4 Nisan 2019 Perşembe

F-35 MESELESİNİ BİR DE BENDEN DİNLEYİN

S400 alımını cezalandırmak için F35 projesinin öne sürülmesi tamamıyla Türkiyeyi hizada tutmak içindir.
Bu Türkiye'yi hizada tutmak için kullanılan ve daha da kullanılacak olan pek çok yöntemden yalnızca birisidir.

Hemen önümüzde duran ekonomik krizde de IMF'li çözüm yoluna girdiğimizde Türkiye'yi hizaya sokacak siyasi talepler de geldiğini göreceğiz.
Bu hem kel, hem de fodul olmamızın getirdiği bir sonuçtur.

Dünyada doların azalacağını, pahallanacağını, ve aslında küresel ticarette şantaj aracı olarak ve ekonomik savaş aracı olarak kullanıldığını gören hem diğer batılı ülkeler, ve diğerleri olabildiğince önlem aldılar.
Önümüzdeki küresel dolar krizinde az çok onlar da hırpalanacak, ama biz tam zıçarken fenersiz şekilde yakalanmış olacağız.

Demem o ki, dış politikada devletler hem kel, hem de fodul olmamalı.
Yoksa bedeli ağır olur.

Şimdi gelelim, F-35 konusuna.
F-35 ile ilgili pek çok belge okudum, hazırlanmış videoları izledim, çok zaman geçti.
Kafamda oluşan fikir şudur.

1) Bu uçak deli pahallı. O kadar ki, ona en yakın rakibinden belki de on kez daha pahallı. Ve aynı zamanda bu uçağın işletme giderleri de deli yüksek. Öyle böyle değil. Oysa savaş ya da barışı korumak aynı zamanda bir ekonomik strateji işi. Ülkeyi silahlanmaya harcanan kaynaklarla yenilgiye mahkum etmek dahi mümkün. Kaldı ki, 2nci Dünya Savaşında yüksek teknolojili, üstün işçilikli, kalitesi yüksek ama pahallı ve üretim süreci zor olan silahlarla savaşan Almanların ucuz, modüler ve yüksek üretim hızına dayalı silahlanma çabaları karşısında çaresiz kaldığını gördük.

2) Bu uçak çok sorunlu. Bu sorunların bazıları yapısal ve ortadan kaldırılması mümkün bile değil. Büyük olasılıkla uçak dünyaya gelmiş bir malformasyonlu bebek gibi var olacak.

3) Bu uçak için oluşturulmuş şartname çok ağır. Bu uçağın her işi yapması ve en son kertede yapması isteniyor. Oysa ki, doğa kanunları buna engel. Elde edilen şey tıpkı devekuşu gibi, ne iyi uçuyor, ne iyi kaçıyor.

4) Bu uçağın en önemli özelliği olan görünmezliğin ise yakın zamanda devreye girecek üstün teknolojili radarlar karşısında bir işe yaramayacağını bekliyorum. Görünmezlik teknolojisi şimdi bir savaş olsa çok işe yarayacak, ancak yirmi yıl sonra büyük olasılıkla bütün uçaklar görünür olacaktır. Görünmezlik konusuna o kadar da kafayı takmayalım bence.

5) Bu uçak bir şekilde yüksek masraflar ve gayretlerle savaş alanlarında aktif olarak kullanıma konulana kadar, en geç birkaç yıl içerisinde pek çok ülkenin pilotsuz savaş uçaklarını, çok daha ucuz, çok daha büyük sayılarda, çok daha komplike görevleri yapabilir olacak şekilde pek çok ülke hava kuvvetlerinde göreceğimizi bekliyorum. Bakın Türkiye bile çok geç başlamış olmasına rağmen dronlar, IHA'lar, SIHA'lar üzerinde umulundan çok daha kolay,hızlı, başarılı sonuçlar elde etmiştir. Benim öngörüm Türkiye'nin ve diğer pek çok ülkenin de çok uzak olmayacak bir gelecekte, silahlı kuvvetlerinin bütün alanlarında akıllı, yapay zekalı, yüksek üretim hızına, düşük maliyetlerle ulaşabilen, daha az ar - ge gerektiren mühimmatlar ve silahlar kullanacaktır. Büyük olasılıkla bu F-35'lerin aktif kullanımından da önce olacaktır.

Şimdi bu ahval ve şerait içinde bizim öyle 15-20 yıl sonrasına değil, hemen yarına hazır olacak savaş uçaklarımız olmalı.
Bunların geleceğin teknolojik gereksinimlerine uygun şekilde değil, hemen yarın gereken şartlara sahip olması yeterlidir.
Kazanacağımız zaman bize daha yüksek teknolojili diğer silahlara ulaşmamız için faydalı olacaktır.

Gelim F-35 alternatiflerine.
Pek çok isim dolaşıyor.
Ama bilmek gerek, bütün bu seçenekler asla F35 muadili değildir.
Çünkü F35'in şartnamesi çok yüksek bir seviye tutularak hazırlanmıştır. Zaten bu nedenle ütopik, ağır masraflı, gerçekleştirilmesi imkansıza yakın, verimsiz olma ihtimali olan bir uçak olarak ortaya çıkmıştır.

Böylesi silahların alınması, ortak üretimi aynı zamanda stratejik tercihlere göre de olur.

Sayılan seçenekler içinde akla en yatkın gözükenler Saab JAS 39 Gripen, ve Rus Sukhoi Su-57'dir.
Bunlarla ortak üretim ve teknoloji transferi için görüşmeler yapılabilir.

Çin ve Hindistan'ın da yine Ruslarla ortak yürüttükleri projeler vardır.
Ama bu projelerin ürünü olan uçakların ortak üretimi için yine de Ruslar ile masaya oturmak gerekir.

İsveç uçağında Amerikan malı ara ürünler kullanılmaktadır.
Doğal olarak bu uçağın ortak üretimine bu yönüyle Amerikan yönetimi taş koyabilir.
Ya da bu uçakta kullanılmak üzere başka motor aranabilir.
Ancak, bilmek gerek ki, bu uçak çalışan, uçan, başaran, seri üretilen bir uçaktır.
Yani öyle konsept tasarım falan değildir.

Rus uçağı ise henüz prototiptir, seri üretimi yoktur.
Henüz çözülmemiş bazı problemleri vardır
Hala daha AR-GE'ye ve masrafına muhtaçtır.
Zaten Ruslar da bizi bu projeye dahil ederse, bu projenin devam eden AR-GE maliyetlerine katılmamız için razı olurlar.

Benim düşüncem, bu her iki uçak için müzakereler başlamalı.
Bu arada milli savaş uçağı projesinde de hızlanmak gerekli.
Ve eş zamanlı olarak insansız savaş uçağı projesini başlatmak gerekir. Bu konuda elde bulunan İHA ve SIHA'ların yeteneklerini her gün artıracak şekilde yeni modeller üzerinde yürümek çok daha hızlı ve verimli olabilir. Örneğin jet motorlu SIHA'lar, süpersonik SIHA'lar, derinlemesine darbe vurabilen silahları taşıyabilen SIHA'lar, görünmezlik özelliği güçlendirilmiş SIHA'lar ve bunun gibi.

Son olarak Amerikalıların olası bir Türk-Yunan savaşında Yunan tarafını tutarak Ege ve doğu Akdenizde Türk donanması ile şiddetli bir deniz savaşına girmesi üzerine kurgulanmış bir plan tatbikatı yaptığını hatırlatalım.
Evet, bizim stratejik düşmanımız Amerika'dır.

İmkan ve kabiliyetlerimizin onu karşılayacak, en azından caytıracak kadar olması gerekir.
Bu nedenle Anadolu'yu çevrereyen bütün denizlerde ve özellikle de doğu Akdeniz ve Ege'de düşman donanmalarına yönelik akıllı, sinsi, görünmez, hızlı mühimmat ve deniz araçları geliştirmek ve bunlara yatırım yapmak gerekecektir.

Benim bu konuda dikkat çekmek istediğim bir silah akıllı mayınlardır.
Bu tür silahlarda her birisi yeni bir kategori yaratabilecek pek çok tasarım olabilir.
Yaratıcı ve üretici beyinlerin bu konuya yönlendirilmesinde fayda vardı.

Örneğin, bekleyeceği yere kadar kendisi gidebilen ve bekleyebilen mayınlar.
Hedefini seçebilen mayınlar.
Dost düşman ayrımı yapabilen mayınlar.
Dibe yatıp uzun yıllar bekleyebilen ve uzaktan harekete geçirilebilen mayınlar.
Uzaktan kontrol edilebilen mayınlar.

Çok lafın özü.
Ağlamak bize yakışmaz.
Bu güne kadar yapmadıklarımızı, yapamadıklarımızı artık yapmak zorundayız.
Ve AKP hükumetlerinin boka buladığı ekonomik durumdan da yine biz kendi gayretlerimizle çıkmak zorundayız.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  



F-35 MESELESİNİ BİR DE BENDEN DİNLEYİN

Habertürk yazarı Serdar Turgut ABD ile yaşanan F-35 gerilimini yazdı. Turgut yazısında "F-35'ler ile ilgili Türkiye'ye sevkiyatların durdurulduğu ve burada eğitim görmekte olan Türk pilotlarının eğitiminin durdurulduğu açıklamaları geliyor. Ancak bunların gerçekten işleme konulup konulmadığı kesin değil nitekim aksine açıklamalar da geliyor sonuçta 'Görüşmeler sürüyor' da deniliyor. Buradaki asker kaynaklarımla ve yönetime yakın uzmanlarla konuyu konuştum; şimdi bu meselede gerçekler şöyledir" diyerek yaşananları anlattı. Serdar Turgut'un yazısı

04.04.2019

Türkiye ile Amerika arasındaki sorunlar üzerine çeşitli ajansların geçtiği haberlerin çoğunluğu Amerikan kaynaklarının kontrolünde oluyor bu yüzden aralarında tarafsız objektif kalmayı başaranların sayısı hayli az.

Dünya medyasında da özellikle Amerika kaynaklı medyadan gelen haberleri fazla sorgulamadan kullanma adeti olduğundan sonuç doğruların değil yanlışların anlatıldığı bir sürece varılması olabiliyor.

ABD'NİN ŞANTAJ İÇİN KULLANDIĞI F-35 PROGRAMININ GERÇEK DURUMU

ABD-Türkiye arasındaki S-400 krizi ve bununla bağlantılı Amerikan tarafının çıkardığı F-35 krizi meselesinde de bu oluyor.

Her görüşmede her Amerika kaynaklı haberde tekrarlanan görüş bu.

Nitekim Washington'daki bazı birimler bu görüş doğrultusunda bazı adımlar atmaya başladılar bile.

F-35'ler ile ilgili Türkiye'ye sevkiyatların durdurulduğu ve burada eğitim görmekte olan Türk pilotlarının eğitiminin durdurulduğu açıklamaları geliyor.

Ancak bunların gerçekten işleme konulup konulmadığı kesin değil nitekim aksine açıklamalar da geliyor sonuçta "Görüşmeler sürüyor" da deniliyor.

Buradaki asker kaynaklarımla ve yönetime yakın uzmanlarla konuyu konuştum; şimdi bu meselede gerçekler şöyledir:

İŞTE GERÇEKLER

-Türkiye F-35 programında sadece jetleri satın alan ülke konumunda değildir. Bu jetlerin üretim sürecinde hayati konumda olan bir ülkedir Türkiye.

u anda Türkiye yerine başka ülke hemen bulunamadığı takdirde Türkiye olmazsa bu ABD'nin çok önem verdiği F-35'lerin yerde bile yol alması mümkün değil.

-Programın uygulanması tahmin edildiği gibi yürütülemiyor. Konuyu sorduğum bir asker kaynağım F-35 programının durumunu berbat olarak açıkladı. (it is really a mess)

-Washington'da Government Accountability Office (Hükümet Hesap Verilebilirlik (şeffaflık) Ofisi) adlı bir devlet birimi de var. Bunun raporlarına göre F-35'lerde şu anda hemen düzeltilmesi gereken 966 adet hata bulunuyor.

-Program şu anda jetlerin 'Operasyonel test sürecinde' (operational testing period) bulunuyor.

Bunun eylül sonuna kadar bitirilmesi gerekiyordu. Ancak Pentagon'un 'Operational Test and Evaluation' birimi var. direktörü de Robert Behler. Bu birime yakın kaynaklarla konuştuğumda sürecin belirlenen zamanlama içinde bitirilip tamamlanmasının nerdeyse imkansız olduğunu söylüyorlar.

MASRAFLAR DEV GİBİ

-Yapılan tespitlere göre şu anda bile programda belirlenen masraf düzeyi 150 milyar dolar aşılmış durumda ve fazla masraflar her gün tırmanıyor.

-Bunlar sadece teknik sorunlar değil aynı zamanda ABD açısından bir ulusal güvenlik sorunu da. Sadece ABD önümüzdeki 12 yıl içinde yılda 100 F-35'i uçak başına 80 milyon dolardan almayı planlıyordu. Üretim sürecinde aksamalar düzeltilmezse bunun şu anda karşılanabileceği bile şüpheli.

TÜRKİYE'NİN DE KOZLARI VAR

Evet ABD'nin bize S-400 füzesine karşı şantaj olarak kullanmaya çalışacağı F-35 programındaki durumlar böyle.

Dediğim gibi bunların üretim sürecinde Türkiye'nin hayati konumu bulunuyor. ABD'nin tehdit ettiği gibi Türkiye bu programın dışında bırakılırsa zaten sallanmakta olan dev projenin tamamen çökmesi ihtimali bile var.

ABD tarafı bu yüzden konu hakkında hala daha konuşmak ve bir uzlaşma yolunu bulmak istiyor. Savunma bakanının son açıklaması da bu yönde.

Bunları bilelim de tavırlarımızı alırken daha net ve bilgili olabilelim.

https://www.haberturk.com/f-35-meselesini-bir-de-benden-dinleyin-2423419

--
AltNot
--
a45UyF587661
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Benim naciz vucudum elbet bir gun toprak olacaktir ancak Turkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

-   -   -   -   -   -   -   -   -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

103. DININ GEREKSIZLIGINI KANITLAYAN SEY ANLASILMASININ OLANAKSIZ OLMASIDIR

Din butun insanlara gerekli olsaydi, butun insanlar tarafindan anlasilir olurdu. Eger bu din, insanlar icin en onemli sey olsaydi, Allah'in iyiliginin, dinin onlar icin her seyden daha acik, daha belirli, daha olumlu olmasini istemesi gerekildi. Insanlarin esenligi icin bu kadar esasli olan bu seyin, yani dinin, insanlarin en az akil erdirdigi ve bilginlerinin yuzyillardan beri, en cok mucadelede bulundugu bir sey olmasi sasirtici degil midir? Vahiy indirmek tenezzulunde bulunan bir Allah'in amaclarini, arzularini yanlis anladiklari gerekcesiyle, ayni dinin rahipleri, imamlari bile aralarinda ittifak etmeyi simdiye kadar basaramamislardir.

Yasadigimiz dunya, bir genel meydana benzer ki, cesitli noktalarina bircok sarlatan dagilmistir. Bunlarin her biri arkadaslarinin verdikleri ilaclari kotuleyerek, yoldan gecenleri kendisine cekmeye calisir. Her dukkanin kendi musterisi vardir ve bunlar en iyi iyilestirici ilaclarin kendilerinde olduguna inanirlar. Uzun sure kullanilmasina ragmen, hastalar kendilerini daha iyi, ya da baska bir dukkanin sarlatani pesi sira kosandan daha az hasta hissetmezler.

Sofuluk, insanin ta cocuklukta tutuldugu bir hayalgucu hastaligidir. Sofu bir kimse, bir hastadir; ilac yapa yapa hastaligini artirmaktan baska bir sonuca varmayan bir "karasevda" tutkunudur. Bilgili kimse bu ilaclarin hicbirini almaz, iyi bir rejim izler; ayni zamanda kendisini doganin eylem ve etkisine birakir.
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Ve isin korkunc yani, farkli dusundugunuz icin sizi oldurecek olmalari degil, hakli olabilecekleriydi.
Iki kere ikinin dort ettigini nereden biliyorduk ki?
Yercekimi diye bir sey oldugunu nereden biliyorduk ki?
Gecmisin degistirilemez oldugunu nereden biliyorduk ki?
Madem gecmis de denetlenebiliyordu soylenecek ne kaliyordu ki geriye?

George Orwell1984
%
Ama sizin dunya dediginiz yer bu evrende kucucuk bir nokta.
Insanoglu da minicik, umarsiz!
Ne kadar zamandir var ki?
Milyonlarca yil kimse yasamadi dunyada.

George Orwell1984

-   -   -   -   -   -   -   -   -
Dinbilim, bastan asagi bir akil disilik, varsayim ve dusler mabedi, altyapisiz bir ustyapidir.

BIERCE,AMBROSE (1842-1914) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

-   -   -   -   -   -   -   -   -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder