16 Aralık 2014
Cumhuriyet Başsavcılığına Ankara
Suç Duyurusunda Bulunan ; Atilla Kart.
CHP Konya Milletvekili. TBMM Anayasa ve Karma Komisyon Üyesi. TBMM-Ankara
Haklarında Suç Duyurusu Yapılanlar ;
1- Recep Tayyip Erdoğan Dönemin Başbakanı. 12. Cumhurbaşkanı-Ankara
2- Sadullah Ergin. Dönemin Adalet Bakanı-AKP Hatay Milletvekili. TBMM-Ankara.
3- Daimler Crysler AG Firmasının bağlı şirketi olan EvoBüs GmbH Firmasının Yetkileri.
4- Mercedes Benz Türk A.Ş. Firmasının Yetkilileri.
5- İçişleri Bakanlığında 1997-1998-1999 yılındaki otobüs alımlarına iştiraki olan yetkililer.
6- Kara Kuvvetleri Komutanlığında 1998-2006 yılları arasında yapılan satışlarda yetkili olan Kişi-Kişiler.
7- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek ve dönemin diğer Yetkilileri.
Müsned Suç ; Rüşvet vermek – almak suretiyle TCK'nun 252 ve ilgili maddeleriyle; görevi kötüye kullanmak ve suçu bildirmemek suretiyle TCK'nın 257 ve 279. maddelerine muhalefet etmek.
Suç Tarihi ; 1997, 1998 ila 2006 yılları.
Açıklamalar ;
(I) Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Tarafından Adalet Bakanlığına gönderilen 26.12.2012 tarihli yazı ve eklerine göre;
Daimler AG, Delta&Pine Land Company, Turk Deltapine Inc. ve Siemens AG ünvanlı yabancı şirketlerin; muhtelif ülkelerde rüşvet verdiklerine ilişkin olarak uluslararası basın ve yayın organlarında çıkan haberler üzerine; SPK tarafından 28.04.2010 tarihinde ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'ndan (United States Securites and Excange Commission ve SEC) bilgi ve belge talep edilmiş , SEC tarafından belgelerin gizliliğinin korunması kaydıyla sadece Daimler AG hakkındaki belgeler gönderilmiş; bu belgelerin suç kovuşturmasında kullanılmasının mümkün olduğu belirtilerek, bu değerlendirmenin yapılması için evrak ve eklerinin Adalet Bakanlığına gönderildiği ifade edilmiştir.
SPK'nın bu yazısı üzerine; Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanına iletilmek üzere "bilgi notu" hazırlamıştır. 4-2-USA-2012 sayılı "dosyaya-bilgi notuna" göre;
Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı'nın; Alman Otomobil ve Kamyon üreticisi Daimler'e, 10 yıl boyunca aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 ülkede satış yapabilmek için 10 milyonlarca Avro rüşvet dağıttığı iddiasıyla dava açtığı ; 1998 ila 2008 dönemi için bu suçlamaların yapıldığı, Adalet Bakanlığı tarafından Mahkemeye gönderilen ve Mahkeme tarafından kamuya açılan dava dosyasında, Daimler AG'nin Türkiye'deki iştiraki Mercedes Benz Türk'ün ; aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin de bulunduğu Kurumlar vasıtasıyla rüşvet verdiğinin iddia edildiği; ABD Adalet Bakanlığının, 22 ülkede Devlet yetkililerine rüşvet verdiği iddiasıyla Mahkemeye gittiği; Daimler'in 180 milyon dolar ceza ödeyerek dosyayı kapatmayı kabul ettiği şeklinde haberlere yer verilmiştir.
(II) SEC tarafından, Sermaye Piyayası Kuruluna gönderilen belgelerin incelenmesinde; yazı ekinde gönderilen tabloda , Daimler Chrysler AG firmasının bağlı şirketi Evobus ve MB TÜRK tarafından, araç satışına yönelik olarak yurt içinde ve yurt dışında yapılan bazı anlaşmalarda yapılan haksız ödemelere ilişkin tanımlamalara yer verilmiştir.
Bu kapsamda ;
1- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İETT ile EVOBÜS arasında 350 otobüs ve körüklü tipindeki 100 otobüs için; 2005 yılında yapılan 106 milyon Euro değerindeki anlaşmada Faruk Öksüz'e 127.440 Euro, Milenyum şirketine 1.908,250 Euro, CEC Ltd. şirketine 2.556,000, Reconsult Ltd şirketine 1.253,000 Euro avukatlık ücreti altında birçok ödeme yapılması,
2- İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı ESHOT ile 1997 yılındaki 130 otobüs ve 2000 yılındaki 105 otobüs anlaşmasında 10.000 Alman Markı ve 120.000 Alman Markı ödenmesi,
3- İçişleri Bakanlığının 1997 yılındaki 10 otobüs, 1998 yılındaki 14 otobüs ve 1999 yılındaki 7 otobüs anlaşmalarında 25,337 Alman Markı, 2,840 Alman Markı, bir memura 300 Dolar ve Polis Kuruluşuna yaklaşık 1500 Alman Markı ödenmesi,
4-1997 yılında Dilovası Belediyesine yapılan otobüs satışında ve 1996 yılında Malatya Belediyesine yapılan otobüs satışında bağlantı kurmak için yapılan 60.000 Alman Markı ve 4.000 Alman Markı ödenmesi,
5- Kara Kuvvetleri Komutanlığına 1998-2006 yılları arasında yapılan satışlarda bir askeri yetkiliye verilen 5000 Alman Markı ödenmesi,
6- İETT ile yapılan 1997 -2006 yılları arasındaki anlaşmalarda MRS. X'e 50.000 Alman Markı, Ali Kemal isimli kişiye 5.000 Alman Markı ödenmesi,
7- Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO ile 1998 yılında yapılan 250 otobüs anlaşmasında, Belediye Başkanına her otobüs için 3.315 Alman Markı ödenmesi ve şirket tarafından yapılan 20.000 Alman Markı ödeme,
8- Mercedes Benz Türk firması tarafından Kuzey Kore, Letonya, Bulgaristan ve Libya'ya yapılan satışlarda ilgili ülke yetkililerine yapılan ödemelere yer verildiği görülmüştür.
(III) 15.03.2011 tarihinde Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği Tarafından,
Adalet Bakanlığı Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne gönderilen "Adli Yardım" talebinin gereği , Bakanlık tarafından "bihakkın" yerine getirilmemiş ; evrak "sümenaltı" edilmiştir;
1- Bu husus 8 Aralık 2014 tarihli basın toplantısı metnimizin 3 ve müteakip sayfalarıyla 12 Aralık tarihli basın toplantımızda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Her ne kadar dönemin Adalet Bakanı , Adalet Bakanlığının 28.01.2013 tarihli yazısıyla evrakın gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini ifade etmiş ise de; bu evrakın akıbetinin bilinmediğini, evrak akıbetinin Tarafımızdan takip ve tahkik edildiğini yeri gelmişken ifade ediyoruz.
Öte yandan ve daha da önemlisi ise; yukarıda sözü edilen Şüpheliler yönünden "suç mahalline göre"; adli soruşturma yönünden yetkili Savcılığın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olduğu bilinmesine rağmen; dönemin Başbakanı ve Bakanı, en hafif deyimiyle Türk Ceza Kanununun 257 ve 279. maddelerini ihlal etmek pahasına , evrakın yasal gereğini yapmamışlardır.
Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, diğer Kurumlar hakkında da ayrıca suç duyurusunda bulunulacağını yeri gelmişken ifade ediyoruz.
Şüphelilerin suç mahallerinin farklı olduğu gözönüne alınarak; ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına ayrı ayrı suç duyurusunun yapılması gereği vardır. Ayrıca; olayın vahamati, kapsam ve yoğunluğu gözönüne alınarak ve keza birçok Kamu Kurumunun olaya iştirak ettiği gözönüne alındığında; öncelikle , Başbakanlık Teftiş Kurulu vasıtasıyla olayın "idari soruşturmaya" konu yapılması gerekirken, bu yönde de hiçbir çalışmanın yapılmadığı bilinmektedir. Salt bu olay bile ; Şüpheli konumunda olan Başbakan ve Adalet Bakanının, böylesine ciddi bir olayın tahkik edilmesini istemediklerini ve bunu engellediklerini göstermeye yeterlidir.
2- Sunduğumuz dokümanlara göre; ilgili firmalar; yukarıda isim ve sıfatları belirtilen Kurum Yetkililerine "rüşvet vererek" araç alımını sağlamışlardır. Sunulan belgeler ; uluslararası sözleşmeler ve evrensel hukuk normları ve "Adli Yardım Talepleri" kapsamında bağlayıcı olan belgelerdir. Adli soruşturma usulü dairesinde bu delillerin tahkiki zorunludur. Türkiye için hukuki anlamda "bağlayıcı" niteliği olan belgeler söz konusudur.
Ortada "soyut ve genel" bir suçlama söz konusu değildir. Delillerin, takdire bağlı olduğu bir hal söz konusu değildir. Aksine, somut ve kuvvetli deliller söz konusudur. Ancak, özellikle iddiaya ve bulgulara göre; Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları ile ilgili iddiaların ağırlığı ve bulguların somut olması sebebiyle ; hem idari ve hem de adli tahkikatın savsaklanmak ve sürüncemede bırakılmaktan öte, sümenaltı edildiği görülmektedir.
Bu kapsamda Devlet nüfuzu, kamu görev ve yetkisi "açıkça, organize ve yoğun suç kasdı" altında kötüye kullanılmıştır.
(IV) Özetle; dokümanlarla ve yasal belgelerle ortaya çıkan bulgulara göre, müsned suçun hukuki vasfı, ağırlıklı olarak "rüşvet almak-vermenin" yanında, yukarıda sözü edilen diğer suçlardır.
1- Bilindiği gibi; 3628 sayılı "Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu; Kamu Düzeni, Kamu Güvenliği ve Kamu Hizmeti verimliliğini sağlamak konusunda düzenlenmiş olan en önemli yasalardan birisidir. Bu yasanın 17. maddesine göre; Kamu görevlileriyle ilgili olarak "…..rüşvet ve benzeri.." suçlamalar söz konusu ise ; bu kişilerle ilgili adli soruşturmalarda, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.
Bir başka ifadeyle; yukarıda sözü edilen safahat, bulgular ve mevzuat karşısında ; Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer Şüpheliler hakkında "soruşturma izni prosedürünün" uygulanmaması, Cumhuriyet Savcılığının re'sen ve doğrudan adli soruşturmayı tekemmül ettirmesi zorunluluğunun bulunduğunu yeri gelmişken ve önemle ifade ediyoruz.
2- Bir diğer önemli husus; Anayasamıza göre, Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili suçlardan dolayı yasal sorumluluğunun bulunmadığı açıktır. Ancak, hem Cumhurbaşkanının ve hem de Başbakanın "görev" dönemindeki âdi nitelikteki suçlardan dolayı yasal sorumluluklarının bulunduğu hususunda, artık akademik anlamda bir tartışma söz konusu değildir.
Bu sebeple; suçlamanın mahiyeti ve dosya kapsamına göre; hem dönemin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı ve hem de Adalet Bakanı hakkında; "görevi kötüye kullanmak ve Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi" eylemini gerçekleştirdikleri gerekçesiyle; Anayasanın 83 ve Adalet Bakanlığının 100/1 sayılı genelgesi doğrultusunda fezleke düzenlenerek , TBMM Başkanlığına intikal ettirilmesi gerekliliği vardır.
3- Arz olunan ve re'sen görülecek sebeplerle; soruşturma icrasıyla , Şüpheliler hakkında 3628 sayılı Yasanın âmir hükümleri de gözönüne alınarak gerekli idari-yasal tedbirlerin alınmasına; haklarında Kamu davası açılmasına ve fezleke düzenlenmesine karar verilmesini saygıyla talep ederim.
Suç Duyurusunda Bulunan
Atilla Kart
Ister kral, ister koylu olsun, dunyada en mutlu insan evinde huzur olandir.
Goethe
Kolelik kalkti mi?
Resulullah (sav) buyurdular ki: hangi kole kacarsa, bilsin ki ondan zimmet (garanti) kalkmistir, donunceye kadar namazi kabul edilmez
Muslim, iman 122-124, (68, 69, 70); ebu davud, hudud 1, (4360); nesai, tahrimu d-dem 12, (7, 102)
Ben kesinlikle bir ateist degilim ve kendime panteist diyecegimi de sanmiyorum.
Sozkonusu problem, sinirli zihnimize gore cok genistir.
Cesitli dillerde yazilmis kitaplarla dolu buyuk bir kutuphaneye giren kucuk bir cocuk gibiyiz.
Cocuk bu kitaplari birinin yazmis oldugunu bilir.
Nasil oldugunu bilmez.
Kitaplarin yazildiklari dilleri anlamaz.
Cocuk bulanik bir sekilde bu kitaplarin duzenlenisinde gizemli bir duzen olduundan suphe duyar, ama onun ne oldugunu bilmez.
Bana oyle geliyor ki Tanri ya yonelen en aydin insan varliginin dahi tutumu boyle bir seydir.
Evrenin harikulade duzenlenmis oldugunu ve belli yasalara uygun hareket ettigini goruyoruz ama bu yasalari sadece bulanik bir sekilde anlayabiliyoruz.
Spinoza nin panteizmine hayranim, ama onun modern dusunceye katkisina cok daha fazla hayranim, cunku o ruh ve bedeni, iki ayri sey degil de bir butunmus gibi goren ilk filozoftur.
I m absolutely not an atheist and I don t think I can call myself a pantheist.
The problem involved is too vast for our limited minds.
We are in the position of a little child entering a huge library filled with books in many languages.
The child knows someone must have written those books.
It does not know how.
It does not understand the languages in which they are written.
The child dimly suspects a mysterious order in the arrangements of the books, but doesn t know what it is.
That, it seems to me, is the attitude of even the most intelligent human being toward God.
We see the universe marvelously arranged and obeying certain laws but only dimly understand these laws.
(...) I am fascinated by Spinoza s pantheism, but admire even more his contribution to modern thought because he is the first philosopher to deal with the soul and body as one, and not two separate things
Frankenberry, Nancy K.(2009-08-11).The Faith of Scientists: In Their Own Words.Princeton University Press.p.153.ISBN 978-0-691-13487-1.
(Einstein, burada ateist olmadigini acikca belirtiyor.
Spinoza nin panteizmine hayran oldugunu ama kendisini bir panteist olarak belirtemeyecegini de soyluyor.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder