Yazı özetle Sabetaycılığın tarihinden başlıyor.
Ancak işin ucu Şems Okulları, ve Atatürk'e kadar da uzanıyor.
İçeriden birileri tarafından yazılımış, hiçbir yerde başka bir kopyası olmayan bir makaledir.
-------- Original Message --------
From: | Gelardin <erroll@haerge.com> |
---|
Konuşmama başlamadan önce kimse sabetay sevi, sabetaycılık veya dönmeleri duydu mu öğrenmek istiyorum.
Yahudilik dini üzerine bazı alt yapı bilgileri
Asıl konuya başlamadan önce, Daha önce Musevilik hakkında bilgisi olmayanlar için bazı alt yapı bilgilerinden bahsedeceğim
Musevilik hukukunun merkezi metnine Talmud denir. Sanhedrin denilen haham konseyi tarafından 2000 sene önce Babilde yazılmıştır. Yazımı bittikten sonra, bir daha yazılanların değiştirilmeyeceğinden emin olmak .için konsey kendisini feshetmeye karar vermistir. Talmudun degil bir kelimesi , bir noktasi veya bir virgulun boyu bile degistirilemez.Bu durum bugüne kadar sürmektedir. Museviler arasında Talmudu kabul etme konusunda anlaşmazlıklar vardi . bu anlasmamazlik Museviligi ikiye bolmustur.
Hahamların Yahudiliği ve Karait Yahudiliği
Karaimler Talmudu kabul etmezler, Karaimler insanlar tarafindan Tanri adina yazilan hic bir seyi kabul etmezler ve yalnızca yazılmış olan Tevrata inanan ayrı bir mezhep olmuşlardır.(Tevrat Musanın 5 kitabıdır)
Hahamların museviligi zaman içerisinde 4 gruba bölünmüştür,
-Ortadoks Musevilik
-Muhafazakâr Musevilik
-Reformcu Musevilik
-İnsancıl Yahudilik ( dikkat ederseniz burada Yahudi kelimesini kullaniyorum )
Ortadoks Musevilik klasik Museviliktir
Muhafazakârlar dinsel kuralları takip etme konusunda daha az katıdır. Mesela kadınları haham olarak kabul ederler.
Reform Museviligi dinin kurallarını 20. Yüzyıla adapte etmeye çalışanlarca oluşturulmuştur.
İnsancıl Yahudilik ise ateist Yahudilerdir. Ateizm ve Yahudiliği bir arada duymak size tuhaf gelmiş olabilir. Eğer ki Yahudiyi Yahuda kabilesinin torunu, dinin adin i da Musanın ve İsrail ogullarinin dini ( DAT MOSHE VE ISRAEL ) olarak kabul edersek, , Monsigneur Lustiger gibi biri Katolik bir kardinal de olabilir. Parisin kardinaliydi ve bir Yahudiydi. Buradan bir insanın hem Yahudi hem de ateist olabileceğini çıkarabiliriz.
Bariz olarak yapilan hata Musevi dinin her Yahudinin dini olarak kabul edilmesidir.
Sabetay Sevi (1626-1676) çocukluk ve gençlik
Birkaç cümle ile Musevilikten bahsettik şimdi lütfen ana konumuz olan Sabetay Sevi konusuna başlamama izin verin.
Sabetay Sevi (1626-1676) Nasıralı İsadan sonra en çok tanınmış Mesihlik iddiasına sahip kişidir. Türkiye, İzmirde doğmuş ve 21 yaşındayken Mesih olduğunu iddia etti. Sonraki 17 sene boyunca aralıklarla bu beyanını yineledi. Yalnızca 1665in baharında, genç kabalist mucize, Gazzeli Nathan, Sabetayın iddiasını yenilediğinde insanların ilgisi Sabetaya yöneldi. Sonra birden bütün dünya onu dinler gibiydi. Sonraki on altı ay Mesihlik hareketi süreciydi, Sabetayın önderliğinde ve sözde peygamber Gazzeli Nathan ile Musevi Diasporasını çalı yangını gibi süpürdüler. Londradan, Polonyadan, Yemenden ve Hamburga kadar Yahudiler Sabetay Sevinin insanlarına liderlik etmek için kutsal topraklara dönecek ve tapınağı yeniden inşa edecek kurtarıcı olduğuna kusursuz bir imanla inandılar. Sabetay bu sırada 39 yaşındaydı.
Sabetay Sevi ortadoks Musevi bir ailenin çocuğu olarak Musevi takvimine göre 9 Av 5386da, Gregoryan takvimine göre de 1 Ağustos 1626da İzmirde doğdu.
9 Av özel bir tarihtir. Birinci ve ikinci tapınağın yıkılışının anıldığı gündür. İlk tapınak Kudüste Kral Süleyman tarafından inşa edilmişti ve milattan önce 586 yılında Bâbilliler tarafından yıkıldı, ikinci tapınak ise Kral Herod tarafından yine aynı yerde yapıldi ve milattan sonra 170 yılında Romalılar tarafından yıkıldı. Geleneklere göre bu iki felaket de 9 Avda gerçekleşti.
9 Av 5386 yılında Şabata denk geliyor. Hahamsal geleneklere göre Şabatta doğan erkek çocuklarına Sabetay ismi verilirdi. Ayrıca bu geleneklere göre 9 Av Mesihin doğacağı gündür. Sabetayın babası Mordehay Sevi, o dönemde en çok Musevi nüfusuna sahip Yunanistan Patrada doğmuştur. İzmire gelmeden önce de kümes hayvanları satan Mordehay, İzmire geldikten sonra da bu işe devam etti. Eşi Klara, ikincisi Sabetay olan 3 erkek çocuk doğurmuştu. Çocukken çok zeki olan Sabetayı hocaları bir haham olarak yetiştirmek istiyordu. Bir haham olabilmesi için onu eğitime gönderdiler. Seminerleri bitirip Hahamlık mertebesine ulaştığında hala çok gençti. Ortadoks hahamların sevmediği bir çok düşünce ile doluydu ve bundan dolayı hahamlık yapmasına izin vermediler. Sabetay daha çok Tanaha inanıyordu.
Tam da bu noktada Sabetay Kabala öğrenmeye başladı. Kendisini 3 yıl boyunca sadece zoharın ilk kitabını ve kabala çalışmak için bir odaya kapadı. Odasını sadece doğanın çağrısına cevap vermek için terk etti.
3 yıl sonra odasından çıktı ve insanlarla konuşmaya başladı. İlk gezisini kutsal topraklara, doğru Yerusalayime yaptı. Bir kabalist peygamber olan, Gazzeli Nathan ile buluştu ve Talmud üzerine tartıştı. Nathan gördü ve anladı ki çok yenilikçi bir insanla konuşuyordu. Sabetayı çok dikkatlice dinledi ve onun takipçilerinden biri olmaya karar verdi.
Gazzeli Nathan: Kabalistik peygamber ve takipçi
Sabetayın hayatını daha iyi anlayabilmemiz için Gazzeli Nathan hakkında bilgiye ihtiyacımız var: kimdi, ne yaptı ve neden yaptı.
1644 yılında Kudüste doğdu ve 1664 yılına kadar bütün hayatını üstadı Jacob Hagiz ile birlikte Yeşivada (dini okul) geçirdi. Çabuk anlayan, olağan üstü yetenekli, parlak bir zekâya sahip bir öğrenciydi. Yeteneklerini yazdıklarında ortaya koymuştur. Yazdıkları entelektüel güç, derinlemesine düşünme kapasitesi, hayal gücü ve güçlü duygusal hassaslığın ender kombinasyonlarındandır.
Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde Nathan büyük duygusal bir devrimin öncüsü olmuştur. Nathan dini kitaplarından birini yazarken birden Sabetay Sevinin görüntüsünü kitabının üzerinde kazınmış olduğunu gördü. Çok iyi bilinen haham efsanesine göre, patrik Jacobın görüntüsü de kazınmıştır. Nathanın önemli noktası, Sabetay Seviyi hayranlık duyarak Mesih olarak kabul eden ilk insan olmasıydı.
Tarihçiler Sabetay Sevinin ilk müritlerini bulmaya çalışmışlar ancak bunda başarılı olamamışlardır. Nathanın kutsal kitabı vasıtasıyla,eski arkadaşları ve müritleri onun inancına dönmüş ve Sabetayın Mesih olduğuna inanmış gibi gözükmektedir. Sonuç olarak bu eksantrik kabalist sofu bazı insanları etkilemişti. Aslında Nathan da bu insanlardan sayılıyordu. Bu hak edilmiş şöhretten çok memnundu. Nathan kişisel özelliklerini ve kalitesini tek bir kişide birleştirdiği için, sadece bu nedenle bile din tarihinde önemli bir yere layık olacaktır. Vaftizci Yahya ve Paulden Nasil Isa nin fikirlerini dunyaya yayanlar olmuslarsa Gazzeli Nathan da Sabetay Sevi nin hem Paulu hemde Vaftizci Yahyasi idi.
Nathanın karakteri Sabetay Seviden çok farklıydı. Bir peygamberde olması gereken hiçbir özelliğe sahip değildi. Sabetay güçlü bir karaktere sahip değildi ve zayıf bir liderdi. Ancak, paradoksal kişiliği Nathanı çok etkilemiştir. Ancak şu bir gerçektir ki, bu ikisi Sabetayist hareketi doğurmuştur. Nathan kendisini bu hareketin sancaktarı ve habercisi haline getirmişti.
Sabetay Sevinin vizyonu ve misyonu
Sabetay Musevi dinsel kurallarında reform istiyordu. Talmudda Tanrı adına insanlar tarafından yazılmış birçok kuralı iptal etmek istiyordu. Ama daha önceden bahsettiğim gibi, Talmud Hahamların Museviliginde çok önemlidir ve her hangi bir nokta veya virgülün bile değişmesini kabul etmiyorlardı.
Tikun Olam: Talmudda değişiklik yapmak veya bazı şeyleri elemek atılabilecek çok radikal bir adımdı. Sabetay Sevi bu harekete Tikun Olam yani dünyanın tamiri ismini vermişti. Bu haham konseyi tarafından Sabetay hakkında Herem açıklamasına neden oldu. Herem aforoz demektir ve hiç kimse bu konuda konuşamaz, selam veremez ve anlaşamaz. Sabetayı sürgüne Şama gönderdiler. Şöhreti kendinden önce gidiyordu ve orada onu geniş bir kalabalık karşıladı. Onlar da müritleri oldular. Şamda yaklaşık iki sene kaldı. Daha sonra tekrar İzmire döndü. Hahamların kendisi üzerindeki yasak olan Heremi reddetti ve müritleri Şamdaki müritleri gibi onu karşıladı. Sabetay Yahudi dünyasında iyice meşhur olmuştu ve bu benim düşünceme göre Reform Museviliginin başlangıcıdır.
Kutsal Topraklara Dönüş: Bugün bizim kutsal topraklar dediğimiz, Galil ve Yerusalayime kendi evlerine Yahudilerin dönme vakti geldiğine emindi. Bütün Avrupadaki, özellikle İstanbul ve İzmirdeki Museviler buralara göç etmeye başladılar. Peygamber Gazzeli Nathan gelenleri kabul ediyordu ve gelenler Tiberya ve Yerusalayim e yerleşiyordu.
Avrupadaki bütün Musevileri kutsal topraklara yeniden yerleştirmek için teşvik ettiğinden, bazı akademisyenler Sabetay Sevinin ilk Siyonist olduğuna inanırlar. Gazzeli Nathan zaten o sırada kutsal topraklardaydı ve bu konuda onu teşvik ederek ona yardımcı oldu.
Hahamların hareketindeki hahamların Sabetayı sevmemesi anlaşılabilir bir şeydir. Hahamlar sadece Mesihin gelişinden sonra kutsal topraklara, evlerine dönebileceklerine inanıyorlardı. İnançlarına göre Sabetayist hareket, Babilde yazılan kurallara aykırıydı.
İzmire dönüş ve ikinci aforoz
İkinci Herem, Sabetay Sevi İzmirdeyken açıklandı ve Sabetay ikinci kez aforoz edildi. O da Selanike gitti ve müritleri de onu takip etti. Üç yıl sonra tekrar İzmire döndü. Bu hahamların Museviligi ile açıkça bir mücadele idi. Kendisinin Mesih olduğunu bir kez daha tekrarlıyordu ve halkın içinde Tanrının adını anmıştı. Hahamların Museviligi bunu dine küfür olarak kabul ediyordu. Bir sürü insan Avrupanın çeşitli yerlerinden onunla konuşmak ve onun görüşlerini anlamak için geliyordu. Bunlar arasında tanınmış hahamlar da vardı(Modenalı Abraham Rovigo, Amsterdamdan haham Solomon Ayalon, Pragtan Jonas Wehle, Macaristandan Aron Chorin vs.). Kimisi onu takip etti, kimisi de ona açıkça savaş ilan etti. Böylece Musevi dünyası çok çalkantılı bir döneme girmiş oluyordu.
Hahamlar, Sabetayı fitneci olduğu gerekçesiyle Sultana ihbar ettiler. Sultan, Sabetayı Edirnedeki sarayına getirtti ve onunla konuştuktan sonra ona iki seçenek sundu. İlki Müslüman olmaktı, ikincisi ise kafasının uçurulmasıydı.
Sabetay aptal biri değildi. Bütün Musevilerin bildiğini o da biliyordu. Musevi olarak doğan, Musevi olarak ölür (Fransa kardinali Lustiger için söylediklerimi hatırlayın, neredeyse Papa yapılacaktı. Kendisinin Katolik bir Yahudi olduğunu söylemişti. Cenazesinde bir haham vardı ve ona kadiş okudu, bu ölü için okunan bir duadır.)
İslama dönüş
Eylül 1666da Sabetayın sansasyonu zirvedeyken, sultan 4. Mehmetten önce tutuklu olarak götürüldü. İslam dinine geçerek kendini korumuştu. 10 yıl daha yaşadı. Tuhaf bir hayata öncülük etti, aynı anda hem İslamın hem de Yahudiliğin ritüellerini yerine getirirken, çevresi Musevi sarığı giyen ve kendisini İslama geçişte takip edenler ve Musevilik inancında kalanlar tarafından sarılmıştı. Mesih umudu solmuştu. Henüz Yahudi diasporası Sabetaya inanıyordu ve Sultanın ilk teklifini kabul etmiş sonra da bunu Sultanın önünde açıklamıştı. Sultan ona sarayda yüksek mevkiler vermiş ve onu onurlandırmıştı. Bu tabii ki Musevi dünyasında dalgalanmalara neden oldu. Dahası bütün müritleri onu takip etti ve İslama geçti. Dönme adı da buradan gelmektedir. Dönme İslama veya başka bir dine dönmüş anlamında kullanılmaktadır. Bu aşağılayıcı bir şeydi ve Müslüman dünyası bu dönenleri asla tam Müslüman olarak saymadı. Dönme dış dünyada Müslüman gibi yaşarken, evinde Musevi ritüellerini ve geleneklerini uyguluyordu. Önceleri Sabetay Sevi olarak bilinen Mehmet Efendi İslama dönenler için hala gerçek Mesihti.
Çoğunluğu Haham Konseyi tarafından Sabetay Sevinin aforoz edildiği Selanikte yaşıyordu. Sabetay da sonunda Arnavutlukta öldü.Ölmeden önce müritlerine Şama göç etmelerini ve orda büyük bir cemaat kurmaları emrini verdi.
1676daki ölümü inananlarının inançlarını sarstı ama hepsinin değil. Yirminci yüzyılın sonlarına gelindiğinde, kalan Türk varisleri ismen Müslüman mezhep olsalar da, Dönmeler, eski Judeo-İspanyol, Ladino dilinde dua etmeye devam ettiler. Duaları SABETAI SABETAI, ESPERAMOS A TI şeklindeydi, bu duanın Türkçe karşılığı ise Sabetay Sabetay seni bekliyoruz idi.
Sabetay Sevi hakkında kısa bir konuşma yapmış olduk.
Modern Türkiye Tarihinde Sabetay Sevinin Etkisi
Şuanda Sabetay Sevi hakkında bir şeyler biliyoruz. Şimdi kendi düşüncelerim doğrultusunda Sabetay Sevinin modern Türkiyeye etkileri hakkında konuşmak istiyorum.
Selanik: En geniş Sabetayist topluluk
1492de İspanyadaki Engizisyondan sonra Osmanlı topraklarına göç eden Musevileri Osmanlı Sultanı Selanike yerleştirdi. 1900lerde Selanikte 118.000 kişi yaşıyordu, bunların 26.000i Müslüman Türktü. 16.000 Yunan, 10.000 Romalı ve 66.000 Yahudi vardı. Bunların %70i Sabetayist, Sabetaycı veya Dönme idi ve Selanik Osmanlı topraklarındaki en büyük Sabetayist nüfusa sahip şehirdi. Kendilerine ait okulları vardı, bunların arasında en meşhur olanı da Şemsi Efendi Okulu idi. Bütün Sabetayistler Şemsi Efendi, Hayati Efendi, Selim Efendi gibi, Efendi diye çağırılırlardı.
Bir gün Mustafa adında bir çocuk, bir okula katıldı. Zeki ve çalışkan bir çocuktu. Öğretmeninin adı da Mustafaydı ve öğretmeni kendisini öğrencisinden ayırmak için, ona Türkçede mükemmel ve olgun anlamına gelen Kemal adını ikincil isim olarak verdi. Küçük Mustafa öğretmeninin verdiği ismi hak ettiğini ispatlamıştı. Şemsi Efendi okulundan mezun olduktan sonra, Askeri okula girdi ve sonrasında Osmanlı memuru oldu. Vurgulamak zorundayım ki, bu Şemsi Efendi okuluna sadece Sabetayist ailelerin çocukları kabul ediliyordu.
19. yüzyılda, Sultan Abdülhamit zamanında Genç Türkler hareketi Selanikte başladı. Bu Genç Türklerden birisi de Mustafa Kemaldi. Genç Türkler Sultanın vermeye hazır olmadığı özgürlüğü istiyorlardı.
Birinci Dünya Savaşı ve Mustafa Kemal Paşa
Mustafa Kemal Paşa savaş ilan edildiğinde bir generaldi(Paşa). Gelibolunun kumandası ondaydı. Avustralyalılar ve Yeni Zellandalılar bu ismi çok iyi bilmektedirler. Anzak güçleri Çanakkale önündeki çatışmalarda birçok ağır kayıplar verdiler. Bu günleri anmak için Çanakkalede büyük bir abide vardır. Her yıl burada bu çatışmalarda hayatını kaybeden Anzaklar için anma törenleri gerçekleştirilmekte. İngilizler bu savaşta Osmanlılar ile birlikteydi ancak Anzak güçlerini Osmanlılarla savaşması için gönderdiler. Belki de bu yüzden Türkler bugün de Anzakları çok seveler ve saygı duyarlar. Türkler, Anzakların kendi istekleriyle değil, zorla savaşa getirildiğini çok iyi bilmektedir.
Sabetayistlerin Selanikten İstanbula transferi
Birinci Dünya Savaşında Almanya ve müttefiki Osmanlı İmparatorluğu yenilince, Yunanistan ve Türkiye arasında nüfus değişimi gerçekleşti. Türkiyedeki Yunanlılar Yunanistana gönderilirken, Selanikteki Türkler Türkiyeye göç ettiriliyordu. Selanikteki Sabetayistler Musevi olduklarını açıkladılar ve Selanikten ayrılmayı reddettiler. Ancak geçmişte, Selanik Hahambasiligi , bu insanların Musevi olmadıklarını, Müslüman olduklarını iddia etmişti. Böylece hepsi İstanbula ve Türkiyenin diğer bölgelerine gönderildiler. Bu tarihte çok iyi eğitim gormus 35.000 kişi kadarlardı. İstanbula geldikten sonra, politikaya girdiler ve Genç Türk hareketini yeniden yarattılar. Mustafa Kemal Paşa da politikaya girdi ve Sultana karşı bir cephe aldı. Bunun takipçilerine karşılık Sultan da Mustafa Kemal Paşayı bir fermanla orduda müfettiş yaptı. Bu, Sultanın Mustafa Kemali başkentten ve kendi yolundan uzaklaştırmak için bir yöntemdi. Mustafa Kemal Sultana karşı bir harekete girişmek için Samsuna gitmek için İstanbuldan ayrıldı. Sultanlığı,ve Halifeligi lagv etmek icin buyuk mucadele verdi başarıya ulaşana kadar çok çalıştı. Bir diktatör oldu ve Türklerin atası anlamına gelen Atatürk adını aldı. Modern Türkiye artık onun çizdiği yolda ilerliyordu. Suriye Şamdaki Sabetayist nüfusu artık Osmanlı egemenliği altında değildi ve Adana, Antalya ve Mersin gibi şehirlere göç etmeye başladılar.
Adanada, bugün de hala var olan, Gavur Mezarlığı adında bir mezarlıkları bulunmaktadır. Daha sonraları Sabetayistler bu şehirlerden İstanbul ve İzmire göç etmeye başladılar. Büyük bir bölümü de daha sonra İstanbula göç etmek üzere Afyonkarahisara göç ettiler.
Son yıllarda, modern Türkiyenin kurucusu Atatürk hakkında Sabetayist kökenlere sahip olduğu yönünde bazı teoriler ortaya atılmıştır. Aynı şekilde Türk hükümetinde Sabetayistlerin önemli roller üstlendiği konusuna odaklanılmıştır, özellikle de Dış İşleri Bakanlığındaki önemli ve etkili pozisyonlarda. Türkiyenin dış işleri bakanı Sayın Davutoğlu(David oğlu demek) Karaim Yahudilerinden olduğu söylenmektedir.
Konferansımı bitirmek için şimdi size çok iyi tanınmış bir Türk araştırmacı yazar Rıfat Balinin A Scapegoat for all Seasons- The Donmehs or Cyrpto Jews Of Turkey bir paragraf okumak istiyorum.
Özsözünün üçüncü sayfasında diyor ki Sayın Bali;
Son günlerde dönmeler hakkındaki takıntıların hiçbir değeri yok, sözde Türkiye politikasındaki ve kültürel hayattaki etkileri ve egemenlikleri Türk Yahudileri arasında da yankı buluyor. Örnek vermek gerekirse; Türkiye doğumlu bir İsrailli olan Erroll Haim Gelardin the Sabbetean adlı romanında diyor ki;
Sabetayistler, Atatürke ülkesini kurarken büyük yardımlarda bulundular, Türkiye Sabetayistler sayesinde İkinci Dünya Savaşına girmedi, ve yine aynı nedenle harabe halindeki ülkemiz, tamamen yok olmamıştır.
Eğer Hitler, Ortadoğunun petrollerine ulaşmak isterken, Türkiyeye girseydi, Musul ve Trakya vasıtasıyla Irak petrollerini transfer etmesi sadece birkaç gününü alırdı. Türkiyenin Yahudileri ve Sabetayistleri, ayrıca tüm özgür dünya böylece mahvolmuş olacaktı.
Sayın Gelardin diyor ki, , eğer Hitler Türkiyeye girseydi Türkiye Sabetayist toplumunun kaderleri diğer ülkelerin Yahudilerinden farklı olmayacaktı. Sabetay Sevi acaba muritlerini korudu mu ?
Kelebek Etkisi
Birçok anlamda, yaratıcı diplomasideki değişimden, askeri güç konuşmasına, 1 milyonluk Türk ordusunun mobilizasyonunu içeren, hiddetli mücadele yeteneğiyle de Sabetayistlerin torunları Hitlerin Türkiyeyi işgalini engelledi. Hitler umutsuzca petrol kuyularına ulaşmaya çalışırken ve bu yüzden Stalingrad güzergâhını almak zorunda kalınca General Winter ile karşılaştı. Ordusu imha edildi ve bu da Nazilerin savaşı kaybetmesine neden oldu.
Benim teorime göre, Sabetayistler, Hitlerin Türkiyeye girmesini engelleyerek sadece kendilerini korumuş olmadılar, aynı zamanda Türkiye Yahudilerini ve gelişmeye başlamış Türkiye Cumhuriyetini de korumuş oldular. Dolaylı yoldan, Hitlerin yenilmesine katkıda bulundular.
Ben dindar biri değilim, ancak olayların arka planına bakarsanız, inkâr edilemez şekilde görürüz ki, 1666 yılında Sabetay Sevinin giriştiği güç hareket sadece müritlerini kurtarmadı, aynı zamanda milyonları da kurtardı. Meşhur, bir kelebeğin kanat çırpışından oluşan küçük etkinin uzak bir yerde büyük bir fırtınaya neden olacağı teorisi gibi, Sabetay Sevinin yaratmış olduğu hareket de dünyanın çehresini değiştirmiştir.
Bu da Mesihin yapması beklenen bir şey değil miydi?
Bazı insanlar Sabetay Sevinin sahte Mesih olduğunu söylüyor, bazıları da kayıp Mesih olduğunu, ama bazıları da onun gerçek Mesih olduğunu söylüyorlar. Bu sizin kararınıza kalmış.
Konsmami bitirmeden once Her Yahudinin Musevi olmadigini ve her Musevinin de Yahudim olmadigini
Anlamamiz lazim. Mesela Hazer Turkleri Museviligi kabul etmislerdir ama Yehuda kabilesinden gelmedikleri icin Yahudi degillerdir.
Bayanlar baylar dinlediğiniz için teşekkür ederim
Erroll Gelardin
oO-------------------------------------------------------------------Oo
http://orajpoyraz.blogspot.com/
erroll gelardin sabetayist değil yahudidir ve kendisi benim dedemdir. yanlışınız var. ;)
YanıtlaSil