31 Aralık 2013 Salı

10-Bir Yargıtay Üyesinden Cemaate Çağrı!.....

Lütfen bu çağrı mesajını dikkatle okuyunuz.
Doğrusu ben durumu tanımlamak için uygun bir sıfat bulmakta zorlanıyorum.
Rezalet, fecaat, şenaat(alçaklık), ihanet!...

Bir yargı mensubu evrensel hukuk diliyle değil, şeriat hukuku diliyle konuşuyor.
Bütün referansaları dini, kullandığı paradigmaların, argumanların hiçbirisi akli değil.
Allah şöyle demiş, Allah böyle demiş, peygamberin sünneti, falanca imam efendini söyledikleri falan.

Bir gayri müslim vatandaşın pek ala bana ne senin Allahının dediklerinden demesi mümkündür.
Bir başka mezhep üyesi vatandaş açısından bana ne senin imam-ı azamının dediklerinden demesi de mümkündür.
Ya da bir başka imama tabii olan açısında bana ne senin imamının dediklerinden demesi de mümkündür.
Senin dini referans sisteminin dışındaki birisi açısından tamamıyla normal, hak ve mübahtır.

Peki ya, Allahın dedikleri evrensel hukuk anlayışına ters düşerse?
Gayri müslimlerle bir din tartışmasına girin bakalım size neler diyecekler.

Peki ya, peygaberin dedikleri sadece 630 yılına, Arabistan platosuna, Arap toplumuna özelse?
Diğer ehli sünnet olmayanlarla bir tartışın bakalım onlar ne diyecekler?

Peki ya, senin yargıladıkların senin değerler sistemine tabii değilse?
Deis, ateist, imanlı, az imanlı, hiç imanı olmayan ya da bu işleri hiç kafasına takmayanlarla bir konuşun bakalım.

Ne olacak?
Dayatacak mısın?

Haydi bu yazıyı okuyan tuzu kuru dindar insanlar var diyelim.
Diyelim ki, onlar dini referanslarla yargılanmaktan rahatsız değiller.
Onları uyarmak için belirtelim.


Allahın dini bir tane değil, bunu çok iyi bilmelisiniz.
O bir kent efsanesidir.
Bin bir çeşit yorum ve anlayış farkı var.
Mezhepler, öğretiler çeşit çeşit.
Misal siz sünnisiniz, şii bir yargı mensubu sizi Şii şeriatına göre yargılarsa ne hissedersiniz?
Tabii siz bu memlekette sünniler çok, o halde sünni şeriatı muteber olur deyu tuzunuz kuru, kendinizi rahat hissediyorsunuz.
Ya tersi olursa?
Ya siz sandığınız kadar çok değilseniz, ya diğerleri size karşı ittifak ederse?

Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) adında batılı oligarklara kul, alet olmuş başbakanımıza sesleniyorum.
Kendi bozduğunuzu, kendiniz düzeltiniz.
Yüksek, alcak her türlü yargıya blok atamalarla soktuğunuz mürtecileri bulundukları yerlerden söküp atmanın bir yolunu bulunuz.

Ya onları bulundukları yerlerden söküp atın, yoksa onlar sizi Hüsnü Mübarek misali kafese koyacak.
Sizden zaten geçtim, sizden sonraki diğer iktidarların da, ülkenin de başına bela olacaklar.

Ve bin kere tekrar ettiğimi bir kere daha tekrar edeyim.
Bu memlekette Fitnebaz Cemaat(The Intriguer Communion) üyesi mürit devlet memurları devletten tasifiye edilmeden bu ülkede huzur, güven, rahat olmaz.
Her dinden, mezhepten, inanç seviyesinden insan için ortak bir sıkıntıdır bu.

İşbirlikçi, gırtağına kadar politikaya, paraya, istihbarat faaliyetlerine batmış bir menfaat çetesidir bu.
Asla dinle, imanla, Allaha ulaşmakla bir alakası yoktur.
Hizmet denilen şey Amerikan işbirlikçisi olmanın gereği olan faaliyetlerdir,
cemaat üyelerini daha fazla zengin, güçlü, etkin kılmaya yönelik işlerdir,
kendi halinde Müslümanları keklemenin yeni ve modern bir şeklidir,
mason teşkilatının islami versiyonudur.

Saygılar
Oraj POYRAZ
--------------



Cemaate çağrı!

KEMAL GÖKTAŞ / VATAN ANKARA | 30 Aralık 2013 Pazartesi - 22:32

Yargı ile hükümet arasındaki gerilim sürerken, Yargıtay'ın bir üyesinden ilginç bir çağrı geldi.
2010'daki Anayasa referandumundan sonra HSYK tarafından Yargıtay üyeliğine seçilen Abdullah Yaman, cemaat mensubu hakim ve savcılara çağrı niteliğinde bir metin yayınladı.

"Ey benim hizmet ehli arkadaşım" diye başlayan yazıda, "Hepimizin ortak referansı Kuran-ı Kerim'in bir çok ayetinde Allah bizlere seslenirken 'akletmez misiniz', 'düşünmez misiniz' gibi hitaplarla adeta hangi melekemizi geliştirmemiz gerektiğini gözlerimizin içine sokmuyor mu?"denildi.
Dini referanslarla yüklü yazıda cemaat üyesi olmanın yanlış bir tarafı olmadığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:

'Kullanıcı hatasından...'

"Yanlışlık nerededir, diye soracak olursanız.
Kafatasımız içinde yer alan beynimizi, basit bir baz istasyonuna indirgemeyeceğiz.
Bizlerin manevi tekamülüne katkı sunan kanaat önderlerimizi seveceğiz, sayacağız, ancak asla ve asla rab haline getirip, Allah'ın konum ve derecesine ikame etmeyeceğiz.
Dini anlayış ve yaşayışta referans sıramız ve normlar hiyerarşimizin; Allah, Peygamber ve ancak ondan sonra kanaat önderimiz olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız.
Birileri din adına bir şeyler emrettiğinde, öncelikle Kuran ve sünnet filtresinden geçireceğiz.
Örneğin başkasının sırlarını ifşa yasağı, düşmanına dahi adaletle muamelede bulunma zarureti gibi, temel esaslarla bağdaşmayan bir şeyler istendiğinde 'Allah'a isyan olan yerde kula itaat yoktur' düsturuyla ayak direyeceğiz.
Ehli sünnet inancımızda Peygamberler bile hata yapabilir, ilkesini benimsedikten sonra "benim imamım asla ve asla yanılmaz gibi" eylemli bir itikatla imanızın fabrika ayarlarıyla oynamasına müsaade etmeyeceğiz.
Kaldı ki; Allah'ın verdiği akıl ve idraki amaç doğrultusunda kullanmadığınız için 'kullanıcı hatasından' garanti dışı kalması işin cabası olacaktır.
Rabbim en başta ben olmak üzere hepimizi ıslah etsin"


a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Zaman, bekleyenler icin cok yavas, korkanlar icin cok hizli, yas tutanlar icin cok uzun, sevinenler icin cok kisa, ama sevenler icin sonsuzdur...
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder