Kabul etmek gerekir ki, hükumet OHAL kanunun verdiği yetkileri suistimal etmiştir.
OHAL kanunları anayasal düzeni toptan değiştirecek bir imkan tanımaz.
Bu şekilde kullanmak üzere de tanzim edilmemiştir.
Mevcut devlet nizamını bu derece değiştirecek kadar büyük bir yetki vermez.
OHAL Kanunlarını bu kadar geniş çapta ve devlet nizamına kökten tesir edecek şekilde kullanmak art niyet işaretidir.
Ben doğrusu şu vakiten sonra hükumetin nefs-i müdafaa yaptığını düşünmekten vaz geçtim, hükumetin iyi niyetli olduğunu artık düşünmüyorum.
Hükümet OHAL kanunlarını güçlü bir manevila olarak kullanarak sivil darbe yapmıştır.
Halka artık bunu açıklamak lazım.
Bir askeri darbe girişimi bastırılmıştır.
Ancak, bunu takiben ülkemiz başarılı bir sivil darbe yaşamıştır.
Eğer birileri itiraz etmezse AKP hükumetinin sivil darbesi başarılı bir darbe olacaktır.
AKP HÜKÜMETİNİN SİVİL DARBESİ devamında ne getirir, ne götürür, Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halkları yaşayıp görecek elbette.
Doğrusu ben yapılan totaliter, partizan, faşizan, temel hukuk kurallarını tamamıyla ayaklar altına alan uygulamalara bakarak hiç de umutlu değilim.
Konuşulanlar, yapılanlar savaş hukuku, intikam hukuku, güç hukuku, terörize etme anlayışı çerçevesindedir.
AKP üst yönetimine, liderliğine yönelik daha akılı, sağduyulu, daha fazla idrak ve muhakeme sahibi olmalarına yönelik çağrılar boşa çıkmıştır.
Bir çocuğun oyuncakla oynamasına benzer bir sorumsuzluk hali içerisinde devlet aygıtıyla oynamakta çok rahat davrandıklarını izliyoruz.
Asla birleştirici, kucaklayıcı olmadıkları gibi, hala daha cepheleşme siyasetini açıkça devam ettirdikleri çok açıktır.
Bu haliyle ülkemiz daha fahiş siyasi uygulamaların sergilendiği bir şiddet arenasına dönüşecektir.
Doğrusu, ben Fitnebaz Çetenin devlet aygıtından sökülüp atılmasıyla yaşadığım umut hissini günden güne yitirmekteyim.
Ancak, şu ana kadar yapılanlar sadece Fitnebaz Çetenin tasfiyesinden ibaret değildir.
Benim gördüğüm bir irticai rövanş, bir hınç alma halidir.
Aynı zamanda, darbe girşimini bahane ederek insanlık tarihini göreceği en büyük arazi yağmasına hazırlandıklarını görüyorum.
Çok fütursuz, çok cesurlar.
Uzun yıllardır mürtecilerin ajandalarında yer alan rejim değişikliklerini de darbeyi bastırma programına eklemlendirilmiştir.
Bu haliyle, ülkemiz çok daha büyük sıkıntılara doğru yol almaktadır.
TSK'nın yapılan son düzenlemelerden sonra,
- geniş tenkisatlar sonrasında boşalan kadroların yerini doldurmakta yaşanacak gecikmeler,
- Genel Kurmay, Kuvvet komutanlıkları ile Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, MS. Bakanlığına dağıtılmış bağlantı şeması nedeniyle çok başlılık,
- seferberlik hazırlıklarında savsaklama,
- tepe komuta yönetiminde kopukluklar nedeniyle stratejik ve taktik yönetim zafiyeti,
- farklı kuvvetlerin, farklı birliklerin eşgüdümünde, lojistik yönetiminde, organizasyon yönetiminde yönetsel zafiyet,
- her düzeyde komuta heyetinde son on yılda yaşananlar sebebiyle komutanların inisiyatif almaktan, karar vermekten korkması, geri durması, maslahatçılık yapacak karakterde tekamül etmesi, sorumluluktan almaktan kaçınması, zayıf karakterde komutanların çoğalması,
- komutanların tayin, terfi, ve benzeri işlerde gündelik siyasetin tesir alanı içine dahil olması, siyasileşme ve kendi içinde cepheleşme,
gibi sorunlarla TSK'nin ciddi şekilde caydırıcılık kaybedeceğini, caydırıcılık kaybettiği için ülkemizin çok daha sık ve kolay şekilde aktif çatışmalara taraf olacağını, hasımlarımızın çok daha kolay şekilde ülkemize bulaşacağını, bu çatışmalarda başarısızlık ve gerilemeler sergileneceğini düşünerek büyük endişe yaşamaktayım.
Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halkları bir an önce partizan sarhoşluktan, din afyonunu aklına verdiği zihin bulanıklığından, her türlü kafa karışıklığından kendini kurtarmalı.
Aksi halde göz göre göre mahfa sürükleneceğiz.
Doğrusu BÜYÜK BALKAN FACİASI öncesindekine benzer bir durumda olduğumuzu hissediyorum.
Henüz ortada bir Atatürk ya da benzeri bir etkileyici kişilik de yoktur.
Doğrusu bir subay mezbahası olan günümüz siyasi ortamında böylesi bir şahsiyetin ortaya çıkacağını da hiç zannetmiyorum.
Saygılar.
Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA
"Kuleli Askerli Lisesi binası Suudi Arabistan Kralı'na satıldı" iddiası
TSK içindeki bir grup askerin darbe girişiminin ardından OHAL kararnamesiyle kapatılan askeri okullar hakkında çarpıcı bir iddia ortaya atıldı. İddiaya göre, Kuleli Askeri Lisesi binası ve yerleşkesiyle birlikte, Suudi Arabistan Kralı'na satıldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup askerin 15 Temmuz günü darbe girişiminde bulunmasının ardından, Türkiye genelinde 3 ay süreyle OHAL ilan edildi. OHAL ilanının ardından kanun hükmünde kararname ile askeri okullar kapatıldı.
İstanbul'daki askeri okullar arasında bulunan Kuleli Askeri Lisesi, kentteki en değerli arazilerden birine sahip. İstanbul Boğazı'na neredeyse sıfır konumda bulunan okulun binası hakkında çok çarpıcı bir iddia ortaya atıldı.
Parlamento Haber isimli internet sitesinin iddiasına göre, Kuleli Askeri Lisesi'nin bulunduğu arazi ve bina, 2012 yılında Suudi Arabistan kraliyet ailesine satıldı. Tam 4 yıl önce gerçekleşen bu satışla birlikte, ekonomiye sıcak para girişi sağlandı.
İddialar hakkında hükümet kanadından henüz bir açıklama gelmezken, AKP döneminde kentteki pek çok önemli noktanın benzer şekilde satılması akıllara geldi.
KULELİ ASKERİ LİSESİ SUUDİ KRALINA MI SATILDI?
Askeri okulların kapatılma kararından sonra kamu oyunda oluşan rant edişesiyle ilgili önemli bir iddia gündeme bomba gibi düştü.
Parlamento Haber adlı sitede yer alan habere göre, Kuleli Askeri Lisesi binası ve içerisinde bulunan yerleşke, verilen borç karşılığında Suudi Kralına satıldı.
Kuleli Askeri Lisesi, kentteki en değerli arazilerden birine sahip.
http://www.ulusalarayishaber.com/kuleli-askeri-lisesi-suudi-kralina-mi-satildi.html
a45UyF587661-160801161239 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/08/02 01:20 2 65 adaletvekalkinma@yahoogroups.com
Sorumlulugunu tasiyacagin fikrin adami ol.
A.hamdi tanpinar
Nisa-82 Kuran i dusunmuyorlar mi? Allah katindan baska yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz pek cok sey bulurlardi.
Bu ayet gercekten ibret dolu. Tekrar tekrar okuyun ve ne demek istendigini anlayin. Bir oksimoron sanati icraa edilmis.
Benim goruslerim Spinoza ninkine yakindir: Duzenin, bizim sadece belli bir olcude ve yetersiz bir sekilde kavrayabileyecegimiz mantiksal yalinligina duyulan inanc ve bunun guzelligine duyulan hayranlik.
My views are near those of Spinoza: admiration for the beauty of and belief in the logical simplicity of the order which we can grasp humbly and only imperfectly.
Kaynak: Albert Einstein, 1947; from Banesh Hoffmann, Albert Einstein Creator and Rebel, New York: New American Library, 1972, p.95.
(Bu goruslerinden dolayi Einstein in Panteist oldugu sonucu cikarilabilirse de, bir sonraki gorusunde de agnostiklige yakin oldugunu belirttigini gorecegiz)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder