BESSAM ABU ABDULLAH/ Dikkat: Beşeri uygarlık tehlikede
Okuyacaklarınız bir filmin senaryosu veya bir rüya paylaşımı değildir.
Aktaracağım hadise insan aklının anlamakta, irdelemekte aciz kaldığı olaylardan sadece birisidir.
Hani hayret, şok veya fizyolojik donma yaratan olaylar karşısında ne yapacağınızı nasıl davranacağınızı bilemez durumda olursunuz, işte bizi o misal yapan yaşanmış bir vakayı paylaşacağım.
Daha iyi bir Suriye kavgası değil
Suriye'de yaşadığımız olaylar, ki başından itibaren her daim vurgusunu yaptığımız hakikatte bu idi, siyasi-silahlı mücadele metodunu seçmiş bir oluşum ile Suriye devleti arasında, 'daha iyi bir Suriye' için verilen bir kavga ve dava değildir.
Bu olguyu dost ve düşman her vicdanlı insan artık teslim etmektedir.
Suriye sahasında zuhur eden savaş, Vahhabi yobaz, cani, harami ve zifiri karanlık bir evrensel zihniyet ile insan hayatına, mülküne ve emeğine saygı duyan evrensel medeniyet arasındadır.
Adra'da fırınlara attılar
Ordunun temizlik operasyonları karşısında Doğu Ğuta ve Şam kırsalından kaçabilen 1500'e yakın terörist Şam iline 30 km mesafede bulunan ve her mezhepten işçi ailelerinin yaşadığı Adra işçi lojmanlarına saldırdılar.
O saate kadar hiçbir olaya maruz kalmamış olan bu sakin işçi lojmanlarındaki polis karakolunda görevli polisleri, sağlık ocağı çalışanlarını, evlerinde oturan işçileri ve aile efratlarını ama özellikle ellerinde mevcut olan isimlerin evlerine girerek önce insanları taradılar daha sonra satır, pala ve kılıçlarla param parça ettiler.
Doyamadılar çocukları fırınlara canlı canlı attılar.
Kendini feda eden aile
Nizar Hasan Muhalla, işçi lojmanlarına yakın fabrikada çalışan bir mühendis.
Bu Vahhabi cani ve haramilerin evine girdikleri takdirde dört çocuğunu gözlerinin önünde işkence ederek öldüreceklerini, eşine tecavüz edeceklerini bildiğinden, daha önce şehit olan bir yakını askerin hatırası olarak evde bulundurduğu dört el bombası ile kendisi dâhil bütün ailesini, evine girecek canilerle birlikte, öldürmeye karar verir.
Suudi kanlı parası ve cani fetvaları ile terbiye edilmiş ağzı salyalı sırtlanlar Nizar'ın ikamet ettiği dairenin kapısını şiddetle vurmaya başladılar.
İnsanları, sadece Alevi, Hristiyan, Dürzi, İsmaili, laik Sünni, ılımlı Sünni velhasıl kendileri gibi medeniyetten, rahmet ve vicdandan yoksun, çakal ve sırtlan olmayan herkesi katleden, asan kesen bu kan emiciler Nizar'ın kapısına dayandılar.
Nizar (Alevi) ve eşi Meysun (Sünni) çocukları (Suriyeli) ile vedalaştılar.
Ellerinde pimi çekilmiş el bombaları, çakalların içeriye girmelerini beklediler.
Üç el bombasını kapıya dayanan canilerin üzerine attı, 8 ölü ve çok sayıda ağır yaralı vardı.
Son el bombasını kendileri ve çocukları için kullandılar.
Hayata başları dik, onurlu veda ettiler.
Medeniyet dışı kalmış iblislere uygarca direnmenin ve şerefle ölmenin dersini verdiler.
Adra'dan Suudiler bizzat sorumlu
Ürdünlü yazar Nahid Hater'in Lübnan El Ahbar gazetesinde yayımladığı makalesinde söylediği gibi: "Beyinsiz ve insanlıktan çıkmış vahşilerin, huzur ve sükûnetin hakim olduğu, bir arada yaşamanın emsalini temsil eden işçi sınıfı mensupların yaşadığı lojmanlarda, cinayetleri, talanı, tecavüzü, yakıp yıkmayı zafer olarak telakki edenler kapınıza dayandıkları zaman hayatta kalmanın bir anlamı kalır mı? "
Ürdünlü yazar:
"Suudi Kralı Adra işçi lojmanlarında vuku bulan soykırım ve cinayetlerden şahsen sorumludur.
Bunu haykırmanın vakti gelmiştir.
Dünyada zerre insanlık onuru kaldıysa, Adra ve onlarca yerde yaşanan vahşet ve talan sebebi ile Kral ve hanedanlığı, Katar ve AKP hükümeti uluslararası ceza mahkemesinde hemen yargılanmalıdır.
Dünyada adalet ve vicdan kalmadığı için, Suriye halkı kendisine bu vahşeti dayatan, yarattıkları servetleri talan eden, vatanlarını yakan ve yıkanlardan intikam alma hakkına sahiptir.
Suriye halkının önünde duran en ivedi mesele: 'Demokrasi' 'özgürlük' ve 'reform' meselesinden çıkmış olan ve bütün Suriye'ye karşı soykırım ve yok etme vahşetini dayatmış olan Suudi hanedanlığı ve şürekâlarına karşı ne yapılmalı?
sorusudur.
İnsanlığın önünde seçim geldi çattı: Ya medeniyetten ya da balta, satır, pala, bıçak, kılıç, ölüm fetvaları, mafya ve talan kültüründen yana olacaktır"
İbret olsun
Nizar, eşi Meysun ve çocuklarının öyküsü insanlık âlemine ibret oluşturmalıdır.
Balta, pala ve satır vahşetini temsil edenlerin boynundaki zincir çözüldü ve inlerinden salı verildiler.
Sadece Suriye değil bütün beşeri uygarlık tehdit ve tehlike altındadır.
Emperyalizm ve Siyonizm'in akıl ve vicdandan mücerret (soyutlanmış) mahlûkları olarak hareket eden bu kan emiciler serseri mayın gibi bölgemizde yayılmaktadır.
Ürdünlü yazar haklı olarak Suudi hanedanlığı ve Vahhabi zihniyetini asrımızın Nazileri olarak sıfatlandırmaktadır.
Bu zalim ve insanlıktan zerre nasibi almamış Suudi rejimi 13 Aralık 2013 tarihinde, facebook sayfasında "Anayasaya bağlı Monarşi" talep ettiği için 24 yaşındaki bir Suudi gencini 4 yıl hapis ve 300 kırbaç cezasına mahkum etti.
Suudili kadın sosyolog Nura Bint Afş 11 Aralık 2013 günü Lübnan ElSefir gazetesinde neşrettiği "Suudi Arabistan'da ilan edilmiş ölüm" adını taşıyan makalesinde: "Suudi hanedanlığı Uluslararası İnsan hakları meclisinde üye olması gariptir.
Şeriatı tatbik ediyorum diyerek mahkeme olmadan, Kadı'nın (şeriat hâkimi) keyfi kararlarına binaen uygulan hükümler ile başlar, eller ve ayaklar kesmektedir" diye yazmıştır.
Ey Türkiye; sizin kapınıza dayanmadan ne yapacaksınız?
Sevgili Aydınlık okurları;
İsveç tutuklu ve mahkûm sayısında büyük düşüş yaşandığı için onlarca hapishanesini kapatmaya karar verdi.
Aynı gün Suudili Vahhabi yobaz Şeyh Adnan El'Ayed Safa TV vasıtasıyla "İslamiyet'e ve önemli bir İslami şahsiyet olan Kral Abdülaziz ElSuud'a hakaret ettiği" gerekçesi ile "Kumların Kralı" filmin yapımcısı Suriyeli rejisör Necdet Anzur için "katli vacip" fitne fetvası verdi.
Bu haşerelerin herkes ve her ülke için büyük bir tehdit ve tehlike arz ettiğini unutmadan, Adra şehidi Nizar ve ailesi'nin yaşadıkları bize emsal teşkil etmektedir.
21.Yüzyılın Nazileri bu ağzı salyalı cani ve haramiler sizin kapınıza dayanmamaları için ne yapıyorsunuz?
Dayandıklarında ne yapardınız?
a45UyF587661-201307301451-10
Potius sero quam numquam
Hic olmamaktansa gec olsun.(Gec olsun guc olmasin)
Latin Atasozu
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder