5 Haziran 2017 Pazartesi

AHMET KILIÇASLAN AYTAR : YENİ AVRUPA'YA DOĞRU

Burada dangalakça bir durum var.
Esas ayrışması gereken ulusal Amerikan menfaatler çelişen İngiliz hanedanı ile ortak olan ve büyük oranda Çin'de yatırım yaparak batıyı ve büyük oranda Amerika'yı hırpalayan sermaye.
Bu D. Trump dangalağı ulusalcı çevreler göz kırparak iktidara geldi.
Oysa gerçekte Amerikan halkını hırpalayan Alman, Fransız kapitalizmi değildir.
Tam tersine İngiliz hanedanıyla ortak Çin'de yatırım yapmış sermaye çevreleridir.
Ayrışması gereken budur.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      
 


AHMET KILIÇASLAN AYTAR : YENİ AVRUPA'YA DOĞRU



Almanya Başbakanı A. Merkel; İngiltere'nin AB üyeliğinden çıkışı ve D.Trump'ın ABD başkanlığına seçilmesinin ardından,

Avrupa kıtasının Washington ve Londra'ya güvenmeksizin geleceği için savaşmak zorunda kalacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı E. Macron ise Versailles'da Rusya Devlet Başkanı V.Putin ile görüşünce, Fransa'da da AB'nin büyük meselelerde kendi kimliğini güçlendirmesi fikri konuşulmaya başlandı...

*

Ne oluyor?

Anglo- Amerikan emperyalizmi ile Fransız-Alman emperyalizmi ayrışmaya mı gidiyor?

*

ABD Başkanı D.Trump'ın NATO ve G7 toplantılarındaki kibiri, Almanya'nın bir süredir takip ettiği bağımsız bir büyük güç olmak politikasını ivmelemiş gibidir.

Şimdi A. Merkel'in ABD karşıtı duruşu, Almanya'da tüm siyasi partileri ve medya tarafından onaylanıyor.

Merkel'in Bavyera Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) toplantısındaki, "Başkalarına tamamen bağımlı kaldığımız zamanlar bitti. Biz Avrupayız. Kaderimizi ellerimize almalıyız, geleceğimiz için savaşmalıyız" ifadesi;

70 yıl önce Federal Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne değin Alman dış politikasının temel unsurlarından biri olan ABD ile ittifakının sorgulanmasına yol açıyor...

*

O sırada Fransa'da Cumhurbaşkanı E.Macron, uygun olan uluslararası durumdan fırsatla Putin ile yüz yüze görüşmekteydi.

Macron'un Putin ile görüşmesi; ABD'nin AB ile ve öncelikle, Almanya ilişkilerinde giderek artan gerilimler arasındaki yakın bağlarla ilgi çerçevesinde gerçekleşti.

İki başkanın "İki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri yeniden canlandırmayı" amaçladıkları yazıldı.

*

İngiltere ise Alman Başbakanı A.Merkel'i, açıklamalarından dolayı sorumsuzca davranmakla eleştirdi.

Buna göreaçıklamalar NATO ittifakında tehlikeli bir çatlamayı genişletmişti...

*

Ama hem Almanya hem Fransa ve İngiltere'de kamuoyunda böylesi bir tartışmanın ortaya çıkması, bu ülkelerdeki kapitalist politikaların büyük bir değişimine işaret etti.

ABD+İngiltere+Kanada güçleri ile Batı Avrupa arasında öncelikle NATO askeri ittifakının gelişmekte olan bir çöküşte olduğu düşünceleri yükseldi.

*

Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı E.Macron, kampanyasında ülkesinin ABD emperyalizmi ile son yıllarda geliştirdiği Ortadoğu ve doğu Avrupa'da savaş yanlısı girişimleri,

Bu girişimler yüzünden Rusya yanlısı rejimleri hedef alan politikaların çoğunu reddeden yeni yaklaşımlardan söz ediyordu.

Şimdi Macron, Fransa'nın Rusya ile oluşturacağı dış politikasında ABD'den bağımsız olacağının sinyalini veriyor...

*

Halbuki, Fransa 2011'de Suriye'de başlayan savaşa müdahil olan Rusya destekli Esad rejimini devirmek için NATO'ya destekliyor,

ABD gibi isyancı Suriye Ulusal Konseyini Suriye hükümeti olarak tanıyor ve bu konseyin Özgür Suriye Ordusu'na büyük çapta lojistik sağlıyor...

Macron şimdi, Fransa'nın Şam'da Büyükelçilik açmasını kabul etmiş ve Rusya ile terörle mücadele işbirliğini genişletmenin kararını almıştır.

*

Bir taraftan da Ukrayna meselesinin çözümü için ABD, Almanya, Rusya ve Fransa'nın dört yönlü "Normandiya Formatı"nı onaylamıştır.

Böylece Macron, Ukrayna müzakerelerinin biçimini de değiştirme yönünde davranarak, müzakerelerde ABD üstünlüğüne engel oluyor.

*

A. Merkel ise AB'nin Almanya egemenliği altında bir askeri ve siyasi ittifak olarak yeniden örgütlemesini,

Bunun bağımsız bir büyük güç politikasının başlangıcı olacağını öngörüyor.

*

Almanya, Avrupa'nın "Mülteciler ve Savunma" gibi kritik konularında çözüm sağlamakta bağımsız olmayı öncelik sayıyor.

İngiltere'nin şiddetle karşı çıkmasına rağmen, A. Merkel Alman ordusunun askeri yeteneklerini güçlendirmek, ordunun engellenmeden işbirliğine devam etmesi için Avrupa Silahlı Kuvvetlerinin kurulmasına çalışıyor.

Şu dakikada Hollanda, Polonya ve Fransa ile ortak birimler oluşturulmuştur, Çek Cumhuriyeti ve Romanya ile anlaşmalar yapılmıştır...

*

Üstelik Alman ve Fransiz hükümetleri arasında "ekonomik ve para birliği" görüşmeleri de sürüyor.

Bu alanda Alman hükümeti, euro bölgesi ve euro tahvilleri için ekonomik yönetişim oluşturulması konusunda Macron'la uzlaşmaya hazırlanıyor.

Bunun için toplumsal refah programlarına ve çalışma koşullarına yönelik yapısal reformlar öngörülüyor...

*

ABD, dünyanın lider gücüdür.

BM, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması çerçevesinde küresel ekonominin ve siyasetin dinamosudur.

Ne ki; her geçen gün kendine duyulan güveni kaybediyor.

*

Çin ise büyük gelişmesiyle uluslararası sorunları çözmekte AB'ye fırsatlar sunuyor.

Avrupa ve Çin ortaklaşa ekonomi ve siyasette küresel düzenleyici boşluğunu doldurmanın adaylarıdır...

Nitekim,AB-Çin işbirliği olarak iklim değişikliği politikalarınınoluşturulmasınd a bir platform oluşturuyor.

*

Büyük güçler arasındaki çatışma ve yeni ittifaklar kurma arayışları;

1890 ve 1914'te yaşanan ekonomik ve politik krizler ve rekabetlerden sonra bu büyük güçlerin I.Dünya Savaşı'na çekilmelerini hatırlatıyor.

*

1890'da Avrupa'da ürün fiyatlarında deflasyondan kaynaklanan kârlılık sorunu ve olumsuz yatırım şartlarının oluşmasıyla, "Büyük Depresyon" diye adlandırılan kapitalizmin ilk krizi yaşanmıştı.

Giderek büyük güçler arasında diplomatik kriz gelişmiş, nihayet Saraybosna'da Avusturya-Macaristan veliahtı F.Ferdinand ve eşi öldürülünce de savaş başlamıştı...

*

Bugünün çatışmaları ve yeni ittifaklar kurma arayışların da;

Küresel kapitalist sistemin çelişkilerinin insanlığı her zaman bir felâketle karşı karşıya bırakan karakterini görmek gerekiyor.

1.6.2017


a45UyF587661-170605172927 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/06/05  17:22 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Si vales, valeo
Sen iyiysen ben de iyiyim.

Latin Atasozu

Bu ulkedeki yabanci askerler, Teskilat-i Milliye den bin kere daha iyidir.

Yazar ve Nazir Ali Kemal - 23.04.1920

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -1-

Her satirinda beynimi tetikleyen harika bir kitap okuyorum: Buyuk Tasarim . Dr Stephen Hawking ve Leonard Mlodinow tarafindan yazilmis. (Dogan Kitapcilik. Ceviri: Selma Ogunc)

Sanirim Dr Hawking i tanitmama gerek yok. Bedeni nerdeyse tamamen islevsiz duruma gelen bu adam, akli ile galaksiler arasinda yolculuk etmekte. Leonard Mlodinow a gelince. ABD li bir fizikci. Babasi, Buchenwald toplama kampinda bir yil kadar tutulmus ve Polonya da Nazi yonetimine karsi gerceklestirilen direnisin basina gecmis. Aile bu soykirimdan kurtulup ABD ye yerlesmisler. Burda kucuk yaslarda kimya ve fizige ilgi duyan Mlodinow, Israil deki bir kutuphanede Feynman in fizik yasalari uzerine tezleri kitabini okuduktan sonra tamamen fizige yonelmis. Hic sasirmadim. Richard Feynman, fizigi milyonlarca insana sevdiren gercek bir dehadir.

Simdi bu kitabin doga yasalarina ayrilan bolumunden alintilar yaparak, kendimden de yorumlar katarak bir seyler karalayacagim.

Doga yasalari hepimizin oylece kabul ettigi gercekliklerdir. Onlara alisiriz; oyle alisiriz ki bir sure sonra onlarin aslinda ne kadar sasirtici olduklarini unuturuz ve merak hissimiz hayatin akisi icinde olur gider.

Oysa insanlik binlerce yil boyunca, etrafinda gordugu ve bir anlam veremedigi olaylari aciklamak icin sayisiz inanc ve mitoloji gelistirdi. Neden volkanlar aniden ofkelenip ates sacmaya basliyordu, neden Gunes bazen karariyordu, neden sakin bir havada firtina patlayip gemileri denizin dibine gonderiyordu? Misir dan Hind diyarlarina, Iyon medeniyetinden Maya uygarligina kadar her yerde insanlar bu sasirtici ve korkutucu olaylari aciklamak icin binlerce tanri, tanrica, melek veya ifrit modelleri gelistirdiler. Yakla$ik 50 bin yil oncesine uzanan avci-toplayici atalarimizdan miras aldigimiz korkular hepimizin bireysel ve kolektif bilincaltina kadar isledi ve dinsel davranislarimizin temelini olusturdu: Tanrilara sukran dualari, sunulan kurbanlar, olum rituelleri, bereket sarkilari, tanrilarin insanlara ahlaksizliklarindan dolayi kitlik, savas veya afetler yagdirmalari ve bundan kurtulmak icin mabetlere dolusan insanlar. (Cok uzaga gitmeye gerek yok. Ingiltere Londra da 1665 yilinda cikan buyuk bir yangindan dolayi, binlerce insan kiyametin geldigini zannedip kiliselere dolusmuslardi. Halley kuyruklu yildizinin her gelisinde ise insanlar korku icinde kiyameti beklemislerdir. Bunlara volkanlarin, depremlerin insan uzerindeki etkilerini ekliyebilirsiniz.)

Bilimsel dusuncemiz ise, tum insanlik tarihi ile kiyaslandiginda cok yeni sayilabilir. Gerci, o muhtesem Iyon medeniyetinde bilimimizin temelleri atilmisti ama, pek cok tarihsel sebep yuzunden yuzyillar boyunca uykuya yatti ve onlarin yerini genelde teolojik aciklamalar aldi. Bu arada, belirtmeliyim ki, su an uzerinde tepistigimiz topraklarda muhtesem bir insan yasadi: Milet li Thales. M.O 624-546. (Simdiki Aydin in Didim ilcesinde) Felsefenin ve bilimin onculerinden sayilan Thales cesitli geometrik kuramlar gelistirmis ve bir Gunes tutulmasini onceden hesaplayip haber vermistir.

Ne yazik ki, o donemlerin devlerini tek tek sayabilmem cok zor ve yazinin tamamen amaci disina tasmis olurum. Arkhimedes, Anaksimandros, Empedokles, Epikurus, Oklid, Pythagoras. Daha bir suru isim... Simdi bu isimleri alfabetik sira ile yazmak kolay, ama inanin her biri ayri bir dunya, ayri bir gunes... Onlarin actigi yol, buyuk usta Galileo ve nihayet Newton a kadar uzandi .. arada binlerce yol emekcisi var. Dunyanin her yerinden bilgi emekcileri. Yunan, Roma, Misir, Babil, Islam topraklari, ortacagdaki Kilise nin aykiri dindarlari .... Neyse, uzun mesele.

Bilimsel kuramlarla ilgili olarak bazi insanlarin yanlis bir kanaatleri bulunur. Herhangi bir onerme, bir kuram eger yanlis ise bunun bilim disi oldugu gibi iddialarda bulunulur. Oysa ki, bilimsel kuramin en onemli ozelligi, onun yanlislanabilir olmasidir. Yanlislanamayan sey, bilimden cok kehanetin, mistik sezgilerin veya inanclarin alanina girer. Karl Popper, tumevarimsal dusuncenin her durumda gozlemlenebilir veya sinanabilir olamiyacagini farkederek, ispatlamaktan cok yanlislamak olgusu uzerinde durmustur. Ornegin:

Uydumuz Ay kasar peynirinden yapilmistir derseniz bu, bilimsel bir onermedir. Cunku yanlislanabilmesi mumkundur. Ote yandan, Ay i goze gorunmeyen melekler hareket ettirir, bunu ancak iman sahibi kisiler farkedebilir derseniz, bu bir bilimsel onerme degildir; zira goze gorunmeyen melekleri olcmek, sinayabilmek mumkun degildir. Bir bilimcinin gelistirdigi kuram; olculebilir, yanlislanabilir, farkli insanlar tarafindan gozlemlenebilir, denenebilir olmalidir. Bunu, Richard Feynman Fizik yasalari uzerine kitabinda soyle aciklar:

Once bir tahminde bulunursunuz. Gulmeyin, saka yapmiyorum. Eger tahmininiz, kuraminiz, yapilan olcumlerle, deneylerle, gozlemlerle celisiyorsa yanlistir. O anda, sizin ne kadar zeki, ne kadar sempatik oldugunuzun onemi yoktur. Tahmininiz verilerle celisiyorsa yanlistir. Hepsi bu kadar !

Ben de, bu kadar giris fasli yeter diyerek sozu Dr Hawking e veriyorum.

Iyonyalilar, antik Yunan felsefesine ait farkli ve genellikle birbirine karsit geleneklere sahip pek cok ekolden biriydi. Ne yazik ki Iyonyalilarin dogaya bakis acilari -genel yasalar araciligi ile aciklanabilen ve bir dizi basit ilkeye indirgenebilen gorusleri- yalnizca birkac yuzyil boyunca etkili olabildi. Bunun nedenlerinden biri, Iyonya kuramlarinin ozgur irade, amac veya dunyanin islerine karisan tanrilar kavramlarina yer vermemeleriydi. Bunlarin ihmal edilmesi o zamanin cogu Yunan dusunuru icin son derece urkutucuydu, tipki gunumuzde bir cok insan icin oldugu gibi! Ornegin filozof Epikurus (yak.M.O. 341-270) standart atomcu goruslere dogaci filozoflarin yazgilarina kole olmaktansa, tanrilar hakkindaki mitleri izlemenin daha iyi oldugunu soyleyerek karsi cikti. Aristotales de atomcu gorusu reddetti; cunku insanlarin ruhsuz ve cansiz maddelerden meydana gelmis olmasini kabul edemiyordu. Iyonyalilarin, insanin evrenin merkezinde olmadigi gorusu, kozmosu anlamamizda bir donum noktasi olmustur, ancak bu gorus Galileo Galilei ye kadar, nerdeyse yirmi yuzyil boyunca bir kenara birakildi.

Sanirim bir sigara molasi vermenin zamani geldi. Hawking in cok kisaca dokundugu bu surec bir anlamda iman ile aklin, dogal yasalarin birbiri ile catismasinin tarihidir. Bu ayni zamanda dogal fenomenleri dogal sureclerle aciklama tarihi olarak bilinir. Herhangi bir hastaligi bir yerel tanrinin laneti ile aciklamak da mumkundur ve her zaman buna inananlar olacaktir. Bir depremin ise, gunahlarimizin bedeli olarak gerceklestigini de dusunebiliriz ki boyle dusunenler gunumuzde bile mevcuttur. Yukardaki pasajda, benim ozellikle ilgimi ceken yer ise surasi: insanin evrenin merkezinde olmadigi gorusu, kozmosu anlamamizda bir donum noktasi olmustur. Kesinlikle katiliyorum. Insanlar nedense, dinsel inanclar araciligi ile kendilerini ustun ve secilmis zannederler. Insanin, bir tanri tarafindan secildigi veya onun halifesi oldugu inanci hala cok yaygindir ve binlerce ilahiyatci tarafindan islenmektedir.

Peki, illa, bilim ile din catismak zorunda midir? Mesela, dindar bir bilimci olamaz mi? Elbette olabilir ve zaten pek cok dindar bilimci bulunmaktadir. Sorun surda ki, dinsel bir inanc baskalarina mutlak dogru bilimsel gercek olarak dayatilamaz. Veya tersine, bilimsel bir bulgunun herhangi bir inanci ispat ettigi savi son derece tartismali olabilir. Bilimsel kuramlar yanlislanabilirken, inanclar icin yanlislama yontemi bulunmaz. Sorgulayan Denemeler kitabinda Bertrand Russel bunu guzel bir benzetmeyle anlatir. Herhangi bir kisi, tum evrenin kocaman bir kaplumbaganin uzerinde durdugunu iddia edebilir. Peki, kaplumbaga neyin uzerinde duruyor, diye sordugunuzda ise, ondan asagisinin hep kaplumbaga oldugunu soyleyerek cevap verebilir. Bu cevabi yanlislayamazsiniz. Galaksinin neresini gosterirseniz gosterin, soz konusu kisi, bu kaplumbaganin daha da otelerde oldugunu soyleyerek sorunuzu savusturabilir. Veya bunlarin gozle gorulemiyecegini, manevi aleme ait oldugunu da iddia edebilir. Benzer durum cennet, cehennem, Tanri nin huzuru, meleklerin Tanri yi ovdukleri yer, herhangi bir din buyugunun manevi makami gibi inanclar icin de gecerlidir.

Din ile bilim bazen icice gecse de, bunlarin alanlarinin birbirlerinden ayrilmasinda fayda gorunmekte. Buna bir ornek vermek istersem, dindar bir fizikci olan Newton, bas eseri Philosophia Naturalis Principia Mathematica (Doga Felsefesinin Matematiksel Ilkeleri) kitabinda, kutle cekim kanunlarini herkes tarafindan sinanabilecek formullerle ifade etmistir ki, bu formul ve yasalarin yakin uzaydaki dogrulugu bilinmektedir. Aksi halde, ne uydumuz Ay a ne de cesitli gezegenlere gozlem uydulari gonderebilirdik. Eger Newton, anlasilabilir cekim kanunlari yerine Isa efendimizin sevgisi tum varliklari birbirine baglar gibi seyler yazsaydi, herhalde bu cok anlasilmaz bir sav olurdu.

Doga ile ilgili kuramlarin formule edilmesi, yasalastirilmasi, bizler farkina varmasak da hayatimizin her aninda gecerlidir. Ornegin, Newton fizigini uzay-zaman kavrami ile revize eden gorelilik kuraminin matematiksel cikarimlari, uzaydan yerinizin bulunmasini saglayan GPS kuresel yer belirleme sistemi (global positioning system) teknolojisinde kullanilmaktadir.

Elbette doga yasalari ile ilgili tartismalar burda bitmez. Kaldi ki Demokritos, Anaksimandros gibi doga felsefecilerinden bu yana insanlarin doga yasalari ve atom hakkindaki dusuncelerinde koklu degi$iklikler olmustur. Kismetse onlara da Dr Hawking in kitabini takip ederek deginecegim.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder