MEHMET FARAÇ/ Bu kavga tertibi deşifre eder Kimmiş orduya kumpas kuranlar?..
"Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir. Amaca ulaşmak için her yolu mübah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiğini çok iyi bilir.."
"Hastalıklı anlayış" gibi sert saptamaları da içeren yukarıdaki satırlar, Başbakan Erdoğan'ın Siyasi Başdanışmanı ve AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın, Star gazetesinde yayımlanan, "Ellerinde nur mu var, topuz mu" başlıklı köşe yazısından alındı...
Akdoğan'ın; yazısında, Fethullah Gülen'in ağır beddualarına gönderme yaparken "Nur"a da vurgu yapması, yukarıdaki satırlarla cemaati hedef aldığını zaten net biçimde ortaya koyuyor...
Lafı hiç uzatmaya gerek yok; acaba Cumhuriyetin savcıları, bir milletvekilinin bu dehşet verici yazısındaki saptamaları suç duyurusu olarak kabul edecekler mi?..
Hem de cumhuriyeti çökertmeyi hedef alan "Ergenekon" ve "Balyoz" operasyonlarının ardında "tertip" olduğunu gösteren "sahte CD" ve bilgisayarlarla cep telefonlarına yapılan "sehven yükleme" rezaletleri ayyuka çıkmışken!...
Akdoğan, AKP-cemaat çatışmasının iyice alevlendiği şu günlerde, çarpıcı saptamalarla yeterince net tarif ediyor ama biz yine de devletin ilgili birimlerine soralım; kimlermiş bu, "Kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranlar?."
Kumpasçılar nasıl bir yöntem izledi, kimler tarafından yönlendirildi?..
Ve daha da önemlisi 12 yıldır iktidarda olan AKP, bu kumpasın nasıl farkına varmadı?
Akdoğan'ın yazısı bu ve benzeri onlarca soruyu akla getiriyor...
O halde bir milletvekilinin dehşet verici açıklamalarıyla ortaya çıkan bu çok önemli sorulara birilerinin acilen yanıt vermesi gerekiyor...
Cemaatle hesaplaşma büyüyecek!..
Başbakanın Danışmanı Akdoğan'ın, Fethullahçıları hedef alan bu şaşırtıcı açıklamaları yalnızca AKP ile cemaat arasındaki köprülerin tamamen atıldığı anlamına gelmiyor, kavgada önümüzdeki günlerde kamuoyunu çok şaşırtacak deşifreler yapılabileceğini de gösteriyor...
Çünkü "Ergenekon" operasyonlarının başladığı 2006'dan itibaren rejime savaş açanların, hilafet yolunda engel gördükleri güçleri bertaraf etme operasyonu hiç kuşkunuz olmasın AKP iktidarından habersiz yapılmadı...
Yani "ikinci" ve kinci cumhuriyetin temellerinin atılmasında tek bir taşeron kullanılmadı!..
İç ve dış senaristler, "nihai hedef"leri dinci bir rejim olan grupları, tarikat-siyaset, mürit-militan anlayışında bir araya getirerek kavga sahnesine attı!..
Taraflar işte yolun sonuna geldiklerini düşünmüş olacaklar ki, tam egemenlik mücadelesinde kıran kırana bir kavgaya sürüklenmekten çekinmiyorlar...
Artık herkes çok iyi biliyor; MHP ve CHP'ye yönelik kaset operasyonları, "Atatürk'te birleştik" sloganını kullanan İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık gazetesi yöneticileri, gazeteciler, yazarlar, askerler ve bilim adamları, tarikat-siyaset tezgâhının "nihai hedef"i uğruna kumpasa alınarak zindanlara atıldı...
Amaç, gericilik ve bölücülüğün beklenen hedefine yürürken, ulusalcı kesimlerin direncini tamamen kırmaktı...
Gerici-bölücü yasalarla, "korku imparatorluğu"nun kuralları o yüzden sertleştirildi, toplumu cendereye alan kırmızı çizgiler, takip ve dinleme terörüyle işte o yüzden kalınlaştırıldı...
Tüm bunlar AKP'yle gerici kesimlerin işbirliğiyle yürütüldü...
Dünkü Aydınlık işte bu yüzden Akdoğan'ın şoke edici açıklamalarını manşete taşırken "TSK'ya kumpası birlikte kurdunuz" diye başlık atmıştı...
Kumpası kuranlar, taraflardan birince deşifre edilmek istendiğine göre; iki kesimin de psikolojik üstünlük uğruna birbirini ezmek için her yolu deneyeceğini de gösteriyor...
Yakında "Ergenekon" ve "Balyoz" operasyonlarının ardındaki karanlık güçler, bağlantılar, bilgi ve belgeler, hatta gizli görüntüler de bir yerlerden sızdırılırsa, işte siz o zaman görün ortalığın ne hale geleceğini!..
Sakın ola, "ne cemaat ne AKP bunu yapmaz" demeyin; çünkü AKP'liler "çete" ve "devlet içinde devlet" suçlamalarıyla cemaatin bağlantılarına yönelik deşifrenin sonuna kadar gidebileceğinin işaretlerini zaten vermişlerdi!..
Karşılıklı taarruzlar ve ağır hakaretler de zaten bunu kanıtlıyor...
Mevzilerin nasıl değiştiğine örnek mi istiyorsunuz.
İşte örnek:
Dünya tersine döndü...
Başbakan'ın dünkü konuşmasında, Mustafa Sarıgül'e yönelik "yolsuzluk" suçlamaları üzerinden CHP'ye taarruz etmesine değinmeyeceğim...
Çünkü bu zaten bekleniyordu...
Evet evet, AKP ile cemaat arasındaki kavga kızışırken yapılan kimi açıklamalar dünyanın tersine döndüğünü kanıtlamaya yetiyor.
Baksanıza kim derdi ki, "laiklik karşıtlarının odağı" ilan edilmiş bir parti olan AKP'nin lideri, "örgüt" diye suçladığı cemaati "Allah, Kuran, Ayet" kullanarak, "din kisvesi adı altında birtakım faaliyetler" yapmakla suçlayacaktı?..
Ve de kim derdi ki, kurulduğundan bu yana gerici çevrelerle işbirliği yapan Milli Görüşçü AKP, Atatürk'ün partisini, "örgüt"le yani Fethullahçılarla işbirliği yapmakla suçlayabilecekti...
Siyasetin bu kadar hızlı döndüğü bir ülke olamaz ama safların bu kadar ayrıştığı bir coğrafya da yoktur herhalde...
Ne dersiniz, kim kaybedecek bu kavgayı?
"Örgüt" diyerek cemaatlere bile savaş açan laiklik karşıtı AKP mi yoksa, laikliği savunması gerekirken, Erdoğan'ın "cemaatle işbirliği" yapmakla suçladığı CHP mi?..
Kavga iyice kızışınca deşifre olacak ilişkiler bu sorunun yanıtını vermeye yetecektir!..
Topbaş, Sarıgül, servet!..
AKP İstanbul'da yeniden Kadir Topbaş'ı aday gösterdi.
Parti tabanındaki büyük tepki ve infiale rağmen, CHP adı yolsuzluklarla anılan Mustafa Sarıgül'ü aday yaparak yarışı baştan riskli hale getirdi...
Sarıgül'ün, Topbaş'ın, 12 puan gerisinde olduğunu gösteren onlarca anket ortalıkta dolaşırken kamuoyu bu iki ismin servetini de çok merak ediyor...
Biliyorsunuz; geçtiğimiz yıllarda AKP'li Topbaş'ın "milyar dolar"lık servetinden söz edilmişti...
Sarıgül'ün "1 milyar dolarlık serveti var" şeklindeki iddiaları ise bizzat CHP'ye en yakın yayın organı olan Yurt gazetesi geçtiğimiz aylarda manşete taşımıştı...
Millet "sandıkta kim yenecek" tartışmasını ileriki günlerde yoğunlaştıracak ama asıl önemli konu belli ki yine karambole gidecek!..
Buradan iki kez sormamıza rağmen Sırrı Süreyya Önder'in dışında, Topbaş da Sarıgül de mal beyanında bulunmadı!..
Topbaş ve Sarıgül'e bir kez daha seslenmek gerekiyor; "Milyar dolarlık servetiniz olduğu doğru mu?..
Bu serveti belediye başkanlığı maaşıyla mı yaptınız?..
Servetinizi belgeleriyle açıklayacak mısınız?."
a45UyF587661-201307301451-10
Cesaretin en buyuk denemesi, yenilmeyi yasa dusmeden kabul etmektir.
G.
IMGERSOL
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder