20 Şubat 2012 Pazartesi

Türkiye Cephesinde Yer alan Herkesin Geçmiş Günahlarını Sileriz

Gladyo neymiş, nasıl kurulurmuş, hep beraber öğrenelim.
Öğrenelim ama, o zaman bir soru akla geliyor.
Yeni kurulan Gladyo neyin Kontrasıdır.
Biliyoruz ki, eski Kontrgerilla Komünizme karşı kurulmuştu, peki ya şimdiki neye karşı?
Son yıllarda oluşun büyük resme baktığımızda, Şeriat tabanlı örgütleri Libya'nın, Suriye'nin özgürleştirilmeside(?!) hatta Türkiye'de gücü elde etmede kullanıldığını görüyoruz.
Genel olarak Çin ve Rusyanın yeşil bir kuşakla çevrelenmesi, Çin ve Rusyanın Müslüman nüfuslarının etkilenmesinde, destabilizasyonunda kullanıldığını görüyoruz.
Ancak, batılıların atladıkları(?) önemli bir nokta var, o da kendi ülkelerinde var olan Müslümanlarda bu denklemden etkilemektedir.
ABD, Fransa, İngiltere, Almanya'da şeriatçı akımlar giderek diğer insanları paniğe sürüklemekte, aşırı sağcı partiler ve iktidarlar görmekteyiz.
Acaba küresel oligarklar şu meşhur MEDENİYETLER ÇATIŞMASINI yeni bir Dünya Savaşının ana teması yapmayı mı amaçlamaktadır?
O zaman kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanları aynen bir zamanlar Yahudilere yaptıkları gibi sürmek, arındırmak imkanı kazanmayı mı planlıyorlar?

Türkiye Cephesinde Yer alan Herkesin Geçmiş Günahlarını Sileriz

Doğu Perinçek

Ö

nce adını doğru koyalım: Çete değil Gladyo!

Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi "Çetesini kuruyor" değil.

Ne "kurulmaz" Gladyo imiş?

NATO ülkelerinde başbakanlık koltuğunda oturanlar "Çete" kurmaz; Gladyo'da görev üstlenir.
Atlantik ittifakının bir raconu var.

İtalyan Cumhurbaşkanı Cossiga, Nur Batur'a uzun uzun anlatmıştı: Gladyo, sanıldığı gibi generallerin yönetiminde değildir; tepesinde Cumhurbaşkanları, Başbakanlar bulunur, siyasal iktidar sahipleri vardır (Sabah, 17,18,19 Şubat 2009).

İkincisi, hala kurulmadı mı Gladyo, yeni mi kuruluyor?
O zaman Danıştay suikastından TSK komuta kademesinin esir alınmasına kadar Türkiye tarihinin en büyük tertibini rufailer mi yaptı?
Günaydın!
Bu "çete" kavramını, Ufuk Uras türünden Ergenekon tertibinde aktif eleman görevi yapmış olanlar ortaya atmışlardı.
Amaç, ABD'nin ve NATO'nun amir rolünü perdelemektir.

Tezgâhtaki MİT yasasına İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey doğru tanıyı koydu: " Tayyip Erdoğan, Gladyosunu zırhlandırıyor." (Aydınlık, 14 Şubat 2012)

"Cemaat" değil silahlı F örgütü

Diğer önemli yanlış, "cemaat" kavramı.
Türkiye'de o kadar çok cemaat var ki!
Ayrıca kastedilen oluşum, cemaat değil, yasa dışı silahlı F örgütlenmesidir.

Eski bakanlarımızdan Ufuk Söylemez çok haklı, "Cemaat sözcüğünü kullanmayalım, bunun adı, F silahlı örgütüdür." diyor.
(Ulusal Kanal, 11 Şubat 2012 Sabahattin Önkibar'ın Alternatif programı)

"Cemaat" derseniz, kendisini o "cemaatin" mensubu sayan sıradan yurttaşı da içine katarsınız.
Oysa bunlar, CIA güdümlü, devlet içine yuvalanmış, silahlı bir terör örgütüdür.
Baksanıza Ertuğrul Özkök'e cemaati 10 milyona kadar genişletiyor.
Ertuğrul Özkök'ü de katarsanız 10 milyon olur.

Mesele "paylaşımın" ötesinde.
Peki olay nedir?

F örgütü ile Tayyip Erdoğan'ın Gladyosu mu çarpışıyor?
Zaten bunlar 6 yıldır Gladyo'nun Ergenekon tertibini el ele yürütmediler mi?
Doğrudur, birlikte yürüttüler.
Peki F örgütü BOP Eşbaşkanı'na karşı niçin saldırıya geçti, bunun bir anlamı olmalı.
"Yağmanın paylaşılması", "sermaye kavgası","iktidar paylaşımı" gibi genel yaklaşımlar fazlasıyla ciddiyetsiz çünkü bu kavga "paylaşıma" zarar veriyor.
Ayrıca her siyasal kavga, en sonunda iktidar ve rant kavgasıdır.
Bunu söylemek, hiçbir şey söylememek anlamına geliyor.
Bu kavgayı iki tarafın çıkarıyla açıklamak zor.
Kendileri de söylüyor,iki vazo da kırılıyor.
Tarafların öz çıkarlarının ötesinde bir üçüncü güç olması lazım.

BOP Eşbaşkanına Üst Makamdan Şiddetli İhtar BOP Eşbaşkanı, F örgütünün ötesinde bağlı olduğu makamın şiddetli ihtarıyla karşı karşıyadır.
Niçin ihtar, ihtara ne gerek var, talimat yetmez mi denecektir.
 BOP Eşbaşkanlığı yapamayacağı bir görevle yüz yüzedir.

Zor Görev; Türkiye'yi Suriye'nin üzerine sürmek, Tayyip Erdoğan'ın elinde değil.
TSK, bu görevi yapamaz.
Genel Kurmay Başkanı emretse yine yapamaz!
Komutanlar bu nedenle tutuklanıyor ve ifadeye çağırılıyor.
İkincisi, Suriye'ye müdahalenin karşısında çok güçlü bir kamuoyu var: AKP tabanı da bu kamuoyuna dahildir.
Üçüncüsü, doğalgaz Rusya ve İran'dan geliyor.
Tayyip'in bölge ülkeleri ve halklarına ihanetinin sonuçları çok ağır!

Tayyip Esad'ı değil, Esad Tayyip'i Götürür

Toplam olarak bakarsanız, BOP Eşbaşkanı Suriye'ye bugüne kadar yaptığının ötesinde bir müdahaleye kalkışacak iktidara sahip değildir; kalkışırsa Beşar Esad değil, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül yıkılır.

ABD ise gaddar!

Tayyip Erdoğan'ın aczini anlama konumunda değildir.
Bir bakıma Tayyip Erdoğan'a ölmeyi emretmektedir.
Tayyip Erdoğan ise, ayak sürtüyor; durumu idare etmeye çalışıyor.

O zaman ABD, BOP Eşbaşkanını göreve zorlayacak aletlerini harekete geçirmiştir.
Sırada başka aletler de var!
F örgütü üzerinden yürütülen operasyonun bir boyutu da, Güneydoğu'da

kalkışmalara hazırlık olarak gözüküyor.
ABD emperyalizmi KCK içindeki MİT örgütlenmesini açığa çıkartarak kurgulanan iç çatışmaların boyutlarını derinleştiriyor.

Asıl Zorda Olan ABD

Bu operasyon, Tayyip'i indirme operasyonu değil; Tayyip'i göreve mecbur etme operasyonudur.
ABD'nin durumu da zor.
Çünkü Tayyip Erdoğan'ın yerine koyacağı bir BOP  Eşbaşkanı yok.
ABD de Tayyip Erdoğan'a mecbur.
Her ikisi de çaresizliğe mecbur!

Aman birbirinizi yemeyin!

Çeşitli güçlere bakıyoruz, "Biz taraf değiliz" diyorlar.
"Yiyin birbirinizi" manşetleri atılıyor.
Tayyip Erdoğan ile F örgütünün "birbirini yemesi" için gazete manşetlerine gerek yok.
Hatta o

manşetleri şöyle de anlayabiliriz: "Aman birbirinizi yemeyin!" çarpışan tarafların o manşetlerden alacağı esin budur.
TUSİAD da, "Birbirinizi yemeyin" diyor zaten.

Ferit İlsever arkadaşım burada çok önemli bir soru soruyor: Peki biz, Türkiye güçleri seyirci miyiz?
Bütün bu olayların bizi ilgilendiren bir yönü yok mu?
Emekçiler, bütün olarak halk, ayağı Türkiye toprağına basan güçler bu sürece kayıtsız mı kalacak?

Binbir bela kapıda!

Türkiye'nin geleceğini belirleyecek olan ABD'nin Suriye harekâtıdır.
Bu harekâta alet olmak, hatta şu veya bu ölçüde destek olmak, Türkiye için çok ağır sonuçlar doğuracaktır.
Bölünme, ekonomik çöküş, iç çatışmalar, faşist dikta; bela adına ne varsa, Türkiye'yi beklemektedir.

"İki tarafa da karşıyız" demek yetmiyor

Türkiye elbette kendi tarafında olacaktır.
Biz Türkiye cephesindeyiz; tarafız!
Cephemiz var!
Savaşıyoruz!
"İki tarafa da karşıyız" demek yetmiyor!

Üç Maddede Türkiye Cephesi

Bir!
Suriye'ye karşı her müdahaleye karşıyız!

İki!
İran'a her müdahaleye karşıyız!

Üç!
Irak'a her müdahaleye karşıyız!

Türkiye cephesinde olmak bugün bu üç maddede özetlenir.

http://www.kemalistler.org/turkiye-cephesinde-yer-alan-herkesin-gecmis-gunahlarini-sileriz.html/
--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Bu dunyadabilgisizligin, bilime karsi duydugu kin ve nefretten daha zorlu bir kin ve nefret yoktur.  Galile   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder