30 Kasım 2010 Salı

Yükselen Değer: Antisemitizm

http://www.gercekgundem.com/?c=65033

Yükselen Değer: Antisemitizm

ONAT ÇETİN
Bugün 78. doğumgününü kutlayan Ülkü Adatepe’nin, Atatürk’ün en küçük manevi çocuğu olduğunu, Atatürk hayatını kaybedinceye değin ona yurt gezilerinde eşlik ettiğini ve onun çocuk sevgisinin simgesi olduğunu bilmeyenimiz yoktur sanıyorum. Kendisini, ne zaman bir Atatürk filmi gösterime girse yaptığı açıklamalardan, "Ben Atatürk’ün yadigârıyım. İster küçük Ülkü olayım, ister büyük Ülkü olayım. Eşimin dostumun cenazesine, düğününe veyahut bütün kulüplerin davetlerine, resepsiyonlarına arabasız nasıl gideceğim?” diyerek CHP’den araba ve maaş artışı talep etmesinden de tanıyoruz.
Ama konumuz bu değil. Konumuz Ülkü Adatepe’nin – beğenirsiniz, beğenmezsiniz – ikinci evliliği. Ülkü Adatepe’nin, 23 Ağustos 1962’de ikinci kez evlendiği kişi, Nişantaşı ve Şişli sosyetesinde yakışıklılığıyla tanınan İstanbullu bir yağ tüccarı Yeşua Bensusen’dir. Nikahın yapılmasından sonra, Milli Türk Talebe Birliği ve Mustafa Kemal Derneği, bu evliliği “Atatürk’ten Ülkü’ye intikal eden bütün hakların kendisinden alınmasını ve Atatürk’ün Ülkü ile olan bağlarına ait okul kitaplarında geçen kısımların çıkartılmasını” talep ederek protesto eder. Mustafa Kemal Derneği başkanı Muhtar Kumral, “Atatürk’ün manevi kızının bir Yahudi genciyle evlenmesi bütün Türk halkında kuvvetli bir memnuniyetsizlik yaratmıştır. Bizler bunu protesto ediyoruz.” sözleriyle evliliği lanetler.

Yeşua Bensusen konuyu gündeme taşımakta ısrarcı olan Yeni Sabah gazetesine “kendisinin de Türk vatandaşı olduğunu, vatani görevini şerefli Türk ordusunda yaptığını, memleketi için gerekirse kanını akıtabileceğini, her Türk genci gibi kendisinin de Atatürk’e son derece bağlı olduğunu ve içindeki Atatürk sevgisinin sonsuz olduğunu, Ülkü’yü sonsuz bir aşkla sevdiğini, Atatürk’ün hatırasını yaşatabilmek, Ülkü’yü mutlu kılabilmek amacıyla elinden gelen bütün gayreti sarf edeceğini” beyan ederek “Rica ederim bizimle fazla meşgul olmayın. Aile saadetimizi yıkacaksınız. Anadolu’da halk aleyhimize dönecek.” der.

Bu açıklamalar ile yetinemeyen Yeşua Bensusen daha sonra bir basın toplantısı düzenleyerek üzüntüsü dile getirir:

“Herkes sanki evlenmemiz bir suçmuş gibi bize bakıyor. Ben burada bir suç görmüyorum. Bilhassa önümüze Atatürk ve O’nun manevi hatırası çıkıyor. Atatürk’ün bize getirdiği ilkelerin en büyüğü vicdan hürriyetidir. Hal böyle iken halk arasında kendimizi suçlu görüyoruz. ‘Bu yaptığımız hakikaten suç mudur ?’ diye kendi kendimize soruyoruz. Atatürk acaba hayatta olsaydı tepki aynı mı olacaktı ? Ben bir Türk vatandaşı olarak Ayşe’yi, Fatma’yı sevme hakkına sahip değil miyim ? Ben bu hakkı kendimde görüyorum. Bunun için bir Türk kızını sevdim. Atatürk’e bağlılığıma gelince. Eğer beni bir Musevi olarak görüyorsanız, şunu derim: Atatürk bu memlekette azınlıkları korumuştur. Bu bakımdan O’na bağlılığım sonsuzdur. Şayet bir fark olarak görüyorsanız o zaman da Atatürk olmasaydı bu vatan kurtulamazdı. Bu sebeple ona bağlıyım.”

Cumhuriyetin ilanından 39 yıl sonra söylenen bu samimi sözler bile Ülkü Adatepe’nin bir Yahudi ile evlenmesi nedeniyle oluşan “Atatürk’ün mirasına ihanet” ettiği algısını kırmakta başarılı olamaz. Üstelik bütün bu tepkiler “sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir toplum” hayali kuran Mustafa Kemal adına yapılır.

Atatürk’ün “Bugün içimizde bulunan Hıristiyan, Musevi vatandaşlar, mukadderat ve talihlerini Türk milletine vicdani arzularıyla bağladıktan sonra kendilerine yan gözle, yabancı gözüyle bakılmak, medeni Türk milletinin asil ahlakından beklenebilir mi?” sorusunu “Evet” diye yanıtlamak zorunda olduğum için utanç duyuyorum.

Bu satırları yazmaya başladığımda, “Mavi Marmara” süreci ile başlayan ve son olarak Erdoğan’ın Lübnan’daki konuşmalarından sonra tekrar alevleneceğini düşündüğüm antisemitizmi lanetlemek niyetindeydim. Gelin görün ki tarihin sayfalarını karıştırdığımda kolektif bir inkar içinde bulunduğumuz Yahudi karşıtlığının üstünde sadece incecik bir örtü olduğunu gördüm. Umuyorum bu örtüyü kaldıranlara karşı yanıtımız 1962’deki gibi olmaz.
 
--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ GİDERAYAK  Handan,hamamdan geçtik Gün ışığındaki hissemize razıydık Saadetinden geçtik Ümidine razıydık Hiçbirini bulamadık Kendimize hüzünler icadettik Avunamadık Yoksa biz... Biz bu dünyadan değil miydik?   Orhan Veli KANIK  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder