24 Şubat 2012 Cuma

POLITIK - Galatasaraylı eski futbolcu Hakan Ünsal da “din istismarı” modasına uymuş…

Yazar: Mustafa Mutlu 

G

alatasaraylı eski futbolcu Hakan Ünsal da "din istismarı" modasına uymuş…

İktidar kanalı TRT-1'de yayınlanan bir programda, Galatasaray'da oynadığı dönemde odasında 'takke ve seccade' bulundurduğu için 'cemaatçi' olarak suçlandığını ve kadro dışı bırakıldığını iddia etmiş…

Bununla da kalmamış; "Bize yemek bile vermediler, aç bıraktılar" demiş…

Utanmış olmalı ki "Beni çarmıha gerdiler, işkence yaptılar" diyememiş!

***

Madem konuyu Hakan açtı; o zaman Galatasaray'da yıllardır kısık sesle konuşulan ama kulübü yıpratmamak için dışarı sızmamasına özen gösterilen bazı iddiaları gündeme getirmenin zamanı geldi.

Çünkü Hakan gerçekleri anlatmıyor…

En azından birebir anlatmıyor…

Fethullah Gülen cemaatinin Galatasaray'a ilk olarak Sarı lakaplı bir futbolcuyla girdiğini…

Onu Uğur Tütüneker'in, Hakan Şükür'ün, kendisinin, Arif Erdem'in, Okan Buruk'un ve Emre Belözoğlu'nun cemaatle yakınlaşmasının izlediğini…

2000'li yılların başında, takım içinde "F Tipi 11" kurmaya çok yaklaştıklarını…

Cemaatin ileri gelenleriyle "sohbet" gerekçesiyle onlarca kez bir araya geldiklerini…

Ligin kıran kırana geçtiği günlerde, Teknik Direktör Lucescu'nun ricalarına karşın, profesyonel sporcu olduklarını unutup, "oruç şov" yaptıklarını…

Takımın her ramazanda, büyük bir performans düşüşü sergilediğini…

Kendilerine sıcak bakmayan futbolcuları dışladıklarını…

Sonuçta da bu kadrolaşmanın, döneminin en parlak günlerini yaşayan Galatasaray'ı böldüğünü; birlik, beraberlik bırakmadığını anlatmıyor…

Ne diyor?

"Odamda takke ve seccade bulundu, dini inancıma saygı gösterilmedi…"

***

Bu sözler; bırakın bugüne kadar her dinden, ırktan ve etnik kökenden binlerce futbolcuyu bağrına basan Galatasaray'ı…

Türkiye'ye hakarettir.

Bu ülkede hiç kimse hiçbir zaman ibadet ettiği için baskıya uğramadı…

Sadece dini ticarete ve siyasete alet edenler…

Yani dini kullanıp; bunun üzerinden kariyer, para ya da makam hesabına girenler, girdikleri topluluğu dinle bölenler tepki gördü.

Hakan Ünsal, madem dini inancı nedeniyle takımdan dışlandığını söylüyor, o zaman soruyorum kendisine:

Yukarıdaki kadrodan yurt dışına transfer olup gidenler arasında sen de vardın…

O dönemdeki Başkan da rahmetli Özhan Canaydın'dı…

Madem dini inancından bu kadar rahatsızdı; o zaman seni Galatasaray'a neden tekrar transfer etti?

Ve madem odanda seccadeyle takke bulundurduğun için baskı görmüştün; o zaman böyle bir kulübe neden döndün ve 36 yaşına kadar forma giymeye devam ettin?

Neden 2001'de yaşandığını iddia ettiğin bu olayları üzerinden 11 yıl geçtikten ve suçladığın yöneticilerden bazıları dünyadan göçüp gittikten, tamamına yakını da yönetimden ayrıldıktan sonra gündeme getiriyorsun?

Bu sözlerinle; seni en ağır sakatlığında bile kapı önüne koymayan, Türkiye'nin en zenginleri arasına sokan, sevgilerin en doyulmazını yaşatan Galatasaray'ı büyük zan altında bıraktığını görmüyor musun?

***

Hakan kardeş; bırak bu "mağdur edebiyatı"nı…

Çık, delikanlı gibi söyle…

"Hakan Şükür de Fethullahçı, ben de… O aldı başını gitti, televizyon yorumculuğundan para basıyor, yetmedi milletvekili seçildi, ben olduğum yerde kaldım" de…

Artık senin de onun gibi para basmak ve milletvekili olmak istediğini haykır…

Madem inançlısın; hak yeme, günah alma, nankörlük etme!

*****

İŞTE KİN!

Başbakan'ın sözünü ettiği "kin", bu kez bir televizyon dizisinde boy gösterdi!

Hedefi ise, CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter…

Biliyorsunuz; dinci kesim, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı döneminde türbanlı kızlara yönelik "ikna çalışmaları" yüzünden Nur Serter'den nefret ediyor.

Bu nefret; öyle bir boyuta geldi ki; sonunda Nur Serter'in adı, iktidar yandaşı atv kanalında yayınlanan bir dizide, fahişe karakterine verildi.

Eğer bir ülkede Başbakan; "Kininize sahip çıkın" diyorsa…

Bu çirkinlikler burada bitmez!

Yazının burasında nedense aklıma "Yetmez ama evet"çiler geldi…

Sözüm onlara:

Allah hepinizin müstahakını versin!

*****

Günün Sorusu

Bunca hayhuy arasında öyle ilginç gelişmeler gözden kaçıyor ki; onlardan biri de Milli Eğitim Bakanlığı'nın, okullardaki kravat takma zorunluluğunu kaldırmaya hazırlanması… Sorum onlara:

Hazır böyle bir adım atmışken, takkeyi zorunlu hale getirmeyi de düşünüyor musunuz?

*****

Altı yıldır yerinde sayan üniversitenin uyanıklığı!

Rize Üniversitesi altı yıl önce kuruldu ama YÖK'ten gelen ödeneğin kısıtlı olması nedeniyle bir türlü büyüyemedi…

Üniversite Senatosu, kentin genel havasına uydu ve bu duruma "uyanıkça" bir çözüm buldu:

Üniversitenin ismini, "Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi" olarak değiştirmeye karar verdi.

Fakat Rizelilerin uyanıklığı bununla da kalmadı… Şimdi de işlerini sağlama almak için, üniversitenin yeni logosunun, Başbakan Erdoğan'ın imzası olmasını önerdiler…

Kaydedin kenara:

Bugün 23 Şubat 2012… Ve bu üniversitenin şu anda sadece 8 fakültesi, 3 enstitüsü, 3 yüksekokulu, 5 meslek yüksekokulu, 600 öğretim elemanı ve 12 bin öğrencisi bulunuyor.

Göreceksiniz; birkaç yıl içinde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Türkiye'nin sayılı üniversiteleri arasına girecek!

***

Hani "yalakalık" yapanlara kızıyoruz ya…

Suç onların değil… Kervan böyle yürüyor!

 

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Ekonomisi zayif bir ulus, yoksulluktan ve duskunlukten kurtulamaz; guclu bir uygarliga, kalkinma ve mutluluga kavusamaz; toplumsal ve siyasal yikimlardan kacamaz.  K.Ataturk   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder