24 Kasım 2010 Çarşamba

Piri Reis, Kolomb'un tayfasıyla neler konuştu?



 

Piri Reis,

Kolomb'un tayfasıyla

neler konuştu?

 

 

Piri Reis, kendi dünya haritasını çizerken Kristof Kolomb'un haritasından da faydalanır. Ama bunun da ötesinde Piri Reis, Cenovalı kaşifin maceralarını 'birinci ağızdan' dinleme fırsatını bulur!

 

Popüler TARİH / Ocak 2002 / Buğra TokatlI

 

Ünlü şeyhülislam ve ta­rihçi İbn Kemal, Geli­bolu'dan söz ederken şunları söyler:

"Gelibolu'da doğan ço­cuklar timsah gibi su içinde bü­yürler. Beşikleri ecel tekneleridir. Sabah ve akşam gemilerin sesle­riyle uyurlar."

 

Gelibolu, Piri Reis'in de memleketidir

Bugün, 'Piri Reis' adının he­men herkes tarafından bilinmesi­ni sağlayan, çizdiği iki dünya ha­ritasıdır. Bunlardan birincisi, 1513 yılında yapılmış ve 1517'de Mısır'da Yavuz'a sunulmuştur.

 

Kolomb’un 1498’de çizdiği, ‘Yeni Dünya’yı gösteren haritası kayıp

Bu harita, bir 'ilk' değildir. Bundan önce de 'eski dünya'nın birçok haritası çizilmiştir ve bu çalışmalardan Osmanlıların, İs­lam coğrafyacıları vasıtasıyla, bilgileri vardır. 'Yeni dünya' Amerika'yı da gösteren haritayı ise Kristof Kolomb 1498'de çiz­miş ancak bu harita daha sonra kaybolmuştur. Oysa Piri Reis, Kolomb'un bu haritasını görmüş ve onun dışında, 33 haritadan daha istifade ederek kendi hari­tasını çizmiştir.

Piri Reis, Kolomb'un harita­sını görüp ondan faydalanmanın ötesinde, Cenovalı kaşifin mace­ralarını da 'birinci ağızdan' din­leme fırsatını da bulmuştur!

 

Piri Reis, Kolomb'un tayfasıyla konuşur

Nasıl, diyeceksiniz... İşte öy­küsü: Piri Reis, amcası Kemal Reis'in elindeki esirler arasında bulunan ve Kristof Kolomb ile tam üç kez Amerika'ya gitmiş olan bir İspanyol denizciden din­lediklerini haritasının üzerine kaydetmiştir:

"... Kolonbo bir ada görüp, ona varır. Karaya çıkmadan demir atar. Bu adanın halkı görürler ki kendilerine bu gemiden zarar yok, varırlar, ba­lık avlayıp filikasıyla bunlara getirirler. Bunlar da hoş görüp on­lara sırça boncuk verirler. Meğer Kolonbo sırça boncuğun ol di­yarda muteber olduğunu buldu­ğu kitapta okumuş imiş. Onlar boncuğu görüp daha ziyade ba­lık getirirler. Bunlar da daima onlara sırça boncuk verirler. Bir gün bir kadının kolunda altın görürler, altını alıp boncuk ve­rirler. Kolonbo'nun adamları derler ki, 'Varın daha altın geti­rin, size daha ziyade boncuk ve­relim". Anlar varıp daha çok al­tın getirirler. Meğer bunların dağlarında altın madeni varmış. Bir gün dahi birinin elinde inci görürler. İnciyi alıp boncuk ve­rirler. Bunlar görürler ki boncuk verirler, daha çok inci getirirler. İnci bu adanın kıyısında iki kulaç yerde bulunur imiş..."

 

Piri Reisin haritasının kayıp bölümü

Oluşturduğu yeni dünya ha­ritasında Piri Reis'in, Kolomb'un bugün elimizde bulunmayan ha­ritasıyla İskenderiye Kütüphane­si'nden çıkma bir başka haritayı kullanmış olması, bu çalışmanın önemini artırmaktadır.

Ancak Piri Reis'in Yavuz'a sunduğu bu dünya haritası da bugün, eksiktir. Elimizdeki kı­sım, İspanya'yı, Doğu Afrika'yı, Atlas Okyanusu'nu, Güney ve Orta Amerika ile Antil Adala­rı'nı içermekledir. Kayıp bölü­mün içeriğiyse bilinmemektedir. 

Yavuz’a sunulan harita

Dokuz ayrı renkte boyayla renklendirilerek deri üzerine çi­zilmiş olan bu harita 86 santim boyundadır. Haritanın üst kısmı 61 santim, alt kısmı ise 41 san­tim genişliğindedir. Haritada rüzgar gülleri ve çeşitli yön çizgi­leri bulunmaktadır.

Harita üzerinde yapılan ince­lemeler, elimizde bulunan kısmın tam bir dünya haritasının bir parçası olduğunu ortaya koy­maktadır. Haritanın üzerinde, belirtilen yerlerin özellikleri ve kimler tarafından keşfedildiği yazılıdır. Ayrıca harita üzerinde bir kısmı hayali insan ve hayvan resimleri bulunmaktadır.

 

Kanuni’ye sunulan harita

Piri Reis'in 1528 yılında Ka­nuni'ye sunduğu ikinci harita ise 8 ayrı renk boyayla ceylan derisi üzerine çizilmiştir. 68x69 santim ebatlarındaki bu haritanın da sa­dece bir kısmı elimizde bulun­maktadır. Haritada, Atlas Okya­nusu'nun kuzeyiyle Kuzey Ame­rika yer almaktadır.

Birinci haritada, eksik bilgilerden kaynaklanan kimi yanlış­lıklar burada düzeltilmiş ve o güne kadar keşfedilmemiş kimi yerler boş bırakılmıştır. Bu du­rum, son gelişmeleri takip etme konusunda Piri Reis'in gösterdiği bilimsel hassasiyeti sergile­mektedir.

 

Kitâb-ı Bahriye'de Amerika'nın keşfi

Amerika'nın keşfine ilişkin olarak Piri Reis'in verdiği en ilginç bilgi, 'Kitâb-ı Bahriye' adlı yapıtında yer alır. Burada, Antil Adaları'nın denizciler tarafından 1465 yılında keşfedildiği yazılmıştır. Bu bilgi, Kristof Kolomb'dan önce Amerika yakınlarındaki adalara gelen denizcilerin varlığına işaret etmektedir. 

Piri Reis'in ağzından Kolomb'un serüveni

Piri Reis, haritasındaki Amerika kıyıları çiziminin yanına şu açıklamaları not etmiştir:

"İşbu kenarlara Antilya derler. 1492 yılında bulunmuştur. Amma şöyle rivayet ederler kim, Ceneviz'den bir kafir, adına Kolonbo derler imiş, bu yerleri ol bulmuştur. Kolonbo'nun eline bir kitap gelmiş ki Mağrib Denizi'nin (Atlantik Okyanusu) nihayetinde kıyılar ve adalar ve türlü türlü madenler ve dahi elmas dağı vardır deyü bu kitapta yazar. Kolonbo kitabın tamamını okuyup, Ceneviz ulularına bu okuduklarını anlatıp, 'Gelin bana iki pare gemi verin, varayım, ol yerleri bulayım' der. Bunlar, 'Mağrib Deryası'nın nihayeti mi bulunur?' derler. Kolonbo görür ki Cenevizlilerden çare yok, gider, İspanya Beyi'ne varır, hikayeti bir bir arzeder. Onlar dahi Cenevizli gibi cevap verirler. Ancak Kolonbo bunlara bıktıracak kadar ısrar eder. Sonunda İspanya Bey'i iki gemi verip, donatıp, 'Ey Kolonbo, eğer senin dediğin gibi olursa, seni ol diyara kapudan edeyim' deyip, Kolonbo'yu Bahr-i Mağrib'e gönderir."

 

Unutulan harita 1929’da ortaya çıktı

Atatürk'ün özel ilgi ve emirleriyle haritanın tıpkıbasımı gerçekleşti­rilir

1956 yılına kadar da raflar da tozlandı

Piri Reis'in birinci ha­ritası 1929 yılında, Milli Müze­ler Müdürü Halil Edhem Eldem tarafından Topkapı Sarayı'nda bulunur. Bilim çevrelerinde yo­ğun ilgi uyandıran haritaya iliş­kin ilk araştırmayı da Prof. Paul Kahle yapar. Daha son­ra Atatürk'ün özel ilgi ve emirleriyle haritanın tıpkıbasımı gerçekleşti­rilir. Ancak 1956 yılına kadar, haritaya ilişkin başka bir çalışma yapıl­maz. Bir Türk amirali­nin 1956'da, Washing­ton DCdeki U. S. Navy Hydgrophic Offi­ce'e haritanın tıpkıbası­mını hediye etmesi, Piri Reis haritasının öyküsünde yeni bir dönem başlatır.

 

İlginç bulgular Washington’da ortaya çıkarıldı

Washington'daki eski harita­lar uzmanı A. H. Mallery tara­fından yapılan inceleme sonu­cunda ilginç bulgular ortaya çı­kar: Piri Reis haritasının güne­yindeki bölgeler, Antartika'daki Queen Maud kıyılarının ve kar­şısındaki adaların, henüz buzul­larla kaplanmadıkları zamana ilişkindir.

Bu konuda 26 Ağustos 1956'da, Georgetown Üniversitesi'nin düzenlediği bir radyo tartışması yapılır ve programa katılanlar Mallery'in fikrini des­tekler. Bu tartışmanın ardından Prof. C. Hapgood, iki oğlu ve 24 öğrencisinden oluşan bir ekip kurarak araştırmalara başlar. 'The Maps of Sea Kings' (Eski Deniz Krallarının Haritaları) adını ta­şıyan kitap, bu araştırmaların ürü­nüdür. İlk baskısı 1965'te,  genişletilmiş ikinci baskısı ise 1979 yılında yapılır.

 

Kahire merkezli fotoğraf

Prof. Hapgood'ın araştırmaları, Kahire'yi merkez alan hava fotoğraflarıyla Piri Reis'in haritasının  inanılmaz  bir  benzerlik gösterdiğini ortaya çıkartır.

Vincent H. Gaddes isimli bir araştırmacı ise 'American Indian Myths and Mysteries' (Amerika Yerlilerinin Efsane ve Gizemleri) adlı kitabında, Piri Reis haritası ve ona benzeyen bazı haritalar üzerinde yapılan incelemeler so­nucunda, bu haritaların bilinme­yen bir çağda çizilmiş haritaların kopyaları olabileceğini ileri sürer ve Amerika yerlilerinin efsanele­riyle bazı arkeolojik kalıntıları delil olarak gösterir.

 

Romana konu olan harita

Prof. Hapgood'ın kitabından esinlenen Allan W. Eckert de ko­nusu Piri Reis'in haritası etrafın­da dönen 'The Hap Theory' isimli bir roman yazar. Romanın sonunda, dünya yok olmak üze­redir ve felaketten kurtulabilecek birkaç noktadan birisi olan Ken­ya'daki Nqaia kenti civarındaki bir depoya, Amerika Özgürlük Belgesi ve Amerikan Anayasası ile birlikte Piri Reis'in haritası da konulur.

 

Atlantis’den mi kaldı? Yoksa uzaylılar tarafından mı yapıldı…?

Piri  Reis'in  haritaları kaybolan Atlantis uygar­lığına delil olarak baş­ka  yazarlar  tarafın­dan da kullanılır ve ünlü 'Martin Myste­re' (Atlantis) çizgi romanında da konu edinilir.

Piri Reis'in harita­larına ilişkin, bilimkur­gu yazarı Erich Von Da­niken'in de kimi 'sivri' dü­şünceleri vardır: 'Tanrıların Ara­baları' kitabının yazarı, bu hari­taların, çizildiği dönemde bilin­meyen birçok yeri gösterdiğini, bu yüzden, uzaylılar tarafından yapılmış bir haritadan kopya edildiğini ileri sürer! 

Gelibolulu Muhyiddin Piri'nin öyküsü

Barbaros, Turgut Reis gibi Türk denizcileri kazandıkları zaferlerle tanınırken, aynı yüzyılda yaşamış bir başka Türk denizcisi olan Piri Reis, yaptığı haritalar ve denizcilik hakkında yazdığı 'Kitâb-ı Bahriye' adlı yapıtıyla anılır.

Piri Reis, 1465-1470 yılları arasında Gelibolu'da doğdu. Tam adı Muhyiddin Piri'dir. Piri Reis'in amcası, II. Bayezid döneminin en ünlü kaptanlarından Kemal Reis idi. Yaklaşık 30 yıl Piri Reis amcasıyla birlikte Akdeniz'de hem korsanlık yaptı hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun hizmetinde, deniz seferlerine katıldı. 1502'deki Osmanlı-Venedik savaşında Piri Reis'i, gemi kaptanı olarak görev yaparken görüyoruz. Amcasının 1511'de ölmesi üzerine Piri Reis bir süre Barbaros'un yanında çalıştı ve daha sonra da Gelibolu'ya çekilerek, ilk yapıtı olan dünya haritasını hazırlamaya başladı. Denizciler için bir rehber kitap olarak planladığı 'Kitâb-ı Bahriye' için tuttuğu notları düzenledi.

Yavuz, Mısır Seferi'ne çıktığında Piri Reis yeniden donanmaya çağrıldı. Osmanlı donanması İskenderiye'yi ele geçirdikten sonra Piri Reis, ayrı bir filoyla Nil'den Kahire'ye geçti. Bu yolculuğu sırasında bölgenin haritalarını da yaptı. 1517 yılında Mısır'da, hazırladığı dünya haritasını Yavuz'a sundu. Kanuni döneminde Rodos'un fethine, ardından da Sadrazam İbrahim Paşa'nın Mısır yolculuğuna katılan Piri Reis, bu yolculukta sadrazamın dikkatini çekti. Hazırladığı kitabın kıymetini anlayan İbrahim Paşa, Piri Reis'ten müsveddelerini temize çekerek kitap haline getirmesini istedi. 0 da sadrazamın bu isteğini yerine getirince, 'Kitâb-ı Bahriye' 1526'da Kanuni'ye takdim edilir hale geldi. Yapıtın padişah tarafından beğenilmesi üzerine Piri Reis, yeni bilgiler ekleyerek hazırladığı ikinci dünya haritasını 1528'de Kanuni'ye sundu. Bu sıralarda Osmanlı donanması arka arkaya Hindistan sularına seferler düzenlemeye başladı. Piri Reis, 1547'de Hind kaptan-ı deryalığına getirildi ve 1551'de Süveyş limanından 30 kadırgalık bir donanmayla hareket ederek Portekizlilere doğru sefere çıktı. Maskat'ı ele geçiren Piri Reis, Hürmüz'ü kuşattı ise de Portekizlilerin direnci karşısında sonuç alamadı. Hürmüz'ü alamayan Osmanlı donanması Basra'ya geldi. Bu sırada Portekiz donanması da Basra'ya yelken açtı. Piri Reis de Körfez'de dolaşan gemilerini toplama olanağı bulamadığı için 3 kadırgayla, düşman gemileri gelmeden denize açtı. Ancak bir gemisi Bahreyn Adaları yakınında battığından, 2 gemiyle Mısır'a ulaştı. Basra'da bulunan donanma amiralsiz, kendi kaderine terk edilmişti. Mısır valisi durumu Divan-ı Hümayun'a bildirince, İstanbul'dan Piri Reis'in idam edilmesi emri geldi. Piri Reis, 1552'de Mısır'da idam edildi. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder