20 Nisan 2019 Cumartesi

KIRAÇ GÜNAYDIN’A KONUŞTU ORTALIK KARIŞTI

Bir kolejde okumuş, lise öğrenimini İngilizce olarak tamamlamış bir kişi olarak konuşuyorum.

İngilizce ve ikinci bir dil eğitimi yalnızca lise düzeyinde değil, ilk okuldan itibaren yoğun şekilde yapılmalı.
Dil öğrenimi öyle yalnızca haftada sayılı ders saatleri ile başarılabilcek bir şey değildir.
Bunun için öğrenimin yoğunlaştırılması gerekir.
Dil öğrenimi yapan çocukların ve yetişkinlerin öğrenmek istedikleri dili gündelik yaşamda da kullanmaya çalışması, bunu başarması gerekir.
Bizim hocalarımız ders içinde Türkçe kullanımını cezalandırırdı, ders dışında ise hafta sonları İstanbul'un turistik yerlerinde turistlerle konuşmamızı teşvik ederlerdi.
Matematik, fizik, biyoloji ve diğer pek çok dersi İngilizce aldık.
Bu bizim gelecekte bir bilim dili olan İngilizce ile aşina olmamızı sağladı.
Örneğin ben bir tıp doktoru, çocuk hastalıkları uzmanı olarak çok rahat şekilde literatür takip edebildim, yenilikleri en iyi şekilde izleyebildim.
Mühendisler ve diğerleri içinde teknik İngilizce bilmek çok faydalı olmaktadır.

Gelelim eleştirilen noktalara.

Sokaklarda gördüğümüz, uydurukça ya da yabancı dilde mağaza ya da marka tabelalarına.
Bunları yapanlar İngilizce bilen özentiler değildir.
Yabancılara özenenler tam tersine dil bilmeyen halktır.
Dil bilenler ise bu olgudan son derece rahatsızdır.
Örneğin, bilişim alanında çalışanlar yabancı dil bilseler bile Türkçe kullanmaya çok özen gösterirler:
Oysa bilişim ve dijital teknolojiler çok sonraları ortaya çıkmıştır.
Ve bu alanın ülkemizdeki kurucularının tamamı çok iyi İngilizce bilir ve konuşurdu.

Plaza dilini konuşanlar ise iktisatçı ve ekonomi alanından kişilerdir.
Bunlar ise sanıldığı gibi kolej eğitimi almamıştır.

Yalnızca İngilizce değil, yabancı dil bilenler genelde entelektüel kişilerdir.
Bunlar ulusal kimlik, milli değerler konusunda bilinçlidir.

Tam tersine bilinçli olmayanlar ise dil bilmeyen sokaktaki halktır.
Bu halkı hedef tahtasına koyan ticari kuruluşlar da ona göre marka isimleri seçmektedir.

İkinci eleştiri noktası kültürel dejenerasyon konusudur.
Evet, ülkemizde bir kültürel çürüme vardır.
Ben ise bu konuda en büyük sıkıntıyı dinde, dindarlaşmada, dincileşmede görüyorum.
Evet, ülkemiz insanları Arapça konuşmadan din üzerine iki kelime edemez oldu.
Ve ülkenin din ekseninde Araplaşması gerçek bir çürümedir.
Bu çürüme çocukların Kur'an kurslarında, yatılı okullarda, imamların olduğu her yerde taciz ve tecavüzünü olağanlaştırmıştır.
Yine aynı sebepten dolayı halkın bir bölümü diğer bölümünü kafir olarak göremekle beraber, onların canını, malını, ırzını hak ve helal görür hale gelmiştir.
İslam bütün zamanlar boyunca ve dünyanın her yerinde olduğu gibi halkı bölmüş, ikilik yaratmış, kendini has Müslüman sayanların diğerlerine karşı suç işlemesini azmettirmiştir.

Kültürel dejenerasyon konusunda ikinci nokta artık toplumun anlamakta zorlandığı en adi seks skandalları dil bilen, yabancı ülkeye gidep gelen kesimden değil, köylerden, kasabalardan çıkmaktadır.
Ulusal gazetelerin üçüncü sayfalarını okumanızı tavsiye ederim.
Anadoluda artık en yakası bağrı açılmadık ahlaksızlıklar yaşanmaktadır.
Ve bunların dil bilmekle, dil eğitimi ile en ufak ilgisi yoktur.

Üçüncü eleştiri noktası ise insanları yabancı müzikle maymunlar gibi dans etmesi  konusudur.
Dans, müzik evrenseldir.
Ve bu konularda toplumu terbiye etmeye yeltenmek ancak totaliter, zorba toplumlarda olur.
Herkes dilediği, keyif aldığı müziği dinler, arzu ettiği şekilde dans eder.
Kıraç eğer bu konuda rahatsızsa, ki benzeri şikayetleri bazı ozanlarda, Türkücülerden de duydum, bunların yapmaları gereken yasak talep etmek değildir.
Oturacaklar işlerini iyi yapacaklar, çok kaliteli müzik eserleri üretecekler, unutulmuş halk oyunlarını keşfedecekler.

Örneğin, ben çok yer görmüş, çok yerde yaşamış bir kişi olarak Anadolu'da bulunduğum her yerin oyununu bilirim.
Benim bulunduğum topluluklarda, gecelerde, eğlencelerde horon, zeybek ve diğer oyunlarda oynanır, göbek de atılır.
Ama ben tango kurslarına da gittim.
Ve doğrusu bir gün tangonun bizim milli danslarımızdan birisi olmasını da çok isterim.

Sanata yasak olmaz, sanatta yönetim de  olmaz.
Sanatçılar sanatçılıklarını iyi yaparlarsa bir sıkıntı da olmaz.

Benim önerim her Türk vatandaşı gencin liseyi bitirdiğinde en az iki dili akıcı şekilde konuşabilmesini sağlayacak şekilde dil öğrenimi görmesidir.
Bundan başka her genç liseyi bitirdiğinde en iyi şekilde on parmak F klavye ile yazmasını bilmeli.
Ve aynı zamanda amatör otomobil ehliyetini de almış olmalı.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

KIRAÇ GÜNAYDIN'A KONUŞTU ORTALIK KARIŞTI

Kıraç'ın "Okullarda eğitim İngilizce olmamalı" sözleri nedeniyle başlayan tartışma sosyal medyaya taşındı

18.4.2019

Kıraç'ın GÜNAYDIN'a verdiği röportajdaki "Okullarda eğitim İngilizce olmamalı" sözleri olay oldu.

Sanatçının sözleri nedeniyle başlayan tartışma sosyal medyaya taşındı. Konu Twitter'da TT oldu. Bu arada Kıraç gelen tepkiler üzerine yeni bir açıklama daha yaptı: "Türkü bile söylemeyen çocuklarımız binlerce yıllık halaylarımız dururken her yerde İngilizce şarkılarla maymun gibi anlamsız hareketlerle dans ediyor. "

İNGİLİZCE EĞİTİM KALKMALI

Kıraç: "Türkiye'de İngilizce eğitime son verilmeli. Çünkü anne ve babalar İngilizce'yi en önemli ders olarak görüyor. İngilizce eğitim Türk yaşam şeklini darmaduman ediyor. "



https://www.sabah.com.tr/magazin/2019/04/18/gunaydina-konustu-ortalik-karisti

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Milli mucadelelere sahs hirs degil milli ideal milli onur sebep olmustur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

131. HIC KUSKU YOK; TEMSIL ETTIKLERINI SOYLEDIKLERI ALLAH GIBI, COGUNLUKLA ZALIM VE ACIMASIZ ZORBALAR OLAN VE DINI ANCAK ESIRLERINI DAHA COK HAYVANLASTIRMAK, ZINCIRLERI ICINDE DAHA KOLAY YIYIP YUTMAK ICIN KULLANAN HUKUMDARLARIN IHTIRASLARINA KARSI DIN, DAHA ETKILI BIR GEM, DAHA ETKILI BIR ENGEL DEGILDIR

Bize diyorlar ki, "Hukumdarlarin ihtiraslarina karsi tek hakim, tek engel hizmetini goren bir 'Allah'fikrini olsun birakiniz kalsin". Ancak biraz insafli konusulsun.

Genellikle Allah'in gostericileri olduklarini soyleyen hukumdarlarin ruhu uzerinde, bu Allah korkusunun yaptigi etkiyi, saygi duyarak gorebilir miyiz? Bu etkiyi begenebilir miyiz? Kopyalarina bakarak orijinali hakkinda ne karar verilmelidir? (Yani Allah'in kopyasi olduklarini soyleyen krallara, hukumdarlara bakarak, Allah'in kendisi hakkinda ne karar verilmelidir?)

Gercekten hukumdarlar, Allah'in gostericileri, surekli olarak yeryuzunde Allah'in yerini tuttuklarini soyluyorlar. Ancak, kendilerinden daha kudretli bir Allah korkusu, kavimlerin refahi konusunda onlari ciddi bir sekilde calismaya zorluyor mu?

Gorunmez bir hakimin onlara vermesi gereken bu sozde korku, hukumdarlari adaleti ve dogrulugu daha cok koruyan, daha aciyan, uyruklarinin can ve mallarina daha az ocgozlu, zevk ve sefalarina duskunlukte olculu, gorevinde daha dikkatli yapiyor mu? Sozun kisasi; sayesinde hakim olduklarini soyledikleri bu Allah, rehberleri, koruyuculari ve babalari olduklari kavimleri bin turlu zulum ve buyuk sikintiya ugratmaktan, bu hukumdarlari men ediyor mu? Insan gozlerini acsin, yeryuzunde gozlerini gezdirsin. Her yerde, ancak kotulukleri altinda ezdikleri ya da, acimasizca kotu hirs ve havalarina (savasa ve katliama sevk ederek) kurban ettikleri esirleri daha cok hayvanlastirmak icin dini kullanan zorbalar tarafindan yonetilen insanlar gorulur.

Hukumdarlarin ihtiraslarina dizgin gorevi gormek soyle dursun, din, kendi ilkeleri geregi, dizginlerini saliverir. Din, onlari, ihtiraslarina direnme izni milletlere asla verilmeyen tanrisalliga donusturur.

Din, hukumdarlari serbest birakir, onlar icin her yasagi mubah kilar ve bunlarin ezdigi kavimlerin zekalarini ve ellerini zincirlemeye calisir. Yeryuzu ilahlarinin (hukumdarlarin) kendilerini her herzeyi yemeye yetkili gormeleri ve uyruklarini heveslerinin ya da hirslarinin en alcak araclarindan baska bir gozle gormemeleri sasilacak sey midir?

Din, her ulkede, "tabiatin hudayi mutlaki"ndan (yani Allah'tan), acimasiz, hoppa, keyfi kanun olan bir zorba yapmistir. Huda-hukumdar, yeryuzundeki temsilcileri olan hukumdarlar tarafindan fazlasiyla iyi taklit edilmistir. Her yerde din, milletleri zincirleyip uyutmak icin dusunuimus gorunur. Ta ki, kendilerini yiyip yutmasi, ya da cezalandirmaksizin bedbaht etmesi icin tanrilarina kolaylik gostersinler.

- - - - - - - - - - - - -
Bilincleninceye kadar asla baskaldiramayacaklar, ama baskaldirmadikca da bilinclenemezler.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Her sey bir yanilsamaysa ve aslinda hicbir sey yoksa?

O zaman, kesinlikle haliya fazla para verdim.
ALLEN,WOODY (Allen Stewart Konigsberg) (1935) ABD'li komedyen, yonetmen ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder