22 Şubat 2012 Çarşamba

Vay vay vay.. Bakın işler nereye kadar vardı!...

Alsana bir kaya, nerene dayarsan daya tarzı olmuş.
Olmuş ama yalan da değil hani.
İddiaların hepsi belgeli, hepsi referanslı.
Bu iş karakolda biter diyorum ben..
OLMAZ, OLMAZ DEME, YA OLURSA

MİT Kanununun 26. Maddesine;
Mit mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin; suç işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması Başbakanın iznine bağlıdır, hükmü getirildi…
Bundan böyle kimin yargılanacağına, Başyargıç Erdoğan karar verecek.
MİT görevlilerinin, Savcılar tarafından 
"şüpheli" olarak çağrılmaları olayında iki adet Bit-Mit yeniği var;

1) Cemaatin köşe yazarları ve AKP sözcüleri; Özel Yetkili Savcının bu işlemi için
"Yargı Vesayeti" dediler.
Bu sepetlere göre  Siyasi İradeye;  Cemaatler karışabilir, Tarikatlar karışabilir hatta bunlar Başbakan'a fırça atabilirler, Bakanlıkları paylaşabilirler ama, siyasi iradenin faaliyetlerini yargı denetleyemezdi !.. Anayasanın 6. Maddesi;


"Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları(Yargı bunlardan biridir) eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz…"   


Yargı; yürürlükte olan Anayasamızın 6. Maddesinden aldığı bu yetkiyi 9. Maddedeki;
"Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır" ve 138. Maddesindeki; "Yasama ve Yürütme Organları ile İdare, mahkeme kararlarına uymak zorundadırlar. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını değiştiremez ve yerine getirilmesini geciktiremez"  Bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece, AKP Hükümeti ve MİT yetkilileri tarafından yapılanlar "Anayasayı ihlal suçudur…"  Bu suçun faili de Başbakan Erdoğan'dır…


2) Başbakan Başyargıç Erdoğan ,inanıyoruz ki bu yetkiyi  Türkiye'nin yararlarına uygun olarak kullanacaktır. 

Fakat ya aşağıdaki gibi biri Başbakan olursa, ne yapacağız ?..

  • Hastalıkları sebebiyle, sağlıklı düşünemeyen biri Başbakan olursa,

  • Ehliyetsiz araba kullanırken bir insanın ölümüne sebep olan çocuğunu,  adalete teslim etmek yerine Avrupa'ya kaçıran biri Başbakan olursa,

  • 49 kilo esrarla yakalanıp "içiciyim" dediği için serbest bırakılan birinin yakını Başbakan olursa,

  • Servetindeki artışı açıklarken, çocuklarının düğünlerindeki "takıları-çıkını" kaynak  gösteren biri Başbakan olursa,

  • "Görevli Hakime Hakaretten" ve "halkı sınıf-ırk-din-mezhep-bölge farklılığı ile tahrik etmekten"  iki defa cezaevine giren biri Başbakan olursa,

  • Partisi;"Lâiklik karşıtı eylemlerin odağı" olduğu için mahkum edilen biri Başbakan olursa, ne yaparız ?..

Fakat ya aşağıdaki gibi biri Başbakan olursa, ne yapacağız ?..

Öyle biri Başbakan olabilir mi demeyin, ya olursa ?...

Ataol Behramoğlu'nun 19 Şubat tarihli Cumhuriyet Gazetesinde yazdığı şiirden iki dörtlüğü sizlerle paylaşıp yazıyı öyle bitirelim;

Şölen yeri viran olmuş,                                           Para ne tatlıymış meğer,
Gerçek dünya yalan olmuş.                                   Kuyumcular, hastaneler.
Gelip mülke sultan olmuş,                                     Birlikte köşeyi döner,
Dünkü çulsuzun birisi.                                             Kendi, yedi sülalesi.  

Sağlık ve başarı dileklerimle  22 Şubat 2012

 

RİFAT SERDAROĞLU

rifatserdaroglu@gmail.com

twitter.com/rifatserdaroglu

0 532 211 00 11


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder