Bu millet Ergenekoncu denilenleri çok arayacaktır.
Çünkü meydan namussuza kaldı.
Taşlar bağlandı, köpekler salıverildi.
Halk Kemalizmin ilkelerinin değerini ve anlamını kavrayana kadar kafasını taşdan taşa vuracak.
Daha önce bildiği ancak, unuttuğu, kıymetini anlamadığı faziletleri böylece yeniden keşfedecektir.
Oligarkların, despotların, diktatörlerin eline düştüğünde cumhuriyetçilik ne demekmiş anlaycaktır.
Binbir çeşit cemaatin ülkedeki her kurumu paylaştığını,
devletin insanları imanına göre tasnif ve muamele ettiğini,
devlet memurlarının artık amirlerine değil imamlarına itaat ettiğini gördükçe laikliği de anlayacaktır.
Diğer ilkeleri de böyle kafasına vura vura yaşamın gerçekleri öğretecektir.
Bu şekilde öğrendiklerini içselleştirecek ve siyasi olgunluğunu aşama aşama ileriye taşıyacaktır.
Oraj POYRAZ
HANGİ GEZİ DİRENİŞÇİSİNİN, HANGİ ERGENEKON TUTUKLUSUNUN EVİNDEN "PARA SAYMA MAKİNESİ" ÇIKTI?
22 Aralık 2013
Siz, hırsızlık, dolandırıcılık yapan bir Ergenekon ya da Hasdal tutuklusu gördünüz mü bu güne değin?
Siz, hayali ihracat yaparak devleti dolandıran bir gezi direnişçisi gördünüz mü hiç?
Siz, rüşvet alan, rüşvet veren bir komutan gördünüz mü?
Peki, evinde, adam boyu dolarlarla, deste deste, balya balya paralarla yakalanan ya da ayakkabı kutuları içerisinde banknot saklayan bir Ergenekon'lu gördünüz mü?
O zaman size şimdi daha ilginç bir soru sorayım:
"Peki, hangi gezi direnişçisinin, hangi Ergenekon tutuklusunun evinden 7 adet para kasası ve PARA SAYMA MAKİNESİ çıktı?
Bilen, duyan, gören var mı?
YOK…
Peki, ne çıktı?
25 kuruşluk CD'ler…
Milli Güvenlik Kurulunda alınan kararlar…
Yasal toplantılar…
Asla kanıtlanamayan bavullar dolusu belgeler…
Asla kanıtlanamayan darbe teşebbüsleri…
Hayali darbeler…
Ya gezi direnişçileri ne ile suçlandı?
Onların suç aleti neydi?
Limon, gaz maskesi, deniz gözlüğü…
Gaz bezi, yara bandı, solüsyon, oksijenli su…
Ayrıca gezi direnişinde yaralananların tedavisini yapan İstanbul Tabip Odası doktorları da terörist ve o tedavide kullanılan ilaçlar ise "SUÇ ALETİ" olarak günlerce teşhir edildi…
Vatan haini ilan edildiler…
Bu delillerle yurtseverler yıllardır zindanlarda tutuldu, tutsak alındı.
Tutsaklıkları devam ediyor hâlâ…
Güneşlerini çaldılar onların.
Işıklarını, mutluluklarını çaldılar.
Ocaklarını, damlarını başlarına yıktılar…
Ama onurlarını, yüreklerindeki vatan sevgisini, umutlarını, cesaretlerini, dirençlerini çalamadılar…
Bu dava yüzünden ölenler oldu…
İntihar edenler…
Hastalananlar oldu…
Hâlâ ölümle pençeleşenlerin tedavilerine izin verilmiyor…
"Örgütün kasası" olarak ilan edilen Kuddisi Okkır'ın cenazesini belediye kaldırdı…
Şimdi sıra, bu muameleyi onlara layık görenlere, bu işkenceleri yapanlara, yaşatanlara geldi…
Ne demişti Başbakan: "MEN DAKKA DUKKA…" Çalma kapımı, çalarlar kapını, kötülük eden kötülük bulur, bugün bana yarın sana…
Kapılarını çaldılar işte.
Aradılar, taradılar, fotoğraflar çektiler, video kayıtları yaptılar…
Peki, evlerde bulunanlar neydi?
Bir banka genel müdürünün evinde, ayakkabı kutusunun içerisinde 4,5 milyar dolar, bir bakan oğlunun evinde 7 adet şifreli kasa, yüklü miktarda para ve yatak odasında para sayma makinesi…
"İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, bakanlığın yetkilerini kullanarak imar yolsuzluğu yapmak ve rüşvet almakla suçlanıyor…
İstanbul merkezli 3 operasyondan biri, yaklaşık 2 yıllık teknik ve fiziki takip sonucunda, Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın da aralarında bulunduğu isimlere yönelik yapıldı.
Bu isimler, "kara para aklama", "altın kaçakçılığı" ve "kamu görevlilerine rüşvet" iddiasıyla gözaltına alındı"Reza Zarrab'ın Kanlıca'daki yalısına sabah saatlerinde giren ekipler, saat 11.00'e kadar arama yaptı.
Aramanın ardından ekipler el koydukları doküman ve gereçleri bir bavul içerisinde dışarı çıkardı…" (Cumhuriyet, 20 Aralık 2013)
Ergenekon için "Ben bu davanın savcısıyım" diyen RTE, suçluların üstüne gidip, yolsuzlukların ortaya çıkarılmasına yardımcı olmak yerine, hemen ilk icraat olarak polis müdürlerinin, savcıların yerlerini değiştirdi, yeni atamalar yaptı…
Gezi olaylarında "destanlar yaratan polisler" bir anda "tu kaka" oldular.
Savcılar tertipçi…
Çünkü emrindeki polisler, savcılar ona haber vermeden operasyonlara girişmişlerdi.
Tayyip Erdoğan bu girişimi engelleyememişti…
Bütün kızgınlığı, öfkesi buradan geliyordu…
Ya kendisine haber vermeden çocukları hakkında da soruşturmalar açıp, onları da gözaltına alırlarsa…
Ya bu soruşturmanın bir ucu da kendisine ulaşırsa…
Nitekim bir konuşmasında şunları söylemişti:
"Hiç evladın hırsızlığı, yolsuzluğu babasına öğrettiğini gördünüz mü?
Hırsızlık ve yolsuzluk babadan evlada geçer, evlattan babaya geçmez, dolayısıyla evlatların hırsızlık yaptığı yerde aslında asıl hırsız babadır ve bir organizasyon içerisinde de bir numaralı kişi o yapının babası hükmündedir.
Diğerleri eğer hırsızlık yolsuzluk yapıyorsa bunu aslında o babadan öğrenmiştir…"
Şimdi bir kez daha yineleyelim: "EVLATLARIN HIRSIZLIK YAPTIĞI YERDE ASLINDA ASIL HIRSIZ BABADIR…"
Şimdi bir kez daha soralım: Asıl hırsız kimmiş?
BABA…
3 SAVCI OYBİRLİĞİ İLE "İçişleri Bakanı Güler'in oğlu Barış, Bakan Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Reza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın da aralarında olduğu 14 kişiyi tutukladı.
7 kişi ise savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı.
Bu olayın yorumu yıllar önce Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmış.
Bu yorumdan sonra bize söyleyecek pek bir şey kalmıyor.
Bizim kısaca diyeceğimiz şu: Bugüne değin Cumhuriyet döneminde hiçbir iktidar ve hükümet bu denli bir büyük yolsuzluğa bulaşmadı.
Bu kış kıyamette insanlarımız soğuktan, açlıktan ölürken, yırtık ayakkabılarla dolaşırken, ayakkabı kutuları içerisine tomar tomar para saklayanlar, evinde yedi şifreli kasa ve bir para sayma makinesi bulunduranlar ve onların babaları, ataları, ağababaları mutlaka cezalarını çekecektir…
Bu büyük vurgunu kimse "İç ve dış güçlerin tertibi"ne bağlayarak bu işten yakasını sıyıramaz.
BİR KEZ, PANDORANIN AYAKKABI KUTUSU AÇILMIŞTIR…
Gerisi boştur…
İLK KURŞUN
a45UyF587661-201307301451-10
Kendini begenmis kimselere ogut vermek, ruzgara karsi islik calmanin aynidir.
Hood
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder