4 Kasım 2011 Cuma

Meraklıları için haber verelim. ALLAHIN SADIK KULU.....04 KASIM' da Sinemalarda


'ALLAHIN SADIK KULU' çizgi animasyon filmi, Peygamber aşığı Bediüzzaman Sadi Nursi ‘nin ; ilmin, takvanın zenginliğinde çağını aşmasına rağmen dünyasını bir sepete sığdırdığı hayatını anlatıyor.

Gördünüz mü?
Çete boş durmamış, fikir babalarını ihya etmek için bir de çizgi film üretmiş.
Artık meraklıları, belki de, ölü fikirleri olan bu ölünün, basit kavramları zorla anlaşılmaz hale sokmak için olağan üstü gayret sarfettiği o ağdalı ve ağır cümleleri belki filmde de dinlerler ve amaçladıkları beyin bulanıklığı seviyesine ulaşırlar.(Bak, bak, şimdi ben de ayak üstü böyle ağdalı bir cümle kurmuş oldum.)
Hayırlısı, inşallah, hamdolsun..
Bu arada bir de bu zattan irfan dolu bir söz nakledelim:


"Deli adama "iyisin, iyisin" denilse iyilesmesi, iyi adama"fenasin, fenasin" denilse fenalasmasi nâdir degildir."  Said-i Kürdi


Bu çok derin, hani anlaşılmaz olsun diye birkaç zoraki takla atılmış, lafı açıklıyoruz:


"bir şeyi kırk kere söylersen olur" Said-i Kürdiden çok daha önce yaşamış kimliği meçhul atalarımız. Nasıl, basit değil mi?


İşte bu adam ANLAŞILMAZ olan Allahın kelamını bize böyle anlatacak, açıklayacak.
Ve bunun izahları o derece makbul olacak ki, Kur'anın bile önüne geçecek.

Ört ki, ölem..


Başka bir örnek;
"Gençlik

Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslamiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve edebi bir gençlik kazanmasına vesile olacak.
Dünyada gençliğe muhabbet, yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi: dar-ı saadette edebi bir gençliktir."


Bu anlaşılmaz olması için on takla atılmış lafı da biz izah edelim.


"Gençlik geçicidir. İyi bir insan ve müslüman olursanız, öbür dünyada sonsuz gençliğe kavuşacaksınız."


Budur, işte bu kadar basittir.


İsterseniz ben de özlü bir laf edeyim.


  1. Karşımda başka ilahların olmayacak.
  2. Kendin için oyma put, yukarda göklerde olanın, yahut aşağıda yerde olanın, yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin.
  3. Yehova'nın, Rab'ın ismini boş yere ağıza almayacaksın.
  4. Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tutacaksın. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın, fakat yedinci gün Allah'ın Rab'e Sebttir. Sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iş yapmayacaksınız. Çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı.
  5. Babana ve anana hürmet edeceksin.
  6. Öldürmeyeceksin.
  7. Zina etmeyeceksin.
  8. Çalmayacaksın.
  9. Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın.
  10. Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.
"Doğruyu söyle bak bakalım kaç kişi dost sana" 

ya da

"Çalma, sen çalarsan başkası da seninkini çalar"

Büyük düşünür alemlerin alimi(!?Bediüzaman kadar iddialı olmadı ya) Oraj Poyraz


Oldu mu, olmadı mı, olmadıysa lafa takla attırmadığımız için mi olmadı,
ya da araya yabancı kelimeler sokuşturmadığımız için mi?


O zaman misal ikinci özlü sözümü şöyle yeniden yazsam olur mu?

"Do not steal, eğer sen steal other men steal senin malını"


Biz de Arapça, Farsça, Türkçe'den oluşan bir kolaj yapamadık ama, İngilizçe-Türkçe melezi yaptık, buna bir engel var mı?
Tamam Arapça mübarek bir dil ama, İngilizce de önemli bir dildir, neticede en çok konuşulan ikinci dil.


Öte yandan mevzu anlaşılmaz olmaksa, onu becermek en kolay olanı.


Sekizinci Şuâ şualar 8. şua -A-

Üçüncü Bir Keramet-i Aleviye

Bir İfade-i Meram

[Malûm olsun ki; ben Risâle-i Nur'un kıymetini ve ehemmiyetini beyan etmekle Kur'an'ın hakikatlarını ve îmanın rükünlerini ilân etmek ve za'f-ı îmana düşenleri onlara davet etmek ve onların kuvvetlerini ve hakkaniyetlerini göstermek istiyorum. Yoksa, hâşâ kendimi ve hiçbir cihetle beğenmediğim nefs-i emmaremi beğendirmek ve medhetmek değildir. Hem Risâle-i Nur zâhiren benim eserim olmak haysiyetiyle sena etmiyorum. Belki yalnız Kur'anın bir tefsiri ve Kur'andan mülhem bir tercüman-ı hakikîsi ve îmanın hüccetleri ve dellâlı olmak haysiyetiyle meziyetlerini beyan ediyorum. Hattâ bir kısım risaleleri ihtiyarım haricinde yazdığım gibi, Risâle-i Nur'un ehemmiyetini zikretmekte ihtiyarsız hükmündeyim. İmam-ı Ali'nin (Radıyallahü Anh) Âyet-ül Kübrâ namını verdiği Yedinci Şua risalesini yazmakta çok zahmet çektiğime bir mükâfat-ı âcile ve bir alâmet-i makbuliyet ve bir medar-ı teşvik olarak bu keramet-i Celcelutiye, inayet-i İlahiye tarafından verildiğine şüphem kalmamış. Tahdis-i nimet kabilinden bunu Sekizinci Şua olarak yazdım. Yoksa haşre dair mühim bir âyetin mu'cizeli olan bürhanlarını yazacaktım.]
............
http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/risale/index.php?tid=104
Öte yandan Allah bile emir verirken bu kadar sade bir dil kullanıyor.
Ne diyor? Çalmayacaksın.. O kadar... Lafa kırk takla attırmıyor.

Sonra da bu ölümlü çıkıyor, Allahın kelamını bizlere bu şekilde izah ediyor.


Ya yandaki Sekizinci Şua'sına ne demeli?
Adı bile afilli, sekizinci ışın yani adamım o derece nurlu ki, o derece aydınlatıyor ki, her lafı bir ışın, bir şua oluyor. Daha başlıkta megalomaniye bağlamış adamım.

Neymiş, efendim zat-ı muhterem bizlere Hz. Ali'nin kerametlerini anlatacakmış. Konu bu.


Daha girizgahında(!Nasıl tumturaklı olmuş mu?) konuyu anlatmakdan ziyade anlatmamaya, Arapça ve Farsça tamlamalarla süslü cümleler üretmeye yoğunlaşmış.
Halbu ki, adamım 1960 yılında ölmüş, yani ömrünün 37 yılını Cumhuriyet döneminde geçirmiş.
Ama adamım inatçı, özellik gizemli, ve anlaşılmaz olmaya çabalıyor.


Ya şu lafına ne demeli?
"Bana lüzum kalmamıştır, Risale-i Nur yeter, Risale-i Nurun hangi sayfasını açarsanız benimle değil, hadim-i Kur!an olan üstadınızla görüşürsünüz."


Adamım resmen değil, ama zımmen peygamberliğini ilan etmiş de, bir sürü insan bunu fark edememiş.


Artık Kur'an okumaya gerek kalmamıştır.
Onun yerine risaleleri okumak yeterlidir.

O derece yani..


Google ise bu adamın binlerce açmazını, çelişkisini, şizoid hecmesini yakalamış insanların yazılarıyla doludur.


Şimdi bu noktadan sonra Müslümanlık bu adamın öğretisiyse, o Müslümanlık size kalsın, benimki de bana.
Benim nuru, benim şuam bana yeter.
Benim aklım ve idrakim de Kur'an anlamaya yeter.
O kadar.

ALLAHIN SADIK KULU

'ALLAHIN SADIK KULU' çizgi animasyon filmi, Peygamber aşığı Bediüzzaman Sadi Nursi ‘nin ; ilmin, takvanın zenginliğinde çağını aşmasına rağmen dünyasını bir sepete sığdırdığı hayatını anlatıyor.

Dönemin âlimlerine ders verecek donanımda bir üstadı (Saidi Nursi’yi), dağ başına mahkûm etmek isteyen bir zihniyetin muradı ne olabilir ki?
O, onların ne iktidarlarına ne de hayat tarzlarına talip ve ortaktı!


..........................

Allah'ın Sadık Kulu, “Motion capture” tekniğiyle Türkiye’de yapılmış en uzun metrajlı animasyon film olma özelliğine sahip.
Barla’da (108 dk) karakterlerden mekâna kadar tüm figürler gerçeğe en yakın hali ile kullanıldığı yapımda, Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri, tamamen orijinal fotoğraflarından faydalanılarak üç boyutlu olarak modellendirildi.

Samanyolu Yayın Grubu içerisinde ‘Çizgi Film Birimi’nin dört yıla yakındır çalıştığı animasyon filmi için; hikâyenin geçtiği mekân olan Isparta’nın Barla ilçesinde, fotoğraf çekimleri yapıldı, mekanlar ile ilçenin genel karakteristik yapısı incelendi. Ve bu bilgiler ve değerlendirmeler sonucu, hikayenin geçtiği mekanlar 3 boyutlu olarak modellendirilerek renklendirildi. 3 boyutlu ağaç ve bitki örtüsü yapısı bile Barla ilçesinin genel karakteristik özellikleri göz önüne alınarak hazırlandı.

Büyük bir titizlikle çalışılan projenin müzikleri Budapeşte Senfoni orkestrası tarafından, kompozitörlüğü ise Aria Müzik’ten Cengiz Onural, Bora Ebeoğlu tarafından yapıldı. Post Prodüksiyon’da ise 1000Volt’un adı yer alıyor.

Allah'ın Sadık Kulu: Barla, yurt çapında 200’den fazla kopya ile 4 Kasım’da sinemalarda olacak.


http://www.samanyoluhaber.com/y_712605_mazhar-arslanoglu-allahin-sadik-kulu.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder