Zahide Uçar: İki Ucu Pisli Değnek
Rezilliğin, sefaletin ülkeyi sardığı şu günlerde F Çete ile AK Çete en aşağılık yöntem ve söylemle birbiriyle savaşıyor.
Ortakların kurduğu Kırk Harami Düzeni AK Yolsuzluk üzerinden çatladı.
O çatlaktan ülkenin üzerine ahlaksızlık, yalan, pislik akmaya başladı.
AK Çetenin başı aklını yitirmiş bir deli gibi saldırıyor.
"Sesiniz çok yüksek çıkıyor Tayyip Bey; sesinizin herkesten çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir"
Ne demiştiniz Davos'da Perez'e?"Sesin çok yüksek çıkıyor.
Benden yaşlısın, biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir"
Şimdi siz bas bas bağırıyorsunuz.
Gözleriniz yuvalarından fırlamış, gürültü kirliliği yaratacak kadar çok bağırıyorsunuz.
Sesinizin herkesten çok yüksek çıkması, bir suçluluk psikolojisinin gereği midir(!)?..
İttifak çatladı.
Bu milletin kavgası olmayan bir kavga…
Küresel çetenin oyun sahası haline getirilen ülkemde kartlar yeniden karılıyor.
11 Yıllık devr-i zulmün hukuk katili AK Çetenin başı, kendi elleriyle katlettiği yargıdan şikayet ediyor(!)..
Oysa Adalet Bakanlığı bürokratlarını Yargıtay'a yerleştirmek için ne tezgahlar kurmuşlardı.
12 Eylül 1980 Darbesini kullanarak sivil bir 12 Eylül darbesi yapmışlardı.
İstedikleri yargı değişikliğinden sonra yeni yargı mensuplarının altına özel arabalar bile çekmişlerdi.
Biz iki ucu boklu bu değneğin hiçbir ucuna taraf olmayacağız.
Kimin koynunda gebe kaldılarsa, çareyi orada arayacaklar.
Bizi ilgilendiren kısım;
Ülkemizin düşürüldüğü utanç verici durumdur.
11 Yıldır soyulup soğana çevrilen ülkemizdir.
Ordusundan polisine, milli eğitiminden diyanetine, sağlıktan tarıma çökertilen kurumlarımızdır.
Yok edilen hukuktur, yargıdır.
Talan edilen milli varlıklarımız, yok edilen sınırlarımız, işgal edilen adalarımızdır.
Erdoğan ve çetesi dış müdahaleden şikayet ediyor.
Oysa "Tayyip Erdoğan ve ekibinin, AKP'yi kurma aşamasında ABD Büyükelçiliğinde görevli üst düzey mason, müsteşar Lawrence ile sık sık görüştükleri ve yine Abdullah Gül'ün İngiltere Büyükelçisi Sir David Logan'ı makamında ziyaret edip parti çalışmaları hakkında bilgilendirdiği" basına sızmıştı.
Tayyip Erdoğan'ın AKP'yi kurmadan önce "18 Temmuz 2001′de İsrail büyükelçisi David Sultan'la bir görüşme yaptığı" ve Büyükelçiye "yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği" yolunda garanti verdiği yazıldı.
David Sultan, uzun yıllar İsrail ordusunda görev yaptıktan sonra dışişleri kadrosuna alınan azılı bir İslam düşmanıydı…
Bilderberg'ci Fehmi Koru; "Verilecek askeri istihbarat karşılığı Paşaların ve ABD muhaliflerinin tutuklanması kararı Erdoğan-Bush görüşmesinde alındı" Demişti.
Bugüne kadar yalanlanmadı.
Ergenekon soruşturması gelecekte üniversitelerde "ibret olsun diye" ders olarak okutulması gereken bir iddianamedir.
Tezgahın piyasaya verildiği günlerde soruşturma ve tutuklamalar bir kısım medya ile birlikte yürütülüyor kanaati oluşmuştu.
Sanıklar mahkemeye çıkmadan suçlu ilan ediliyordu.
İçeri alınanlar ve o insanlarla konuşan herkesin kimliği, telefon numaraları, açık ev adresleri Zaman ve Sabah gazetelerinin internet sayfalarından yayınlanarak bu insanlar adeta hedef haline getirilmişti.
Bu iddianame aynı zamanda bir fişleme halini almıştı.
O dönemin İçişleri ve Adalet Bakanı bu rezilliği seyretti.
Taraf Gazetesi Ergenekon yargılamaları için; "1923′te kuruldu, 2008′de arınıyor" başlığı attı.
Taraf'a devlet reklamları veriliyordu.
Yandaş medya aylarca büyük bir şehvetle tam tam dansları yaptı"Yıllarca sürecek süreç" diye yayınlar yaparak aba altından sopa gösterildi.
Ortaçağ zihniyetinin cadı avcıları gibi muhalif avcılığı yapıldı.
İsim vererek; "onu da al, onu da al" diye hedef gösterip yargıya baskı yaptılar.
Hukuk, adalet, insanlık katlediliyormuş, kimin umurunda?
Hukuksuzluğun bir gün kendilerini de vurabileceğini görmekten acizler.
(16.12.2008- Bir Gören Var mı?
Başlıklı yazımdan)
AKP'nin 11 yıldır işlediği hukuk cinayetlerinden kısa örnekler verelim:
1-Başvekil Cem Uzan hakkında konuşuyor.
Söylediği söz tüyler ürpertici.
Ne diyor Başvekil?
''İstediğin kadar dava kazan, ben sağ olduğum sürece hiçbir şeyi geri alamayacaksın''.
İşte hukuk devletini sırtından bıçaklamak budur.
Demek ki Uzan davasını kişiselleştirmiş.
(Yazık Bu Ülkeye başlık yazımdan..
17.07.2007)
2-Ve olayın kodları aslında Bakan Şahin'in sözlerinde gizlidir.
Ne diyor Bakan Şahin?
"-Son operasyon birilerine ders oldu".
Bir operasyonun ders olsun diye yapıldığını da ilk defa duyuyorum(!).
Hem de bir bakan ağzından.
(İkisi Fazla, Bir Asena Yeter başlıklı yazımdan…
30.01.2008)
Not: Şimdi kendisine soruyorum:
Bu yolsuzluk operasyonları da size ders oldu mu?
3-AKP 'ye kapatma davası açıldı ya?
AKP'li vekiller Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi (AKPM) başkanı Puig'den medet umuyor.
Ve kapatma ile ilgili beyanat vermeleri için AKPM sözcüsünden hiç utanmadan ricada bulunuyorlar...
Vatansızlık demek ki böyle bir şey…
(28.04.2008)
4-Yargısız infaza uğrayan Rahmetli Okkır'ı soran CHP'li vekile AKP'li Bakan ne cevap vermiş?
"Siz de Ergenekoncu musunuz?" (14.07.2008)
5-Cargill İznik gölü civarında bulunan tarım arazisine kanunsuz olarak fabrika kurdu.
Bursa 2.idare mahkemesi firmaya yapı ruhsatı verilmesine ilişkin kararı 2 defa durdurdu.
Ve Erdoğan Bush'un ricası ile mısır şekerine olan kotanın kaldırılması ve Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu'na ek madde ilave ederek (27-06-2006) günü jet hızı ile geçirip Cargill işini halletti.
ABD'ye gittiğinde Türkiye'ye bile gelmeye sabredemeden ABD'den Bakanına "Cargill işini çözün" talimatı verdi.
6-Milli Eğitim Bakanı Çelik'i üniversitede yuhaladılar.
Çelik; "Bunların ağa babaları içeride(!)" dedi..
Ergenekon sanıklarını çoktan mahkum etmişler.
Bunlar hukuksuzluğu kendilerine şiar edinmişler.
(Eylül 2008)
7-Dava başladığında, yani tutuklanmalarından bir yıl sonra avukatların eline 2500 sayfalık "ayrıntıları ile binlerce sayfalık" iddianame tutuşturuldu.
Gazeteci Saygı Öztürk; "İddianame daha yayınlanmadan ve hazır denmeden önce Tuncay Güney bana gönderdi" dedi.
8-Can Ataklı'nın bir yazısına göre Türk Devletini terörist ülke yapan ve devlet sırrı olan bir belgeyi Savcı Bey yayınlamakta bir beis görmüyor.
Belge Susurluk olayının başkahramanı Abdullah Çatlı ile ilgili"Kutlu Savaş'ın raporunda devletin 1983 yılında Abdullah Çatlı'ya Fransa'da görev verdiği ve Çatlı'nın iki yılda Hollanda ve Fransa topraklarında 20 bombalama eylemi yaptığı" belirtiliyordu.
Raporun bu bölümü "çok gizli devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle hiç açıklanmadı.
Ama Ergenekon Savcısı bu belgeyi internet üzerinden herkesin ulaşabileceği şekilde davanın dosyasına koymakta bir sakınca görmedi.
9-Gazi Güder kendine gelen bir elektronik postayı rahmetli Kuddisi Okkır'a gönderdi diye 14 ay içeride yatmış.
Yaşasın AKP adaleti, vicdanı ve yitirilen insanlık(!)…
10-Erdoğan Deniz Feneri, Zahit Akman gibi konularda taraf olmuştur.
Taraf olmakla kalmamış, deniz fenerini gündeme taşıyanlar tehdit edilmiştir"Yargıya güvenin" diyen Başbakan, dokunulmazlıklar söz konusu olunca "yargıya güvenmediğini" ifade ediyor.
(23.01.2009)
Deniz feneri hakkında dava açılmasını önleyemediler.
Dava açan yargıçları yargıladılar.
Yargıçlar beraat etti.
11-Arınç Ordu mensuplarına düzenlenen bir (F-CİA+AKP) operasyonu için; "Arı kovanına çomak soktuk" demişti.
12-KCK operasyonunda tutuklanan eski DEP'li Hatip Dicle mahkemede; Bakan Atalay'ın, 15 Ekim'de görüştüğü DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'e "Müsteşarımı Diyarbakır'a gönderdim.
Hakim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK'lılar geldiği gibi geçecek" dediğini iddia etti.
Bu beyan aslında bilinenin teyidi idi.
Kandilden gelenler "önderliğimiz Sayın Öcalan'ın isteği ile geldik, pişman değiliz" dediler, Savcı ve Hakim pişman oldular diye yazdı(!)..
PKK formaları ile geldiler, Savcı ve Hakim "barış elçileri" olarak anladı"Gezici Mahkeme" olarak yargı tarihine geçtiler.
(Ayarlı Hakim-Savcı; Ayarsız Hakim-Savcı(!)..yazımdan-15.02.2010)
Bu kısa hatırlatmalardan sonra gelelim günümüze:
Kartlar yeniden karılıyor.
Sorumlu bir iktidar, sorumsuz bir yapı olan F Çete kullanılarak eritiliyor.
Emniyetten yargıya, üniversitelere, ekonomiden medyaya ülkenin üzerine karabasan gibi çöken hizmet maskeli F Çete, efendisinden izin almadan ortağına savaş açabilir mi?
Açamaz.
Pensilvanya'da rehin tutulan hoca maskeli şahıs, kukladan başka bir şey değildir.
O zaman hesap ne?
F Çete yer altına gömülecek olabilir mi?
Olabilir.
Bu ihtimal Türkiye için büyük bir tehlike arz ediyor.
Üniversiteler F Çete elinde kalitesizlikte dip yaptı.
İnanın birçok üniversite sadece diploma dağıtır durumdadır.
Üniversiteler gizli işsizliğin örtüsü haline getirilmiştir.
Türkiye'de kobilerin %70'i bu çetenin elinde.
Beyinleri gösterilen hedefe kilitlenmiş.
Sorgulamayan, düşünmeyen robotlar…
Ahlaki hiçbir değerlerinin olmadığını Ümraniye, Balyoz, casusluk gibi davalarda çok net gördük.
En ahlaksız tuzakları nasıl kurduklarını, kendi iftiralarını kendi basınlarında gerçek gibi nasıl yayınladıklarını utanarak, tiksinerek izledik.
Takip ettik.
Türk Ordusu içine sızmış olmalarına rağmen, kontrolü tam ele geçiremedikleri için Türk askerine duydukları nefrete şahit olduk.
Engin Alan Paşa F Tipi savcılar için;"Yunan subayı gibi sorgulandık, nefretle bakıyorlardı" derken ürperten bir gerçeğe parmak basıyordu.
AKP kukla da olsa bir parti olduğu için seçim kaybeder, gider.
Peki F Çete nasıl gider?
Çok zor.
Adı var, resmi bir konumu yok.
Ülkenin can damarlarına sızmış bir örgüt.
Kurgulanmış davalarda CİA ile birlikte çalıştığı açık olmuş bir çete.
Bu çete tehlikelidir.
Bütün bu operasyonların bir amacı da çeteyi yer altına çekerek 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye'sinde kullanılan gladyonun rolü verilebilir.
Abdullah Gül, F Çete, Y-CHP koalisyonu kurulursa;
Türk Devleti'nin son çivisi de sökülebilir.
Abdullah Gül Amerika ile 2 sayfa, 9 maddelik gizli anlaşmayı yapan kişidir.
Dışişleri Bakanlığı döneminde nerede ise Mançurya bile sözde soykırım iddiasını tanımıştır.
Abdullah Gül İngiltere EXETER ajan okulu mezunudur.
Gül'ün Kraliyet nişanı…
Fethullah Hoca'nın İngiltere Lordlar Kamerasından aldığı paye…
Gül, Dışişleri Bakanı'yken PKK'nın manifestosunu yazan, Atatürk'e diktatör diye dil uzatan Hollandalı Türkoloğa ödül verdi.
Aynı Gül Almanya'da Fuarda KDP'nin standında Türkiye'nin bölünmüş haritası için bir tepki vermediği gibi, "geçmişte Kürtler'e haksızlıklar yapılmıştır" diyerek Türk Devleti'ni tarihe not düşürecek bir şekilde mahkum etti.
En yüksek makamdan söylenen bu söz hiç kuşkunuz olmasın ki, gelecek yıllarda bu milletin önüne gelecektir.
Gül zaten Erdoğan sonrası için hazırlanıyordu.
Türk Halkı bu oyunu bozmalıdır.
Erdoğan mı(!)?
2008 yılında Türk Milletini utandıran bir konuşması vardı: "Bir sıçarsın, iki sıçarsın…" diye konuştuğunda kulaklarıma inanamamıştım ama aynı sözleri şimdi kendisi için kullanabilir…
AKP'nin icadı olan "vergide bağış" sistemi var ki, bu soygun sistemini akıl edenleri şeytan bile kıskanmıştır.
AKP iktidarı 02.01.2004 ve 31.12.2004 tarihinde vergi usul kanununda bir değişiklik yaparak;
Vergi usul kanuna 40/10 maddesini ekledi ve VERGİDE BAĞİŞ SİSTEMİ'ni getirdi .
Bu sisteme göre bir gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefi isterse vergisini devlete vermez bu vergiyi bünyesinde gıda bankacılığı bulunan derneklere verebilir hem de %100 ünü.
Bu dernekler içinde Deniz Feneri, Kimse Yok mu Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği, Kepez Deniz Yıldızı Derneği var…"Bu konuyu Sabahattin Önkibar detayı ile yazmıştı" Vergide bağış sistemiyle vergi ödeyenler ve alanlar incelenirse altından acaba neler çıkar(!)?
Bu hükümet yolsuzluk, yoksulluk, dalavere, ihanetin kitabını yazdı.
Şimdi olanlar ne destekli olursa olsun 11 yıldır yazılan suç kitabının okunması ve kitaba;
"Suç ve ceza" maddesinin eklenmesinden ibarettir.
Diyor ya "faiz lobisi"…
Diyor ya "dış mihraklar"…
Üstelik bu sözleri Obama'ya telefonda; "sesini özledim" diyebilecek kadar dış mihrak aşığı bir zat söylüyor.
Türkiye'nin başında bir faiz lobisi var, doğru…
Türkiye'nin başında bir komplo ekibi var, doğru…
Türkiye'nin başındaki dış merkezli en büyük komplo zaten Erdoğan ve çetesidir.
Gül, Gülen, Erdoğan zaten başlı başına birer dış komplodur.
Bu ülkeye en büyük komplo 2002 yılında kuruldu.
Bir seçim kılıfıyla Turuncu Darbe yapıldı.
Nokta!!.
Günün sözü:Meşruiyet dışında meşruiyet ararsan, bir gün o arka sokaklarda yok edilmen kaçınılmazdır.
Son söz: Ters trene bindiyseniz, koridorda ters tarafa yürümenin faydası yoktur.
( Diettich Bonhoeffer)
Saglık ve huzurla kalın…
a45UyF587661-201307301451-10
Herkes herkesi ayni sevemez dostlarim..
Kimileri gururunun yettigi kadar sever, Kimileri de omrunun yettigi kadar.
Charles Bukowski Sozleri / Heinrich Karl Bukowski / Bilge Sozleri
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder