3 Ocak 2014 Cuma

10-BİR SUBAYIN TÜYLERİNİZİ DİKEN DİKEN EDECEK HİKAYESİ!

Vatandaş safa yatıyor.
Cemaat bir hizmet ekibiymiş.
Hep hayır ve hasenat işleriyle uğraşırmış.
Patagonya'da dahi milleti Müslüman ve Türk yapmak için canla başla çalışırmış.

Somali tümden Türk olmuş, herkes şakır şakır Türkçe konuşuyormuş.
Kongo da halk topluca Müslüman olmuş, herkes namazlı, niyazlı olmuş.
Cemaat açları doyurur, hastalara bakarmış, dertlere deva, cahile eğitim olmuş..

Peki bu ne?
Daha yüzlerce örnekten sadece birisidir bu.
Ülkenin yetiştirmiş olduğu en değerli komutanlardan en az beşi hapiste öldü.
Hala daha ölümü bekleyenler var.
Ölümcül hastalıkları tedavisiz bırakılanlar var.
Mahkum değil, daha zanlıyken hücre cezalarına tabii tutulanlar var.
Öyle bakan evlatları gibi değil, ayda bir kez çocuğunu dokunmadan, öpmeden, kalın camların ardında sevmek zorunda kalanlar var.
İnsan ömründen çalınan beş yıl, yedi yıl, on yıllar.

Hala daha bir sürü insafsız benzer laflar ediyor.
TSK nasıl olsa darbeciymiş o halde bütün TSK mensupları müstahakmış.
Gelmiş geçmiş bütün darbelerin suçlarının bunlara yıkmalıymış.
Hatır tutmuşken bütün darbelerin hesapları bunlara sorulmalıymış.
Menderes döneminde portakalda C vitamini olanlara Menderes sorulmalıymış.
12 Eylül sıralarında lise çağında olanlardan 12 Eylül sorulmalıymış.
28 Şubat sıralarında TSK saflarında olan herkes zaten darbeciymiş.

Şimdi devran dönüyor.
Ve bu sefer de The Cemaat için cehennemin kapısı açılıyor.
Umarım aynı adaletsizlikler onlara da yaşatılır.
Onlara da gelmiş geçmiş bütün irticai kalkışmaların hesapları sorulmalı.
Onlara da, Menemende kafası kesilen Asteğmenin hesabı sorulmalı.
Onlara da, Türkiye Cumhuriyetinin, Osmanlı'nın bütün gerici kalkışmalarının hesapları sorulmalı.

Bir de kin ve intikam dışında işin gerçek tarafı var.
Evet bir cemaat çetesi gereçekten var.
Bunların işledikleri suçlar gerçekten var.
Hepsi de bizzat bu suçları işleyenlerin elinden imzalı, kanıtlı.

Şimdi yapılması gereken hem bu işbirlikçi mürteci çetesini ayıklamak.
Hem de işledikleri suçları en ağır, ama gerçekten en ağır şekilde cezalandırmak.
Öyle bir cezalandırma olmalı ki, gelecek yüzyıllarda dahi hatırda kalmalı.

Ve intikam ve kin...
Mutlak ama mutlaka bunların mağdur ettiklerinin kinleri, intikamları yerde konmamalı.

İnanın içimde dürülen nefreti ve kini kelimeler dökmekte aciz kalıyorum.
O derece.


Saygılar
Oraj POYRAZ
--------------


BİR SUBAYIN TÜYLERİNİZİ DİKEN DİKEN EDECEK HİKAYESİ!

21 Temmuz 2012 / 16:23Başbakan Erdoğan'a suikastle suçlandı, hapis yattı, TSK'dan atıldı, iş bulamadı, boşandı...
6 yıl sonra beraat etti !

Başbakan'a suikastla suçlanan subaylar üç gün önce sessiz sedasız beraat etti.
Peki bu 6 yılda neler yaşandı, sanıkların hayatında neler değişti ?

Ergenekon operasyonları başlamadan önce 'devlet içinde derin yapılanma'nın ilk örneği olarak tanımlanan Atabeyler operasyonu 6 yıl önce medyayı günlerce meşgul etti.
Ancak üç gün önce sonuçlanan dava, aynı derece ilgi görmedi.
6 yıl süren davada Başbakan'a suikastla suçlanan birçok kişinin hayatı değişti, bazı subay ve astsubaylar ordudan atıldı.

Özel Kuvvetlerde görevli Pilot yüzbaşı Murat Eren bunlardan biri.
Yüzbaşı Eren, Başbakana suikast iddiasıyla 31 Mayıs 2006'da tutuklandı.
3 ay 22 gün sonra ilk duruşmada tahliye edildi.

Ancak TSK'dan da ihraç edildi.
Havacılık şirketlerinin aradığı eleman olmasına rağmen, hakkındaki iddialar nedeniyle iş bulamadı.
Pazarcılık yaptı, su, çay, simit sattı.
Bu süreçte eşinden ayrıldı, annesi kanser oldu.
6 yıl sonra suikast iddiasından beraat etti.

"PAZARDA ÇAY-SİMİT SATTIM"

Eren 6 yılda yaşadıklarını Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk'e anlattı.

"Özel hava yolu şirketlerinde iş bulamayacağım artık anlaşılmıştı.
Ben, pilotluktan başka bir şey bilmiyordum.
Bu da olmuyordu.
Pazarcılık yapmaya karar verdim.
Havlu, çarşaf, masa örtüleri alıp Pazar pazar dolaşıyordum.
Yapamayacağımı anladım.
Çünkü, arkadaşlarımdan görenler olur diye korkuyordum.
Gerçekten de görenler oldu.
Benim durumumu düşünüp bilerek görmemezlikten gelen de, benimle görünmek istemeyenler de oldu.
Havlu işini yürütemeyince Ankara kurban pazarında su, çay, simit sattım.

Adım başbakana suikast yapacak pilot yüzbaşı olarak çıktığı için ne kadar gizlerseniz gizleyin duyuluyor.
İnsanlar fişlenme korkusu yüzünden gelemeyince ben de açtığım kafeyi de kapattım.
Ara ara öğretmen pilotluk yaptım.
Ankara'da işler olmayınca İstanbul'a gittim.
Bir güvenlik şirketinde üç yıl çalıştım.
Kısa süre önce de kendi işimi kurdum.
Bu kez işlerim yürümeye başladı.

Cezaevinden çıktıktan sonra polisin yakın takibi altındaydım.
Buna da alışmıştım.
Ancak daha sonra takipler bitti.
Hükümet tarafından yaptığım işlerden dolayı bir engellemeyle karşılaşmadım.
Ancak, adım çıktığı için herkes benden ürküyordu.
Dostlarımı kaybetmiş, gerçek dostumun sayısı da azalmıştı.
Şimdi de hayat mücadelesi veriyor, Cumartesi-Pazar demeden çalışıyorum.

"ANNEM 5 KEZ AMELİYAT GEÇİRDİ"

Yaşadıklarımızdan dolayı eşimle ilişkilerim bozuldu ve ayrılmak zorunda kaldık.
Annem yaşadıklarımdan sonra bunalıma girdi ve sonuçta kanser olup 5 ameliyat geçirdi.
Babam asker emeklisi olduğu için silahlı kuvvetlerden atılmamın üzüntüsünü yaşıyordu.
Akrabalarımdan bile benimle görülmek istemeyenler vardı.
Tamamen yalnız kalmıştım.

Ben üniformama aşıktım.
İşimi de severek yaptım.
Aslında zor insanın tahammül edemeyeceği olaylar da yaşıyordum.
Arkadaşlarınızın uzuvlarını dağda-taşta parça parça topluyorsunuz, yaralıları bir an önce olay yerinden alıp hastaneye yetiştirmek için çabalıyorsunuz, teröristleri etkisiz hale getirmek için gayret ediyorsunuz.

Yaptığımdan pişman değilim.
Bugün orada görev yapıyor olsam, daha etkili çalışma yapabilmek için yine çözüm arayışına girerdim.
Ama bu kez biraz daha akıllı, paylaşımcı olarak hareket ederdim.
Örneğin, patlayıcıları daha etkili hale getirebilmek için neler yapabileceğimizi araştırıyorduk.
Aşırı motivasyonla kendimize göre çözümler arıyorduk.

Kim olduğumuzu, nasıl yaşadığımızı hiç bilmeden basında bana inanılmaz saldırılar oldu.
Gözaltına alındığında tanıdığım astsubay arkadaşta krokiler bulunmuş.
Bunlar, kurslardaki krokilerdir.
Genelkurmay önünde bunları basına dağıtanlar hakkındaki şikayetimiz ise kovuşturmaya yer olmadığı biçiminde sonuçlandı.

"BAŞBAKAN'I BEN ŞEMDİNLİ'YE GÖTÜRMÜŞTÜM"

Beni suikastçılıkla suçlayanlar, olaylardan sonra Başbakanın Şemdinli'ye gidişinde, Başbakana eşlik eden pilotlardan birisi olduğumu bile bilmezler.
Başıma gelen olaylar için şunu görüyorum: Bazı güçler gündem oluşturmak, şu anda askerlere dönük olayların ön hazırlıkları için böyle bir şey yaptılar.
Bunları tezgahlayanlar da bir gün yaptıklarının hesabını verir.

Aradan 6 yıl geçti.
Suikast iddiasından suç unsuru oluşmadığından beraat ettik.
Zaten böyle bir şey yoktu.
İçi boş lav, el bombası, diğer patlayıcılar ve parçalar hakkında hem emniyetin, hem TSK'nın bunların tek başına bir işe yaramayacağına ilişkin raporları var.
Bunları PKK'ya karşı kullanacak, yere değince patlayacak şekilde ayarlayacaktık.
Bize patlayıcılardan dolayı 4 yıl 2 ay ceza verildi.
Bunu da temyiz edeceğim.
Tabii ki yeniden Silahlı Kuvvetlere dönebilmek için başvurularımı da yapacağım.
Çünkü ben mesleğine, üniformasına aşık bir insanım.

"ŞİLTLER ÇETE OLDU"

"Atabeyler Grubu" bir çalışma grubunun adıdır.
Benimle alakalı bir olay da değildir.
Bir arkadaşımızın evi saat 24.00 sırasında aranırken, şilt bulunuyor.
Görev sonrası verilen şiltler oluyor, işte onlardan birisi.
Bunun üzerinde hatıra olarak bayrağı vardır.
O kursa katılan herkese o şiltler verilmiştir.
O şiltler oldu 'Atabeyler Çetesi' diye.
Halbuki hiçbir alakası yok.
İki çocuğum üzerine yemin ederek söylüyorum ki hiçbir alakası yok.

Gözaltına alınmamla birlikte başlayan, sonra Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi haline gelmemin şaşkınlığı içindeyim.
İnanın sanki bir rüyada gibiyim.
Birileri önceden bir senaryo yazmış, Türk silahlı Kuvvetlerinin bir subayı olarak da figüran olarak bizi oynattılar.
Subay olarak en ağrıma giden de bu oyunda bir figüran olarak kalmam.

Vatan-millet uğruna bir şeyler düşünmek, PKK'ya karşı mücadele vermek eğer çeteyse, ben çeteyim.
Böyle bir çeteliği kabul ediyorum.
Astsubay Erkut da, Genelkurmay Başkanından iki kez ödül almış bir arkadaşımız"

Sözcü


a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Kotu evlat anne ve babanin serafetini yok eder ve geriye kalanlari rezil eder.

Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder