13 Ocak 2012 Cuma

Zenginin malı züğürdün çenesini yora deyip geçmeyin. Aynı zamanda canını da alır, malını da alır, ülkesini de parçalar.


Laf salatası sizi yormasın. Özet geçelim.
Türkiye de 1 milyar dolar sınırını aşan 55 aile.
Dünyada serveti 50 milyar dolar ve daha fazla olan zengin sayısı 85 bin, bunların 35 bini ABD'de yaşıyor.
Dünyada serveti 500 milyar doların üzerinde olan yalnızca 2 700 kişi var.
147 şirket dünya ekonomisinin yüzde 40'ına hükmediyor.
Dünya ekonomisinin yüzde 95'i, 14 küresel aile şirketi tarafından kontrol ediliyor.
Bu 14 ailenin toplam varlığı 50 trilyon doları geçiyor (2011 ABD millî geliri: yaklaşık 13 trilyon dolar)
Görüldüğü gibi Koçlar, Sabancılar bu ailelerin köşklerinde ancak kapıcılık yapabilecek kadar zengin.


TÜRKİYE'NİN EN ZENGİNLERİ KOVADİS?

Prof.Dr.Cihan DURA - 12 Ocak 2012

İnsanlık tarihi, insan topluluklarının "yönetici" denilen bir sınıf tarafından yönetme adına hükmedilmesi, sömürülmesi tarihinden ibarettir.
Toplu yaşam yönetilme ihtiyacı doğuruyor.
Eğer kurulu düzende çağlar boyunca bir değişme olmuşsa, o da sömürünün tür ve boyut değiştirmesi, sömürü şekillerinin gittikçe daha rafine hale gelmiş olmasıdır.
Yönetici sınıf koşullar gerektirince iç ve dış sermaye sınıfı ile ittifak kurmuş, çoğu zaman da bunların emrine girmiştir.
Hatta zamanla ancak onların desteğiyle iktidara gelebilmişlerdir.
Öte yandan yönetim düzeni tarih boyunca boyut değiştirmiş, kabaca kabile ölçeğinden ulus ölçeğine, oradan da uluslararası ölçeğe yükselmiştir.
Bugün dünyanın bütün ülkeleri, bu arada Türkiye de,
"Derin-Merkez" dediğim en yüksek ölçekteki gizli yöneticilerle onların aramızda yaşayan "uyruk"larının sömürüsü altındadır.

Avrupa'da hâkim sınıf olarak önce aristokratlar sınıfı vardı, bunların yerini zamanla burjuva sınıfı aldı.
Ekonomiye bunlar hâkim oldular, siyaseti ve hükümetleri de yönlendirdiler, belirlediler.
Emperyalizm aşamasında, küresel çıkarlarını sürdürmek için, kendi "düzen"lerini diğer ülkelere dayattılar.
Türkiye'de de böyle oldu: Kendilerine benzer ve muti olan bir sınıf oluşmasını desteklediler.
Çünkü biliyorlardı ki "kim kime benzerse, ondan" oluyordu.

Burjuvazi paradan, servetten başka bir değer tanımıyor.
Artık küreselleşmiş olarak her şeyi ele geçirmek, dünyadaki bütün doğal kaynaklara, bütün pazarlara, bütün değerlere sahip olmak istiyor.
Her yolu kullanarak dünya milletlerini, tüketmekten başka işlevi olmayan insan yığınlarına çevirmek istiyor.

Acaba burjuva sınıfının Türkiye'deki üyelerini kimler oluşturuyor günümüzde? Genel olarak hangi genel eğilim içindeler? Okuduğunuz yazının konusu bu iki soruyu yanıtlamak olacaktır.
Bunun için kısa bir istatistik inceleme yapmamız gerekiyor.
Bu amaçla Ekonomist dergisinin 2004 yılından beri yaptığı 'En zengin 100 Türk' araştırmasının verilerini kullanacağım
[1].
Listeye serveti en az 500 milyon doların üzerinde olanlar dahil ediliyor.
Benim esas alacağım veriler 2007 ve 2010 yıllarına aittir.
Değerlendirmeyi toplam servet, kişi başına gelir, en önde olanlar, serveti 1 milyarı aşanlar, en hızlı zenginleşenler, listeye yeni girenler ve tüketim tercihleri gibi özellikler bakımından yapacağım.

***

a) Önce toplam servet nedir, ona bakalım: 2007 yılı sonuçlarına göre, Türkiye'nin en zengin ailelerinin mal varlığı 170 milyar doları aşmış bulunuyordu.
En zenginlerin aylık geliri ise Türkiye ortalamasının 50 katıydı.
2010 araştırması ise en
zenginlerin, servetlerini katladığını ortaya koyuyor: En zengin 100 Türk'ün servetlerinin toplamı artık 176.4 milyar dolar ile 227 milyar dolar aralığına oturmuş bulunuyor.

b) 2007'de zirvede sırasıyla şu aileler bulunuyordu: Koç, Sabancı (8-9 milyar dolar) Doğan, Şahenk (6-8 milyar dolar).
Bunları
Ülker, Şarık Tara, Yazıcı, Dinçkök, Özilhan, Mehmet Emin Karamehmet, Eczacıbaşı ve Habaş Grubu'nun sahibi Mehmet Başaran(4-5 milyar dolar) izliyor.
Bunların tamamına yakını TÜSİAD üyesidir.

Listenin ilk sıralarında 2010 yılında da aynı isimler görülüyor: Koç Ailesi, Ferit Şahenk ve Ülker Aileleri...
Koç Ailesi 10 milyar doların üzerinde bir servete ulaşmış.
Doğuş Grubu'nun sahibi Ferit Şahenk de 10 milyar doları geçen servetiyle bir sıra ilerlemiş.
Onu 7-8 milyar dolarlık servetiyle Ülker Ailesi izliyor.
Bunların ardından 6-7 milyar dolarlık servetle
Mehmet Emin Karamehmet ve Şarık Tarık geliyor.
5-6 milyar dolar servete sahip zenginler arasında ise sırasıyla,
Doğan Ailesi, Şevket Sabancı, Erol Sabancı, Türkan Sabancı, Ömer Sabancı ve aileleri ile Eczacıbaşı Ailesi ve Yazıcı Ailesi yer alıyor.
Görüldüğü gibi isimlerde 2007'ye göre fazla bir değişiklik yok.

c) Önceki yıllarda milyar dolarlık servet tanımı Koç ve Sabancı aileleriyle sınırlıydı.
Durum zamanla değişti: Milyar dolarlık zenginlerin sayısı çoğaldı.
2007'de Türkiye'nin en zengin 100 ailesinin neredeyse yarısı milyar dolarlık barajı aşıyordu: 44 aile/kişi!...
2010'da bu sayı 55'e yükseldi.

d) 100 en zengin içinde servetlerini en hızlı artıranlar kimlerdi?
2007'de
Gülçelik'ler, Boydak Ailesi ve Ağaoğlu Holding… 2010'da ise Hamdi Akın'ın Akfen Holding, BİM'in ana ortaklarından Topbaş Ailesi, İnşaat firması sahiplerinden Ali Ağaoğlu ve Erdoğan Demirören….
Türkiye'nin en zenginlerinin servetleri 2007'de geçen yıla göre yüzde 30-35 arasında artmış bulunuyordu.
2010'da özellikle bankası olan ailelerin servetlerinde yüzde 50'nin üzerinde artış görüldü.
Bu açıdan Garanti
Bankası'nın ortağı Şahenk Ailesi, Akbank'ın ortağı Sabancı ailesi, Yapı Kredi'nin ortağı Koç Ailesi, TEB'in ortağı Çolakoğlu Ailesi, Tekstilbank'ın sahibi Turgut Yılmaz önde bulunuyor.

e) Listeye yeni giren zenginlere şu örnekleri verebilirim: 2007'de Cevahir Ailesi, Branştayn Ailesi, Amram Ailesi, Ersin Pamuksüzer, Topbaş Ailesi, Uran Ailesi, Mehmet Ali Aydınlar ve Yahya Kiğılı; 2010'da Koza Altın'ı halka açan İpek Ailesi, Aksa Enerji'yi halka açan Kazancı Ailesi, Güral Ailesi, İsmail Tarman, Muharrem Yılmaz ve Rona Yırcalı, Fettah Tamince, Yalçın Sabancı, Küçük Ailesi, Mehmet Serpil, Süleyman Varlıbaş

f) 2010 verilerine göre en zenginler hem nüfusun hem de toplam hane sayısının yaklaşık on binde 1'lik bölümünü oluşturuyor.
En zengin hanelerin sayısı 2200.
Birey sayısı ise tahminen 8800.

g)Tüketim tercihlerine gelince, farklı deneyimler edinmek, ilginç yemekler yemek, tam donanımlı sağlık ve güzellik merkezlerine gitmek en zenginlerimizin tercihleri arasında yer alıyor.
Uzakdoğu mutfağı da tercihleri arasında...
Harcamalarının çoğunu modaya ve mücevhere yapıyorlar.
En çok para harcadıkları kalem olarak seyahat, sağlık, SPA ve gurme lezzetler öne çıkıyor.
Zenginlerimizden biri veya diğeri, özellikle Tayland veya Almanya'da, yılda iki kez detoks yaptırıyor.
Challenger, Falcon 900 Jet uçakları, helikopterleri var.
Otomobil markaları genellikle Range Rover, Jaguar, Mercedes, BMW, Audi, Porsche veya Ferrari… Ve yalılarda yaşıyorlar.

***

Eğer dünya zenginleri hakkında da bazı rakamlar vermezsek, Türkiye'nin zenginlerini eksik değerlendirmiş oluruz.

- Dünyada serveti 50 milyar dolar ve daha fazla olan zengin sayısı 85 bin, bunların 35 bini ABD'de yaşıyor.

- Dünyada serveti 500 milyar doların üzerinde olan yalnızca 2 700 kişi var.

- Küresel ağın içinde yer alan 1318 şirket "küresel sistemin merkez firmaları"dır.
Bunlar dünya ekonomisinin toplam cirosunun yüzde 60'ını gerçekleştiriyor.
Bu grubun da merkezine doğru gidersek, çok daha küçük bir grubun, 147 şirketin dünya ekonomisinin yüzde 40'ını elinde bulundurduğunu görüyoruz!

- Bu 147 şirketin bulunduğu listede ilk 49'u bankalar ve finans kuruluşları.
En başta
İngiliz Barclays Bank, ikinci sırada Capital Group Companies, daha sonra JP Morgan, Goldman Sachs, UBS, Credit Suisse gibi bankalar var.
Trilyonlarca dolara hükmeden bu şirketler, dünya ekonomisi üzerinde muazzam yaptırım gücüne sahipler.

- Daha derine inersek, Derin-Merkez'e doğru yaklaşırsak, gördüğümüz şu: Dünya ekonomisinin yüzde 95'i, 14 küresel aile şirketi tarafından yönetiliyor.
Bu 14 ailenin toplam varlığı 50 trilyon doları geçiyor (2011 ABD millî geliri: yaklaşık 13 trilyon dolar).

Şimdi bu verileri aklımızda tutarak, Türkiye'nin zenginlerine bir kez daha bakalım.
Şu tespit bize yetecek: Türkiye'nin zenginleri küresel zenginler karşısında çok mütevazı bir boyutta kalıyorlar: Bizim en zenginimizin serveti 10 milyar dolar, onların en alttaki zengininin serveti ise 500 milyar dolar!...
Fark muazzam… Tıpkı dev bir süpermarket karşısındaki seyyar satıcı gibi… Gülliver karşısında bir Lilliputlu gibi… Bizim 100 en zenginimizin serveti (276 milyar Dolar) en alttaki küresel zenginin servetinin (500 milyar Dolar) ancak yarısını geçebiliyor.

***

Günümüzün zenginleri, genel eğilim olarak, servetleri arttıkça kendi toplumlarından kopuyor, ülkelerine yabancılaşıyorlar.
Ne kadar zenginleşirlerse o kadar diğer ülkelerin zenginleri ile kaynaşıyor, adeta "ulus-üstü aileler" oluşturmaya başlıyorlar.
Küresel yeni bir sınıfın (interlocked directors) üyeleri haline geliyorlar.
Küresel şirketler Türkiye gibi ülkelerin en zenginlerini kendilerine doğru çekiyor ya da bu berikiler dev küresel şirketlerin çekimine kapılıp gidiyorlar.
Büyük balıklar küçükleri yutuyor.

Bu eğilim zirvedekilerden itibaren Türkiye'nin zenginleri için, onların şirketleri için de geçerlidir.
Elbette içlerinde yurtsever olanlar,
"önce Türkiye, vatanım" diyenler de var.
Ancak istisnalar genel eğilimi değiştirmiyor.

Ve biz şunları da duymadık mı en zenginlerimizin birinin veya diğerinin ağzından: "Anayasa'da Türklük kavramına yer verilmesin."
"İnsanların özgürlüğü ve onuru, ülkenin bölünmesinden daha önemlidir."
"Amerika karar verdiğini yapıyor.
Güç onda.
Amerika bir şey dediği zaman, hepimiz boyun eğeceğiz.
"
"Cumhuriyet'ten vazgeçmeliyiz.
Boğazların yönetimini uluslararası bir kurula bırakmalıyız."


[1] Kaynak: "170 milyar dolar 100 Türk'e emanet", RotaHaber, 16.9.2007; Türkiye krizden güçlü çıktı 'En zengin 100'ün serveti 227 milyar doları yakaladı, Hürriyet, 19.12.2011; Ekonomist dergisinin 2004 yılından bu yana düzenlediği 'En zengin 100 araştırmasında Türkiye'nin en zengin aileleri servetlerini açıkladı.
http://www.internethaber.com/iste-turkiyenin-en-zengin-100-ailesi-385397h.htm?interstitial=true#ixzz1gzjHDHIK (21.11.2011)

 


--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Ikinci Mesrutiyet doneminde nazirliga getirilen bir zat,cok gecmeden yegeninin vali olarak atanmasini saglar. Karsilastiklarinda, Neyzen: -Masallah, kardesinizin oglu tipki fasulyeye benziyor. -Genc yasta vali oldu, neden fasulyeye benzesin? -Iste ben de onun icin benzetiyorum ya. Malum, fasulye de siriga sarilarak buyur...  Neyzen TEVFIK   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder