24 Kasım 2010 Çarşamba

Yeni Batı Tezgahı: Türkiye-İran Savaşı...

Fransa’nın her iki saraya da adamlarını sokmasıyla Timurlu devletiyle Osmanlı devleti birbirine karşı kışkırtılmış, 1402’de Ankara ovasında savaştırılmıştı.
Osmanlı yenildi.  
Tarihçiler savaşın sonuçlarını “fetret devri” olarak yazdı. 
 
“Ankara Muharebesi'ndeki mağlubiyet, Osmanlı tarihi için olduğu kadar Anadolu'daki Türk tarihi için de büyük bir felaket oldu.
Zira bu savaşın verdigi zafer sarhoşluğu ile Timur, bir kasırga gibi eserek bütün bir Anadolu'yu yakıp yıkmıştı.
Bu arada çocuklar dahil olmak üzere binlerce kişiyi esir alıp hunharca katletmekten de çekinmemişti.”
 
Ankara galibiyeti ile Anadolu'yu harabeye çevirecek olan Timur, bu galibiyetini Fransa Kralı VI. Şarl ile İngiltere kralı IV. Henri'ye bildirmek üzere mektuplar yollamış ve kendilerinin Niğbolu Muharebesi'nde yenemedikleri Osmanlı hükümdarını yenip esir aldığını bildirmiştir.
 
Farsça metni elimizde bulunan mektuba göre Timur, Fransa kralından büyük bir övgü ile bahsetmekte ve müşterek düşman olarak kabul ettiği Osmanlı Devleti'ni perişan ettiğini bildirmektedir.
 
İşin önemli noktalarından biri de Fransa Kralı'nın mektubunu getiren F. Fransiskos adındaki papaza Timur'un çok iyi davranmış olmasıdır.
 
Fransa Kralı'na devamlı iyi dualarda bulunduğunu ifade eden Timur, "bizim ve sizin düşmanlarımızı müzmahil eyledim" gibi bir ifade ile âdeta Osmanlıları ortadan kaldırmak için batı ile iş birliği yapmış ve belki de onların teşviki ile Anadolu'ya gelmiş görünmektedir.
 
Timur’un Fransa Kralı'na zafer sarhoşluğuyla yazdığı mektubu bugün bir daha okumakta fayda var.
Türk kardeşlerini yenen işbirlikçi Timur, bakınız Fransa Kralı'na neler yazdı:
 
"Bu muhibbinin, yüz bin selam ve hayırhahlığını dünyalar kadar çok hulusunu Fransa kralı kabul buyursun.
Ed'iye (dualar) tebliğinden sonra siz emir-i kebirin re'y-i âlilerine arz olunur ki, Ferrari Fransiskos adındaki vaiz rahib tarafımıza geldi.
Ve mulûkî mektupları getirdi.
Ve siz emir-i kebirin iyi adını ve azamet-i şanını bize bildirdi.
Çok mesrur olduk.
Şu dahi beyan olunur ki, leskerenbuh ile gidüp yaver-i bari-i Teala ile bizim ve sizin düşmanlarımızı müzmahil eyledim.
Bundan sonra sultaniye şehrinin murahassasi F. Cevanî'yi huzurunuza gönderdim.
Her ne ki vaki oldu ise arz ve takrir eder.
Şimdi siz emir-i kebirden rica ederim ki, daima nâme-i humayunlarinizin irsal kilinup bize haber-i selamet ve afiyetiniz ilâm oluna..."
 
Katolik Fransa, Anadolu’da halkları birbirine düşürmekten sabıkalıdır.
 
Örneğin, Van’da Ortodoks Ermeni-Kürt Müslüman kışkırtmalarının, Adana-Antep-Maraş çevresinde Ermeni isyanlarının 1915 tehcir kararının, Osmanlı Bankasını işgal ettirerek 1893 İstanbul ayaklanmasının, Leyla Zana’yı “kızı” ilan ederek ve PKK’yı Paris’te besleyerek Kürtçülüğe açıktan desteğinin, vb tarih şahididir.
Türkiye’yeye füze bataryalarını yerleştirmeyi kabul ettiren Amerikan-İngiliz savaş lordlarıyla birlikte, ekranlarda zefer sarhoşluğu içinde bir A.Gül gördük.
Kraliçeleriyle kadeh tokuşturan A.Gül’ün edasını da gördük.
Mektup yazarak anlatsaydı başka ne diyecekti ki!
Batı gazeteleri yeniden Anadolu işgalinin kahraman İngiliz “tudor”unu  yazıyor…
 
Timur’un batılılarla ve papazlarla ilişkileri sanki bugün yaşanmış gibi…
Tarihten hiç ders almamış gibi. 
 
Diyeceksiniz ki Timur’dan sonra Yavuz Sultan Selim gitti Türk beyi Şah İsmail’in Safevi Devletini tarihten sildi, 40 bin Alevi Türk insanını kuyulara doldurdu.
 
Osmanlı sarayında paranın hakimi kimdi diye sormaya hacet yok, elbette Galata Bankerleri.
Tarih tekerrür ediyor galiba.
 
Her iki kardeş halkın yönetimine bakalım:
İran: Katolik Fransa destekli, Molla İslam rejimi, A.Nejad (Kaşgari Oğuzlu, Tebrizli)
Türkiye: Protestan İngiltere-Amerika destekli, Ilımlı İslam rejimi, T.Erdoğan (Kaşgari Oğuzlu, Rizeli), A.Gül (Kayı Şehri/ Kayserili)
Siz, Molla İslam yöneticileri Katolik Fransa’dan bağımsız mı sanıyorsunuz?
İran’ı, bize sürekli düşman göstermeye çalışmalarında, buna fırsat veren Molla rejimi değil miydi?
İran Ankara büyükelçileri, içlerinde İran Dışişleri bakanlığı yapanları da var, kâh Konya mitinglerinde, kah Sincan’da NATO tanklarıyla birlikte manşet haber olurlarken, mollalar onları geri çağırıp görevden almadı, değil mi?
Alavere dalavere…
Türk toprağından kalkan füzeler yine Türk askerini vuracak ve biz İran’dan füze atıldı zannedeceğiz!
 
8 yıl süren İran-Irak savaşında, her iki taraftan atılan bombalarla 2,5 milyon Kuzistanlı ve Şirazlı Alevi Kaşgari Türk’ü öldürüldü, biliyor muydunuz?
 
Onun  için bana kuşlar diyor ki, ilk “kalkan” füzeler Tunceli köylerine, ikinci “kalkan” füzeler İzmir’in Foça sahillerine düşecek.
 
Akşam haberleri, füze bataryalarının tüm Türkiye sathına yayılacağını söylüyordu.
Çünkü sabahleyin Yunan tarafından sahibinin sesi 12 mil içimize girme kararını açıkladı!
Ve bizi Amerika füzeleri koruyacak, TSK artık devre dışı, ipler ABD’de…
 
Şu mantığa bakar mısınız?
Ortada son model bir savaş taktiği var.
Kendimizi vuracak şekilde füze tarlası haline getirildik!
Havalanacak her bir Türk uçağı anında imha edilecek, ya da kazaen vurulacak.
Kendi kendini vurarak tarihe gömülen ilk devlet biz mi olacağız? 
Olmaz öyle şey.
 
Sığınaklarınızı kazmaya başlayın! 
(Mahiye Morgül)
 
 
http://www.haberte.com/author_article_print.php?id=2777

oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder