27 Aralık 2013 Cuma

10-A Dilipak Türkiye’yi ufukta Balyoz ve Ergenekon’dan daha büyük bir dava bekliyor..

Haaah, budur işte.
Yapılması gereken budur..
Davanın adını söylüyorum, The Cemaat Davası.
  • Devletin seçilmiş iktidarını devirmeye teşebbüs etme.
  • Hükümeti çalışamaz hali koymak.
  • Devletin kurumlarına karşı yabancı devletlerle işbirliği içinde kompo yapmak.
  • Usulsüz ve maksatlı yargılamalarla yargıyı aldatmak.

Bu suçların delilleri TSK'ya yönelik bitmiş ve devam eden davalar içinde bol bol var.
Olmazsa yeterli miktarda delil de üretmek mümkün.

Birkaç da silahlı eylem bulmak gerek.
Vardır mutlaka, şu yakınlarda, son birkaç sene içinde, hiç silahlı eylem olmadı mı?

Şu işi bir bitirsin, Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'ın ellerinden öpeceğim.
Ülkeye ve millete verdiği bir sürü ızdıraptan sonra tarihe geçecek bir hayır olurdu.
Belki de bütün günahlarını affettirmesi bile mümkün.

Unutmayın, iyi bilin, ne 12 Eylül'cüler, ne 28 Şubat'çılar,
devlet katında yuvalanmış cemaatçilere yönelik olarak,
şu son birkaç haftada yapılan tasfiye faaliyetlerini yapamamıştır.
Yüzlerce değil, binlerce tayin, tenzili rütbe, soruşturma.

Şimdi bir sürü yürütmenin durdurulması için açılacak davalar var,
Bunların önünü yasal dayanak olmadan almak zor.
O yüzden bütün bu insanlara suç isnat etmek şart.

Dahası yoğun bir medya kampanyası oluyor, daha da ağırlaşacak.
Bunun da önünü almak şart.
Ne yapılır, cemaatçi yayın organları iflas ettirilir, ekonomik suçlar isnat edilir, el değiştirmesi sağlanır.
En azından korkutarak felç etmek gerek.

Bir de cemaatçi iş adamları var.
Bunları sıfırlamaya yönelik yapılacak işler var.
Hiç değilse karşı duramayacak kadar korkutulmaları lazım.



Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'a şunları hatırlatayım:

Şu vakitten sonra durmak mümkün değil.
Durmak düşmek demektir.

Şu vakitten sonra bu kadar yeter demek de mümkün değildir.
Bu topyekün nihai bir savaştır.
Kaybettiğin taktirde Hüsnü Mübarek ya da Kaddafi gibi olman kaçınılmaz.
Kendini mahkeme salonunda kafeste yargılanırken ya da sokakta k.çına sopa sokulurken düşünmelisin.
Bu seni daha mücadeleci, daha savaşçı yapacaktır.

Amerika tercihin sana karşı yapmıştır.
Şu vakitten sonra müzakereyle batıyı ikna etmen mümkün değildir.
Batıyı ancak güçle ikna edebilirsin.
Esat örnektir.
Direndi, savaştı ve hala daha ayakta duruyor.
Direnir, şavaşır ve ayakta kalırsan Amerika seninle uzlaşır.

İçeride müttefikler bulmalısın.
TSK'yla uzlaşmak canını, malını, namusunu kurtarır.
TKS'yla uzlaş.

Medya ve halkın desteği çok önemli.
Medyayı kendini desteklemeye zorla, halkın duygularına hitap et.
İnandırıcı argumanlar bulmalısın.
Bunları basit anlaşılır sloganlar haline sokup, halka en az kırkbir(!) kere tekrar etmelisin.

Hasımlarının korkutmalı, dehşete sokmalısın.
Husumetlerinin ağır karşılıkları olduğunu örneklerle göstermelisin.
Kimse yiğitlik yapacak kadar cüret bulamamalı.

Oyalamak ve bu arada savaşarak güç kazanmalısın.
Zaman senin lehine, hasımlarının aleyhine çalışmalı.
Sen her gün bir adım ilerlemelisin, hasımların her gün bir adım gerilemeli.

Ani, patlamalı, sert hareketlerden ziyade yumuşak, esnek, akışkan ama sürekli hareketleri yeğlemelisin.
Süreklilik esastır.

Acizane benim önerilerim bunlardır.
The Cemaat ve batılı oligarklar karşısında dualarım seninledir.

Saygılar
Oraj POYRAZ


--------------


A Dilipak Türkiye'yi ufukta Balyoz ve Ergenekon'dan daha büyük bir dava bekliyor..

Panik yok!
Hayat devam ediyor.
İmtihan oluyoruz..
Endişelenmeyin, "Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir.
Biz bilmeyiz Allah bilir"

Bu kainatın bir sahibi var ve o olanları görmekte, bilmektedir ve hüküm sahibidir..

Biz bu süreçte doğru yerde mi duruyoruz ona bakalım..
Doğru şeyler mi yapıyoruz, doğru şeyler mi söylüyoruz, bizi bağlayan bu.
Yoksa "Hüküm Allah'ındır!" Ve insanlar yaptıkları ve yapmadıkları ile, sonuçta ya kendi cennetlerine sırtlarında tuğla taşıyorlar, ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun!

Yaşadığımız süreç aslında çok öğretici ve açıklayıcı bir süreç..
Bir de yapılan bazı hatalar için bir kefaret.
Daha önemlisi gaflete meyledenler için bir ikaz..
Hepsinden önemlisi bir arınma vesilesi..
Parti tabanı, teşkilatı, genel merkez süreci iyi yönetirse, bu işten kazançlı da çıkabilirler.
Özellikle de parti tabanında dayanışma, dinamizm ve arınma için önemli bir fırsat bu durum..

Hatta bana kalırsa parti belediye başkanları ve belediye meclisleri için düşünülen, hatta açıklanan aday listesini, hem sızmalar, hem para ilişkileri, hem uçkur sevdalıları ve hem de kaşığı belinde dolaşan makam ve menfaat tutkuları açısından yeniden bir filtreden geçirebilir..

Ha bu yaşananlar iktidar partisi için ders olsun!.

Bu olaylar bekleniyordu.
Benim için sürpriz olmadı!
Aslında bir çok kişi de işin farkında idi..
Bu iş için yurt içinden ve dışından kalabalık bir heyet çalıştı, dosyalar hazırlandı..
Adamların öfkeleri akıllarından büyük olduğu için ve işin içinde İsrail'den Neoconlara kadar herkes olduğu için ve herkes kendi planını öne geçirmek için birbirlerinin ayağına bastılar..
İsrail Mavi Marmara'nın hesabını sormaya koşuyordu, İngilizler Türkiye'deki finansal operasyonlar için devrede idi, Amerikalılar siyasi öncelikleri ile devrede idi..

Bu hesaplaşma bir gün olacaktı.
Ne kadar gecikirse zararı o kadar büyük olacaktı..
Sonuçta oldu.
Hem de bütçe görüşmeleri devam ederken, tam da yeniyıl öncesi ve seçim hazırlıkları aday belirleme aşamasında iken..

Evdeki hesaplarına göre, herhalde bu gün Başbakan ve yakın çevresi, İHH Başkanı filan içeriye alınmış, İHH'nın hesaplarına el konmuş olacaktı..
Yeni hükümet alternatifleri konuşuyor olacaktık, onların planları gerçekleşmiş olsaydı.
Ama olmadı.
Deşifre oldular..

Bir kaç milyonluk yolsuzluk iddiasını bahane ederek siyasete ayar vermeye kalkanlar, Türkiye'ye milyarlarca dolarlık zarar verdiler.

Aslında biz bu hesaplaşmanın ilk izlerini, Robosky, Oslo, MİT'i ele geçirme operasyonunda KCK operasyonlarında gördük..
Gezi'de de derin devlet ve paralel devlet birlikteydi..
Dersane olayı da bu komplonun bir parçası idi, işin toplumsal ayağını harekete geçirmek için!

Cemaat içinde kripto birileri sanki İsrail'in ve Neoconların tetikçiliğini üstlenmişti..
Cemaatin sempatizanları bu derin oyunun farkına varmaya başladılar ve çözülme başladı..
Merkez komide/Polit büro B Planı olmadığı için şaşkın!
Çünki kazanacaklarından emindiler..
Önlerinde derin devlet engeli yok, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrail'in destek verdiği hangi operasyon bu güne kadar başarısız olmuş ki, bu olsundu!
Ama sonuç ortada..

Bu saatten sonra bu komploda rol alanlar Türkiye'de kalamaz..
Eğer küçük bir çete koca iktidara bunu yapabiliyorsa, o iktidar bunu yapanları yanlarına bırakıyorsa, yazıklar olsun.

Pensilvanya'daki kanaat önderleri için de artık bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak."Hoşgörü" dönemi bitti.
Abant'a bakalım gidecek birilerini bulabilecekler mi, bundan sonra!

Cemaat içindeki kripto ekibin "çılgın projesi" cemaatin hem Türkiye'deki hem Türkiye dışındaki mal varlığını, kendilerine destek veren işadamlarını ve kendi işlerindeki paralel ekonomik, sosyal, kültürel örgütleri de krize sokacak..

Bu saatten sonra, kimse yenileceği belli olan bir ata oynamaz..
15 kadar milletvekilinin, ikna ya da kaset/dosya baskısı ile istifaya zorlandığı söyleniyor..
Eğer birileri bunlara teslim olursa, daha önce yedikleri halttan daha vahim bir iş yapmış olurlar ve güvendikleri çevreler de kendilerini koruyamaz, dahası bu adamlardan ayrıca o işin hesabı da sorulur..
Tarih önünde de mahkum olurlar..
İkna edileceklere gelince kendi içlerinde inandırıcılık ve ciddiyetlerini kaybetmiş ve ülkeyi karanlık bir vadiye sürüklemeye çalışanların senaryolarına, bu işin içinde rol alan öfkesi ve ihtirası aklından büyük bir kaç kişi dışında kim inanabilir ki!

Bu kirli senaryonun figüranlığına soyunan polis, savcı, yargıç, işadamı, gazeteci, kim varsa yakında sanık sandalyesine oturtulursa ve operasyon yapayım derken bir operasyonlar savcılık taslarken sanık sanldalyesine otururlarsa şaşmamak gerek..
Türkiye'yi ufukta Balyoz ve Ergenekon'dan daha büyük bir dava bekliyor..

Bu arada yolsuzlukla mücadele ve şantaja kapı aralayan uçkur tezgahlarının da, sadece hedef seçilenlerin değil, tezgah kuranları da sanık sandalyesine oturtulması gerek..

Bu operasyon Türkiye'yi boğma, Türkiye'nin şahsında, kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle diye tüm dünyadaki İslami hareketlere bir gözdağı anlamı vardır.
Bu global ölçekli, topyekûn bir savaş ilanıdır ve ne yazık ki, bunun başası, tetikçisi olarak da içimizden birileri seçilmiştir..

Karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır..

Bir felaket daha kıl payı atlatılmıştır..
Bu komplo 3 etaptan oluşuyordu, daha 1.Etapda çözüldüler..
Şimdi sıradaki, yedekleri de çağırın..

Kontrol ettiğiniz kriz cini efendisine itaat eder..

Cemaat denen yapıya gelince, gideceği yeri bilmeyen bir kaptana hiç bir rüzgar fayda sağlamaz..
Selam ve dua ile..

A.Dilipak


a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
AYAKLAR
. . . . . .
Olmus o, ayri dusmus suruden,
ayaklari disarda ortuden.
. . . . . .
Olmus herkes gibi olen insan,
Yalniz ayaklar kalmis yasayan.
. . . . . .
Ardindan olume dusen basin
Iki kardes bakakalmis saskin.
. . . . . .
Der ki, bu ayaklari gorenler,
Basim degilmis dusunen meger.
. . . . . .
Ayaklarim, az gide uz gide,
Ayaklarim, umitler pesinde!
Yolcu olmus; iste ayaklar hur!
Yolcu olmus; ayaklar dusunur...

Ahmet Muhip DRANAS
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder