11 Şubat 2012 Cumartesi

ILGINC - Müstehcenlik - levbaba@yahoo.com

Mustehcen kelimesi Arapcadaki "Hucnet" kelimesinden tureyerek dilimize girmis.
Hucnet: Soysuzluk, karisiklik, bayagilik, asagilik, kotu davranis olarak tarif ediliyor.
Bundan tureyen mustehcen kelimesi "ayip, terbiyesizce, igrenc, acik sacik, edebe aykiri, yakisiksiz" gibi anlamlar icermekte.

Basta resim, heykel, edebiyat olmak uzere, yakin zamanlarda sinema, televizyon, internet uzerinden yurutulen tartismalarda mustehcenlik kavrami hep gundemde kalmakta.
Bazi muhafazakarlara gore "acik sacik, genel ahlaka aykiri" her tur resim, heykel, edebi metin, film vs sakincali ve yasaklanmalarinda fayda var.
Bazilari ise konuyu sanat baglaminda degerlendiriyorlar ve neyin "ayip" sayilabileceginin goreceli oldugunu, insanlarin cok farkli sanat anlayislari olabilecegini belirtiyorlar.

Boylece iki kavram daha devreye giriyor: Erotizm ve pornografi.
Bu yaziyi okuyan dostlarin erotizm ile pornografi arasindaki temel farki bildiklerinden eminim.
Sadece bir hatirlatma olarak deginiyorum.

Pornografi Yunanca porne (fahise) ve graphein (yazmak) sozcuklerinden turetilerek "fahiselerle ilgili yazilar" anlamina gelmekte.
Gunumuzdeki uygulamasi ise bundan biraz farkli.
Pornografik bir yapimda, hicbir sanat endisesi gozetilmeden, sadece seyredenleri tahrik amacli, cinsel organlar ve cinsel birlesme tum ciplakligi ile gosterilmekte.
Her ne kadar bazi porno filmlerde, filme heyecan ve fantezi katmak icin bir kac dakikalik kurgular yapilsa da (istisnalar haricinde) bunlar asil fiile bir giris olmaktan oteye gecemiyor.
Film sektorunde bu ayrimi yapabilmek kolay.
Ama edebi eserlerde, bir anlatimin pornografi sayilip sayilmayacagi cok tartismali bir konu.

Eski Yunandaki ask tanrisi Eros'tan turetilen erotizm cok farkli ve zaten asil tartismalar bu kavram uzerinde kopmakta.
Konunun cok zengin bir tarihcesi var; ama oz itibari ile pornografiyi erotizmden ayiran temel unsur pornografinin hicbir sinir tanimamasi.

Ben pornografiyi bir kenara birakip, erotizm ve mustehcenlik uzerinden gitmek istiyorum.

***

Tarih icinde, toplumlar veya toplumu korumak icin savastiklarini iddia eden bazi cevreler "ciplakliktan, acik sacik anlatimlardan" hep rahatsiz olmuslar ve bu tur yapimlarin gencleri ahlaksizliga tesvik edecegini, toplumunu curutecegini savunmuslar.

Bu tez ne kadar dogru ?

Ustelik acik sacikligin ve mustehcenligin cagdan caga degisebildigi, bir donemde cok "yuz kizartici" bulunan bir eserin, bir baska donemde "klasikler" arasina girdigi de biliniyor.
En iyi bilinen ornek Madam Bovary.
Mantigindan cok duygulari ile hareket eden bir kadinin yasadiklarini anlatan eser, o donem icinde epey bir firtina koparmis.
1856 yilinda La Revue de Paris dergisinde yayinlanmaya baslanan bu eser, kisa bir sure sonra tepkilerle karsilasiyor.
Zaten mali zorluk icinde olan dergi ceza almamak, okuyucu kaybetmemek icin mecburen sansurleme yoluna gidiyor ve bazi pasajlar basilmiyor.
Tum cabalara ragmen hem yazar hem de yayinevi mahkemelik olmaktan kurtulamiyorlar.
Paris Cumhuriyet Bas savcisi duruma el koyuyor, kitap didik didik ediliyor ve bir suru "suc" unsuruna rastlaniyor.
Konuyu uzatmaya niyetim yok, kisaca "kamu ahlakina, dine ve torelere saygisizlikla" haklarinda dava aciliyor.
Gercekten muthis bir savunmanin ardindan, eser aklaniyor ve muhafazakarlarin tum tepkilerine ragmen yayinlanmasina karar veriliyor.
Ustelik bu dava hem yazarin, hem de yayinevinin lehine bir sonuc ortaya cikariyor.
Davanin tum Fransa'da ilgi ile takip edilmesinin ve aklanmasinin ardindan, ilk gun butun halinde satisa ciktiginda yaklasik bes bin satiyor.
Iki ay sonra onbes bin sayi daha basiliyor ve bir sure sonra Fransiz edebiyatinin klasikleri arasinda yerini aliyor.

Bir ornek daha verip hemen bu bahsi kapatmak istiyorum.
Defalarca okudugum ve her seferinde hayranligimi ifade ettigim buyuk usta Honore de Balzac'in "Eglendirici oykuler" isimli kitabi.
Bu kitap Katolik Kilisesi tarafindan genel ahlaka aykiri ve mustehcen bulunarak Ixdex Librorum Prohibitorum listesinde yerini almis.
Okuyanlar bilir, aslinda bu kitapta Balzac, halka hep ahlaktan, faziletten, tanriya itaat etmekten bahsedenlerin gercek yuzlerini desifre etmektedir.
Basta Fransa krali ve cevresindeki soylular, ruhbanlar, askerler, zenginler arasinda gecen "bir gecelik" gonul maceralarini tatli bir dille anlatmistir bu buyuk usta.
Bu durumda kimi suclamak gerekir ?
Eser sahibini mi yoksa ona ilham verenleri mi ?

***

Gunumuzde ise, gelisen teknolojiye bagli olarak "mustehcenlik" kavramini galiba yeniden gozden gecirmek gerekiyor.
Bir yazili eser, bir kitap toplumu ne olcude ahlaksizliga sevkedebilir ?
Cok amiyane, dobra dobra konusmam gerekirse, CD ve internet teknolojilerinin patladigi bir cagda, cinsel aclik ceken ve bosalmak isteyen hangi genc, hangi eriskin bir iki sayfa erotizm lezzeti alabilmek icin 250 sayfalik bir romani okumaya katlanir ?
Herhangi bir porno siteden kisa surede onlarca erotik veya pornografik filme erismek dururken -hele bizim gibi kitap ozurlu bir toplumda- kac kisi yazili eserlere yonelir ?

Ne yazik ki yazili eserler hakkinda cogu "muglak" gerekcelerle acilan davalar hic bitmiyor ve hala yeni davalar acilabiliyor.
Ayrica bu mustehcenlik silahi bazen ters tepebiliyor.
Aynen Madam Bovary orneginde oldugu gibi, belki en fazla 2000-3000 adet satabilecek bir kitap, dava konusu olunca kitapseverler -reklamin da etkisiyle- daha fazla ilgi gosterebiliyorlar.
Ulkemizden bir ornek: Sel yayincilik, "cinsel kitaplar" serisinden cikan "Perinin Sarkaci", "Genc Bir Don Juan'in Maceralari" ve "Gorgulu Ve Bilgili Bir Burjuva Kadininin Mektuplari" kitaplari aleyhinde Istanbul 2.asliye ceza mahkemesinde "genel ahlaka aykiri suclar" kapsaminda dava acildi.

Eserleri inceleyen bilirkisi, "tiksindirici, okuyanlari hayvani hislere surukleyebilecek" icerikler bulunduguna karar vermisler.
Neyse ki yayinevinin de ugraslari ve mucadelesi sonucu yeni bir bilirkisi heyeti tayin edilmis.
Galatasaray universitesi fen edebiyat fakultesi dekani Prof Dr.
Osman Senemoglu baskanligindaki heyet, soz konusu kitaplarin edebi eserler kapsaminda mutalaa edilmesine karar vermisler.
Ayrica, hazirladiklari raporda "bir sanat eserinde, ozgun ve ozgur tasarimlarin guvence altina alinmasi" gerektigi vurgulanmis.

Peki, ilk bilirkisi heyeti neye gore karar vermisti ?

"Tiksindirici, okuyanlari hayvani hislere surukleyecek" icerik ne demektir ?

Bunun cevabi cok goreceli ve insanlarin sanat anlayisina gore degisebilir.

***

Yazili eserler icin surdurulen bu tartismalar, elbette film sektoru icin de gecerli.
Sakin kimse konuyu karistirmasin, su an kesinlikle pornografiden bahsetmiyorum.
Bu ayri bir konu.
Erotizm uzerinden devam ediyorum.

Bir filmin icerigi, hangi deger yargisina gore "hayvani, tiksindirici, rencide edici, tahrik edici, ahlaksizliga tesvik edici" bulunabilir.
Boyle bir yargiya varmamizi saglayabilecek net kriterler var midir ?

Bir yonetmen, kadin ve erkek ciplakligini kullanarak, dolayli yoldan, bambaska veya cinselligin araci oldugu bir toplumsal sorunu isleyemez mi ?

Bir kadinlar hapishanesinde, "ablacilik" denilen, kadinlar arasi lezbiyen iliskiyi gosteren bir yonetmen suc mu islemistir ?
Oysa bu, hapise dusen herkesin bildigi bir gercekliktir.
Ayni sekilde, erkekler arasinda da gucsuz ve kendini savunamayan erkeklerin, bir sure sonra kadin gibi kullanildiklari, hatta bazilarinin icindeki escinsel kisiligi burda kesfettikleri bilinmektedir.
Illa escinsellik uzerinden gitmeye gerek yok.

Berlin in Berlin filminde gosterildigi gibi, Almanya'da muhafazakar bir cevre icinde yasayan, toplum ile ailevi degerler arasinda bocalayan bir genc kiz masturbasyon yapamaz mi ?

Sanirim temel sorun, birilerinin "toplum adina" karar vermelerinde yatiyor.

Meselenin bir diger yonu ise, ahlaksizligi gercekten yapanlarin ve cinsel nitelikli suc isleyenlerin genelde hangi sosyal siniftan, hangi egitim kusagindan ciktiginin titizlikle incelenmesinde yatiyor.
Her iki madde uzerinden gitmek istiyorum.

***

Kitap okuyan bir insan, incelmis bir insandir.
Kitap okuyan bir insan, farkli dusuncelerle tanisan, gordugu ilk fikre baliklama atlamayan ve secimini titizlikle yapabilen bir insandir.
Okuyan, muhakeme eden bir insanin "hayvani hislere kapilacagini" varsaymak okura hakarettir.
Yasak koyucular, herhangi bir film veya kitaptaki erotik bir sahneyi algilayan bir insanin hemen cinsel siddete yonelecegi gibi bir varsayimla hareket ediyorlar.
Eger tez dogru olsa, en basta kendilerinin mukemmel bir cinsel sapik olmalari gerekir; zira meslekleri icabi binlerce kitaptaki erotik pasaji okuyorlar veya filmlerdeki sahneleri  seyrediyorlar.

"Toplum adina" karar vermek ne demektir ?
Bunu ne hakla yapabilirler ?
Kendilerini, hicbir seyden etkilenmeyen, ama baskalarini her an suc islemeye hazir sapiklar gibi gormek hakkini onlara kim vermektedir ?

Bir insan ne hakla "benim toplumum, benim milletim" diyerek genelleme yapabilir ?
TV'de bazen sayin basvekil hazretlerini seyrederken, onun her "benim milletim" deyisinde tuylerim urperiyor ve "beni sayma, -1" demek ihtiyacini duyuyorum.

Buna benzer seyleri soyleyenler, iki buyuk suc isliyorlar bana gore:

Birincisi, kendi ahlak ve sanat anlayislarini butun topluma malediyorlar ve herkesin boyle olmasi gerektigine inaniyorlar.

Ikincisi, belki de oncelikle kendilerinde bulunan ahlaki zaaflarini baska insanlara fatura ediyorlar.

Diger maddeye gelince.

Cinsel icerikli suca yonelmenin, bana gore, film ve kitaplarla hic alakasi yok veya boyle bir alaka varsa dahi, toplam oran icinde cok cuzi miktarda kalabilir.

Toplumumuzda cinsel icerikli suclar genelde:

- Cinsel saldiri, tecavuz

- Pedofili, cocuklarin cinsel olarak istismar edilmesi

- Ensest iliskiler 

seklinde uc ana kategoriye ayrilmakta.
Buyrun, isteyen bu konuyu detaylari ile arastirsin.
Kriminolojik kayitlar her uc cinsel suc turunun de, genelde dusuk gelir seviyeli, muhafazakar ve cinselligi gizli kapali yasayan kesimler arasindan ciktigini gostermekte.
Televizyonlarinizi bir acin ve bakin.
Aile ici infazlara kadar varabilen suclari isleyenlerin, kendilerince muhafazakar bir hayat yasadiklarini da gostermekte.
Ustelik bu kesim okumuyor.
Bazi tinerci, ayyas, evsiz serserilerin cinsel hucumlarinin bir kitapla ne alakasi olabilir ?
Cinsel siddeti sergileyenler, zaten bastirilmaz bir gerilim sonucunda patliyorlar ve her cesit fiili isleyebiliyorlar.
Cinsel suclarin neye gore kategorize edilecegi, eldeki donelerin saglik derecesi son derece tartismali.

Cinsel tacize ve tecavuze ugrayan cocuklar bunu sakliyorlar.
Bir suru sebebi var.
Sanirim en onemlisi, cinsel tacize maruz kalan cocugun, hicbir sucu olmamasina ragmen, eger bu durum aciga cikarsa damgalanacagini dusunmesi.
Birakin cocuklari, eriskin kadinlar dahi sessiz kalmayi tercih edebiliyorlar; zira "ates olmayan yerden duman cikmaz" mantiginca onlar da damgalanacaklarini biliyorlar.
Turkiye'de cinsel suc oranlari katlanarak artiyor ve isin enteresan tarafi Turkiye daha cok muhafazakarlasiyor.

Ankara Universitesi Tip Fakultesi, Adli Tip Kurumunda degerlendirilen "cinsel suc saniklarinin sosyo-demografik ozellikleri ve psikiyatrik profilleri" raporu cok ilginc.
Tamami erkek olan, ortalama 100-200 sanik uzerinde yapilan calismalarda, egitim seviyesine gore:

%17 egitimsiz, % 7 okur-yazar, % 52 ilkokul, %9 ortaokul, %11 lise, %1 yuksek okul, universite

(kusuratlari vermedim, oran % 100 oluyor)

Meslek gruplarina gore:

%52 serbest meslek (Ne demekse ?), %36 issiz, %9 ogrenci, %2 emekli, %1 diger

Konuyu dagitmamak ve su "mustehcenlikten" sapmamak icin tum detaylara girmiyorum.
Burdaki veriler "irza tecavuz, seks amacli cinayet" gibi suclara ait.
Oysa, bu suclar buzdaginin sadece bir ucunu olusturmakta.
Asil siddet, taciz, tecavuz ve cinayet vakalari "besik kertmesi, berdel" gibi torelerin hakim oldugu kirsal alandan, o torelerle birlikte sehre goc eden ailelerden cikmakta.

Acaba yazmama bile gerek var mi : bu torelerin hakim oldugu sosyo-kulturel grubun okuma ile sanatla uzak yakin alakalari olabilir mi ?

Adli tip raporu yaklasik 30 universitenin ve bilimcinin makalelerini kaynak olarak gosteriyor.
Dileyen arkadaslara bu kaynaklari yazili olarak gonderebilirim.
Aile ici cinsel suclar, genel cinsel suclar gibi alanlarda calismalar yapan yerli ve yabanci bilimcilerin hemen hemen tamami, cinsel suclarin onemli bir bolumunun magdur veya aile tarafindan saklandigini belirtiyorlar.

Bunlar belirtildiginde ve toplumsal carpiklik tum gercegi ile masaya yatirildiginda, maalesef bazi arkadaslar "toplumumuzun manevi degerlerini asagilamak" gibi gerekcelerle saldiriya geciyorlar.

Simdi soracagim sorunun cevabini tamamen vicdaniniza birakiyorum:

Sizce, belli bir okuma kulturune sahip ve sirasinda erotik eserleri de okuyan bir sosyal grup mu cinsel saldiriya daha egilimlidir; yoksa, hayatini toreler ve baskilarla surduren ve cinsel aclik ceken bir grup mu saldiriya daha egimlidir ?

***

Kisaca, mustehcenlik konusu alabildigine yoruma acik.

Bazi "bilirkisilerin", kitap okuyan, film seyreden insanlara azgin bir hayvan muamelesi

yapmayacaklari gunlerin yakin olmasi dilegi ile.

saygilar

levbaba@yahoo.com

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Başkasından, özellikle politikacıdan medet, ummayın.  Sakıp SABANCI   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder