23 Aralık 2013 Pazartesi

10-Levent Kırca: Ayine-i devran ne suret gösterdi

Adnan Menderes  için söylüyor.
Tıpkı Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) gibiymiş o da.
Ben de hep benzetirim.
Sonu benzemesin.
Elbette kendi kaderi kendi ellerinde.
Ne ederse onu bulacaktır.
Bu güne kadar ettikleri fazlasıyla yeterli.
Bari bundan sonra bozduklarını düzeltisin, belki faydası olur.

Oraj POYRAZ 


Levent Kırca: Ayine-i devran ne suret gösterdi

22 Aralık 2013

Hiçbir senarist böyle bir soygun senaryosu yazamaz.
Başından beri biliyoruz ülkenin yağmalandığını, toprakların peşkeş çekildiğini, bankaların içinin boşaltıldığını.

Ama ne yapabilirdik ki?

Bizim bunları suçüstü yapacak görüntülerimiz yok.
Bu devletin işi, hükümetin işi.
Ne zaman ki, cemaatle hükümet kavgası patladı, bavullar, çantalar bir bir açıldı, kirli çamaşırlar ortaya döküldü.
Bu bağlamda Tayyip, korkup geri çekildi.
Hatta, cemaatle ilgili seçim sonrasına kadar, birbirlerine dokunmayacaklarına dair anlaşma imzaladıklarını deklare etti.
Cemaat hızını alamamış olacak ki, kadrolaştığı emniyet teşkilatı vasıtasıyla, AKP Bakanlarını, oğullarını, bazı iş adamlarını sobeledi ve son golü attı.

Bu durum bana, Hitler'in Moskova kapısında kış şartlarına yenilmesi gibi geldi.
Allah'ın sopası yok.
Sürekli dürüstlükten söz eden AKP Hükümeti'nin sonu da, bu şekilde geldi.
Tayyip'in eli, ayağına dolandı"Destan yazıyorsunuz!" dediği, 24 maaş ikramiye verdiği polislerini, görevden almaya başladı.
Durum; "Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge.
Sonra avucumun içindesin'' e dayandı.

Türkiye çok şeylere gebe.
Sabırla bekleyeceğiz ve oturduğumuz yerden dökülen meyveleri yiyeceğiz.

Komplo

Bay Tayyip, "Bize komplo kurdular" diyor.
Öncelikle bu belgelenmiş suçlamaları düşüneceksin.
Hükümetinde yozlaşma olduğunu kabul edeceksin.
İvedi bir şekilde üstüne gideceğiz diyeceksin.
Bizden de olsalar, yolsuzluğa karışıldıysa hesap sorulacaktır diyeceksin.
Operasyonu yapan polis müdürlerini ve ilgili şahısları derhal işten almak yanlıştı diyeceksin.
Kendi üslubunla belki 24 maaş kesinti yapacaksın, en son komplodan söz edeceksin.
Senin yüzde ellin gol yemiş gibi davranmayacaksın.

Olmayan bir şey çıkmıyor ki ortaya.
Bir hükümet düşünün ki, en önemli bakanlarından şimdilik dört tanesi çikolata paketlerinde, ayakkabı kutularında dolarlarla, eurolarla rüşvet alıp, parayı da para makinesinde sayıyorlar.
Çok yakınımızda adım adım örtbas edilmeye çalışılan bir "Deniz Feneri Yolsuzluğu" var.
Hatırlarsanız bu yolsuzluk da, hükümet eliyle yapılmıştı.
Bay Tayyip, acaba bu yolsuzluğu da, Deniz Feneri'ni örttüğü gibi, örtmeye çalışacak mı?

Acaba Gezi Olayları'nda öldürülen gençlerin " Ahı" mı tuttu bunları?

Adnan Menderes

Geçen gün adı geçen diziyi izledim.
Dizi çarpıtılmış, tarihi gerçekler bozulmuş.
Dizi tam da, AKP'nin ağzına göre bir lokma haline getirilmiş.
Tam da, benim ortaokulda okuduğum yıllara rastlıyor bu olaylar.
Menderes Hükümeti, tıpkı bugünkü hükümet gibi, hukuku, adaleti hiçe sayıyor.
Kendini, kanunun üstünde görüyordu.
Ülke peşkeş çekilmiş, adeta yağmalanıyordu.
ABD'ye ilk tavizleri, bu iktidar veriyordu.
İşkenceler, gözaltıları, rüşvetler, zimmete para geçirmeler, hırsızlıklar…
Tıpkı bugünkü gibi ayyuka çıkmıştı.
Halk ve TSK, bir devrim gerçekleştirdi.
Demokrat Parti yöneticileri evlerinde paralar ve dövizlerle yakalanmışlardı.
Bugüne farkla o gün, ayakkabı kutuları ve para sayma makinaları yoktu.

Bazı milletvekilleri, baskın sırasında parayla yakalanmamak için, dövizleri tuvaletlere bastırmış üzerine sifon çekmişti.
Ne var ki, sifonun suyu bu pisliği alıp götürememişti.
Bu tarihi olayı halk, "27 Mayıs Bayramı" yaptı ve yıllarca kutladı.

Bugün seyrettiğimiz dizide, kahraman gibi dik duran en azından öyle gösterilen Menderes ve arkadaşları, canlı olarak radyolardan dinlediğimiz Yassıada Mahkemeleri'nde, bırakın dik durmayı, adeta hakimlere yalvarıyor, af diliyorlardı.
Gerçekleri sırf Bay Tayyip için çarpıtan yandaşlar bir tarafa, benim oyuncu arkadaşlarım bu dizilerdeki bu "yalan" rolleri neden kabul ettiler acaba?
Kendilerine bu saptırmacada rol almak yakışır mı, yakışmaz mı, hiç mi düşünmediler?
Günün birinde T.C adına bunun hesabı sorulduğunda; "Biz bu işi, para için mi yaptık diyecekler?

Bizi utandırdığınız için, yazıklar olsun size!…

Bu İşte Bir Yalnızlık Var

Yüz akı bir film.
Senaristinden, yönetimine kutluyorum herkesi.
Hele Engin Altan Düzyatan'ın inanılmaz doğal, gerçek oyunculuğu akıllara durgunluk veriyor.
Özgü Namal muhteşem!
Hayran kaldım.
Engin'le çok iyi bir oyunculuk alışverişi içindeler.

Milletin parasını sömürmek için çekilmiş, çıtayı, seviyeyi aşağı çeken aptal davullu zurnalı seviyesiz filmlerin yanında, seviyeli, yüz akı, yarın için umut veren bir film olmuş.
İsmini filme Ketche diye koymuş yönetmeni kutluyorum.
Güzel resimleri için, görüntü yönetmenini kutluyorum.
Yapımcıyı da öyle…

Tekrar ifade etmeliyim ki, Özgü Namal ve Engin Altan' ı alınlarından öperek, tekrar kutluyorum.

Ben bu filmi bir kere daha izleyeceğim.
Hadi siz de gelin.

Ödüllendirme

Atatürk'ün kurduğu İş Bankası'nın tuhaf reklamlarında, dönek Cem Yılmaz bu abuk reklamları sürdürürken, Finansbank reklamlarında da, Akil Yılmaz Erdoğan yandaşlığı nedeniyle ödüllendiriliyor.

Oh ne ala memleket!

Şimdi de, yetmez ama evetcilere, beğendikleri hükümetin bugünkü halini işaret ediyorum.

Yağdanlık olduğu için devletten çifte kavrulmuş ödeme alan Ali Poyrazoğlu'na da; "İcraatini beğendiğin hükümetin durumunu görüyor musun?" diyorum ve bu haftaki yazımı sonlandırıyorum.

Aydınlık


a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
"Sabir, kendi icinde aci cekmek demektir."

Mahatma Gandhi
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder