın açık yürekli bir insan ve şahsi görüşmelerinde özellikle asaletli olduğunu söyleyebilirim. "

Şu Yunanistan'a gösterilen büyük "anlayış ve tahammül" özellikle de "diyalog" çabalarının yüzde 1'i keşke ülkedeki muhaliflere de gösterilebilse!. .

Silivri'deki Barış'lara Hülya Kılınç'a ve Murat Ağırel'e kucak dolusu sevgiler.

Müyesser Yıldız

Odatv.com

https://odatv4.com/yunanistan-tam-19-mayista-hakaret-etti-25052007.html

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Din bir vicdan meselesidir.
Herkes vicdaninin emrine uymakta serbesttir.
Biz dine saygi gosteririz.
Dusunuse ve dusunceye muhalif degiliz.
Biz sadece din islerini millet ve devlet isleriyle karistirmamaya calisiyor kasde ve fiile dayanan taassupkr hareketlerden sakiniyoruz.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

179. DININ YERINE FELSEFE GECSEYDI, EVRENDE NE KADAR MUTLU VE BUYUK DEVRIMLER GERCEKLESIRDI

Her donemin filozoflari, milletler icinde din imamlarina ozgu sanilan rolu almislardir. Din imamlarinin felsefeye kin ve dusmanligi, hicbir zaman bir meslek cekememezliginden baska bir sey olmamistir. Dusunmeyi, dusunce uretmeyi aliskanlik haline getirmis insanlarin birbirine zarar vermeye, birbirini itibardan dusurmeye bakacaklarina; batili curutmek, gercegi aramak ve ozellikle hukumdarlarin ve uyrugun ayni olcude etkilendikleri ve kiskirticilarinin bile er gec kurbani olduklari batil fikirleri kovmak icin cabalarini birlestirmeleri gerekmez miydi? Aydin bir hukumetin elinde, rahipler, vatandaslarin en yararlisi olurdu. Zaten devletten bolca odenek alan ve hayatlarini kazanmak sikintisindan uzak olan bu adamlarin baskalarini egitecek ve aydinlatmaya calisacak bir duruma gelmesi icin, okuyarak, ders alarak ogrenmeye ve aydinlanmaya koyulmaktan daha iyi ne isleri olurdu? Verimsiz, yogun karanliklara dalacaklari yerde, biraz aydinlik gercekler kesfetselerdi, bunlarin zekasi daha cok hosnut olmaz miydi? Insanlara ozgu bir ahlakin cok acik olan ilkelerini belirlemek, ilahi ve teolojik bir ahlakin hayali ilkeleriyle ugrasmaktan daha mi zor olurdu? En siradan kimseler, anlasilmaz deyislerle, hicbir zaman bir sey anlamayacaklari karanlik ve belirsiz tanimlamalarla belleklerini doldurmaktansa, kafalarina gorevlerinin basit ilkelerini yerlestirselerdi, onlar icin, bu daha mi zahmetli olurdu? Insanlara, gercek hicbir yarari olmayan seyler ogretmek icin ne kadar cok zaman, ne kadar beyhude zahmet harcanir. Milletler icin hicbir yarari olmaksizin, bircok ulkede, milletlerin kanlarini emen bu kadar manastir; iyi niyet sahibi hukumdarlar icin, kamu yarari icin, bilimlerin ve bilginin ilerlemesini saglamak icin, gencligin egitimi icin ne kadar arac ve kaynak sunardi!

Ancak, ozellikle kendisinin hukmetmesini isteyen hurafe, yalniz yararsiz yaratiklar yetistirmekten baska bir sey istememis gorunur. Bircok ulkede, hicbir sey yapmamak, insan topluluguna yararli hicbir is gormemek icin mukemmel olarak donatilmis olan kadin ve erkek bir suru papazdan ne yararlar saglanirdi. Bunlari verimsiz hayale dalmalarla, robotlasmis ibadetlerle isgal edecek, oruclar ve cilelerle ezecek yerde; bunlarin arasinda nicin, dunyaya yararli bir sekilde hizmet etme araclarini aramaya kendilerini yoneltecek sonuc verici bir rekabet uyandirilmiyor? Gencliklerinde ogrencilerinin kafalarini masallarla, verimsiz yargilarla, anlamsiz seylerle dolduracaklarina, ruhaniler, ogrencilerine gercek seyler ogretmeye, ogrencilerini vatana yararli vatandaslar yapmaya neden davet ya da mecbur edilmiyor? Rahiplerin egitim tarziyla yetisen insanlar, kendilerinden akil ve muhakeme yetisini yok eden ruhbandan ve kendilerini soyan zorbalardan baska kimseye yararli olmazlar.
- - - - - - - - - - - - -
Buyuk Birader seni izliyor.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Cocukluk, anlami bilinmeyen derin acilarla doludur.

Bagirsak agrisi, bogmaca oksurugu, hayalet korkusu, cehennemi ve seytani saymiyorum bile, ve cok fazla pasta istedigim icin bana kizan gokyuzundeki Allah Baba.
ELIOT,T.S. (Thomas Stearns) (1888-1965) ABD dogumlu Ingiliz sair, oyun yazari ve elestirmen.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 97 Terk

1) Yasi veya hastaligi dolayisiyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gozetim yukumlulugu altinda bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kisi uc aydan iki yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.
2) Terk dolayisiyla magdur bir hastaliga yakalanmis yaralanmis veya olmusse neticesi sebebiyle agirlasmis suc hukumlerine gore cezaya hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder