E. TUĞA. TÜRKER ERTÜRK : HUGO CHAVEZ VE TAYYİP ERDOĞAN
Eleştirilerinizi duyar gibi oluyorum! Sanırım " Chavez ve Erdoğan isimleri asla yan yana gelemez! " diyorsunuzdur. Ama bazen en benzemez diye düşündüğünüz isimlerin bile bazı ortak noktaları ve yaşam mücadelesindeki zıtlıkları onların nadiren de olsa beraber anılabilmelerine neden oluyor.
Biyolojik yaş olarak Hugo Chavez ile Tayyip Erdoğan arasında tam 6 ay fark var. Her ikisi de 1954'de doğmuş ama Erdoğan Chavez'den 0,5 yaş daha büyük.
İki liderde yoksul ailelerden geldi. Ama Chavez bunu hiç unutmadı! Halkını hep sevdi, onları birbirine karşı kamplaştırmadı, kin ve nefret ile asla işi olmadı, hep onların dilinden konuştu.
Birisi " Ülkemdeki çocuklar et yediğinde, ben de oturup keyifle yiyeceğim " dedi ve halkı ile meydanlarda dans etti. Diğeri " Ben ticaret yapmasam bu maaşla ( Başbakanlık maaşı ) geçinemem " dedi ve halkın arasına binlerce koruma ile ancak girebildi.
Birisi halkı ile el ele, diz dize, yanak yanağa idi ve onlara hep güzel şeyler söyledi. Diğeri ise halkına " Al ananı git, artistlik yapma, nankörlük etme otur oturduğun yere " dedi.
Birisi yoksulluğu hiç unutmadı
Birisi yoksulluğun ne demek olduğunu hiç unutmadı ve hep yoksuldan yana tavır aldı. Diğeri de yoksulluktan gelmesine rağmen hep varsıldan yana oldu hatta babasının mezarını bile yoksul bölgeden alıp ve itibarlı yere taşıdı.
Birisi ordusunun ve genç subayların idolü oldu ve onlarla birlikte emperyalizme karşı mücadele verdi. Diğeri emperyalizmle işbirliği yaparak ordusuna karşı operasyonların içinde oldu.
Birisi 14 yıldır iktidarda olmasına yapılan her seçimi ve referandumu oylarını ve desteğini artırarak kazanmasına rağmen asla diktatörlük heveslisi olmadı. Ölüme giderken bile halefi olarak bir akrabasını veya aile yakınını değil kendi gibi yoksul ve emekçi olan bir dava arkadaşını yerine işaret etti. Diğeri hep diktatörlük ve sultanlık peşinde oldu, muhaliflerini terörist yaftası ile içeri attırdı, devletin gücünü kullanarak medyayı ele geçirdi karşı sesleri susturdu ve ülkeyi adeta faşizme bile rahmet okutturacak bir hale getirdi.
Birisi iktidara emperyalizme rağmen halkın gücüyle geldi. Diğeri iktidara operasyonlarla ve emperyalizmin desteği ile emperyalist projelerin gerçekleştirilmesi için getirildi. Ve bunu övünerek biraz da içeriğini bilmeden " Biz Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlarından biriyiz. Biz bu görevi yapıyoruz. " diyerek itiraf etti.
Diğerinde yoksulluk tavan yaptı
Birisi ülkesindeki emperyalist sömürüye ve özelleştirme adı altındaki yağmacılığa savaş açtı. Ülkesinin zenginliklerini ve özellikle petrolünü yabacıların tekelinden kurtardı ve onu kamunun malı haline getirdi. Diğeri ülkesinin kaynaklarını ve ekonomik değerlerini yabancılara peşkeş çekti.
Birisi iktidara gelince ülkesinde fakirliği üçte iki oranında azalttı, işsizliği yüzde 25'lerden yüzde 7'ye indirdi ve antiemperyalist " Bolivarcı " yeni anayasayı halka yüzde 70 ile onaylattı. Diğeri iktidara gelince fakirlik, yoksulluk, işsizlik, dış borç, iç borç ve hırsızlık Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdı. Ayrıca emperyalist proje olan ve arkasında ABD ve AB olan yeni anayasanın ne olacağını hep beraber göreceğiz!
Birisi devrimciydi bu nedenle ülkesinin ve Latin Amerika'nın sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı mücadelede önderlik yapmış devrimcisi Simon Bolivar'a ( 1783-1830 ) hayrandı ve onun izinden gitti. Diğeri ülkesinin kurucu lideri ve hatta tüm dünyada mazlum milletlere örnek olmuş antiemperyalist devrimci Atatürk'e düşmandı ve icraatları ile onun izini silmeye çalıştı.
Birisi darbeye maruz kaldı diğeri darbe yaptı
Birisi 2002'de CIA güdümünde darbeye maruz kaldı ama genç subayların ve halkın gücüyle tekrar iktidara geldi. Diğeri ise CIA güdümünde yapılan operasyonlarla iktidara geldi ve yine onun güdümünde yapılan sivil darbede başrolü oynadı.
Birisi 1992'de iktidara darbe ile gelmek istedi ve başarısız olunca oyunu kurallarına göre oynamaya karar verdi ve ölümüne kadar hep bu rotada ilerledi. Diğeri demokrasiye hiç inanmadı, " Gömleğimi çıkardım " dedi ama demokrasiyi onu istediği durağa götüren bir tramvay olarak gördü.
Birisi bölgesinin, komşularının, dünyada küresel hegemonyaya direnenlerin, ezilen ve mazlum halkların, devrimcilerin, antiemperyalist duruş sergileyenlerin kahramanı idi. Diğeri ise emperyalizmin kahramanı oldu ve hegemonyadan yana tavır aldı.
Birisi Hıristiyan hem de Katolik olmasına rağmen mazlumdan ve ezilenden yana olma adına Filistin'de ve hegemonyaya direnen Ortadoğu'da Müslüman'dan yana taraf oldu. Diğeri Müslüman olmasına rağmen aynı bölgede emperyalist olan Yahudi-Hıristiyan ittifakından yanaydı.
İkisi de kanser illetine yakalandı. Birisi yaptıkları ile eser bıraktı, mazlumların ve antiemperyalistlerin gönlünde taht kurdu ve sonsuza kadar anılacak liderler arasına ismini kazıyarak bu dünyadan göçüp gitti. Diğerinin tedavisi hala sürüyor ama CIA ona ömür biçmiş bile.
Güle güle Kumandan Hugo Chavez, seni hep anımsayacağız.
Saygılar sunarım.
İLK KURŞUN
a45UyF587661-170802175347 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/08/03 01:26 2 65 alelma@yahoogroups.com
Zaman uzasa, sonu gecikse bile sabreden mutlaka zafere ulasir.
Hz.Ali
Siddet Savas
ENFAL 39.fitne ortadan kalkincaya ve din tamamen Allah in oluncaya kadar onlarla savasin!(inkara) son verirlerse suphesiz ki Allah onlarin yaptiklarini cok iyi gorur.
TEVBE 29.kendilerine kitap verilenlerden Allah a ve ahiret gunune inanmayan, Allah ve resulunun haram kildigini haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, kuculerek elleriyle cizye verinceye kadar savasin.
TEVBE 39.eger (gerektiginde savasa) cikmazsaniz, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandirir ve yerinize sizden baska bir kavim getirir; siz (savasa cikmamakla) o na hicbir zarar veremezsiniz.
Allah her seye kadirdir.
BAKARA 190.size karsi savas acanlara, siz de Allah yolunda savas acin.
Sakin asiri gitmeyin, cunku Allah asirilari sevmez.
BAKARA 191.onlari (size karsi savasanlari) yakaladiginiz yerde oldurun.
Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin.
Fitne, adam oldurmekten daha kotudur.
Mescid-i haram da onlar sizinle savasmadikca, siz de onlarla savasmayin.
Eger onlar size karsi savas acarlarsa siz de onlari oldurun.
Iste kafirlerin cezasi boyledir.
NISA 74.o halde, dunya hayatini ahiret karsiliginda satanlar, Allah yolunda savassinlar.
Kim Allah yolunda savasir da oldurulur veya galip gelirse biz ona yakinda buyuk bir mukafat verecegiz.
Bozcaada Yolunda Volvo V40 Testi
24 Temmuz 2013
Gectigimiz hafta Volvo nun yeni uretimi V40 serisi icin #osensin kampanyasi dahilinde arabayi test etmek icin Bozcaada ya gidecektik. Arabayi henuz gormeden begenmistim. Sonucta bu bir arabaydi ve her halukarda belediye otobuslerinden iyiydi.
Yola cikis Hollywood filmlerini aratmayacak bir tempodaydi. Alti ustu Bozcaada ya gidecektik ama hazirliklar bir rehine kurtarma operasyonunu aratmiyordu. Yol haritalari, kameralarin kurulmasi, takip araci, kahve termosu, yol gozlugu, arac kiti... Kampanyayi yuruten Havas Engage Istanbul hicbir ayrintiyi atlamamisti. Takip araciyla her daim irtibat halinde olmamizi saglayan bir telsiz bile verdiler. Iste o an kuskulanip Yasa disi bir seyin icinde degiliz, oyle degil mi? diye sordum gozlerimi kisarak.
V40 i ilk gordugumde tepkim Belediye otobusune gore oldukca kucuk oldu. Yillardir belediye otobusunde seyahat edince insan butun kiyaslamalari ona gore yapiyor. Sofor mahalline oturdugumda aliskanliktan olsa gerek yasli bir teyzenin gelip yer isteyecegi tedirginligini yasadigimi itiraf etmeliyim. Cok sukur boyle bir sey yasanmadi.
Dolmabahce den Bozcaada ya dogru hareket ettik. Ilk olarak hiz kadranini fotografladim. Bunu 127 km hizla giderken yapmak cok kolay degil. Kimseye tavsiye etmiyorum. Yanimdan belediye otobusleri geciyordu. Orada tikis tikis seyahat edenleri gorunce agladim. Ama onlar guluyordu. Iki gun sonra tekrardan aramiza doneceksin bakislariyla beni suzduler. Yaptiklari hos degildi.
Yolda V40 in Adaptive Cruise Control sistemini test ettim. Ondeki araca gore hizi ayarlayan bir sistem bu. Yokus yukari ya da asagi fark etmiyor, ondeki aracla aranizda sizin belirlediginiz mesafeyi koruyacak sekilde ilerliyor araba. Gaza ya da frene kendi basiyor. Buyuk kolaylik seklinde degerlendirilebilir ama sofor karizmasi dedigimiz olgu yara aliyor. Yaa cruise control olduktan sonra ben de surerim seklinde insani yaralayan ifadelere maruz kaliyorsunuz.
Bir de dalginlikla seridinizi asarsaniz direksiyon titriyor ve sizi gerisin geri seridinize donduruyor. Bunu da 2013 yilina geldigimiz bugunlerde bir insan haklari ihlali ve kisi iradesine saygisizlik olarak degerlendirdim. Trafigin emniyeti acisindan dogru olabilir fakat ozgur irade yerlerde. 1789 Fransiz Ihtilalinin kazanimlarini birer birer kaybettigimiz hissine kapildigimi soylemeliyim. Elbette bu ozelligi kapatabildiginizi veya sinyal verdiginiz zaman devre disi kaldigini belirtmek lazim.
Sorunsuz bir sekilde yola devam ediyorduk. Canakkele ye dogru cesitli ilcelerin ve kasabalarin icinden gectik. Burada etraftaki tabelalara bakinca bir gercegi fark ettim. Istanbul dan uzaklastikca dukkan isimlerinde bir ozensizlik, bir vurdumduymazlik goze carpiyor. Mistik Bufe, Ejder Pansiyon, Cogumlu Solaryum bunlardan sadece birkaci. Ozellikle Ejder Pansiyon da durup hangi kafayla boyle bir ismi sectiklerini ve neden hala batmadiklarini sorasim geldi. Fakat yolumuz uzundu.
Gelibolu da arabali vapura binip karsiya gectik. Oradan Bozcaada ya bizi goturecek vapura binmek uzere Geyikli ye dogru yola ciktik. Yol uzerinde mola yerimiz Manzara Restaurant ti. Adindan da anlasilacagi gibi muhtesem bir manzarasi vardi. Ama inanir misiniz bir kere bile donup bakmadim, cunku yemek daha onemliydi. Manzara her yerde vardi.
Yolda, kirmizi i$iklarda, benzincilerde, vapurda hep ilgi odagiydik. Unlu biri oldugum icin ilgiden $ikilmamayi ogrenmeliydim. Fakat sorular genelde kac beygir, fiyati ne kadar minvalinde olunca hayal kirikligina ugradim. Daha yeni piyasaya cikmis bir arabanin benden cok ilgi gormesi uzucuydu. Arabayi suren ben oldugum icin bana da hayranlikla bakiyorlardi. Ayagimizi yerden kesiyo iste turunde cevaplarla tevazumu ve efendiligimi gosterince bana bir kez daha hayran kaldilar.
BOZCAADA
Bozcaada ya vardigimizda aksam olmustu. Hemen otele yerlesip bizi bekleyen yemek masasina kavusmak icin Cabali Balikcisina gittik. Harika bir ortamda, adaya ozgu yemeklerle birlikte leziz bir balik ziyafeti cektik. Yemek yerken baliklarin nasil olup da bin yillardir ayni ucuz numarayi yiyip oltaya geldiklerini sorguladim. Bu konuda kendilerini birazcik olsun gelistirseler su an masada kizarmis halde olmazlardi.
Ertesi gun guzel bir kahvaltinin ardindan kisa bir Bozcaada turuyla adadaki uzum baglarini, plajlari ve yel degirmenlerini gorme sansimiz oldu. Uzum baglari neyse de o yel degirmenleri bana cok ise yariyormus gibi gelmedi. Sanki Biz de ulke ekonomisine katkida bulunuyoruz, bos durmuyoruz dercesine yapilmislardi. Cok uzerlerine gitmedim.
Sonunda kisa sure kaldigimiz ve bir daha gelme istegi uyandiran bu adadan gitme vaktimiz geldi. Esyalarimi toplarken otelin duvarlarina son kez baktim. Zorla duygusallasmaya calistim ama beceremedim.
Donus yolu gidise nazaran biraz daha agir tempoda gecti. Saatlerce araba kullanmis olmaktan mutevellit kendimi tir soforlerinde gorulen birtakim tuhaf hareketleri yaparken buldum. Arabadan inip bacaklari ayirarak hafif kambur yurumek, ileride cevirme var selektorleri yapmak, arabesk dinlemek bunlardan birkaciydi.
Takip aracinda bize eslik eden Volvo yetkilisi Serdar dan telsiz vasitasiyla V40 in bir ozelligini daha ogrendim. Dunyada ilk defa kaputta hava yastigi teknolojisi de V40 ta kullanilmis. Allah gostermesin bir yayaya carpma durumunda kaputtaki hava yastigi devreye girip yayanin kazayi en az zararla atlatmasini sagliyormus. Serdar a Iste simdi gonul rahatligiyla birkac yayaya carpabilirim, tamam dedim. Bunu yapmamak daha uygun olur, tamam dedi. Bu bir test surusu ve bunu denemek icin can atiyorum, tamam diye usteledim. Ic cekti ve Lutfen saga ceker misin, tamam dedi. Saga cektim, bana kendince hakli sebeplerle bunu test etmememizin herkesin hayrina olacagi konusunda kafa sisiren bir nutuk atti. Gonulsuzce kabul ettim.
Gerek kaputta hava yastigi teknolojisi gerekse aractaki sensorlerin iki kollu ve iki bacakli bir siluet algiladiginda devreye giren alarm ve otomatik fren sistemi yillar boyu severek yaptigimiz bir gelenegin tarihe karismasi anlamina geliyordu: Arkadasin uzerine araba surmek. Bir gelenegin daha yok olusunu gozyaslari icinde fark ettim.
Sonuc olarak:
Rampayi 6. Viteste 165 km hizla cikma keyfini yasadim.
Havas Engage Istanbul en ufak ayrintiya kadar bizimle ilgilendi. Son baktigimda takip aracinda Yusuf bana corap oruyordu.
Belediye otobuslerine bir daha binmek istemiyorum.
V40 in iki gunde test edilemeyegini ogrendim. En az 5 yil kullanmak gerekiyor.
Istanbul a yaklastigimizda arabayi biraz daha kullanmak icin Nisantasi ndaki partiye Kars uzerinden gitmeyi teklif ettim. Bunun biraz zaman alacagi ve daha kestirmeden gidersek vaktinde yetisecegimiz soylendi.
V40 tan ayrilirken son kez donup baktim. Bir daha benim gibi sofor bulamayacaksin, biliyorsun degil mi? dedim. Sarildik.
http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder