7 Ağustos 2017 Pazartesi

ŞULE ÇETİN : ROBOTLAR 50 SENEDİR İŞLERİMİZİ ELİMİZDEN ALIYOR, PEKİ NEDEN ŞİMDİ ENDİŞELENMEYE BAŞLADIK?

Endüstride otomasyon ve robotlaşma artık farklı bir boyut kazandı.
Eskiden yaygın değildi.
Şimdi bu iş kitlesel bir hal aldı.

Eskiden verimlilik, karlılık artışı olarak görebileceğimiz bu eğilim şimdi kitlesel işsizlik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Evet, işyerlerinde işten çıkarılan kol işçilerine karşılık 10:1 oranında teknisyen istihdam edilmektedir.
Ancak, bu elbette eksilen iş açığını kapatmaktan çok uzaktır.

Benim aklıma gelen ancak, zenginleşen, elinde bolca kapital biriken az sayıda insanın elinden bu parayı almak için yeni yollar bulmaktır.
Bunun en iyi yolu sanat, lüks, debdebe, fantazi olabilir.

Eskiden milyon dolarlık arabalar, mücevherler, saatler, giyim kuşam, kişişe özel butik hizmet ve üretimler şiddetle nefret ve tepkimi çekerdi.
Ancak şimdi anlıyorum ki, zenginlerin elindeki kapitali bunların beynine silah dayamadan almanın tek yolu budur.

Bu gün hemen bir marinaya gidin demir parmaklıklıkların ardından izleyin.
Marinada bulunan yirmi metre üzeri ve oligarklara ait yatları özellikle izleyin.
Sürekli olarak bu mega yatlara giren çıkanları, ikmal için, temizlik için girenleri izleyin.
Göreceksiniz ki, bazen yüz metrelik bir mega yatın belki de birkaç bin kişiyi beslediğini, onlarca şirketin bu mega yatın bakım, iaşe, ibadesi için sözleşme imzaladığını fark edeceksiniz.
Ve para harcayan zenginlere kıl olacaksınız.
Sonradan düşününce bir de para harcamayan zenginleri düşünecek, ve para harcayanları seveceksiniz.

Evet, zenginlerin elinden, şiddet, ihtilal, içsavaş, devrim olmadan para almanın başka yolu yoktur.
İnsanlar robotlaşma, endüstriyel otomasyon üzerinden anormal şekilde zengin olan kapitalistlerin elindeki parayı ancak hizmet sektörü üzerinde alabilir.

Ya da zor ama çok zor ama, bütün dünyayı kapsayan bir devrim planlamanız lazım.
Çünkü zenginler artık uluslar üstü.
Çok korkak, çok akıllı.
En ufak sıkıntıda parasını topladığı gibi kaçıp gidiyor.
Sonra tut tutabilirsen.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


ŞULE ÇETİN : ROBOTLAR 50 SENEDİR İŞLERİMİZİ ELİMİZDEN ALIYOR, PEKİ NEDEN ŞİMDİ ENDİŞELENMEYE BAŞLADIK?

Robotlar 50 senedir işlerimizi elimizden alıyor, peki neden şimdi endişelenmeye başladık?

07 Ağustos 2017.

Yapay zekalar, robotlar, akıllı makineler… Her geçen gün, bu kelimeler hayatımızı değiştirmeye devam ediyor. İş hayatlarımız da buna dahil. Gelişen teknolojiyle, 1960'lardan bu yana robotlar, işlerimizi elimizden alıyor. Peki senelerdir kitlesel işsizliğe sebep olan bu robotlar bir sorun gibi gözükmezken şimdi neden politikacılar ve iş dünyası liderleri için büyük bir endişe haline geldi?

Gerçek şu ki , robotik işgücünün bizimle mi, yoksa bize karşı mı olacağını belirlemek bizim elimizde. Bu durumda ortaya bir soru çıkıyor, "bu robotlar gerçekte ne?". Bilimkurgu çoğu zaman robotları, insanlarla aynı işleri yapmak üzere tasarlanmış androidler olarak betimlerken, aslında robotlar çok daha özelleşmiş formlara sahip hale gelebilen makineler. Geleneksel 20. yüzyıl robotları, otomatik makineler ve fabrikalarda otomobil üretimine yardımcı olan robotik kollardı. 21. yüzyılın ticari robotları ise süpermarketlerde kasalarda çalışabilen, depolarda araçlara yol gösterebilen, hatta insanların karşılaştığı zaman şaşkınlıkla ve merakla baktığı; restaurantlardan evlere yemek servisi yapmak üzere yola çıkan robotlardan oluşuyor.

Aslında biz insanlar tam anlamıyla gereksiz hale gelmedik diyebiliriz, evet bu robotlar çok verimli olabilirler fakat gerçek bir zekaya sahip değiller. Düşünemiyorlar, sadece hareket ediyorlar, ve bunu da bizim belirlediğimiz belli sınırlar içerisinde, belli programlama sayesinde yapabiliyorlar. İnsanların hala robotların üzerinde çalışmaya, makinelerin yapamayacağı işleri yapmaya ve bozulduklarında onları tamir etmeye ihtiyacı var. Fakat bu bütün düzen; birden fazla işe adapte olabilen, daha akıllı, daha programlı, değerli robotların gelmesi ile tamamen değişecek. Bu değişim, yeni bir endüstriyel devrim yaratacak kadar önemli olacak.

Endüstri 4.0

Endüstri 4.0 'ın şuan içinde bulunduğumuz bu dönemi, ellerimizde olan, neredeyse tüm donanımlara sahip cep telefonlarımızın kabiliyetlerini de sağlayabilen teknolojik gelişmelere dayanıyor. Düşük maliyetli ve yüksek güce sahip bilgisayarlar, yüksek hızlı iletişim ve yapay zekanın bir karışımıdır. Ve bu, farklı görevlere uyum sağlayabilen daha iyi algılama ve iletişim yeteneklerine sahip robotlar üretilmesini sağlar, hatta insanların girdisi olmadan talebi karşılamak için koordine olan robotları bile…

Tartışmasız robotların en çok ilerleme kat ettiği üretim sektöründe, geleneksel robotlarda; tek, sabit, yüksek hızlı operasyonlara odaklanıldı ve bunları çalıştırabilmek, sürdürebilmek için de çok fazla nitelikli insan gücüne gerek duyuldu. Endüstri 4.0 da ise makineler esnek, işbirlikçi ve nispeten daha bağımsız çalışabilir halde, bu da sonuç olarak çok nitelikli bir işgücü gereksinimini ortadan kaldırır duruma getirdi.

Büyük ölçekli üretim işletmeleri için Endüstri 4.0, robotların kendi ortamlarını algılayabilecekleri , uzaktan çalıştırabilecekleri, endüstriyel bir ağ üzerinde iletişim kurabilecekleri, herhangi bir robot üzerinde aksaklık yaşandığı zaman diğer robotların sistematik olarak algılayabileceği ve birbirlerini yenileyerek, bakımını yapabileceği; verimsizlik, zaman kaybı gibi durumları ortadan kaldırabileceği, her şeyin bir sistem üzerinde ilerleyebileceği, anlamına geliyor.

Küçük-orta ölçekli üretim işletmelerinde ise; Endüstri 4.0, robotları daha ucuz ve daha kullanışlı hale getirecek. Bu işletmelerde makineler, birden fazla iş gerçekleştirmek üzere yeniden yapılandırılan, daha çok çeşit ürün yelpazesine sahip ve farklı üretim hacimlerinde çalışacak şekilde ayarlanılabilen hale gelecek.

Nitekim bu makineler daha akıllı hale gelmesine rağmen hala bizler kadar zeki değiller. Günümüzün endüstriyel yapay zekası sınırlı bir şekilde çalışmaktadır, ayrıca makinelerin hareketleri, onları bizim kadar zeki ve gelişmiş gibi gösterse de, bu makinelerin dizaynını da, zekasını da, şuan, biz insanlar belirliyoruz. Bu da şuanlık göz ardı edilmemesi gereken unsur.

Yapay zekalı robotlar hakkında bir sonraki bilmemiz gereken şey de "derin öğrenme" , yapay zekanın bir sonraki aşaması denilebilir, yabancı kaynaklarda "deep learning" olarak geçen bu kavram, birbirine benzeyen büyük veri analizlerinin, eş zamanlı olarak büyük miktarda veriyi işleme alabilen ve yapılması gereken en iyi işlemin ne olduğuna karar verebilme yetisine sahip olan bir teknoloji aklıdır. Makine verilerden bilgileri öğrenir, bunu değerlendirebilir, karar verme becerisini ortaya koyar. Son zamanlarda duyduğumuz Google'ın sürücüsüz arabası, Tesla'nın otomatik pilotu, gibi teknolojik yenilikler derin öğrenme sayesinde, üzerindeki sensör görevi gören radar, kamera gibi nesnelerden veri toplayıp bunları işlemesiyle, karar vermesiyle olmaktadır. Derin öğrenmenin başka bir mükemmel örneği ise bir çeşit stratejik-zeka oyunu olan "Go" oyununun, en başarılı ve en büyük oyuncusunu yenen Google programı "AlphaGo" olarak gösterilebilir.

Üretim de yapay zekanın uygulanmasını sağlayan dönüm noktası ise; "GPU" denilen (Grafik İşlemci Ünitesi) özel mikroçiplerdir. Bu mikroçipler, derin öğrenme için aşırı derecede hızlı veri toplama imkanı sağladı. Görüldüğü gibi, robot teknolojisinde uçsuz bucaksız bir ilerleme, gelişme her daim mevcut, daha da gidilecek çok yol var, bu yüzden büyük sanayi şirketleri, bu teknolojiyi daha da geliştirmek, ilerletmek için çok sayıda bilim adamı işe almaya da devam ediyorlar.

Endüstriye Etkiler

Endüstri 4.0 teknolojisi daha akıllı ve daha yaygın hale geldiğinde, üreticiler doğal olarak ucuz maliyetli, çok amaçlı kullanılabilen, iş ile her zaman işbirliği halinde olan akıllı makineleri üretim sahasına koyacak ve yaygınlaştıracaktır. Bu durum, yeni yüksek kaliteli ürünler ve dijital servis sağladığı için endüstriyel büyümeye ve pazar rekabetçiliğine yol açacaktır.

Kendi başına çalışabilecek potansiyele sahip, daha akıllı bir robotik işgücünün, üretim sanayisi üzerinde yaratacağı etki hala tartışmaya açık haldedir ve hangi sonuçların doğacağı kesin olarak saptanamamıştır. Yapay zeka, -bilim kurgudan bildiğimiz şekliyle- henüz emekleme aşamasındadır. Robotların, insan düşüncesini taklit etmeyi başarabilen, gerçek gibi gözüken yapay zekalara ulaşması en erken 22. yüzyılda olabilir gibi gözüküyor.

En iyi şekilde, Endüstri 4.0; tekrarlayıcı işleri ortadan kaldırarak, insanlara daha iyi bir iş ortamı sağlayabilecek, çalışan insanların işlerinde daha başarılı hale gelmesi için yardımcı olabilecek, başarı elde etmesine olanak verecekti. Teorik olarak da, insanlarda iş geliştirme, yaratıcılık ve bilim üzerine daha fazla odaklanmayı sağlayacaktı. Ve biz insanoğlu, geçmişte, insanları işten çıkaracak gibi gözüken bu teknolojiye karşı, genellikle bu robotlara karşı daha fazla eğitim alarak, adapte olup, çözüm bulabildik.

Fakat şimdi, Endüstri 4.0 robotları kendi başlarına çalışabilecek durumda olabilecekler, bize ihtiyaç duymayacakları bir teknoloji içinde olacaklar. Ve bizler, -çoğu üretim sektöründe çalışanlar olmak üzere- çok fazla sayıda işsiz göreceğiz. Bu durumda da o zaman, insan işgücünün korunması ve işsizlik oranın çok fazla artış göstermemesi için, çalışan robotlara karşı vergi yüklemesi gibi bu tarz politik hamleler göreceğiz gibi bir duruyor.

Sonuç olarak, emek piyasası için olumsuz gibi görünse de yeni robot teknolojilerinin tüm yaşamı ve iş hayatını derinden etkileyeceği kuşkusuz. Umalım ki, biz insanlar teknolojiyi ve getirilerini en iyi yönde, en zararsız şekilde kullanmayı başarabilelim..

Kaynakça:

http://www.iflscience.com/technology/artificial-intelligence-could-cause-mass-unemployment-and-inequality/

http://neuralnetworksanddeeplearning.com/chap6.html

https://www.weforum.org/agenda/2017/07/robots-have-been-taking-our-jobs-for-50-years-so-why-are-we-worried-now/

http://www.bilim.org/robotlar-50-senedir-islerimizi-elimizden-aliyor-peki-neden-simdi-endiselenmeye-basladik/ 
a45UyF587661-170807224247 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/08/07  23:29 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

SINCAP
. . . . . .
Su agacin tepesinde
Var bir sincap
Ceviz kirar, yemek arar.
Her gun goremem ki
Saklar onu
Anne yapraklar.

Fazil Husnu DAGLARCA

Hesap gunu tum peygamberler korku icinde canlarinin derdinde iken, sadece ben ummetimi dusunecegim.

Buhari 97/36

Nevzat Evrim Onal : Dindar, kindar ve asalak nesil

05/04/2016 Sali

Ulkenin emegiyle gecinen insanlari olarak sunu hic tereddutsuz soyleyebiliriz: Islamcilar bu topluma yapismis asalaklar. Topluma hicbir faydalari yok; ondan besleniyor ama ona deger katmiyor ve zayif dusurup sagligini bozuyorlar. Bugun ortadan kalksalar toplum zarar gormez, ama her gun emip tukettikleri buyuk miktarda toplumsal kaynak faydali isler icin kullanilabilir.

Ustelik bu, salt son birkac yilin meselesi degil. Asalaklik, islamciligin fitratinda var. Islamci ideolojinin kokeninin dayandigi ulema, Osmanli tarihi boyunca tek bir anlamli ise yaramamis; ancak surekli toplumsal kaynaklardan otlanmis ve otlanamadigi anda kazan kaldirmistir. Imparatorluk maliyesi iflas edip toprak rejimi bozuldugunda ilk isyan edenler, ciftci olup da toprakla ugrasmamak ve bos beles yasamak icin medreselere dolusmus suhtelerdi*. Ulema, imparatorlugu kurtarmak icin yapilan her modernlesme cabasina bencilce direndi, fetva uzerine fetva cikartti ve devrim tarafindan supurulene kadar memleketin kanini emdi. Bu baglamda, gericilerin cumhuriyet devrimlerinden en fazla dillerine doladiklarinin harf devrimi olmasi mantikli; cunku harf devriminin bir hedefi gercekten de ulemanin, yani isi gucu tek bir kitabi okuyup isine geldigi gibi yorumlamak olan, skolastik cag kesislerinden beter asalaklarin toplumsal etkisini kirmakti.

Hazmedemedikleri, bunun basariya ulasmis olmasidir.

Ne var ki bu basari, cumhuriyetin ilericiligi ozel mulkiyet duzeninin sinirlarina carpana kadar surdu. Kapitalizmin issizlik ve sefalete mahkum ettigi toplumsal kesim buyudukce, Marx in Komunist Manifesto da aylaklik icinde curuyen yigin olarak tanimladigi ve gerici entrikalara kendini satmaya yatkin oldugunu vurguladigi lumpen proletarya, islamcilik tarafindan din afyonuyla uyusturulup ucuza satin alinarak bu topraklara uygun bicimde kurgulandi.

Bu kurgunun hamileri, Turkiye nin en gerici mulk sahipleri, haciaga lardi. Uretim namina hicbir isin ucundan tutmayan bu adamlar, zenginliklerini esasen devlet himayesinde gayrimuslimlerin mallarini yagmalayarak, bilhassa Demokrat Parti nin 6-7 Eylul provokasyonu sayesinde edinmisti (ornegin Beyoglu ndaki is hanlarinin cogunun 1955-56 arasinda tuhaf bicimde el degistirdi). Benzer bir surec metropoller goc ile buyurken yasanan gayrimenkul zenginlesmesinde, kamu arazilerine cokulmesiyle isledi. Boylelikle islamci zenginler, kendilerine en uygun para kazanma yontemleri olan rantiyelik, esnaflik ve ticarette hakim hale gelerek kapitalizmin finans haric her uretmeden kazanma yontemlerinde ustalastilar.

Toplam ogrenci sayisi bir milyonu asmis imam hatip sacmaligi buraya oturuyor. Bu kadar imama ihtiyac yok. Halkin bu yonde ozel bir talebi de yok; aksine kontenjanlar bos kaliyor ve insanlar cocuklarini kaydettirsin diye kirk takla atiliyor. En dindar aileler bile imam hatip okullarini son care olarak goruyor ve cocuklarinin gercek bir meslek edinmesini istiyor. Ne var ki islamci para babalarinin, iktidarlarina bekci ve deger uretmeyen getir gotur isleri icin emirlerine amade olacak, kafasi pek calismayan, gerektiginde icinden cihatci devsirilebilecek bir genc lumpen yigina; yeni bir asalak suhte kusagina ihtiyaci var.

Soruyorum: Hirsizlik, tecavuz, subyancilik ve akla gelen her turlu ahlaksizligin buradan fiskirmasinda sasilacak bir sey var mi? Insani ahlakli kilan, her seyden once ozsaygi ve ozguvendir; bunlari da emegiyle deger uretme becerisine sahip oldugunu gormesi saglar. Tek faydali isin ahirette hurilere kavusmak icin ibadet oldugunu dusunen, deger ureten emegi nafile bir caba goren ve islamin iktidari icin her alcakligi mubah sayan insanlar ahlakli olamazlar.

Ve tersi de dogru: Bu ulkenin iscilerinin onemli bir bolumu sagci ideolojilerin etkisinde kendi cikarlarini goremiyor ve savunamiyor olabilir; ama islamci guruhun icinde isciler cok kucuk bir azinlik.

Bugun, bir kez daha, 2013 Hazirani ndaki gibi karsi karsiya duruyoruz. Bir tarafta ulkenin egitimli, aydinliktan yana, dinsel degil modern kurallarla yasamak isteyen, kentli emekcileri var, biz variz. Diger tarafta ise bize hakaret eden, baski ve siddet uygulayan cahil, gerici, asalak lumpenler.

Biz olmasak, bu ulkeyi bir gun dahi donduremezler. Emegimizle bu faydasiz softalari beslemek zorunda degiliz. Imam yetistirmeyen imam hatipler kapatilsin diyen Gericilige Karsi Aydinlanma Hareketi, tam da bu karanliktan cikis yolunu gosteriyor.

evrimonal@gmail.com @nevzatevrimonal www.facebook.com/nevzatevrimonal

Medrese ogrencisi demek olan suhte, ayni zamanda softa kelimesinin kokenidir. Konuyu merak edenler, Celali Isyanlari oncesi ve sirasinda dolup tasan medrese imarethanelerinin nasil bugunku Ensar Vakfi na benzer tecavuz yuvalari olduguna dair tarihsel bilgiler icin Prof. Mustafa Akdag in Turk Halkinin Dirlik ve Duzenlik Kavgasi: Celali Isyanlari eserine bakabilir.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/nevzat-evrim-onal/dindar-kindar-ve-asalak-nesil-151478


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder