17 Ekim 2011 Pazartesi

POLITIK - Yıkılıyoruz, bölünüyoruz, sömürgeleşiyoruz, hayırlısı, inşallah, hamdolsun.

Vay canına, olur mu olur, yeni kurulacak Anadolu İslam Federasyonunun(!) ilk, Türkiye Cumhuriyetinin son Cumhurbaşkanı sakın bunun için Hakkariye gitmiş olmasın?!..
Dağlarda bayırlarda "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE", "ÖNCE VATAN" yazıları kaldırılmış mı, kaldırılmamış mı, kışlalarda Türk bayrakları çekili mi değil mi?
Vallahi şimdiki siyasi aktörlere bakarak olur mu olur diyorum ben.
Ve sukuk-u icra....
Evet bunlar da Osmanlının batmadan önce sarıldığı son yılanlardı.
Mültezim Sistemi,
imtiyaz şirketleri kurularak kamu mülklerinin satışı ardında Düyun-u Umumiye.
Hatta o zamanlar ulu hakan Bağdat Demiryolu imtiyazı için kurulan şirkete dönemin küresel oligarşisiyle beraber ortak olup, o da yağmadan payını almaya kalkmıştı.
Demek sıra bunlara geldi, o halde buna bakarak, Türkiye Cumhuriyetinin de sonunun geldiği çıkarımını yapabiliriz.
Son seçimlere bakarak halkın da bu yıkımı onayladığını söylemek mümkün..

SUKUK-U  İCARA

G

eçtiğimiz hafta sonu  Devletimin Sayın Başı, Van-Hakkari-Yüksekova-Şırnak İllerini kapsayan gizli bir geziye, kimseye çaktırmadan çıktı.
Yurtdışına giderken uçağa alınan "kalemcikler" , "kameracıklar" bu kez alınmadı.
Gezi ile ilgili Cumhurbaşkanlığı resmi sitesinden, istenen ve beğenilen görüntüler yayınlandı.

Emin Çölaşan gibi münafıklar "Can güvenliği korkusu olduğu için ziyaretler önceden açıklanmadı" diye yazdılar ama, gerçek öyle değildi.

Gerçek, Devletimin Sayın Başı, tebdili kıyafetle "Ne Mutlu Türküm Diyene" ve "Önce Vatan" gibi ilkellik kokan yazıların hala yerinde durup-durmadığını kontrol etmek istemesiydi.
Çok şükür ki, "İlkel Türk Ordusunun" tesisleri dışında ki yazılar kaldırılmıştı.
Türk Bayrağı ise tek tük kalmıştı.

Devletimin Sayın Başının, "güzel şeyler olacak" dediği şeyler olmaya başlamıştı…

Hükümetimin Sayın Başı da, 40 motosikletli, 20 arabalı, 10 büyük cip, sinyal kesiciler, yüz taramalı kameralı arabalar ve yüzlerce korumadan oluşan özel ordusuyla İstanbul'daki annesi için mevlit okunacak camiye baskın yaptı.
Konvoyundaki tüm araçlar, Türk Milletine "binmeyin kardeşim" dediği büyük-lüks Amerikan arabalarındandı.

Mevlithanları denetleyen Hükümetimin Sayın Başı, onları beğenmeyerek, "Tebareke" olarak bildiğimiz "Mülk Suresini" kendisi, o billur sesi ile  okudu.
AKP müteahhitlerinin tümü salya-sümük, hüngür-hüngür bağırarak ağladılar…
Sudan'da 300 bin insanı katleden cani Ömer-El Beşir'i sevgiyle kucaklayıp konuk eden, fakat eski kankası Esad'ı "tu kaka" ilan eden Hükümetimin Sayın Başı, ertesi gün Kızılcahamam'da bir anlık hafıza kaybına uğradı..
Tüm Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan borcun "ÜÇ KATINI" kendi tek başına iktidarında yapan Sayın Baş, geçmiş hükümetleri, Türk Milletini  para baronlarına "soydurmakla" suçladı.

Zam kelimesini bir türlü anımsayamayan Sayın Baş, "güncelleme" kelimesini kullandı ve "cari açık problemimiz var kardeşim, tabii ki fiyatlar artacak.
Sigara-içki içmeyin, küçük arabaya binin, telefonda konuşmayın, olsun bitsin"
diye ekonomik çözümler önerdi.
Ben de Hükümetimin Sayın Başına katılıyorum.

Cari Açığı, AKP İktidarı mı yarattı?

Gerçi 2002 yılında 1,5 Milyar Dolar cari açık vardı, 9 yılın sonunda yıllık 80 Milyar doları aşacak ama, bu cari açık denen illeti de Silivri'deki Ergenekoncular yaratmış olabilirler,  özellikle Mehmet Haberal-Mustafa Balbay-Müyesser Yıldız ve Engin Alan isimli teröristlerden şüpheleniyorum.
Sayın Baş,  Hakan Bey'i bu teröristlerle bir görüşme yapması için görevlendirirse,  gerçek  kabak gibi ortaya çıkacak…

İktidara geldiği 2002  yılından bu yana, Cumhuriyetin tüm eserlerini satan AKP, yaklaşmakta olan ekonomik kriz için çözüm üretme yolunda, "Devrim" sayılabilecek bir adım attı.
Artık kimse, "eyvah satılacak bir şeyimiz kalmadı, Hükümetimizin Sayın Başı ne yapacak, neyimizi satacak"  diye endişelenmesin, çare bulundu; "Sukuk-u İcara" geliyor.
Hükümetimiz, 2009 yılında hazırladığı kanun teklifini şimdi gündeme getiriyor…

Sukuk-u İcara; İslamiyet'te faiz yasak ve haram olduğu için, İslami Sermaye
"ne yapalım, ne edelim de faiz kazancını kaçırmayalım, biz de yolumuzu bulalım " diye düşünerek sonunda "Sukuk'u" bulmuştur.
Osmanlı zamanında "ambardaki buğday" için çıkarılan Sukuk-u İcara kağıtları, şimdi ambarlarımızda buğday kalmadığı ve buğdayı da ithal ettiğimiz için başka bir formül ile uygulanacak…

Sistem şöyle işleyecek;

Önce "Kamu Varlıkları Şirketi" gibi bir şirket kurulacak.
Bu şirkete tüm devlet ve kamu binaları, otoyol, köprüler, barajlar, hastane, adliye binaları devredilecek.

Bunlar teker-teker değerlendirilecek, ve hem satış bedelleri, hem de yıllık kira bedelleri tespit edilecek ve belirlenen bedelle satışa çıkarılacak.

Örneğin, Kuveytli iş adamı "Abdül Bin Naleti" gelecek, basacak parayı ve Devletimin Sayın Başının veya Hükümetimin Sayın Başının çalışma ofislerinin bulunduğu binalardan birini satın alacak.
Binanın girişine de "Bu Bina Abdül Bin Naleti'ye aittir" diye levhayı da çakacak.
Hem binanın sahibi olacak, hem de yıllık en yüksek faiz karşılığı kadar kirayı da alacak.
Aynı durum  otoyollar, barajlar için de geçerli.
Gördüğünüz gibi kaynak bol.
Hükümetimin Sayın Başının bir zamanlar "Zulüm Dönemi" dediği Cumhuriyet Döneminde yapılan eserler satmakla bitmiyor ki !...
Başta Atatürk olmak üzere bu eserleri ülkemize kazandıran adamlar, bilselerdi ki bu eserler bir gün uluslararası tefecilere borç ödemek için satılacak, bu eserleri yaparlar mıydı acaba?...

Bu avanta para kazanma döneminin bir sakıncası var.
Başbakanlık veya Cumhurbaşkanlığı binalarını satın alan Arap sermayesi ya "çıkın kardeşim, oğlum Almanya'dan gelecek, bina bana lazım" derse ne yapacak bizim
Sayın Baş'lar ?...

Bu arada, şehir merkezlerindeki okullar ve kamu binaları da, yandaş müteahhitler tarafından yıkılıp, yerine gökdelen olmak için beklemeye başladılar bile…

Gördüğünüz gibi şimdilik günü kurtardık.
Sukuk-u İcara'dan gelen paralar da suyunu çekerse, canınızı hiç sıkmayın.
Sırada önce Kıbrıs, sonra Güneydoğu var.
Veririz kurtuluruz.
Ondan sonra siz sağ,  %50 selamet…

Açın yolları, yolları açın, çekilin kenara,
Haber ulaştırın aziz ve kutlu iktidara,
Geliyor tüm ihtişamıyla Sukuk-u İcara,
Bunu iyi kullansınlar da, olmasınlar madara…

Sağlık ve başarı dileklerimle  17 Ekim 2011

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Sevgi, sevdigimiz seyin yasamasi, gelismesi icin duydugumuz etkin ilgidir.  Erich Fromm - Aforizmalar ......................................  Blog sayfam buradad1r: http://orajpoyraz.blogspot.com/  Gurubuma uye olun: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  Atatürk'ü tan1mam1_ olanlar için: http://www.isteataturk.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder