++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 6 Mart 2011
Ertuğrul Mavioğlu (solda) ve Ahmet Şık (sağda)
Dönemin Nokta dergisinde, Emekli Oramiral Özden Örnek'in "Darbe Günlükleri"ni yayımlayarak "Ergenekon" soruşturmasının başlatılması için zemin hazırlayan ekibin içinde yer alan gazeteci Ahmet Şık'ın ilerleyen dönemde "Ergenekon" sürecine karşı eleştirel yazılar yazmaya başlaması, tertipçileri çıldırtmıştı.
"Askerin sesi kesilirse demokrasi gelir" mavalına saf saf inanmış olan aydınlar zaman ilerledikçe yanıldıklarını anlıyorlardı.
Kadıköy Savcılığı, İthaki Yayınları tarafından 2 cilt halinde basılan "Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" ve "Ergenekon'da Kim Kimdir?" kitapları nedeniyle gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık hakkında soruşturma açmıştı...
İmamın Ordusu
+++++++++++++
"Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteci-yazar Ahmet Şık’ın avukatı Bülent Utku:
"Müvekkilim, son zamanlarda hazırladığı (İmamın Ordusu) ismini vermeyi düşündüğü Fethullah Gülen’in cemaatteki örgütlenmesini anlatan kitap nedeniyle gözaltına alındığı düşüncesini bize iletti"
dedi.
Ahmet Şık, polis nezaretinde evinden çıkarıldığı sırada, "Dokunan yanar" diye bağırdı.
Anlamı: "Fethullah'a dokunan yanar"
++++++++++++
Ahmet Şık, Ergenekon Davası hakkında Bianet'e şunları söylemişti:
"Savaşın şiddetlendiği ve devam eden süreçteki ateşkes sürecinde maytap bile patlasa adres olarak PKK gösterilirdi. Şimdi ise öyle bir sürece gelindi ki her olayda Ergenekon işaret ediliyor. Alarko Holding'in kurucularından Yahudi asıllı Türk iş adamı Üzeyir Garih cinayetinden Bingöl-Elazığ karayolunda 33 erin öldürülmesine kadar bütün bu olaylar Ergenekon'un işi olduğu söylenerek ısrarla insanlarda bir Ergenekon algısı yaratıldı."
"Her iddianamede Hrant Dink'e atıf yapılıyor. Dink cinayeti kesinlikle eli devlete uzanan bir cinayet. Niye Ergenekon soruşturmasıyla birleştirilmiyor? Müdahil avukatların bu dava genişletilsin biz tetikçilerin dışındaki failleri bilmek istiyoruz çığlığını görmezden geliyor. 'Santa Maria İtalyan Kilisesi'nin rahibi Andrea Santoro'yu milliyetçi saiklerle 17 yaşındaki bir çocuk gidip vurdu' demek olur mu?"
"Medya yoluyla bilinçli bir kafa karışıklığı yaratılarak 'Türkiye'de gerçekten bir derin devlet temizliği yapılıyor' algısı yerleştiriliyor. Ergenekon soruşturması, Türkiye'de bir şeyleri soruşturuyormuş gibi gösterip ama hiçbir şeyin soruşturulmadığı, esas faili gizlemek üzerine kurulu bir dava süreci benim gözümde. Bir yıl sonra yeni tutuklamalar olmazsa Ergenekon'dan bir kişi bile cezaevinde kalmayacak."
"Derin devlet olduğu gibi kalıyor ama aktörleri değişiyor. Soruşturmayı yürütürken 'Bir numara kim?' diye bir metafor yaratıldı. Bir dolu isim ortaya atıldı. Dönemsel olarak herkes 1 numara oldu. Bu örgütün o birinci isim denilen kişisi bulunmadan bu dava kapanmaz."
"Hükümete ya da bir cemaate yönelik muhalif tutum takınan herkes kendisini bir anda bu davanın sanıkları arasında buluyor. Sürekli ucu açık kalan bu soruşturma, siyasal olarak bir takım insanların elini güçlendiriyor.
"Lobi belgesi'nde de Savcı "bir puzzle'ın boşlukları doldurur gibi isimleri yerleştirmiş. Bu yüzden de bu iddianameler çok soyut. Ergenekon'un işaret fişeği" sayılan Tuncay Güney dahil olmak üzere bir çok isim neden sanık olarak dinlenmedi?"
+++++++++++++
Ertuğrul Mavioğlu'nun Bianet'e söyledikleri:
NATO kaynaklı gladyo örgütlenmelerinin olduğu bütün ülkeler Soğuk Savaşın bitimiyle birlikte ortadan kalkan 'komünizm tehlikesi' ile artık böylesi bir yapıyı çözerken neden Türkiye'de böyle bir sürecin yaşanmadığını Mavioğlu, şu cümlelerle açıklıyor:
"Türkiye'de de buna ihtiyaç olduğu düşünülseydi bu yapı çoktan çözülürdü. Bu çerçevede esas olanın devletin veya gladyonun tasfiyesi yerine derin devletin el değiştirmesi olduğundan bu yapı varlığını hala koruyor. Çünkü Türkiye'deki işlevi sadece Sovyetlere karşı bir cephe oluşturmak değil aynı zamanda ülkedeki haksızlıkların ve adaletsizliklerin bir biçimde devamlılığını sağlamak. O yüzden Hrant Dink, Rahip Santoro, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu öldürüldü, Danıştay baskını, 1 Mayıs 1977, Maraş, 16 Mart, Bahçelievler katliamları hala çözülemedi."
(Mavioğlu'nun burada bilmediği husus, diğer NATO ülkelerinde de gladyo örgütlenmelerinin çözülmediği, aksine varlığını ele değiştirerek sürdürdüğü. Aynen bizde olduğu gibi.
Çünkü gladyo (diğer adıyla kontrgerilla), ABD'nin NATO ülkelerini denetim altına almak için kurduğu bir örgüttür.
Sovyet tehlikesine karşı kurulduğu söylemi bir aldatmacadır.)
Mavioğlu devamla şunları söylüyor:
"1985 yılından bu yana gazetecilik yapıyorum ama böyle habercilik görmedim. Savcının muhabirleri odasına çağırıp, brifing verir gibi bahsettiği haberin ertesi gün tüm gazetelerde yayımlandığını biliyoruz. Medyanın tamamı da buna bile bile lades dedi. Kaynağı belli olmayan çok sayıda haber yapılıyor. Gazeteciyseniz elinize gelen belge gerçek mi diye araştırmak zorundasınız"
"Ergenekon belgelerinin içerisindeki sahte MİT raporu gerçekmiş gibi bütün gazetelerde yayımlandı. Ardından MİT reddetti. Ancak sahte olduğu ortaya çıktığında hiçbir medya kuruluşu özür dilemedi. Üzeyir Garih'in Ergenekon'un öldürdüğüne dair Yeni Şafak'ta haber oldu. Ama şimdi hiçbir Ergenekon iddianamesinde biz buna rastlamadık. Adı anılmıyor bile. Bunların hepsi gazetecilik açısından utanç verici."
Ahmet Şık gözaltına alınırken 3 Mart 2011
Ahmet Şık (solda elini kaldıran) ve Nedim Şener (ortada elini kaldıran gözlüklü) tutuklanırken 5 Mart 2011
__._,_.___
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder