9 Ocak 2012 Pazartesi

POLITIK - Naci BEŞTEPE - TESTERESİZ MENEMEN

TESTERESİZ   MENEMEN

A

nlayışlarına göre korkacak çekinecek bir şey kalmamıştır.

Sarı öküzden sonra, sıradan, diğer öküzler de teslim edilmektedir.

Karşı cephe sessizce izleyenlerle, kurtarıcı bekleyenlerle doludur.

Ne öküz sürüsündekiler sıranın kendilerine geleceğini bile bile bir şeyler yapmayı düşünmektedir, ne  her şeyini kaybetmekte olan sürünün sahibi, ne de  sürünün etinden sütünden faydalandığı halde olayı uzaktan izleyenler.

Aslan postundaki sırtlan ise iyice şımarmıştır.

Öküzlerin, artık hiç ses çıkarmayacağını düşünmektedir. Gelişmeler öyle göstermektedir.

Öküzleri bitirdikten sonra yeni yemler bulacağından emindir.

Hayatın böyle sürüp gideceği kanısına kaptırmıştır kendilerini.

Sarı Öküz Hikayesi pek tuttu.

Ben de öyle başladım bu kez.

Çünkü söze nerden başlasam arkasını getirmek öyle zor ki.

HUKUK ile başlayayım örneğin.

Gnkur. Bşk. nına yöneltilen suçlama ne derece hukuka uygundur?

Emir komuta sistemi içerisinde; Gnkur.Bşk., İkinci Bşk., J Bşk.ları, D Bşk.ları ve Ş. Md.leri gibi teşkilat yapısı çerçevesinde ve Bakanlık atamaları ile görevlendirilmiş personelin yaptığı işlem nasıl  TSK dışında başka bir örgüt oluyor?

Terör örgütü sayılmasını gerektiren durum nedir?

Ne gibi terör olayı veya olayları yaratmıştır?

Hükümetin görevini yapmasını nasıl ve ne zaman engellemiştir?

Örneğin;

- Başbakan'a veya bakanlara saldırı mı düzenlemiştir?

- Bakanlar Kurulu' nun toplantı yapmasını mı engellemiştir?

- Yasa çıkarılması veya çıkarılmaması konusunda baskı ve tehdit mi uygulamıştır?

Peki ya bu örgüt nasıl SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ sayılmıştır? Silahları nelerdir?

- Bilgisayarlar mı?

- İnternet sitesindeki yazılar mı?

Bunlardan başka araç-gereç olmadığına göre demek ki bu sayılanlardır. Bu ülkenin Başbakanı " Bazı kitaplar bombadan tehlikelidir!" dediğine göre bu sayılanların her biri bombadan tehlikeli kabul edilmiş olsa gerektir.

Peki, Gnkur.Bşk. ve ondan önce tutuklanan personeli andıç konusunda yasa dışı veya görevle ilgili olmayan ne yapmıştır?

-  İrtica ile mücadele çerçevesinde psikolojik harekat yürütülmesi MGK kararları ve Başbakanlık genelgesi ile görev olarak verilmemiş midir?

- İrtica halen devam etmemekte midir?

- İrticadan yana olanlar veya uygulayanlar HÜKÜMET midir ki, Gnkur. Bşk.lığının bu yöndeki çalışmasının hükümeti yıkmaya veya çalışamaz hale getirmeye yönelik olduğu suçlaması ile hareket edilmektedir?

- Bu suçlamayı yapan yargı organları, AKP İktidarının irticai eylemlerin odağı olmaya devam ettiğini belirttiklerinin ayırdında değil midir? Bu davaların, gelecekte bu iktidar sahipleri aleyhinde tutamak oluşturacağının bilincinde değiller midir?

 

Gnkur.Bşk.nın Anayasa Mahkemesi'nce yargılanması gerekmiyor mu?

Yanıt iki türlü. AKP içinden ve yandaşlarınca HAYIR, AKP'ye çanak tutmayanlara göre EVET. Sonuç, AKP yönetimi ve yönlendirmesindeki yargıya göre de HAYIR.

Hukuk açısından bakınca durum bu.

 

Gnkur.  Eski Bşk. E.Org. BAŞBUĞ, durumu TÜRK MİLLETİNİN TAKDİRİ'ne bıraktı.

İşçi Partisi, ADD., TGB, fikirlerini özgürce yazan gazeteciler ilk günden itibaren tepki göstermeye başladı. Devam edecekleri görülüyor.

TSK ve Emekli subaylar ise sessiz.

PKK'lılara "terörist" demeye kıyamayan sayın Gnkur.Bşk. koltuğuna oturduğu komutanının ve onlarca silah arkadaşının terör örgütü yöneticisi ve terörist olarak suçlanması konusunda ne düşünüyor bilemiyoruz.

PKK temsilcileri de onun inceliğini " Sen bizim gözümüzde onbaşısın!" nazik ifadesi ile yanıtladılar.

Emrinde olunan siyasi iradenin başı, bu seviyesiz söyleme yanıt vermediğine göre " BENİM GENELKURMAY BAŞKANIM"  ifadesi de piyazdan öte yenir bir şey değil gibidir.

AKP kanadı ise her zamanki gibi topu yargıya atarak haktan yana görünmeye çalışmakta,

Yargı bağımsız ve tarafsız da.

Hukuk karşısında herkes eşitmiş,

Deniz Fenerciler gibi mi mesela?

Kısa sürede yargı sürecinin sonuçlanmasını arzu ediyorlarmış,

Dört yıldır ERGENEKON  ÖRGÜTÜ bulunamadı. İçeri giren çıkamadı. Davalar karınca hızını aşamadı.

Kimse sevinmemeliymiş,

" Sevincimizi engellememiz zor" demenin arapçası.

Görevini titizlikle yürüten  bir arkadaşlarıymış,

Sevsinler arkadaşlık anlayışınızı.

Başta söylemiştim.

Neresinden tutsam dökülüyor.

Normal yollardan açıklamam olası değil.

İşin özü ise çok açıktır;

Tutuklattırma eylemi amaç-hedef bütünlüğü çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.

2012 YENİ ANAYASA yılıdır.

Bu Anayasa bölünmeye ve İslam devleti olmaya gidişte en önemli basamak olacaktır.

Bu Anayasa'nın geçmesi için toplumdaki dinamik güçlerin tam baskı altına alınması gerekmektedir.

" Dokunulamayan kimse olmayacak" sahteciliğinin ve ileri demokrasi uyku hapının gölgesinde TSK, YARGI ve tüm direnç odakları bitirilmektedir.

İRTİCA AT OYNATMAKTADIR.

MENEMEN'de testere ile kafa kesen cüppeli sarıklı İRTİCA,  şimdi, demokrasinin kılıcı yargı ile; aydınları mahpus damlarına doldurmakta, ulusun direncini yok etme yolunda KAFALARI KESMEDEN ORTADAN KALDIRARAK yürümektedir.

Karanlıktan çıkış için tek yol aydınlığı istemek ve elde etmek için mücadeleye katılmaktır.

Sivil toplum örgütleri ve aydınlar SEN-BEN düşüncesinden arınıp birbirini desteklemeli, güce güç katmalıdır.

Her karanlığın sonu aydınlıktır, yeter ki gözümüzü kapayan örtüleri açalım.

Türk ulusu aydınlığa alışmış ve onu çok sevmiştir, karanlığa mahkum edilemeyecektir.

Umutla kalın.

Naci BEŞTEPE

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder