22 Ekim 2017 Pazar

ÜMİT ZİLELİ: ŞEYH SAIT’IN TORUNLARI!..

 


ÜMİT ZİLELİ: ŞEYH SAIT'IN TORUNLARI!..

​Sıfatı "Şeyh" idi..

Babası da, dedesi de, büyük dedesi de aynı sıfatı taşımıştı. Nakşibendi tarikatı üyesiydi. Çok varlıklıydı. Hem şeyh hem de zengin olunca, bir de üstüne şeriatın ağdalı dilini kullanınca, Doğu Anadolu'da epey sözü geçen bir konuma yükselmişti…

Cumhuriyetin kuruluşundan yalnızca 14 ay sonra isyan bayrağını çekti… İsyan öncesinde, tüm aşiretleri tek tek gezerek, hükümetin çıkardığı yasalarla dinden çıktığını, Mustafa Kemal'in dinsiz olduğunu, kuran ve namusun elden gittiğini söyledi… Yetinmedi, bir fetva yayınlayarak, Cumhuriyete karşı cihad ilan etti, üstelik garanti de verdi:

-Bu cihada katılan herkesin hem canı, hem malı helaldir!..

Pek çok güçlü aşiret bu fetvaya kulak asmadı. Toparlayabildiği güçler ve İngilizlerin tam desteğiyle Cumhuriyeti yıkma çalışmalarını yürütürken, isyan hiç istemediği kadar erken ve hiç ummadığı bir biçimde Piran'da patlayıverdi. Hızla yayıldı. Öyle ki; isyancılar Diyarbakır'ın kapısına kadar dayandılar… Ve orada kaldılar!.. 11 Şubat 1925'te başlayan isyan 26 Mart'ta Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sona erdi. Varto'da, İran'a kaçmak üzereyken yakalandı. Diyarbakır'da yargılandı ve asıldı…

-Amacı, padişahlığı, hilafeti, şeriatı getirmek ve Abdülmecid'in oğullarından birini başa geçirmekti…

Arkasında, son padişah Vahdettin'den Kürt Teali Derneği yöneticilerine ve İngiltere'ye kadar, Cumhuriyete düşman geniş bir destekçi gurubu vardı…

-Adı, Şeyh Sait'ti…

YOBAZIN HEYKELİ VE TÜRK MİLLETİ!..

İsyanın üzerinden yaklaşık 89 yıl geçti…

Şeyh Sait'in ardılları, idam edildiği yere heykelini dikmek için kolları sıvadılar… Kahraman ve şehit ilan edilmesi de cabası!.. Uğruna idam sehpasına çıktığı fikirlerinin önemli bölümü ise hayata geçti.. Hem de yasalar ve paketler yoluyla!..

-Şööle bi mezarından doğrulsa pek iftihar ederdi yani!..

Hele son "demokratikleşme paketi" yok mu, tadından yiyemezdi valla!.. Üstelik bu paketin ilk olmadığını, daha sırada ne "paketler" olduğunu duysa, bu defa sevincinden giderdi, tutamazdınız…

Gerçekten, bu iktidar, 90 yıl cumhuriyete karşı savaşmış, altını oymak, yıkmak için her yolu denemiş yeminli cumhuriyet düşmanlarının tümünün "hayır duasını" aldı!.. "hedef 2023" diye yola çıkanlar, zaten şu son 11 yılda cumhuriyetin tüm kazanımlarını teker teker satılığa çıkarmış, temellerini çürütecek her türlü adımı atmışlardı… Tüm okulların imam hatipleştirilmesi, kamu alanlarının türbanlılara açılması, sondan bir önceki açık saldırılardı..

-Şimdi "tabuta çakılacak son çivilerde" sıra…

Son çivinin adı bile belli:

-Türkiye İslam Cumhuriyeti!..

Parçalanmış, bölünmüş, halkı cemaatleştirilmiş bir cumhuriyet tabii.. Efendilerin yüzyıllardır istediği sonuç yani!.. Taa Berlin anlaşmalarında, gizlice yaptıkları, Osmanlı'yı paylaşma sözleşmesi Sykes-Picot'ta, Sevr Antlaşması'nda istedikleri bu değil miydi?. Amerikan Başkanı Wilson'un kaleme aldığı "prensiplerinde" Türklerin önce "Küçük Asya" denilen Orta Anadolu'ya gönderilmesi, sonra da "geldikleri yere defolup gitmeleri" nal gibi öngörülmüyor muydu?..

Büyük efendilerin minik piyonlarının, tam da bu hülyayı gerçekleştirmek için görevlendirildikleri son derece açık değil mi?. Avrupa Birliği'nin, ABD'nin paketi böylesine bağırlarına basması başka nasıl açıklanabilir acaba?.. Ancak, bir noktayı fena halde atlıyorlar.

-Türk Milleti!..

Evet, "geç kalan" bir millettir, bıçak kemiğe dayanınca değil, kıtır kıtır kesince aklı başına gelir, biraz "bana neci" tarafı da vardır.. Üstelik üşengeçtir de… Ama ayağa kalkana, "yeter be!" diye haykırana kadar…

-Sonrasını tarih baba yazıyor…

HAİNİN RUHUNA FATİHA!..

Ve 92 yıl sonra bugün…

Diyarbakır'da, hem de Cumhuriyet'in vilayet binasının tam karşısına bir pankart asıldı. Halkı referandumda "Evet" oyu vermeye çağıran pankartta aynen şöyle yazıyordu:

-Her EVET Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha'dır.

Altında nal gibi AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı logosu bulunan pankartta Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın 1 Nisan'da Diyarbakır'da olacağı da müjdeleniyordu… Aslına bakarsanız pankart da kötü bir 1 Nisan şakası gibiydi!..

İngiliz desteğinde "şeriat isterük" diye henüz 14 aylık Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklanan, vatan evladı Mehmetçikleri şehit eden, yaptıklarıyla Musul'un kaybedilmesinde en büyük neden olan, vatana ihanetle yargılanıp Diyarbakır meydanında asılan

Şeyh Sait'in ruhuna Fatiha öyle mi!..

O pankartın tam da karşısına asılmasına izin veren vali sıfatlı muhteremin biraz olsun yüzü kızarmadı mı, azıcık olsun utanmadı mı çok merak ediyorum doğrusu!.. AKP'nin il başkanı ve diğer yetkililerine söylenecek laf yok; tıynetleri buymuş der geçerim!.. Ancak, bu referandumda "Evet" oyu vermeyi düşünüp, hâlâ Atatürk'e "başbuğ" diye sahip çıkan ülkücülere ve de "Biz onların değil, onlar bizim çizgimize geldi" diyen Vatansever arkadaşlara bir sorum olacak:

-Her gün milliyetçilik narası atıp, tescilli bir vatan haini gericiyi "her evet ruhuna Fatiha'dır" diye göklere çıkaran bu kafaya nasıl bir sıfat yakışır acaba?!.

 
a45UyF587661-170326190136 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/03/26  20:18 2  65  alelma@yahoogroups.com


 



Raif DEMIRAL

Suikast
Resulullah (sav) yahudi ebu rafi e, ensar dan bir grup adam gonderip, baslarina da Abdullah ibnu atik i koydu.
Ebu rafi resulullah (sav) a eza veriyor ve aleyhinde calismalar yapiyordu.
Ebu rafi hicaz bolgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu.
Kaleye yaklastiklari zaman gunes batmisti.
Halk artik suruleriyle donuyordu.
Abdullah arkadaslarina: siz burada oturun ve yerinizden ayrilmayin.
Ben gidip, kapicilara biraz iltifat edip, iceri girme imkani arayacagim dedi ve ilerledi.
Kapiya kadar geldi.
Kazayi hacet yapiyormus gibi elbisesini toparladi,i insanlar iceri girmisti.
Kapici seslendi ey Allah in kulu, girmek istiyorsan gir.
Kapiyi kapatacagim (cabuk ol)! dedi.
Ben de girdim ve (bir koseye) gizlendim.
Halk tamamen girince kapiyi kapatti.
Sonra da anahtarlari bir kaziga takti.
Ben (musait bir anda) kalkip anahtarlari alip kapiyi actim.
Ebu rafi evinde gece sohbeti yapiyordu.
Ve hususi bir koskte idi.
Sohbet arkadaslari dagilinca, yanina ciktim.
Her bir kapiyi acip girdikce iceriden uzerime kapadim eger halkin haberi olur da beni oldurmeye azmederlerse, ben ebu rafi i oldurmeden ona ulasamasinlar diye boyle yaptim.
Sonunda yanina kadar geldim.
Koskun ortasinda yer alan karanlik bir odadaydi.
Ancak, odanin neresinde oldugunu bilemiyordum ebu rafi diye seslendim kim o? dedi.
Sese dogru yoneldim.
Heyecan icerisinde bir kilic darbesi indirdim, ama bosa gitti.
Adam bir ciglik atti.
Hemen odadan ciktim.
Azicik bekleyip tekrar girdim, [sesimi degistirip, yardima gelmis gibi:] o ses de ne?
Ey ebu rafi dedim kahrolasi, odada biri var az once bana kilic vurdu dedi.(yerini iyice kesfetmistim), bir darbe daha indirdim.
Yaraladim, fakat olduremedim.
Sonra kilicin ucunu karnina sapladim, sirtina kadar dayandi.
Oldurdugumu anladim.
Geri donup, kapilari teker teker acmaya basladim.
Merdivene kadar geldim.
Ayagimi bastim.
Yere kadar ulastigimi zannettim.
Ay isigiyla aydinlik bir gecede dustum.
Bacagim kirildi.
Sarigimla sardim.
Sonra gidip kapinin onune oturdum.
Onu gercekten oldurdum mu, ogreninceye kadar bu gece kaleden disari cikmayacagim dedim.
Horozlar otunce, surlarin uzerinden olum ilan edildi.
Olum habercisi: hicaz ahalisinin tuccari ebu rafi in olumunu duyuruyorum! diye bagiriyordu.
Ben hemen arkadaslarimin yanina gittim zafer! dedim, Allah ebu rafi in canini aldi! resulullah (sav) a geldim, olup biteni anlattim.
Bana: uzat ayagini! buyurdular.
Ben de ayagimi uzattim.
Meshediverdi.
Sanki hicbir sey olmamis gibi hicbir rahatsizlik kalmadi.
Buhari, megazi, 16, cihad 155 hadis no : 4232 ravi: bera
Resulullah (sav), ebu rafi e bir heyet gonderdi.
Abdullah ibnu atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken oldurdu.
Buhari, megazi, 16, cihad 155 hadis no : 4231 ravi: bera

Ben size manevi miras olarak hicbir ayet, hicbir dogma, hicbir donmus ve kaliplasmis kural birakmiyorum.
Benim manevi mirasim bilim ve akildir.
Zaman suratle ilerliyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlik telakkileri bile degisiyor.
Boyle bir dunyada, asla degismeyecek hukumler getirdigini iddia etmek, aklin ve ilmin gelisimini inkar etmek olur

ATATURK, 1933, Milli Egitim Bakani Dr. Resit Galip e hitaben, Ismet Giritli, Kemalist Devrim ve Ideolojisi


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder