6 Nisan 2019 Cumartesi

Bu gün öne çıkan bazı makaleler... 2019-04-6



================================

ÜMİT ZİLELİ: Endişe etmeyin sadece kepaze oluyorlar!. .

Aklımızla alay ediyorlar…

Düşünün devletin tüm maddi manevi gücünü tepe tepe kullandılar AKP Genel Başkanı her gittiği yerde Cumhurbaşkanlığı forsu takılı kürsülerde konuşma yaptı… Uçaklar helikopterler makam araçları emrindeydi… Özellikle büyük kentlerde başta İstanbul olmak üzere belediyenin projelerini bile Cumhurbaşkanı anlattı!. .

İçişleri Bakanı hem miting yaptı hem güvenlik güçlerini yönetti; başta Mansur Yavaş olmak üzere muhalefet başkan adaylarını meclis üyesi adaylarını suçladı "görevden alırız" diye açıkça tehdit etti… Yüzlerce meclis üyeliği adayının kimlik bilgileri fotoğrafları yandaş medyada servis edildi hedef gösterildi!

Halka alenen yüzlerine bakarak muhalefete oy vermeleri durumunda hizmet alamayacakları söylendi; en yetkili ağızlardan "Merkezi hükümetle uyum içinde olmayanlara oy vermeyin" denildi "Bunlar maaşları bile ödeyemez " diye alay edildi… Peki ne oldu?

-En önemli büyükşehirleri en önemli kentleri Millet İttifakı kazandı!. .

Hem de tüm güç gösterisine tehdide karşın!. . Tabii ki hazmedemediler ancak Adana Antalya Mersin Eskişehir Aydın tüm Marmara'da boyun eğmek zorunda kaldılar yapacak bir şeyleri yoktu!. . İstanbul ve Ankara ellerinden kayıp gidince ise deyim yerindeyse çıldırdılar!. . Günlerdir İstanbul ve Ankara'nın ilçelerinde oy sayımları yapılıyor…

Ankara'da kaybettikleri kesinleşti ama hala peşini bırakmıyorlar… İstanbul'da ise defalarca oy sayımı yapılan ilçelerde yine itiraz üstüne itiraz yapıyor AKP; adeta "mucizevi" şekilde oyların değişmesini bekliyorlar…

-Mucizenin ancak fantastik filmlerde romanlarda yaşanabileceğini bir türlü kabul etmeye yanaşmıyorlar!. .

Mızrak çuvala bir türlü sığdırılamıyor!. .

Emin olun artık hepimizin başı döndü…

Kaç ilçede sayım bitti kaçında sayım sürüyor ben karıştırdım gerçekten!. . Ancak tüm sayımlarda farkın kapanması bir türlü mümkün olmuyor!. . Baktılar ki bir şey değişmiyor bu kez ilçelerde seçimlerin iptaline kadar vardırdılar itirazlarını…

Mesela Büyükçekmece'de sayımlardan bir şey elde edemeyeceklerini anlayınca bu kez seçim öncesinde seçmen kaydırıldığı iddiasıyla bu ilçede seçimin tamamen iptalini bile istediler ancak İl Seçim Kurulu bu isteği reddetti. Bu arada Büyükçekmece Nüfus Müdürü'nün tutuklandığı da ortaya çıktı!. .

İstanbul ve Ankara'da seçimlerin kaybedildiğinin anlaşılmasının hemen ardından şöyle bir iddia ortaya atılmıştı:

l İlçe Seçim Kurullarında görev yapan yargıç ve çalışanların sandıklarda başkan ve üye olarak çalışanların kimlik bilgileri İstanbul Valiliği tarafından istendi!. .

Bunun doğru olduğu da Devlet Bahçeli'nin "Bu memurlar araştırılmalı FETÖ ile iltisaki var mı bakılmalı" sözlerinden sonra ortaya çıktı!. . Hatta yanaşma basında bir İlçe Kurulu Başkanı hakkında "Kocasının FETÖ'den tutuklu olduğu" yalanı bile yazılıp çizildi ve bu hakim o gazete hakkında suç duyurusunda bulundu!. .

Kısacası her türden baskı tehdit sopa gösterme parmak sallama sürüyor… Muhalif partilerin itirazları hiç bir yerde kabul görmez reddedilirken iktidar partisinin itirazları büyük bir nezaketle ikiletilmiyor; İlçelerin reddi İl Seçim Kurulu'nda onun reddettiği ise Yüksek Seçim Kurulu'nda bir şekilde karşılık buluyor!. .

-Ancak muhalefet uzun yıllar sonra ilk kez bu seçimde eğilip bükülmeden direnmeyi oylarını korumayı sürdürüyor!. .

Hazine elden gidiyor kaygısı!. .

Gelelim sadede…

AKP'li Cumhurbaşkanı dün Cuma namazı sonrası ilk kez mikrofonların karşısına çıktı ve "hukuki süreç işliyor" dedi… Sonra da İstanbul ve Ankara Belediye Meclislerinde ne kadar güçlü olduklarını alttı… Kısacası CHP'nin başkanları için "Topal ördek"söylemini sürdürdü!. . Dünkü yazımda anlattığım için ayrıntısına girmeyeceğim ancak bir cümleyle özetleyeyim:

-Rantların kesildiği Büyükşehir Belediyesi çalışmalarının son derece şeffaf yapıldığı ve Meclis toplantılarının canlı yayınlandığı bir ortamda "Topal ördek" masalı tutmaz!. .

Eee tabii 25 yıl hükmettikten sonra İstanbul gibi bir mega kenti iştirakleriyle birlikte 45 Milyar (eski parayla 45 Katrilyon) bütçeyi yitirmek pek de hazmedilebilecek bir durum değil… Kolay değil büyük bir hazineyi kaybediyorsun arkadaş!. .

Haa bir de psikolojik durum var; ne demişti AKP genel Başkanı uzun yıllar önce:

stanbul'u alan Türkiye'yi alır!. .

Peki tersi olunca ne olur?!. . Bu orta oyunu bitecek hiç kuşkunuz olmasın bu kepazelik de sona erecek…

-Aksi bir sonuç bu muhteremlere yurttaştan gelecek daha büyük bir "Osmanlı tokadı" için vesile olur o kadar!. .

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/umit-zileli/endise-etmeyin-sadece-kepaze-oluyorlar-4316976/

================================

BEKİR COŞKUN: At gitti süvari kaldı…

Hatırlayın şimdi…

7 Haziran 2015 seçimleri

Sandıklar açıldı AKP çoğunluğu yitirmişti…

Hiçbir siyasi parti hükümeti kuracak sandalye sayısına ulaşamamıştı… 550 milletvekilliğinden 258'ini AKP 132'sini CHP almıştı MHP ile HDP 80'er milletvekili çıkartmışlardı…

Reis kızdı…

Normal demokrasilerde bu durumda koalisyon kurulurdu… Ama daha ilk gün koalisyona razı olmayacaklarını erken seçime gideceklerini belli ettiler…

Sıra (Bugün İstanbul'da yaptıkları gibi) ayak oyunlarına gelmişti…

AKP ile MHP arasında gizli planlar yapılmaya başlandı…

Bunun farkına varan Kemal Kılıçdaroğlu Devlet Bahçeli'ye "Gel Başbakan ol" dedi…

Bahçeli sanki kendisine Başbakanlık sunulmuş değil de küfür edilmiş gibi küplere bindi… Havaya iki şaplak patlatıp "Her kim ki bana başbakanlık teklif ediyor ben onun…. . " demeye getirdi…

CHP ile AKP arasında laf ola görüşmeler başladı…

45 günlük zaman daralıyordu bu zaman içinde hükümet kurulmazsa Cumhurbaşkanı erken seçime gidebilecekti…

İki parti arasında heyet kuruldu…

Dünyanın en ilginç koalisyon görüşmeleriydi bu sondan başladılar başa geçtiklerinde baş ile son birbirini tutmadı…

Ve 45 gün doldu…

Reis mutluydu 1 Kasım'da yeniden seçime gidildi…

Hokus-pokus AKP kazandı…

Aynı sihirbazlığı şimdi İstanbul'da izliyorsunuz…

Başarabilirlerse; İstanbul seçimlerini iptal etmeyi yeniden seçim yapmayı deniyorlar…

İstanbul'un bütçesi 58 milyardır

İstanbul demek rant demek…

İstanbul'u kaybeden iktidar muslukları kaybetmiştir…

Elbette vermek istemiyorlar…

Atı alan Üsküdar'ı geçecekti…

At gitti süvari kaldı…

Şu anda ortalığı karıştırarak ne planlıyorlar hangi oyunların peşindeler bilemeyiz…

Bildiğimiz tek şey var:

Gidişin başlamıştır…

Durdurulamaz…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/bekir-coskun/at-gitti-suvari-kaldi-4316199/

================================

MURAT MURATOĞLU: Seçim bitti zam vakti!

Tam 2 yıl önceydi… Saray'da muhtarları topladı; zgürlük Avrasya Tüneli'nden geçer özgürlük Osmangazi Köprüsü'nden geçer" açıklamasını yaptı. Muhtarlar alkışladı.

"Cebimizden de 5 kuruş para çıkmadı!" diyerek vurguladı. Yine alkışlar yankılandı. Cebimizden 5 kuruş çıkmadan yaptırdığımız Avrasya Tüneli'ne 2018 için halkın cebinden 155 milyon lira ödendi.

★★★

Hedefi kim hesaplamışsa "Yılda 25 milyon 125 bin birim araç geçer" denildi ancak 17 milyon geçti. Haliyle fatura bu yıl da vatandaşa zimmetlendi. Nedense miting alanlarında bolca tünelin videosu gösterildi lakin ödenen paralardan hiç bahsedilmedi. Millet zaten atılacak bedava kenevirden imal torbanın ve 200 gramlık çay paketlerinin derdindeydi.

★★★

Sahi nereye gidiyor onca vergi? İhaleyi alan şirket de kredi alıp yaptı tüneli… Koca devlet daha ucuz kredi bulup yapamaz mıydı? Yap-işlet-devret sisteminde devlet borçlu görünmüyor orası ayrı…

Borcumuz borç! Hem de 24 yıl boyunca ödenecek. Vatandaşların dörtte biri bu borcun bittiğini göremeden ölecek! Yaklaşık 815 milyon dolar projenin maliyeti… Suriyelilere 40 milyar dolar veren devlet bu kadar parayı kendi ödeyemedi mi?

★★★

Şimdi seçim bitti. Şu an çarşı karışık. İstanbul Belediye Başkanlığı'na İmamoğlu'nunseçilmesi her türlü işe yaradı… Vakit kazandırdı. Sis biraz dağılsın tekrar yapacaklar zammı…

İstenirse indirim yapılsın şirket için fark etmiyor! Neticede parasını dolar üzerindenalıyor. AKP'nin İstanbul mitinginde Avrasya Tüneli kapatıldı. Devlet garanti vermiş tüneli işleten şirketin umurunda mı? O gün tünelden geçmeyen 70 bin aracın 1.6 milyon liralık ücreti devletin kasasından çıktı.

★★★

Şu 1 Şubat'ta yanlışlıkla yapılan zam işine gelelim. Yıllık enflasyon kaç açıklandı? Yaklaşık yüzde 20… Avrasya Tüneli'ne yanlışlıkla ne kadar yıllık zam yapıldı? Yüzde 93… Neyse ki seçim vardı. Zam geri alındı.

Zam geçerli olsaydı arabayla İstanbul'da tünelle karşıya geçip dönsen 64 lira 20 kuruş tutardı. Oysa Ankara'dan Kars'a trenle gitsen 48 lira bilet parası… Avrupa yakasına geçeceğine direkt Avrupa'ya gitsen Sofya'ya otobüs bileti 110 Türk Lirası…

★★★

Avrasya Tüneli II. Abdülhamid Han'ın hayaliydi… 1876 yılında Tünel-i Bahri adıyla gündeme getirdi. Tüneli değil ama hiç değilse diğer hayallerini hayata geçirdi kendisi…

İlk rakı ilk bira ilk şampanya fabrikasını bu topraklarda o kurdu. Minnetle anıyoruz ve saygı duyuyoruz. Lakin ilk hayali bizi fena gerdi. Cebinden 5 kuruş çıkmadan yaptırmak neden payitahtın aklına gelmedi?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/secim-bitti-zam-vakti-4316591/

================================

CAN ATAKLI: Hırsız olan CHP ama sandıklara sahip çıkan da yine CHP iyi mi?

Tam 17 yıldır iktidarda olan AKP'yi hiç böyle görmüş müydünüz?

Deli gibiler.

Gece gündüz saldırıyorlar.

İsimlerini yeni öğrendiğimiz yüzlerini yeni gördüğümüz bazı AKP yetkilileri günlerdir ekranlarda çaresizce bağırıp çağırıyorlar.

Yandaş yalaka tetikçi takımı altüst olmuş suratlarıyla "olamaaaaz" diye çırpınıyor.

Her seçimden sonra muhalefetten yapılan itirazları "Yenilen pehlivan güreşe doymazmış" diyen alaycı ifadelerle geri çevirtenler; şimdi kalkmışlar "İtiraz etmek de demokratik bir haktır" diyor.

Elbette demokratik hak da bunun bir demokratik hak olduğu AKP seçim yenilgisi alınca mı akla geldi?

AKP ve yandaşlarına göre; CHP "tarihin en büyük oy yolsuzluğunu" yaptı.

1946 yılında bile bu kadarı olmamıştı.

Gerçi bu AKP'lilere "1946'da ne olmuştu?" diye sorarsanız hiçbiri cevap veremezama olsun hep ağızdan dolma tüfek gibi konuştukları için bu kadar kusur kabul edilebilir belki de.

Bununla yetinmeyen daha da ileri giden de var.

Aklıevvellerin önde gidenleri seçim galibiyetini "darbe" olarak niteliyor.

AKP kazanırsa "milli iradenin tecellisi" oluyor ama maazallah muhalefet bir yeri AKP'den almışsa "darbe" oluyor.

Komik bile değil.

Neyse ki CHP'liler son derece sakin ve soğukkanlı.

Yapılan bütün tahriklere rağmen bir tek CHP'li bile sesini yükseltmiyor kavga etmiyor ağız dalaşına bile girmiyor.

Ve en garibi ne biliyor musunuz?

Yeniden sayım kararı verilen oyları CHP'liler koruyor.

Şimdi belki bazılarınız "Ne var bunda?" diyebilir.

Aslında çok şey var.

AKP bir haftadır muhalefete saldırıyor ve "hırsızlık" yaptığını ileri sürüyor.

Bu nedenle oylar yeniden sayılıyor pek çok yerde.

Peki nasıl oluyor da "oyları çaldı" denilen CHP'liler yeniden sayım için tüm torbaları koruma altına alırken AKP'liler hiç ortada görünmüyor.

Mantıklı olan; AKP'lilerin seçim kurullarında kamp kurmaları ve "oy çalındı usulsüzlük yapıldı" dedikleri torbaları korumaları CHP'lilerin ise delilleri ortadan kaldırmak için çırpınmasıdır.

Oysa bizde öyle olmuyor.

Yolsuzluk hırsızlık yaptığı için oyların bulunduğu torbaların asla emanet edilemeyeceği CHP'liler torbaları "namusları gibi" koruyup gece üstünde yatıp sayım anına kadar kimseye el sürdürtmezken AKP'liler dışarıdaki masalarda ha babam itiraz dilekçesi yazıyor.

Hiçbir AKP milletvekilinin aklına "Aman oyların içinde olduğu torbaları sıkı koruma altına alalım muhalefeti yaklaştırmayalım" demek gelmiyor.

Neden acaba?

Kim bilir belki de oyları korusalar da korumasalar da sonucu önceden biliyorlar.

YSK'nın nasıl bir karar alacağından haberleri var belki de.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Hani İstanbul'a aşıktınız?

Neredeyse tam bir ay boyunca Erdoğan İstanbul halkına "Bizimkisi bir aşk hikayesi" yazan dev afişlerden baktı.

Nereye baksak bu afişler vardı.

Kurtuluşumuz yoktu yani.

Tabii bu kadar çok olunca bu afişlerdeki slogana da inanmıştır pek çok insan.

Öyle ya stanbul aşığı olmayan" biri ne diye böyle afişler yaptırıp milyonlarca lira para ödesin ki?

Ancak seçimler bitti AKP'nin kazanamadığı anlaşıldı bu büyük aşkın da aslında bir yalan olduğu ortaya çıktı.

AKP Genel Başkanı Erdoğan bir camide kendisine gözyaşları içinde yalvararak "Biz bu adamlara çalışamayız ne olur bir şeyler yapın" diyen kadınlara "Merak etmeyin daha her şey bitmedi. Meclis'te biz üstünüz bunlar topal ördek zaten" cevabını verdi.

Amerikan başkanları için seçim günüyle görevin devir teslim edeceği tarih arasındaki 2 aylık süreyi anlatmakta kullanılan "topal ördek" deyimini; belli ki İmamoğlu için "Belediye başkanlığına otursa da hiçbir şey yapamayacak" anlamında kullandı.

Özeti şu; mamoğlu başkan olabilir belki ama Belediye Meclisi'nde AKP çok güçlü olacaktır. Bu durumda başkan hiçbir şey yapamayacaktır. "

İyi de İmamoğlu ya da bir başkası olsaydı kendisine mi çalışacaktı?

Hayır İstanbul için çalışacak seçilen kişi.

Ama stanbul aşığı" Erdoğan eğer başkan kendisinden değilse çalıştırmayacağını söylüyor.

Hani ok seviyorum ulaaaan" diye bağıran ve kendisine yüz vermeyen sevdiğinibıçaklayıp öldürenler vardır ya tam o durum işte.

ŞAŞIRDIM

İmamoğlu'nun teşekkür afişine de çok kızdılar

AKP'liler ve yandaşları Ekrem İmamoğlu'nun Anıtkabir Defteri'ne stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı" unvanını yazmasına ateş püskürüyorlar.

Efendim nasıl olurmuş da henüz seçildiği tescillenmemiş biri sanki seçilmiş gibi davranabilirmiş.

AKP anlayışına göre her şey sadece kendilerine yakışıyor.

Ekrem İmamoğlu'na "Sen daha seçilmeden nasıl böyle yaparsın?" diyenler bütün İstanbul'u "Teşekkürler İstanbul gönül belediyeciliği kazandı" afişleriyle doldurmadı mı?

Herkesi aptal yerine koyanlar "Aynı değil çünkü AKP İstanbul'da belediyelerin çoğunu kazandı teşekkür o nedenle" diyor.

Peki o halde seçimi kazanıp kazanmadığı belli olmayan Binali Yıldırım'ın o afişlerde ne işi var?

O afişleri astığınızda Binali Yıldırım da seçimi kazanmış başkan gibi sunulmuş olmuyor mu?

Sokaktaki 100 kişiye "Bu afişlerin kazanılan belediyeler için verildiğine mi inanıyorsunuz?" diye sorduğunuzda nasıl bir cevap alırsınız?

Şimdi haklı olarak Ekrem İmamoğlu da bazı yerlere "Teşekkürler İstanbul" afişleri astırmış.

Çıldırmış gibi saldırıyorlar yine.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Sahte anketle CHP'yi "sokağa dökülmek istiyor" gibi göstermeye çalışıyorlar

Pek çok okurdan şikayetler aldım.

Diyorlardı ki; "Bir araştırma şirketinden aradıklarını söyleyenler CHP için bir kamuoyu araştırması yaptıklarını söylüyor ama durum çok şüpheli. "

Tabii "Neden şüpheli?" diye sordum hemen.

Çünkü önce CHP ile ilgili birkaç soru sorduktan sonra şu soru geliyormuş; "Eğer İmamoğlu'na mazbatası verilmezse büyük protesto gösterileri yapılmasını ister ve buna katılır mısınız?"

Soruya bakar mısınız?

Şunu umut ediyorlar herhalde; öfkeli CHP'liler "Tabii başka çare yok zaten bunlar bu dilden anlar" türü cevaplar verecek.

Bu araştırma şirketi de sonuç raporuna mamoğlu Belediye Başkanı olarak ilan edilmezse CHP sokağa inecek yeni bir Gezi planlanıyor" diye yazacak.

Yandaş-tetikçi medya da sanki bilimsel bir veriymiş gibi şte gördünüz araştırmalardan da bu çıkıyor" diyerek olayı köpürtecek.

Vatandaşların sözde anket bahanesiyle arandığı numara 0216 227 08 80.

Bu numarayı aradım…

Bir bant kaydı çıktı karşıma ve "Ipsos Araştırma Merkezi. Anket için sizi aramıştık geri dönüşünüz için teşekkür ederiz" dedi. Sonra da telefon kapandı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Süleyman Soylu hiç ortaya çıkmıyor ya şokta ya da bir şeyler düşünüyor

Seçimden önce en şahin isimlerden biri İçişleri Bakanı Süleyman Soylu idi.

Bir devlet adamı olma vasfını tamamen yitiren Soylu muhalefeti terörle işbirliği içinde göstermekten ve hatta terörist olarak suçlamaktan geri kalmıyor ve avaz avaz bağırıyordu;

"Muhalefetin listelerinden belediye meclislerine giren bütün teröristleri biliyoruz. Ama seçimden sonra hepsinden tek tek hesap sorulacak. "

Soylu'nun bu sözlerine AKP Genel Başkanı da destek veriyor ve muhalefetin teröristleri belediyelere sızdırdığını ama bunların hepsinin seçimden sonra halledileceğini söylüyordu.

Bakalım tutuklamalar ne zaman başlayacak?

Ancak Soylu'nun seçimden bu yana ortalıkta hiç görünmemesi de hem canımı sıkıyor hem de şüphemi çekiyor.

Büyük ihtimalle şok yaşıyordur.

Öyle ya ısrarla muhalefetin teröristlerle işbirliği yaptığını söyleyeceksiniz herkesi terörist olmakla suçlayacaksınız sonra halk gidip sizin terörist dediklerinizin arkasında duracak.

İnsan içine çıkmak bu duruma bir cevap bulmak herhalde çok zordur.

Tabii bir de bu yenilgiyi hazmedemeyip karşı operasyon yapılması ihtimali var.

Ne bileyim belki de Soylu adamlarıyla bir köşeye çekilmiştir "Bu işi nasıl hallederiz?"diye planlar yapıyordur.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/can-atakli/hirsiz-olan-chp-ama-sandiklara-sahip-cikan-da-yine-chp-iyi-mi-4317039/

================================

Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU: Sizin "proje"niz de böyle mi doğmuştu?

Farkında mısınız; iktidar kanadı Ekrem İmamoğlu için "proje" nitelendirmesini kullanırken nasıl da emin gözüküyor kendinden?

Keza stanbul için değil Türkiye için hazırlandığını" söylerken…

"Hedef belediye başkanlığının çok ötesi" derken…

Bu hazırlığın "Milli eksene karşı çokuluslu bir akıl tarafından" yürütüldüğünü ileri sürerken…

Bu nevi "proje"lere "oy alsa da almasa da mutlaka kazandırıldığını" savunurken…

***

Acaba diyorum;

Tecrübeleri nereden?

***

Emperyalistlerin "Türkiyeyi dönüştürme" sürecinin;

Her şeyden önce kendi halinde bir "ilçe başkanı"/"ilçe belediye başkanı" keşfetmekten…

Sonra onu kimsenin ummadığı anda sürpriz bir çıkışla manşetlerle savaşa savaşa stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı" yapmaktan…

Bu hamleyle gerekli tanınırlığa popülariteye eriştirdikten sonra mesela "Siz İstanbul'u yönetip yıldızınızı parlatabildiğinize göre Türkiye için de çok şey yapabilirsiniz" diyerek "cesaretlendirmek"ten "cesur bir lider"e dönüştürmekten…

Mesela bir grup CIA ajanına onun için bir yol haritası hazırlatmaktan…

Partisindeki "yaşlı kadronun dışındaki kabiliyetli gençlerle bir yenilikçi hareket" başlattırmaktan…

Bu yolla mensubu olduğu partinin başına geçirtmek bu olmuyorsa mevcut yapıdaki direnç hesap edilenden daha milliyse o zaman da ayrı bir parti kurdurmaktan…

O partiyi de küresel işgal planlarının "eş başkanlığını" yürütmek üzere girdiği ilk seçimde "tek başına iktidar" yapmaktan…

Ama bu "tek başına iktidar"ın içine "FETÖ" gibi "PKK" gibi dönemsel gizli/paralel iktidarlar sokmaktan…

Geçtiğini nereden bu kadar iyi biliyorlar?

Kişi kendinden biliyor olabilir mi?

Sözüm ona İmamoğlu'nu itibarsızlaştırmak üzere yazılan çizilen bütün bu kara kirli senaryolar bir yanıyla da "aynı yollardan geçerek" gelişmiş kendi "proje"lerine dair itiraflar olarak da sayılabilir mi?

Bir soralım bakalım:

Sizin "proje"niz de böyle mi musallat edilmişti Türkiye'ye!

***

Ha bir de…

İmamoğlu sahiden de bir projeyse onu kim kahramanlaştırdı kim kahramanlaştırıyor diye düşünüyorum da; sade mütevazı uzlaşmacı "yumuşak güç" niteliğinde bir belediye başkan adayıyken haksız insafsız manşetleri mağdurlaştırdıkları televizyon programları ve hali hazırdaki yeniden yeniden ve yeniden sayım saçmalığıyla "hakkı gasp ediliyor" görüntüsünü pekiştiren iktidar yanlılarından başka kimse gelmiyor aklıma!

SORU-YORUM

Sayın Binali Yıldırım

Madem ki "bu acele niye" madem ki "telaşa gerek yok" madem ki "YSK mazbatayı kime verirse başkan odur YSK'nın kararını beklemek lazım" madem ki "daha sayılacak çok sandık var" madem ki "siz ne ilçe seçim kurulusunuz ne il seçim kurulusunuz ne YSK'sınız" madem "üzerinize vazife olmayan işlere karışmanız doğru olmaz" madem "hukuki sürecin sonunu da beklemek gerekir" 31 Mart akşamı daha İstanbul'un sayımı tamamlanmadan "Kazandık" açıklaması yaptınız?

Siz açıklamasınızı "O anda size gelen bilgiye göre" yaptıysanız Ekrem İmamoğlu da açıklamalarını "şu anda ona gelen bilgilere göre" yapıyor olamaz mı?

İmamoğlu'nu sonuç açıklamakla suçlayabilecek son kişi sizce de siz değil misiniz bu seçimde?

Başınıza silah mı dayadılar?

Sandık görevlilerinin maksatları neymiş kimlere hizmet etmişlermiş ayakta mı uyumuşlarmış elleri armut mu toplamışmış… Yahu bütün siyasi partiler "sandık görevlileri"ni kendileri belirlemiyor mu? AK Parti il başkanlarının ilçe başkanlarının başlarına silah mı dayamışlar "Ali'yi yazacaksın Veli'yi yazacaksın Ayşe'ye asla görev vermeyeceksin" diye de "sandık görevlileri" üzerinden bir "örgüt operasyonu" kurgusu üretiyor kimi işgüzarlar?

Devletin atadıkları desen onca KHK'ya ihraca açığa almaya rağmen bir takım illegal yapılar her sandık başına eleman atayacak kadar organize ve çoklarsa bu kimin suçu?

İma edilen muhalefetteki sandık görevlilerine sızıntı olmasıysa; muhalefet yahut varsayılan destekçilerinin böyle bir mahareti olsa bunu sonuçları belediye başkanı seçiminden çok daha işlevsel olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde devreye sokmaz mıydı acaba?

Hayır en komiği de bu arkadaşlardan birinin bile 2015'te FETÖ'nün medya yapılanması dahilindeki kuruluşlardan CİHAN Haber Ajansı'nın muhabirlerinin "müşahit" yapılmasıyla ilgili olarak tek bir sorgulama yapmamış oluşu… CİHAN muhabirlerini müşahit yazan il başkanının "milletvekili" yapılmasını garipsemeyip de yegane motivasyonları "iradelerinin tecellisini sağlamak" olan sade vatandaşlar üzerinden yeni kaos senaryoları yazmak biraz garip ve de ayıp olmuyor mu?

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sizin-projeniz-de-boyle-mi-dogmustu-51447yy.htm

================================

Orhan UĞUROĞLU: Erdoğan da topal ördek

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları için "topal ördek" dedi. Muhalefet sözcülerinin aklına gelmedi ama ben söyleyeyim Erdoğan da "topal ördek" durumundadır.

Erdoğan İmamoğlu ve Yavaş için neden "topal ördek" diyor?

İstanbul ve Ankara'da Büyükşehir Belediye Meclislerinde Millet İttifakı'nın üye sayısı Cumhur İttifakı'nın üye sayısından az oldu.

Erdoğan'ın bu durumu çoğunluğu olmadığı gerekçesi ile "topal ördek" olarak nitelediği anlaşılıyor.

Doğrudur haklıdır.

Peki Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde "topal ördek" değil miydi?

2002 yılında Erdoğan "siyasi yasaklı" iken Genel Başkan olarak AKP'yi seçime "topal ördek" olarak sokmadı mı?

Dönemim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu bu duruma iddianameleri ile karşı çıkmadı mı?

CHP ve genel başkanı Deniz Baykal anayasa değişikliği ile Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılmasına destek vermeseydi Erdoğan ne milletvekili ne başbakan ne cumhurbaşkanı olabilirdi…

Haydi şimdi de günümüze gelelim.

Erdoğan 24 Haziran seçiminde Yüzde 52 6 oyla Cumhurbaşkanı seçildi.

Peki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çoğunluk olan 300 milletvekili barajını aşabildi mi?

Hayır aşamadı AKP sadece 295 milletvekili çıkarabildi.

İşte bu sonuçla cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başkanı olan Erdoğan'da "topal ördek" oldu…

MHP ve Devlet Bahçeli baston oldu dayanak oldu ki Erdoğan topal ördek olarak kalmasın.

Yarın Bahçeli'nin ne yapacağı belli olmaz bakarsınız Cumhur İttifakı'nı bozuverir ki yeniden "topal ördek" durumuna düşebilir Erdoğan.

Değerli okurlarım Cumhur İttifakı da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de 31 Mart yerel seçim sonuçlarının uygulanmamaya çalışılması ile siyaseten çökmüştür.

İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a YSK ilçe ve il seçim kurullarının uyguladıkları kararlar rezaletin son boyutudur.

YSK üyelerine soruyorum:

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a da bir gerekçe uydurarak mazbatalarını vermeyecek misiniz?

Niyetiniz bu ise açıklayın.

Türkiye'de demokrasiye sahip çıkmak asli ve anayasal görevinizdir. Bu görevi layıkıyla yapmak zorundasınız.

ADANA KOZAN'DA DA REZALET VAR

Değerli okurlarım

13 Mart 2019'da Cumhur İttifakı'nın Adana Kozan Belediye Başkan adayı Nihat Atlı "Rabbimin izniyle analarını belleyeceğiz" dediğini yazdım.

Atlı'nın seçim konuşmasının o bölümünü hatırlatayım.

"Bu düşmanları da bu memlekette yok edene kadar kanımın son damlasına kadar mücadele verip Rabbimin izniyle de bunları içte ve dışta da hepsinin anasını belleyeceğiz arkadaşlar..."

Milletin anasını belleyecek bu adam seçimden birinci çıktı ama Saadet Partisi seçimden önce İYİ Parti ise seçimden sonra ilçe seçim kuruluna Nihat Atlı'nın "seçilme hakkından yasaklı" olduğu gerekçesi ile itiraz ettiler.

İlçe seçim kurulu 3'e karşı 4 oyla itirazları reddetti.

Hukuki süreci de hatırlatayım.

Adana 2. Ağır Ceza başvurusu reddedilmiş Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesine Atlı itiraz etmiş orası da başvuruyu reddetmiş.

Yargıtay'a başvurmuş ve karar bozulmuş. Yargıtay'ın yıldırım hızıyla kararı(!) üzerine bu mahkeme "memnu hakların iadesine" 4 Nisan 2019 tarihinde karar vermiş.

Ama iş işten geçmişti çünkü YSK'nın resmi seçim takvimine göre Atlı'nın bu kararı 2 Mart 2019 saat 17.00'ye kadar bu kararın ilçe seçim kuruluna vermesi gerekiyordu.

Seçim kanunu YSK kararları Kozan ilçe seçim kurulu tarafından açıkça çiğnendi.

Adana il seçim kuruluna her iki partinin de itiraz edeceği açıklandı.

Değerli okurlarım Adana İl Seçim Kurulu 26 dakika geç başvurdu diye İYİ Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı Burhanettin Kocamaz'ın başvurusunu reddetti.

Bu kurul bakalım 32 gün geç verilen "memnu hakların iadesi" belgesi konusunda Nihat Atlı hakkında yapılan itirazları nasıl değerlendirecek?

Hukukçular "YSK'ya da itiraz edeceğiz Nihat Atlı'ya mazbata verilemez. Kozan'da seçimin yenilenmesi şarttır" diyorlar.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/erdogan-da-topal-ordek-51444yy.htm

================================

Yatcaz Kalkcaz !

Bir açıldım bir kapandım

Bir üzüldüm bir de güldüm hahayt

Eserekli durumumdan mütevellit

Ruh halim berbat

================================

TOKMAK: Hay hay ve Vay vay!

AKP umudunu masa başı oyunlarına bağladı.

Sahada kaybettiklerini masada kazanmaya çalışmanın derdi içindeler!

Muhteremlerin demokrasiden yana hiç nasipleri yok! Durum bunu gösteriyor!

"Mızıkçılık" mı demeli "Çamura yatma" mı? Bilemiyorum!

Ülke geriliyor insanların huzursuzluğu artıyor birçok vatandaşın sinir sistemi bozuluyor Avrupa gazete ve televizyonları demokrasimizle dalga geçiyor tüm Batıdünyası ülkemizi şaşkınlık içinde izliyor bunların umurlarında değil!

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yandaş gazetelere benziyor. Alınan kararlar hep iktidar partisinin lehine…

AKP'nin itiraz ve taleplerine büyük tolerans gösteren seçim kurullarının muhalefet partilerinin taleplerini ısrarla reddetmesi neyi gösteriyor?

Bu tam bir çifte standart görüntüsüdür!

İktidar partisine "Hay hay" muhalefete "Vay vay!"

İşte bizdeki hukuk ve demokrasinin özeti!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/rahmi-turan/hay-hay-ve-vay-vay-4316157/



--
AltNot
--
a45UyF587661
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Bir milletin basarisi mutlaka butun milli guclerin bir istikamette olusmasiyla mumkundur.
Bu nedenle bilelim ki elde ettigimiz basari milletin guc birligi etmesinden ortak hareket etmesinden ileri gelmistir.
Eger ayni basari ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak ayni esasa dayanalim ve ayni sekilde yuruyelim.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

-   -   -   -   -   -   -   -   -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

188. TEOLOJI FELSEFEYI HEP GERCEK YOLUNDAN CEVIRMISTIR

En eski zamandan gunumuze gelinceye kadar, felsefenin seyrini duzenleme yetkisine ozellikle teoloji sahip olmustur. Teoloji, felsefeye ne katkida bulundu? Teoloji, felsefeyi anlasilmaz ve en acik gercekleri kuskulu yapmaya ozgu bir jargona donusturdu. Akil yurutme sanatini bir sozcuk bilimine cevirdi. Insan zekasini, metafizigin hayali ve yasak bolgelerine atti. Burada, yararsiz ve tehlikeli girdaplari, basarisiz bir sekilde sonda etmekle ilgilendi. Dogal ve basit nedenler yerine, dogaustu ya da gizli nedenler koydu. Zor olaylari, anlasilmasi bu olaylarin anlasilmasindan daha zor olan etkenlerle acikladi. Sozu; anlamsiz ve esyanin icyuzunu ifadeden aciz olan, aciklamaktan cok karistiran, insan cesaretini kiran, zekasinin gucune guvensizlige iten, akla ve apacik ilkelere karsi insani guvensiz yapan, gercegi asilmasi olanaksiz surlarla kusatmak icin ozel olarak icat edilmis gorunen kelimelerle doldurdu. . .
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Ozgurluk iki kere ikinin dort ettigini soyleyebilmektir.
Eger buna izin verilirse gerisi kendiliginden gelir.

George Orwell1984

-   -   -   -   -   -   -   -   -
Dunyanin cirkin ve zalim bir yer oldugunu yorumlamaya yonelik Hiristiyan kararliligi, dunyayi cirkin ve zalim bir yer haline getirmistir.

VOLTAIRE (Francois-Marie Arouet) (1694-1778) Fransiz yazar ve filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

-   -   -   -   -   -   -   -   -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder