21 Ağustos 2017 Pazartesi

SAHER FARES : İSLAMİ ŞİDDETİ ANLATIRKEN BAHANELER ÜRETİLMEMELİ

 


SAHER FARES : İSLAMİ ŞİDDETİ ANLATIRKEN BAHANELER ÜRETİLMEMELİ

21.08.2017

Bir insanın kültürünü koruma isteği neden 'ırkçı' olarak yorumlansın ki? Müslüman olduğum ya da olmadığım için kendimi daha iyi birisi olarak görmüyorum

İslam adı altında bir vahşet gerçekleştiğinde her seferinde kullanılan bahaneler daha ne kadar aşındırılabilinir?

Bu hafta İspanya'da Barselona'da kalabalığa giren bir vasıta aracılığıyla gerçekleştirilen saldırıda 13 kişi öldürüldüğünde ve onlarcası yaralandığında ve Haziran ayında saldırganlar Londra Köprüsü ve Borough Market'te insanları bıçaklayarak 'bu Allah için' diye bağırdığında, kurbanların en son umrunda olan şey Batılı elitlerin 'bunun İslamla alakası olmadığı' yönündeki ahkam kesmeleriydi.

Britanya Başbakanı Theresa May 'yeter demenin vakti gelmiştir' diyerek ülkesinin terörle mücadele politikalarının gözden geçirileceği vaadinde bulunmuştu.

Ancak bu terörizmin kökünde yatan nedenlere – ne kadar kutsal sayılırsa sayılsın – Müslümanlar tarafından dürüst ve sağlamlaştırılmış bir bakışla yaklaşılışıp, dinlerinde bu tür bir şiddete yer veren zeminler sancılı bir özeleştiri süreciyle değerlendirilmediği müddetçe hiçbir şey 'yeterli' olmayacak.

Bu şiddet eğiliminin Avrupa'nın sömürgecilik dönemi, modern İsrail devletinin kuruluşu, ya da iklim değişikliğinin de öncesine dayandığını anlamak için yüzyıllar öncesine bakmaya gerek yok…

Sadece birkaç hafta önce 29 Hristiyan, 26 Mayıs'ta Mısır'daki bir tekkeyi ziyaretleri sırasında 'Allah'tan başka yaradan yoktur ve Muhammet O'nun elçisidir' demeyi reddettikleri için öldürüldüler. Yine geçtiğimiz bir iki hafta içerisinde, sayısı net bilinmeyen Hristiyan bir grup güney Filipinlerdeki Suudi, Pakistanlı, Çeçen, Faslı ve yerel cihatçılar tarafından öldürüldü ve bir kısmı da rehin alındı. 31 Mayıs'ta Kabil'deki bombalı saldırıda 90 kişi öldü ve Ramazan ayında Bağdat'ta bir dondurma aracı yanında gerçekleşen saldırıda ise 26 kişi hayatını kaybetti. Bu katliamların hiçbiri 'Bush'un Irak'taki savaşı' ya da ABD Başkanı Donald Trump'ın gündeme getirdiği 'İslam ülkeleri yasağı' ile ilgili değildi.

Çin, Nijerya ya da Kenya gibi ülkeler İslamcıların saldırılarında bahane olarak öne sürdüğü gibi Batılı ya da 'emperyalist' değiller ancak bu ülkelerde de benzeri saldırılar çok kez yaşandı. Gün geçtikçe İslami terörün hedefi olmayan hiçbir yer kalmıyor dünyada…

Londra'daki kıyım; St.Petersburg metrosundaki saldırı; Paris'te tiyatro ve spor stadyumuna saldırı; Brüksel'de seyahet edenleri hedef alan üç bombalı saldırı; geçen yıl Noel'de Berlin'in içine dalan kamyon bu tür eylemlere sadece birkaç örnek…

Yaygın bir şekilde saygı duyulan birçok İslami metinde şiddetle ilgili ve 'İslama inanmayanlara' yönelik baskıyla ilgili detaylı açıklamalar fazlasıyla mevcut. Ve dini olarak eğitilen teröristler tarafından hayata geçirilmelerinin yanısıra günlük olarak dünya çapındaki medrese ve camilerde anlatılan ve uygulamaya sokulan bu sözde kurallar, Batılı liberaller tarafından çocukça bir şekilde 'önemsiz' olarak tanımlanıp kenara itiliyor.

Ancak diğer taraftan erkekler, kadınlar ve çocuklar siyasal sinizmin mihraplarında kurban olarak sunuluyor…

Çözüm için atılabilecek ilk adım, batıdaki medya alimleri tarafından sürekli ortaya atılan ve ülkelerinde ve uluslararası camiada 'ılımlı' olarak tanımlanan birçok sözde Müslüman tarafından da teyit edilen 'bilgileri' sorgulamaktan geçer. İslami şiddeti teşvik eden ve doğrulayan inanılmaz derecede fazla teolojik kaynak ve kanıtın varlığının kabul edilmemesi, bariz bir eksikliktir…

İslam dünyasındaki reformistlerin İslamı mercek altına alıp – hayatlarını tehlikeye atmak pahasına tabii – seslerini, 'İslamofobi' ile suçlanma korkusuyla konuşan batılı elitlerden daha fazla çıkaracağı günler gelecek mi?..

Avrupa'da bazı gruplar haklı olarak şunu soruyor: eğer binlerce elma içerisinde sadece bir tane elma kötü ise, neden tüm elmaları yargılayalım? Ancak şunu da sormak gerekir: eğer o binlerce elma içindeki bir elma benim bahçemi patlatıyorsa…sorun meyveden ziyade ağacın kendisinde olabilir mi?

Bir insanın kültürünü koruma isteği neden 'ırkçı' olarak yorumlansın ki? Müslüman olduğum ya da olmadığım için kendimi daha iyi birisi olarak görmüyorum. Şiddet gittikçe eve daha da yaklaşırken bu tür sorular sormak gerçekten 'yabancı düşmanlığı' mıdır? Ya da, bir insanın kendisini savunmak istemesi neden 'İslamofobik' bir eylem olarak görülür?..

Her gün gerçekleştirilen vahşet karşısında ya da sürekli İslam'ın ne olduğu ya da ne olmadığı konusunda yalan söyleyen siyasetçiler karşısında öfkelenmmek 'İslamofobi' midir?..

Dileğim, dünyanın Müslümanlara karşı durması değil. Sadece bilge insanların gerçekten durup düşünmelerini diliyorum: tüm bu olanların gerçekten İslam'la ilgisi yok mu?..

Gate Stone Institute'dan çeviren Burcu Gündoğan

http://www.birgun.net/haber-detay/islami-siddeti-anlatirken-bahaneler-uretilmemeli-175660.html

 
a45UyF587661-170821140913 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/08/20  14:35 2  65  alelma@yahoogroups.com


 
--

Kendi aybina bakan kimse ve onu islaha calisan kisi, halkin ayibina bakmaz.

Hz.Ali

Hz.Omer, on gunluk mesafedeki ordularinin baskomutanina, savas esnasinda taktik vererek, Ey Sariye!
Dag tarafina, dag tarafina! demistir.
Ve sesini bu uzun mesafeden Hz.Sariye ye duyurmustur.
Bu mevzuda gunumuzden de yuzlerce misal getirmek mumkundur.
Burnu ile duyup, topugu ile koku alanlar, parmak uclariyla veya ayaklariyla gorenler coktur.

Fetullah Gulen

Nevzat Evrim Onal : Dindar, kindar ve asalak nesil

05/04/2016 Sali

Ulkenin emegiyle gecinen insanlari olarak sunu hic tereddutsuz soyleyebiliriz: Islamcilar bu topluma yapismis asalaklar. Topluma hicbir faydalari yok; ondan besleniyor ama ona deger katmiyor ve zayif dusurup sagligini bozuyorlar. Bugun ortadan kalksalar toplum zarar gormez, ama her gun emip tukettikleri buyuk miktarda toplumsal kaynak faydali isler icin kullanilabilir.

Ustelik bu, salt son birkac yilin meselesi degil. Asalaklik, islamciligin fitratinda var. Islamci ideolojinin kokeninin dayandigi ulema, Osmanli tarihi boyunca tek bir anlamli ise yaramamis; ancak surekli toplumsal kaynaklardan otlanmis ve otlanamadigi anda kazan kaldirmistir. Imparatorluk maliyesi iflas edip toprak rejimi bozuldugunda ilk isyan edenler, ciftci olup da toprakla ugrasmamak ve bos beles yasamak icin medreselere dolusmus suhtelerdi*. Ulema, imparatorlugu kurtarmak icin yapilan her modernlesme cabasina bencilce direndi, fetva uzerine fetva cikartti ve devrim tarafindan supurulene kadar memleketin kanini emdi. Bu baglamda, gericilerin cumhuriyet devrimlerinden en fazla dillerine doladiklarinin harf devrimi olmasi mantikli; cunku harf devriminin bir hedefi gercekten de ulemanin, yani isi gucu tek bir kitabi okuyup isine geldigi gibi yorumlamak olan, skolastik cag kesislerinden beter asalaklarin toplumsal etkisini kirmakti.

Hazmedemedikleri, bunun basariya ulasmis olmasidir.

Ne var ki bu basari, cumhuriyetin ilericiligi ozel mulkiyet duzeninin sinirlarina carpana kadar surdu. Kapitalizmin issizlik ve sefalete mahkum ettigi toplumsal kesim buyudukce, Marx in Komunist Manifesto da aylaklik icinde curuyen yigin olarak tanimladigi ve gerici entrikalara kendini satmaya yatkin oldugunu vurguladigi lumpen proletarya, islamcilik tarafindan din afyonuyla uyusturulup ucuza satin alinarak bu topraklara uygun bicimde kurgulandi.

Bu kurgunun hamileri, Turkiye nin en gerici mulk sahipleri, haciaga lardi. Uretim namina hicbir isin ucundan tutmayan bu adamlar, zenginliklerini esasen devlet himayesinde gayrimuslimlerin mallarini yagmalayarak, bilhassa Demokrat Parti nin 6-7 Eylul provokasyonu sayesinde edinmisti (ornegin Beyoglu ndaki is hanlarinin cogunun 1955-56 arasinda tuhaf bicimde el degistirdi). Benzer bir surec metropoller goc ile buyurken yasanan gayrimenkul zenginlesmesinde, kamu arazilerine cokulmesiyle isledi. Boylelikle islamci zenginler, kendilerine en uygun para kazanma yontemleri olan rantiyelik, esnaflik ve ticarette hakim hale gelerek kapitalizmin finans haric her uretmeden kazanma yontemlerinde ustalastilar.

Toplam ogrenci sayisi bir milyonu asmis imam hatip sacmaligi buraya oturuyor. Bu kadar imama ihtiyac yok. Halkin bu yonde ozel bir talebi de yok; aksine kontenjanlar bos kaliyor ve insanlar cocuklarini kaydettirsin diye kirk takla atiliyor. En dindar aileler bile imam hatip okullarini son care olarak goruyor ve cocuklarinin gercek bir meslek edinmesini istiyor. Ne var ki islamci para babalarinin, iktidarlarina bekci ve deger uretmeyen getir gotur isleri icin emirlerine amade olacak, kafasi pek calismayan, gerektiginde icinden cihatci devsirilebilecek bir genc lumpen yigina; yeni bir asalak suhte kusagina ihtiyaci var.

Soruyorum: Hirsizlik, tecavuz, subyancilik ve akla gelen her turlu ahlaksizligin buradan fiskirmasinda sasilacak bir sey var mi? Insani ahlakli kilan, her seyden once ozsaygi ve ozguvendir; bunlari da emegiyle deger uretme becerisine sahip oldugunu gormesi saglar. Tek faydali isin ahirette hurilere kavusmak icin ibadet oldugunu dusunen, deger ureten emegi nafile bir caba goren ve islamin iktidari icin her alcakligi mubah sayan insanlar ahlakli olamazlar.

Ve tersi de dogru: Bu ulkenin iscilerinin onemli bir bolumu sagci ideolojilerin etkisinde kendi cikarlarini goremiyor ve savunamiyor olabilir; ama islamci guruhun icinde isciler cok kucuk bir azinlik.

Bugun, bir kez daha, 2013 Hazirani ndaki gibi karsi karsiya duruyoruz. Bir tarafta ulkenin egitimli, aydinliktan yana, dinsel degil modern kurallarla yasamak isteyen, kentli emekcileri var, biz variz. Diger tarafta ise bize hakaret eden, baski ve siddet uygulayan cahil, gerici, asalak lumpenler.

Biz olmasak, bu ulkeyi bir gun dahi donduremezler. Emegimizle bu faydasiz softalari beslemek zorunda degiliz. Imam yetistirmeyen imam hatipler kapatilsin diyen Gericilige Karsi Aydinlanma Hareketi, tam da bu karanliktan cikis yolunu gosteriyor.

evrimonal@gmail.com @nevzatevrimonal www.facebook.com/nevzatevrimonal

Medrese ogrencisi demek olan suhte, ayni zamanda softa kelimesinin kokenidir. Konuyu merak edenler, Celali Isyanlari oncesi ve sirasinda dolup tasan medrese imarethanelerinin nasil bugunku Ensar Vakfi na benzer tecavuz yuvalari olduguna dair tarihsel bilgiler icin Prof. Mustafa Akdag in Turk Halkinin Dirlik ve Duzenlik Kavgasi: Celali Isyanlari eserine bakabilir.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/nevzat-evrim-onal/dindar-kindar-ve-asalak-nesil-151478


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder