21 Şubat 2012 Salı

POLITIK - Hayrola, bu ne panik, bu ne telaş?

H

ayrola, bu ne panik, bu ne telaş? Türban türbana, cüppe cüppeye, sakal sakala dolanmış, bir gürültüdür kopuyor! Meğerse halkımızın bir kısmı Haremin ne olduğunu hiç bilmezmiş yıllardır?!

İlk defa, Sultan Süleyman'ı, "Muhteşem Yüzyıl" dizisi sayesinde öğrenmişler?! 74.000 kişi "ecdad"larımızın mahremine girmeyin demiş.

Peki sen daha önce bu Mustafa'yı tanır mıydın?

Hayır!

Damat İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, maktul İbrahim Paşa'nın, dizideki Süleyman'ın dizinin dibindeki İbrahim olduğunu biliyor muydun?

Hayır!

Şehzade Mustafa ile annesinin türbelerinin Bursa Muradiye'de olduğunu biliyor muydun?

Hayır!

Sonra Haremi anlatanlara kızarlar, Sultanlarının özel hayatı derler de telefonu dinlenen kişinin de bir özel hayatı olduğunu kabul etmezler.

74 bin kişi bu işe kızmış ve RTÜK'e başvurmuş! (Ne kadar doğru bilemeyiz ya!)

Eeee millet hassaz.. .

Şu bizim muhteşem sekiz yılda, insanların yatak odalarına girildi, kadınlarının-kızlarının mahrem bantları yandaş medyaya dağıtıldı, iç çamaşırlarının olduğu çekmeceler taşındı…

Hassaz vatandaş rahatsız olmadı…

Ama dizide Kanuni Sultan Süleyman'ın mahremiyetine girildiğine kızdı…

Dizide gördüğünüz o sevimli küçük Veliaht Mustafa var ya…

İleride Sultan Süleyman onu boğduracak… Koklayarak öptüğü bebeğini, dilsiz cellatlar boğarken de hırıltılarını yan çadırda dinleyecek…

İyi mi?..

"Muhteşem Yüzyıl" dediğiniz, yağmaya ve istilaya dayalı ekonomisi, bebek yaşta annesinden-babasından koparılmış devşirmelerden ordusu, adı ve kimliği değiştirilmiş insanlardan oluşan devlet yöneticileri, saçından sürüklenerek getirilmiş elkızlarının hamama sokulup sokulup padişaha sunulduğu, kalanlarının paylaşıldığı, babanın oğlu, kardeşin kardeşi boğdurduğu, ve ha bire kafaların kesildiği öyle bir yüzyıl işte…

Eksik bile; ya sarayın "oğlan"larını gösterselerdi…

Ve dizide "milli ve manevi değerlerin rencide edilmesine" kızdı hassaz vatandaş…

Atatürk'e televizyonda hakaret ettiler, kılı kıpırdamadı…

"Türk" kelimesini ekranlarda aşağıladılar, tınmadı…

Cumhuriyetimizi tekmeliyorlar, alınmadı…

Ama diziye bakınca "milli ve manevi değerleri" incindi…

hassaz vatandaşın…

Harem veya başka bir deyişle çok eşlilik nerede varmış?

Önce Araplarda daha sonra doğal olarak Müslümanlarda değil mi?

Hz. Muhammed çok eşli değil miydi, yani Haremi yok muydu?

Gelelim Halifelere;

Hz. Ebubekir çok eşli değil miydi?

Hz. Ömer çok eşli değil miydi?

Hz. Osman çok eşli değil miydi?

Hz. Ali Hz. Fatma'dan sonra çok eşli bir hayata geçiş yapmamış mıydı?

Özetle Halifelerin de Haremleri vardı ve de o kültürün gereği evlerinde evlat edindikleri genç erkekler de vardı. İcabı halinde evlatlıklarının karılarını da Haremlerine alırlardı.

Milletimiz bunlara kızmıyor bir TV filmine ateş püskürüyor. Çünkü milletimiz tarihi bilmiyor. Bildiğini zannedenlere ise yalan yanlış şeyler öğretilmiş ki en tehlikelileri de bunlar.

ABD Irak'ı işgal ettiğinde,  Amerika'nın yedi iklim toplaması özgürlük savaşçısı, demokrasi havarisi askerleri, özgür müslüman kadınlara-kızlara camiler içinde toplu tecavüzler ediyorlarken  müslüman erkeklerden  tık çıkmadığı gibi, tecavüzcü haçlılar, Türkiye'nin Başbakanlık koltuğunda oturan imam recep  tarafından hayır dualarla kutsanıyordu.

Daha da ötesi bu imam,  toplu tecavüzcülerin başkanlarıyla aynı işgal planına hizmet ettiklerini," Ben BOP'un Eş Başkanıyım" diyerek dünyaya ilan eden bir imam!

İşgal, toplu tecavüz, toplu katliam,  yağma organizasyonunun eş başkanı imam recep!

 

İmam demişken, 

İmam yeniden toplumun önderi yapılmaya çalışılıyor.

Neden mi?

***

Şundan:

Öğretmen öğretir, imam yönetir.

Öğrenen insan istenmiyor.

Öğrenen insan 'neden' diye sorar.

Öğrenen insan 'nasıl' diye sorar.

Öğrenen insan soru sorar, soru yaratır.

Oysa, yönetilen insan kabul eder,

yönetilen insan sormaz,

yönetilen insan dinler, kabul eder, itaat eder.

Demokrasinin temeli,

öğrenen, soran, kabul etmeyen insandır.

Otokrasinin temeli ise,

yönetilen, kabul eden, sormayan, itaat eden insandır.

Bir yerde yönetimin nasıl insan istediğine bakın,

oradaki sistemin adını bulacaksınız.

***

Eksen belli olmuştur: Cemaatin itaat kültürü.

Yöntem belli olmuştur: Susturma, sindirme, ürkütme.

Yön de belli olmuştur: Din temelli otokrasi.

1923 Cumhuriyeti'nden vazgeçilip geçilmeyeceği de

2012 yılında belli olacaktır.

Bilanço, işte budur.

AMA;

Teslimiyet, biat, kadercilik bize göre değil hafız...

İlim, bilim, mantık, fikir isteriz...

Tanrı'nın tutup da nimetlerini, şu düzenbazların eliyle bize

göndermeyeceğini bilecek kadar aklımız var...

Karanlığı sevmeyiz biz...

Çöktüğünde üzerimize zindan karası, belki biraz bocalarız ama...

Marşımız var bağıracağız: "Güneş ufuktan şimdi doğar..."

Eğer; Hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlüyse...

Çaresi yok usta...

Biz kazanacağız...

 

Yazarı tam olarak bulamadım.
Anonim kabul ediyorum.
--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Bir erkek her kadinla mutlu olabilir. Yeter ki ona asik olmasin...  Oscar Wilde   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder