7 Ekim 2011 Cuma

Dr. Ülkümen Rodoplu- YORUMSUZ

  DR. ÜLKÜMEN RODOPLU'nun yazısı

Kendisini  "İlkyardım" ile ilgili gönüllü çalışmalarından tanıyoruz...


Kent kültürüne İzmir Alsancak Devlet Hastanesi'ne 21 Eylül 1992 tarihinde
başladım. Bu güzel hastanede tam tamına on dokuz sene çalıştım. Geçen bu on
dokuz sene içerisinde hastanemde şu görevleri yaptım:

- Acil servis sorumlu hekimliği
- Başhekim yardımcılığı
- Kurum tabipliği
- Hastane afet eğitim sorumlusu
- Hastane afet planı uygulayıcısı ve sorumlusu
- Hastane afet planı el kitabı yazarı
- Hastane yangın eğitimcisi
- Dahiliye poliklinik hekimi
- Alsancak Devlet Hastanesi Tıp Dergisi kurucusu ve editörü
- Hastane web sayfası komisyonu
- Hastane acil servis toplam kalite planı takipçisi

Tüm bu görevlerim süresince başta Dr. Aslan Savaşan olmak üzere birlikte
çalıştığım başhekimlerimden, hastanedeki meslektaşlarımdan, hemşirelerden,
sağlık memurlarından, müdür ve yardımcılarından, memurlardan kısacası tüm
çalışanlardan büyük destek, sevgi ve saygı gördüm. Takdir edildim.

Acil servisimizi iki kez tadilattan geçirerek İzmir'in en güzel servisi
haline getirdik. Deneyimli ve çok çalışkan acil servis ekibi sayesinde
burada sorumlu olmaktan her yerde gurur duydum.

Görevim süresince hakkımda tek bir sözlü veya yazılı şikayet olmadı.

Marmara depremi sonrası deprem bölgesine izinsiz gittiğim iddiasıyla aldığım
kınama cezası da o zaman İzmir Valisi olan Kemal Nehrozoğlu tarafından
kaldırıldı.

Hastanedeki görevimi sürdürürken bir yandan da aile hekimliği uzmanı olarak,
muayenehane hekimliği yaptım. Hastalarıma daha uzun zaman ayırabildiğim bir
ortam olduğu için muayenehane hekimliğini bırakmayı hiç düşünmedim.

Son yıllarda daha fazla performans puanı için hastalarımıza daha kısa süre
içerisinde bakmak zorundaydık. Bu iş adeta "parça başı" hizmete dönmüştü.
Hastalarımız bir hekime muayene olabilmeyi yeterli görüyordu ama ben,
verdiğim bu hizmetten pek tatmin olamıyordum. İşte bu nedenle muayenehaneme
ve burada verdiğim hizmete dört elle sarıldım.

26 Ağustos 2011 tarihinde çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile artık yol
ayrımına gelmiştim. Hastane ve muayenehane arasında bir seçim yapmalıydım.
Her ikisi birden olamazdı. Ya hastane ya da muayenehane.

Ben de hastalarıma daha yararlı olabileceğimi düşündüğüm muayenehane
hekimliğini seçtim. Serbest hekimliğin güçlüklerini biliyordum. 24 yıllık
hekimlik mesleğimin en güzel günlerini geçirdiğim güzel hastanemden ve
çalışma arkadaşlarımdan ayrılmak zordu ama önümüzdeki yıllarda emekli
olduğumda alacağım emekli maaşı ile geçinebilmem olanaksızdı. Elimdeki
muayenehane çalışma iznini kaybetmeyi göze alamazdım.

İstifa dilekçemi yazdım.

Eşime, arkadaşlarıma, kader birliği yaptığım, meslektaşım İhsan Altay'a
sordum. Onlar için de zor bir karardı.

6 Eylül günü dilekçemi verdim. Başhekimim de şaşırmıştı. "Bekle" dedi,
"Belki rapor alabilirsin ya da ücretsiz izin". Bugüne kadar yıllık
izinlerini bile doğru dürüst kullanmayan biri için bu yolların hiç birine
gerek yoktu. Kararlıydım ve dilekçemin kabul edilmesini istiyordum.

Eylül ayının çalışma programı önceden yapılmıştı ve bu ay her gün poliklinik
hizmeti sunacaktım. Üstelik, biri pazar günü olmak üzere iki de nöbetim
vardı. İstifa talebimin kabul edilmesi zaman alacaktı. Bu yüzden ben de
Eylül ayı boyunca çalışmaya devam etmeliydim. Hastalarımı bırakamazdım ve
çalışma arkadaşlarıma da yük bindiremezdim.

8 Eylül sabahı istifa etmiş ve rahatlamış bir insan olarak güne başladım.
Öğle saatlerine kadar dahiliye polikliniğinde 50 civarında hasta muayene
ettim.

Saat 12.00'de öğlen arasına girdiğimizde istifamın onaylandığını öğrendim.
Hızla onay çıkması şaşırtıcıydı. "Bu ne sürat?" diye düşündüm.

Yine de sabah baktığım hastalarımın bir kısmının laboratuar sonuçlarına
bakmalıydım. Hastalar mağdur olmasın. Saat 13:00 civarıydı. İlk hastamın kan
şekeri değerleri oldukça yüksekti. Ona ilaç başlamalıydım. Reçetemi yazdım.
İlaçları nasıl kullanacağını anlattım. Beslenme önerilerinde bulundum ve 15
gün sonra yeniden kontrole gelmesini söyledim. Yanımdan ayrıldı. Teşekkür
etti.

Bir sonraki hastaya ve tetkik sonuçlarına bakarken yardımcım yanıma geldi:
"Doktor Bey bilgisayarda adınız görünmüyor. Az önceki reçeteyi
onaylayamıyorum".

İşim bitmişti. Bilgisayardan da adım silindiğine göre ayrılma zamanıydı.
Kapıda bekleyen yirmi kadar hastadan özür dileyerek dışarı çıktım. Önlüğümü
çıkardım ve hastaneden ayrıldım.


Dr. Ülkümen Rodoplu


[1/10/2011]
__._,_.___
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder