12 Ekim 2017 Perşembe

SONER YALÇIN : OLUMSUZLUĞA SEVİNMEK

 


SONER YALÇIN : OLUMSUZLUĞA SEVİNMEK

12 Ekim 2017.


Tarih: 8 Şubat 1904.

Çarlık Rusya-Japonya Savaşı başladı.

Japonya'nın, Rusya'nın Uzakdoğu'daki yayılmacı politikalarına son vermek amacıyla Çarlık donanmasına ani saldırısıyla başladı. Savaş 5 Eylül 1905 tarihine kadar sürdü. 100 bin insan öldü.

Rusya yenildi. Oysa. Çar II. Nikolay savaşa büyük bir güvenle yaklaşmış, savaşın Rus halkının moralini ve milliyetçiliğini yükselteceğini düşünerek yaşanan sıkıntıların unutulacağını düşünmüştü! Tersi oldu…

Savaş, 1905 (Kanlı Pazar) isyanına sebep oldu. Başta Potemkin Zırhlısı olmak üzere Rus bahriyelileri ayaklandı. İsyan kanla bastırıldı. Fakat. Terör olayları arttı. İdam ve hapis cezaları çoğaldı. 1917 Bolşevik Devrimi'ne giden yolun taşları döşenmeye başladı.

O dönem…

Bir kavram ortaya çıktı: "Yenilgicilik!"

Şuradan çıktı:

20. yüzyılın başlarında Rus burjuvazisi ve liberal aydınları anayasal monarşi isteklerini dile getirdikleri çeşitli örgütler kurdu. Çarlık tarafından baskı altında tutulan burjuva liberalleri, iç siyasette ödünler koparabilmek için Japonya ile savaşta ülkelerinin yenilgisini istedi. "Eğer" diyorlardı; "dış savaşta Çar başarılı olursa anayasa ilan etmeye kesinlikle yanaşmaz. İktidar toprak sahiplerinin elinde kalır, bunlar konumlarını pekiştirir."

Umutsuzluk hastalığıydı aslında yenilgicilik!

Bu ruh hali ne yazık ki son yıllarda Türkiye'de de görülmeye başlandı:

"Erdoğan iktidardan gitsin de nasıl giderse gitsin!"

Bu doğru bir siyasi tutum mudur?

Tartışmalıyız…

Takıntılı ruh hali

Temel çelişki emperyalizmdir.

– Çok hak vermiyor da değilim- kimilerinde Erdoğan takıntı haline geldi. Gözü hiçbir gerçeği görmüyor. Örneğin, dış politika…

Erdoğan nefreti gözünü kararttığı için değişen bölgesel dengeler, yeni ittifaklar üzerine siyaset üretmek istemiyor. Sadece…

Erdoğan'ın Suriye politikasının yanlışlığını tekrarlayıp duruyor. Peki, bunu kaç kez daha söyleyip, kaç kez daha yazacağız?

Evet, Erdoğan'ın dış politikası büyük hataydı. Türkiye'ye büyük zararı oldu. Ama.

Bugün realite Erdoğan'ı; Rusya, İran, Suriye ile aynı masaya oturtuyor. Bu masaya gözümüzü kapatabilir miyiz? Bu dış politik gelişmeyi görmezden gelip aynı sözleri-yazıları tekrarlamayı mı sürdürmek lazım?

Bozan bozduğunu toparlamaya çalışıyorsa aynı sözleri tekrarlamanın kime yararı/faydası var?

"Hangi nedenle olursa olsun" bugün emperyalizm ile Erdoğan karşı karşıya geliyor ise, bu politik gelişme suskunlukla karşılanabilir mi? Ne yani, "yenilgicilikten" medet mi umacağız? Hayır. Mevzubahis olan Erdoğan değil, Türkiye'dir!

Olaylara tek açıdan bakan "at gözlüğü" yanıltıcıdır…

Her yeni oluşan siyasal durumda yeni strateji yaratmak zorundayız. "Erdoğan mecbur kaldı" vs. cümleleri kurmak strateji olabilir mi? Erdoğan'ı emperyalizme doğru iteklemek ülkeye ne kazandırır?

Günümüzde… Politika üretememe-politika geliştirememe bahanesi "yesinler birbirini" yüzeyselliği oldu!

Bu aklı durdurmaktır.

Bu tek düşünce üretiminde saplanıp kalmaktır.

Bu doğrudan korkmaktır.

Erdoğan, İran, Rusya ve Suriye ile yan yana geliyorsa bu konuda suskun kalınabilir mi? Keza… "Erdoğan gitsin" diye ABD'nin vize ambargosuna sevinilebilinir mi? Yapmayınız. Bu ruh çöküntüsü, insanın kendine ihanetidir.

Erdoğan bizim haklı çıktığımız yere/yanımıza geldi ise, biz bulunduğumuz yerden niye "aman yan yana görünmeyelim" diye utanıp kaçalım? Bu kendine güvensizliktir.

Gelişmeler bizi haklı çıkardı, ne mutlu bize.

Ve hele…

Kuşatılmışlığı yarmak

Marks, "Kapital" kitabında şöyle der:

"Bilmiyorlar, ama yapıyorlar!"

Erdoğanlar biliyorlar mı sanmam! Yapıyorlar mı? Son dönem dış politikasında Astana zirvesiyle nesnel bir çizgiye geldikleri söylenebilir.

Değerli Prof. Yalçın Küçük 40 yıldır aynı sözü tekrarlar:

"Birleşik Doğu Devletleri Projesi."

Türkiye'nin, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ile ekonomik ve siyasi işbirliği kurmasını dile getirir.

Keza. "Avrasya Projesi" yıllardır dile getirilir.

Bu projeler…

"Ver kurtul" politikalarının alternatifidir.

– Parçalanmanın alternatifidir.

– Küreselleşmenin/emperyalizmin alternatifidir.

Kuşatılmışlığı yarmaktır bu projeler.

Umut edelim Türk dış politikası bu projelere uygun adımlar atarak doğru çizgide yürüsün.

Evet…

Türkiye stratejisiz dış politikalara artık son vermelidir.

Günübirlik-hayalci- reel olmayan köhne siyaset anlayışına son verilmelidir.

"Basiretinin bağlarını" artık çözmelidir. Örneğin…

Barzani ya da Kuzey Suriye'de yeni taktikler geliştirecek ise, bu politikalar kendi Kürt'ümüzün gönlünü kırarak olmaz. (Yazısı veya sözü sebebiyle HDP milletvekillerinin cezaevinde tutulması büyük hatadır.)

Türkiye'de, Barzanici olmayan Kürtlerimiz çoktur. "Kürt" denince akla "bölücü" gelmesi anlayışından kurtulmak şarttır. Uzatmayayım…

Tüm yazdıklarımı toparlarsam söylemek istediğim şudur:

Israrla tartışmalıyız…

Tartışmanın önünü tıkamamalıyız…

İktidarlar-hükümetler gelip geçicidir.

Aslolan Türkiye'dir…

Yenilgicilik bize yakışmaz.

Gerçeği savuna savuna Erdoğan'ı yeneceğiz.

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/soner-yalcin/olumsuzluga-sevinmek-2045604/

 
a45UyF587661-171012134307 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/10/12  14:06 1  39  3-ekim-dernegi@googlegroups.com


 

Ama kadinlar, tanrim?
oyle sevdim ki onlari, gelecek sefer dunyaya kadin olarak gelirsem, escinsel olurum.

Cemal SUREYYA

Bu turediler, bu serseriler yuzunden Anadolu bastan basa iktisaden harap ve tursap oldu.
Anadolu yarin yine istilalara maruz kalir.
Butun bu sureti haktan gorunen nasihatlar, bu halki esarette yasatmak icin bir nevi afyondur, esrardir

(ALi KEMAL, Peyami Sabah, 12.2.1921)

EINSTEIN ve DINLER
Bir insanin etik davranisi, esasli bir sekilde, iyi iliskilere, egitime, sosyal baglara ve ihtiyaclara dayanmasi gerekir; dinsel hicbir temele gerek yoktur.
Eger kisi, cezalandirilma korkusu ve olumden sonra odullendirilme umuduyla davranmak zorunda olsaydi gercekten de acinacak halde olurdu.
Bu nedenle dinsel kurumlarin neden daima bilime karsi savastigini ve onun yolundan gidenlere karsi baski yaptigini anlamak kolaydir.

A man s ethical behavior should be based effectually on sympathy, education, and social ties and needs; no religious basis is necessary.
Man would indeed be in a poor way if he had to be restrained by fear of punishment and hopes of reward after death.
It is therefore easy to see why the churches have always fought science and persecuted its devotees

Albert Einstein, Religion and Science, in the New York Times Magazine, November 9, 1930, pp.3-4; from Alice Calaprice, ed., The Expanded Quotable Einstein, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 2000, pp.205-206.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder