10 Şubat 2015 Salı

Re: KOMPLO TEORİLERİ /// Cihan Kahveci : Babamı MOSSAD öldürdü

Sayın Blog Takipcileri grubu üyeleri,

Ben böyle iddiaları değerlendirirken öncelikle şuna bakarım. Öldürüldü, suikast yapıldı denilen kişi ölmeseydi ne olacaktı, ya da ölünce ne değişti. Adnan Kahveci bana göre de kıymetli bir insandı. Ancak, bilmek gerek devlet aygıtı, siyasi sistem kişilerden, özellikle de Adnan Kahveciden çok daha büyük bir şey.

Çok yıl geçti, şimdi daha rahat irdeleyebiliriz. Adnan Kahveci öldüğünde ülkeden telafi edilmez bir şeyler eksilmedi, ülke siyasetinde önemli değişiklikler olmadı. Evet, Adnan Kahveci sağ kalsaydı eminim vatana ve millete daha çok güzel hizmetler yapabilirdi. Ancak, o öldükten sonra yerine gelenler az çok, şöyle ya da böyle yapılması gerekenleri yapmıştır.

İkinci olarak öldürüldü denilen kişilerin ölüm şekilleri makul, hayatın doğal akışına uygun mu ona bakarım. Adnan Kahvecinin ölüm şekline baktığımızda ben doğrusu trafik kazası süsü verilmiş bir cinayet göremiyorum.

Kimsenin yeri doldurulmaz değildir. Özellikle de Türkiye için bunu söylemek çok kolaydır. Ülkenin her türden yetişmiş insanları çok fazladır. Mürtecilerin de, solcuların da, ülkücülerin de, aklınıza gelebilecek bütün kesimlerin de fazla fazla yetişmiş insanı vardır.

Ülkemizin insan sermayesi son derece kıt olan Orta Afrika, Amerika Cumhuriyetleriyle karıştırılmaması çok önemlidir. Bolivya, El Salvador, Guetemala, Nijerya gibi ülkelerde şu ya da bu taraftan yetişmiş az sayıda insanın katledilmesi gerçekten de çok etkili olmaktadır.

Ve suikastlerde çoğu zaman temel amaç işbaşındaki birilerini eksiltme, başka birilerinin önünü açmaktan çok toplumun bir kesiminde öfke, mağduriyet hissi, saldırganlık, belirli hedeflere yönlendirme amacı vardır. Toplum mühendisliği yani.

Bu güne kadar ülkemizde suikast denilen şeylere baktığımızda, ne Turgut Özal, ne Adnan Kahveci, ne Muhsin Yazıcıoğlu, ne Eşref Bitlis öldüğünde ülkenin genel siyasetinde, devlet işlerinde kayda değer bir değişiklik olmamıştır. Bunlar öldüğünde en kısa sürede yerleri doldurulmuş, düzen yeniden kurulmuştur.

Bu kişiler öldüğünde yerlerine gelenlere baktığımızda karşımızda çok çarpıcı değişimler, önü açıldığında farklı tavırlar sergileyen kişiler görmüyoruz.

Bu kişiler öldüğünde toplumda genel siyasi eğilimlerde önemli değişiklikler, ajitasyonlar, provakasyonlar, kesimlerin kesimlere düşman olduğunu da görmüyoruz.

Bu kişiler öldüğünde olan tek şey, ölen üzerinde sağlanan küçük gündelik siyasi menfaatlerden başkası olmamıştır.

Bu kişilerin ölüm şekillerine baktığımızda hayatın doğal akışına ters bir durum da görmüyoruz. Örneğin Turgut Özal en az üç damar by-pass geçirmi, morbid obez, asla pehriz yapmayan, yaşam tarzını değiştirmemiş bir kişiydi. Öldüğünde 66 yaşındaydı. Bana sorarsanız ölmek için çok da erken bir yaş değildir. Son by-pass'ından bu yana altı yıl geçmişti. Doğrusu 39 yaşında kalp krizi, 40 yaşında by-pass yaşamış birisi olarak ben Turgut Özal'ın ölümünü suikast sayanlara isyan ederim. O ölmeyecekti de kim ölecekti?

Arsenikle zehirlendiği iddia edilmişti. Ölümünden 19 yıl sonra mezarı açılmış, örnek alınmıştır, analiz edilmiştir. Ölçülen arsenik miktarları ölümünün açıkça arsenikten olduğunu ispat etmemiştir. Turgut Özal'ın cenazesi sulu zemine gömüldüğünden, cesedi saponifiye olmuştur, yani sabunlaşmıştır. Bu nedenle bütün organları ve dokuları bozulmadan kalmıştır. Muhtemelen hala daha da merhumun cenazesi bütünlüğünü korumaktadır. Hala daha her türden analiz yapma imkanı vardır.

Ve bir de arseniği kim nasıl verdi sorusu vardır. İşin burası cidden çok komiş ve saçma bir hal almıştır. Doğrusu işin bu tarafı merhum cumhurbaşkanını etrafındaki herkesi töhmet altında bırakmaktadır. En çok da eşi Semra Özal'ı. Çünkü, iddiaya göre Semra Özal'la ilgili seks kasetleri kullanılarak şantaj yapılmış ve kocasını zehirlemeye zorlanmıştır. Bu iddiayı dile getirenler Özal ailesi olmuştur. Tam bir saçmalık yani. Kocam öldürüldü diyen kişi, katillerin suç ortağı olduğunu  da ikrar etmiş olmaktadır.

Yine en çok dile getirilen ölümler çok önemli askeri projelerde çalışan bazı mühendislerin ölümler olmuştur. Çok özellikli askeri projelerde çalışan guruplar çok fazla sayıda araştırmacıdan oluşmaktadır. HAVELSAN, ASELSAN, TAİ ve benzeri kuruluşlarda toplamda onbinlere varan sayıda mühendis çalışmaktadır. Yürütülen hiçbir proje tek bir mühendisin beynine teslim edilmiş değildir. Ölecek, öldürülecek her mühendisin yerini almak üzere onlarca değil, yüzlerce başka mühendis yetişmiştir. Ülkemizin yetişmiş insan sermayesini kimse küçümsememeli. ODTÜ ve benzeri üniversitelerin hemen her cinsten senede binlerin katlarıyla mezunu vardır. Bu mezunların her kategorisinde yüzlerin katlarıyla dünya ölçeğinde mesleki başarısı olanlar vardır.

Siyasi sistem içinde çok önemli makamlar vardır. Cumhurbaşkanı, başbakan, parti liderleri falan. Bunlara yönelik suikastlerin bir etkisinin olmasını beklerim. Ancak, politik hareketlerin tek tek kişilerin ölmesiyle birden istikametinin değişmesini de beklememek gerekir. Misal Fitnebaz Cemaat bir kadro hareketi olmakla beraber, bu kadronun dayandığı sünni siyasi İslam idelojisinden beslenmiş çok geniş bir taban vardır. Doğrusu, Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'nın Fitnebaz Cemaat(The Sinister Fraternity)'e yönelik tasfiye girişimini mutlulukla izliyorum. Ancak, biliyorum halkımız ve Müslüman cemaatlerde Nurculuk ve türevleri benzerin new zuhur dini akımların etkisi altına girmiş bir taban kitle vardır. Bu kitle azalmadığı sürece, bu günlerde kafası koparılanların yerine başkaları gelecektir.

Ben her zaman fikirlerle fikir bazında mücadele etmek gerektiğini söylemiştim. Din olgusu, dindarlaşma, doğru dini keşfetme çabaları, toplumun din ekseninde dönüştürülmesi , açıkçası siyasi İslam gerçekte bir fikir akımıdır. Bağlantılı fikirlerin başarısız olduğunun halka gösterilmesi mümkün olmadıkça bu trend sürecektir.

Şunu rahatça söylemek mümkündür. Bu gün ülkemizde, bir suikast yapılırsa etki edebilecek üç beş kişi vardır. Bunların en başında mürtecilerin, bölücü ve işbirlikçilerin cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) gelmektedir. Doğrusu yüzün katlarıyla koruma elemanı olmadan sokağa çıkmayan cumhurbaşkanı kesinlikle korkmakta haklıdır. Bazı cemaat liderleri de verimli suikast hedefleri arasındadır. Yine Kürt ayrılıkçılık hareketinin sivil lideri sayılabilecek kişilerde risk altındadır. Solcuların, ülkücülerin, üst düzey devlet adamlarının içinde başkaca verimli suikast adayı görmüyorum ben. Misal bu gün Kılıçdaroğlu ölmüş olsa CHP'de hiç bir şey değişmez. CHP geride kalan işbirlikçi, New York onaylı kadro küresel oligarşinin güdümüyle bu gün gittiği yönde seyretmeye devam eder. Çok az insanın gönül teli titrer. Ha keza artık Abdullah Gül'de verimli bir suikast adayı değildir. Birileri onu öldürse dahi ülkede hemen hiç birşey değişmez. Kısa bir süre için infiale kapılanlar, sokaklara dökülenler, öfkeli demeçler verenler mutlaka olacaktır. Ancak, orta ve uzun vadede çok şey değişmez.

Doğrusu, bu güne kadar gördüğümüz, suikastlerden en çok istifade edenler yine suikaste uğrayanın alt kadroları, taraftarları olmuştur. Tıpkı Adnan Menderesin asılmasının yarattığı siyasi masumiyet polemikleri gibi, daha sonradan ölenler ya da öldürüldüğü söylenenler bol bol konuşulmuş, taraftarları açısında siyasi rant aracı olarak kullanılmıştır.
Bunu da suikastçi ya da azmettirenler açısından yeteri kadar anlamlı bir amaç olarak görmüyorum.

Benim verimsiz suikast hedefi olarak saydıklarıma yönelik suikastlerde siyasi suistimal dışında bir fayda olmaz. Bunların ölümü toplum mühendisliği anlamında dahi faydalı olmaz.

Netekim, Turgut Özal'ın varisleri, Adnan Kahvecinin oğlu apaçık bir şekilde siyasi rant aracı olarak kendi babalarını kullanmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Doğrusu ben bunu son derece adice, şerefsizce bulurum.

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


 

Eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci'nin oğlu Cihan Kahveci, babasını İsrail istihbarat servisi MOSSAD tarafından kiralanan Erhan Göksel'in öldürdüğünü iddia etti.

Eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci'nin oğlu Cihan Kahveci, CNN Türk televizyonunda katıldığı bir programda babasının suikasta kurban gittiğini ve katili bildiğini iddia etti. Suikastı gerçekleştiren kişinin, Turgut Özal'ı öldüren kişiyle aynı olduğunu söyleyen Kahveci, babasını öldüren kişinin 2010'da ölen Erhan Göksel olduğunu söyledi.

Göksel'in siyasi araştırma şirketi kurduğunu ve siyasilerin yakından tanıdığı bir isim haline geldiğini söyleyen Kahveci, "Türkiye siyasetini de şekillendirdi. O kadar ki şu anki iktidar partisinin, AKP'nin kuruluşunun içinde var. Organizatörlerinden birisi, isim babası" diye konuştu.

Göksel'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la 6 yıl çok yakın ilişkileri olduğunu iddia eden Cihan Kahveci, "Bu İsrail gizli servisinin yaptırdığı bir iş. MOSSAD deyince çok klişe geliyor insanlara ama MOSSAD gerçekten eli en kanlı istihbarat servisi" dedi.

"Suikastı İsrail gizli servisinin yaptığını düşünüyorum, belgeleri var" diyen Kahveci, "Gizli servisin yaptığı suikastın belgesi olmaz ama belgesi şu: 10 milyon dolar para için yapıyor (Erhan Göksel) o tarihte bu işi" diye konuştu. Paranın İsviçre bankasına yatırıldığını iddia eden Kahveci, "Aileye çok yakın durduğu için bu kadar geç fark edebildik" diye konuştu.

Cihvan Kahveci, "Bu olayı benim bulmam da gerçekten ironik. Devlet varken, bu kadar emniyet birimleri varken bunu benim ortaya çıkarmam da gerçekten trajikomik" dedi.

Kimdir?

1949 doğumlu devlet adamı Adnan Kahveci, 47. ve 48. hükümetlerde Maliye Bakanı olarak görev aldı. 6 Şubat 1993'te Bolu'da geçirdiği trafik kazasında kendisi, eşi ve 17 yaşındaki kızları öldü.

[publicize twitter]

[publicize facebook]

[category araştırma]

[tags KOMPLO TEORİLERİ, Cihan Kahveci, Baba, MOSSAD, ölüm]

--
Sayın "TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAİL GRUBU" grubu üyesi.
grubumuzla ilgili şikayetleriniz ve tavsiyeleriniz grup yönetimine " erzincanli.0024@gmail.com " adresimize bildirin,
Grubumuzda yayınlanan iletilerin yasalar karşısında tüm sorumluluğu yazarına ve iletinin üzerinde değişiklik yapıp yayınlayan üyeye ait olacaktır, İletilerin mutlaka konu başlıklarını yazınız. İletilerinizde Başka bir grubun tanıtımı, url adresleri yada benzeri ibareler bulunması halinde o iletiler yayınlanmayacaktır.. önemle duyurulur. saygılarımızla
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "TÜRKİYE İÇİN EL ELE HABER GRUBU" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba yayın göndermek için, Turkiye-icin-el-ele@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu grubu http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele adresinde ziyaret edebilirsiniz.

NERDEN BILECEKSINIZ
. . . . . .
Ustum basim toz icinde
Onum arkam pus icinde
Sakallarim pas icinde
Siz benim nasil yandigimi
Nerden bileceksiniz.
Bir fidandim devrildim
Firtinaydim duruldum
Yoruldum cok yoruldum
Siz benim neler cektigimi
Nerden bileceksiniz.
. . . . . .
Tas duvarlar yikip geldim
Demirleri sokup geldim
. . . . . .
Hayatimi yikip geldim
Siz benim neden kactigimi
Nerden bileceksiniz.
Gokte yildiz kayar simdi
Annem beni anar simdi
Sevdigim var kanar simdi
Siz benim niye ictigimi
Nerden bileceksiniz.
. . . . . .
Bir pinardim kan oldum
Yol kenari han oldum
Yanildim ah ziyan oldum
Siz benim neden sustugumu
Nerden bileceksiniz.
Ben ardimda yas biraktim
Aglayan bir es biraktim
Sol yanimi bos biraktim
Siz benim kime kustugumu
Nerden bileceksiniz.

Yusuf Hayaloglu

Musibet, kavusulacak bir derece icin gelir

(Ebu Nuaym)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

EINSTEIN IN KOZMIK DINSEL DUYGUSU

Tum bu dinsel- tiplerde ortak olan Tanri kavrami insanmerkezci karakteridir.
(...) Ama tum bunlarda bulunan dinsel deneyime dair bir ucuncu asama vardir, saf haliyle cok seyrek olmakla birlikte: ona kozmik dinsel duygu adini verecegim.
Bu duyguyu, hic yasamamis birine, ozellikle buna karsilik gelecek Tanri ya iliskin hic insanmerkezci olmayan bir kavrama sahip olmayan birine izah etmek cok zordur.
Kozmik dinsel duyguyu insanlar birbirlerine nasil iletebilirler, hele ki Tanri ya iliskin bir tanim vermiyorsa, bir teoloji ogretisi vermiyorsa?
Bence, sanat ve bilimin en onemli islevi, onu almaya acik olanlar icin, bu duyguyu diriltmek ve canli tutmaktir.
Bu sekilde din ile bilimin iliskisine dair, bilindik olandan cok farkli bir kavrama ulasiyoruz.
Bir kisi konuyu tarihsel olarak ele alsa, bilim ve dinin uzlasmas karsitliklar olarak gormeye baslar.
(...) Ben iddia ediyorum ki kozmik dinsel duygu bilimsel arastirma icin en guclu ve muhtesem gududur.
(...) Bir insana boyle bir gucu kozmik dinsel duygu verebilir.
Bir cagdasim soylemisti, haksiz olmayarak, bizim materyalistik cagimizda ciddi bilimsel arastirmacilar tek en derin dinsel insanlardir.

How can cosmic religious feeling be communicated from one person to another, if it can give rise to no definite notion of a God and no theology?
In my view, it is the most important function of art and science to awaken this feeling and keep it alive in those who are receptive to it.
We thus arrive at a conception of the relation of science to religion very different from the usual one.
When one views the matter historically, one is inclined to look upon science and religion as irreconcilable antagonists.
(...)I maintain that the cosmic religious feeling is the strongest and noblest motive for scientific research.
(...)It is cosmic religious feeling that gives a man such strength.
A contemporary has said, not unjustly, that in this materialistic age of ours the serious scientific workers are the only profoundly religious people.

New York Times Magazine on November 9, 1930 pp 1-4.It has been reprinted in Ideas and Opinions, Crown Publishers, Inc.1954, pp 36 - 40.It also appears in Einstein s book The World as I See It, Philosophical Library, New York, 1949, pp.24 - 28.)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder