Faik Öztrak : Taammüden ekonomik kriz yaratma!!
3 January 2014
İktidar, yolsuzluk ve rüşvetin üzerini ekonomik krizle kapama gayretinde…
Niyeti, ekonomiyi yönetmek, sorunları çözmek değil, batırmak.
Asgari ücret, asgari geçim indirimi üzerine eklenerek yüksek gösterilmektedir.
Aslında çıplak ücret 765 liradır.
Emeklilere ve çalışanlara vereceğini iki taksitte veren hükümet alacağı vergiyi bu defa taksitsiz aldı.
'Büyüme' ve 'işsizlik' gibi makro hedefler şimdiden geçerliliğini yitirmiş durumda.
Ekonomiyi iç politikaya meze yapma çabaları, çözüm yerine bahane üretmeleri, dış mihraklar söylemleri durumu daha da kötüleştiriyor.
***
Son açıklanan verilere göre 2013 yılında enflasyon yüzde 7.4 oldu, bu oran yüzde 5'lik enflasyon hedefinde yüzde 50'lik bir sapma anlamına geliyor.
Son 8 yılda altıncı kez enflasyon hedefi tutturulamadı.
Temel amacı "fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek" olan Merkez Bankası'nın enflasyon karnesi kötü.
Hedefin çok üzerindeki enflasyon "ertelenen enerji zamlarına rağmen" bu seviyede.
Hükümet enerji zamlarını yerel seçimlerin sonrasına ötelemeye çalışıyor.
Seçimlerin ardından, biriktirilen elektrik ve doğal gaz zamları mutlaka yapılacak.
Elektrik ve doğal gaza gelecek zamlar da, iğneden ipliğe herşeyin fiyatını artıracaktır.
Bakanların enflasyonun zamlardan etkilenmeyeceği söylemleri gerçeği yansıtmıyor.
2014'ün enflasyonunun çift haneli rakamlara ulaşma riski var.
Yeni yılın ilk gününde yapılan vergi artışları da hem öngörülen enflasyonun hem de çalışanlara ve emeklilere verilen maaş ve ücret artışlarının çok üstünde.
Emeklilere ve çalışanlara vereceğini iki taksitte veren hükümet alacağı vergiyi bu defa da taksitsiz aldı.
Dolar kuru dün 2,18 TL'yi de aştı, Hükümetin 2014 için öngördüğü 1.98 TL'lik ortalama dolar kuru da geçersiz hale geldi.
Sadece enflasyon değil, gelecek yıla ilişkin 'büyüme' ve 'işsizlik' başta olmak üzere tüm makro hedefler şimdiden geçerliliğini yitirmiş durumda.
Türkiye'de artık "yedi ama hizmet de yaptı" sözlerinin bir anlamı kalmadı.
Memleketi yiyip bitirmenin özrü "hizmet yapmak" değildir"Alınan komisyonlar 'ama şöyle hizmet yaptı' diye masumlaştırılamaz.
Bunun adına buz gibi 'rüşvet' denir".
AKP elinde Türkiye hızla bir çadır, bir aşiret devleti görüntüsü vermeye başladı.
Bunun ekonomiye mutlaka faturası olur.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kara para aklayan, komşularına savaş ihraç eden bir ülke konumuna düşürmek kimsenin hakkı değildir.
AKP ve Başbakan artık farklı bir dünyada yaşamaya başladı.
17 Aralık sürecini kötü yöneterek ilkin bir hükümet sonra da devlet krizi yaratan Başbakan şimdi de "taammüden" bir ekonomik kriz yaratmaya çalışıyor.
Bakanlar ekonomide yaşanan sıkıntılara tedbir üretmek yerine operasyonun ekonomide neden olduğu zararların büyüklüğü konusunda açık artırmaya girmiş durumdalar.
Hükümet, ABD Merkez Bankası'nın geçen yılın mayıs ayında 'dolar basmayı azaltabilirim' açıklamasından sonra su almaya başlayan ekonomi gemisini havuza çekip tamir etmek yerine, batırma çabasına girmiş görünüyor.
Türkiye'de bir kriz patlaması durumunda bunun sorumlusunun yargı ya da dış mihraklar değil kibir hastalığına yakalanmış Başbakan Erdoğan olacaktır.
11 yıldır tek başına iktidar olan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç bir iktidara nasip olmayan kaynakları kullanan bu kadro hiç kimseden ve hiç bir şeyden şikayet edemez.
Ekonomiden sorumlu bakanlara bakıyorum, cenaze evindeki çığırtkanlar gibi ağlamak ve sızlanmaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Yolsuzluğun üstünü örtmek için ekonomik kriz çığırtkanlığı yaparsanız yabancıların risk algısını artırır, arzı daha da daraltır, faizlerin daha da yükselmesine neden olursunuz.
ABD Merkez Bankası'nın(FED) 22 Mayıs 2013'te ucuz ve bol para döneminin sonuna yaklaşıldığını açıklamasının ve 18 Aralık 2013'te bunun uygulamaya konulmasıyla Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler ekonomilerinde varlık fiyatlarının düşmeye başladı.
Türkiye de ekonomisindeki kırılganlıklar nedeniyle bu süreçten en çok etkilenen ülkelerin başında geldi.
Geçen yılın başından FED'in ilk açıklamasını yaptığı 22 Mayıs'a kadar Türkiye'de borsanın yüzde 19 değer kazandı, 22 Mayıs'tan Gezi Olaylarına kadar geçen sürede ise yüzde 17 değer kaybetti.
22 Mayıs'tan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun bir gün öncesine kadar (16 Aralık), Türkiye'de borsa yüzde 20 gerilediğinde, şirketlerin piyasa değeri 100 milyar TL eridiğinde hükümetin çok sesi çıkmadı.
Türkiye borsası Brezilya'dan sonra en çok değer kaybeden oldu ama borsası dünyada en çok değer kaybeden ülke olan Brezilya'da kimse "Brezilya'ya kumpas kuruldu" demedi, para birimleri dolar karşısında en fazla değer yitiren Endonezya, Arjantin, Güney Afrika gibi ülkelerde de hükümetler kendilerine operasyon yapıldığı iddiasında bulunmadı.
2013'te borsası en çok düşen 2.ekonomi; para birimi en çok değer yitiren 4.ülke Türkiye oldu.
Bunun ardında yatan sebep şu bu değil; hükümetin 11 yıldır biriktirdiği ekonomik kırılganlıklardır.
Başbakan ve Bakanlarının ekonomiyi iç politikaya meze yapma çabaları, çözüm yerine bahane üretmeleri dış mihraklar söylemleri durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramıyor.
Başbakan ve bakanların ekonomik kriz çağıran tavırları işleri iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Bu yıl her ay 20 milyar dolar dış finansman bulması gereken Türkiye için bunlar ciddi risklerdir.
Mevcut başbakan ve bakanları hem yolsuzluk iddialarının tarafsız bir biçimde soruşturulmasının önünü açma, hem de paralel devlet iddialarının tarafsızca soruşturulmasına imkan sağlama yeteneğini yitirmiştir.
Mevcut başbakan ve bakanlarının bu süreçte niyetlerinin, ekonomiyi yönetmek, sorunları çözmek değil, batırmak olduğu görülmektedir.
2014 için ülke bakımından en büyük risk mevcut başbakan ve hükümettir.
Çözüm başbakan ve bakanlarının istifa erdemini göstermelerindedir.
Bugün Hindistan Başbakan'ı artık görevi bırakacağını açıklamış, 'Asayı bırakma vakti geldi' demiş.
Bizdeki kadroların da aynı yaklaşım içinde olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu süreçte sessiz kalan Sayın Cumhurbaşkanını da bir an önce göreve davet ediyorum.
Faik Öztrak
CHP Genel Başkan Yardımcısı
03 Ocak 2014 – Cuma
a45UyF587661-201307301451-10
zaryop:jaro
Ulkesini yuksek istiklalini korumasini bilen Turk milleti dilini de yabanci dillerin boyundurugundan kurtarmalidir.
2 Eylul 1930.
K.Ataturk
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder