14 Aralık 2011 Çarşamba

[desifre] Re: [Ozgur_Gundem] Yaşasın 'laik' devlet: Mollalar memur oluyor!


Dönem postmoderndir. Bu doğru.
Ama göreceksiniz, gerek sol/sosyaldemokrat fikirler, gerek milliyetçilik, gerekse laiklik demode olmamıştır.
Hatta önümüzdeki yıllarda bu fikirlerin çeşitli harmanlarını bol bol göreceksiniz.
Solculuk konusunda ben 1970'lerde dile getirilen, küresel oligarşi, komprador, işbirlikçilik, emperyalizm, kapitalizm, sömürü gibi kavramların artık içinin çok daha iyi bir şekilde dolduğunu görüyorum.
Yine liberal ekonomik politikaların giderek toplumları vahşi bir şekilde ezidiğini, ve marjinalize ettiğini, bütün dünyada metropolleri kuşatan varoşların, gettoların oluştuğunu görüyorum.
Devletlerin ve hükümetlerin ise bütün bu gelişmelerde kendi halklarının değil ama , daha çok küresel oligarşinin yanında yer alarak meşruiyet zeminlerini yitirdiklerini belirtmeliyim.
Dünya da kitlesel halk hareteklerinin, ihtilal ve devrimlerin mayalandığını herkesin görmesi gerekir.
Halklar ise yaşadığı postmodern travmaları karşılarken, dünyaya giderek milliyetçilik ve mikromilliyetçilik penceresinden bakmaktadır.
Din kardeşliği milli aidiyet hissinden daha üstün olamamıştır.
Arap, İranlı, Türk, Berberi vb. birbiriyle münasebete girdiğinde din kardeşliği ülküsü bir kenarda kalmakta etnik, milli aidiyet hissi ön plana çıkmaktadır.
Bunun yakın dönemde de değişeceğini sanmıyorum.
Laiklik ise pragmatik bir fikri çözümdür. Palyatiftir. Radikal çözüm değildir. Ancak işe yarar bir çözümdür.
Özellikle bir rönesans yaşamamış Müslüman toplumlarda işe yarar tek çözümdür.
Laiklik ilkesi terk edildiğinde müslüman toplumları bekleyen, din/mezhep/cemaat çatışmaları, iç savaşlar, bölünme savaşlarıdır.
Bir diğer sonuç ise din/mezhep/cemaat totaliterizmi tehlikesidir. Bunun devamında Türk ya da Arap milliyetçiliği dönemi yaşamamış diğer müslüman ülkelerde görülen mezhep totaliterizmi diyebileceğimiz şeriatçılık yaşanmaktadır.

Şeriatçılık bir çıkmazdır, bir fikir kanseridir, dünyada hiçbir toplumu iyi bir yere getirmemiştir, dünyaya sadece kan ve gözyaşı vermiştir.
Siyaset ilahi değil, insani bir faaliyettir. Siyasete ilahları dahil etmek, farklı bir insan sömürüsü yöntemidir. Neticede Allah insanlarla konuşmayı Hz.Muhammet'ten sonra bırakmıştır. Bundan sonra konuşacak olanlar Allahın kelamını değil, kendi sözlerini söyleyecektir.
Bana kalırsa kimse ilahları kendine alet etmeden adam gibi kendi sözünü söylemelidir.
Şu an din adına konuşan hiçbir hoca, alim, derviş, şu, bu Allah nam ve hesabına, adına konuşmamaktadır. Herkes kendi insani fikirlerini beyan etmektedir.
İlahi denilen insanidir.
Esasen özellikle İslamiyet böyle bir kurumu men etmiştir.

Ve laiklik ilkesi, şeriatçılık denilen fikir kanserinin, geçici de olsa, palyatif de olsa tek işe yarar çözümüdür.
Batılı ülkelerde ülkelerinde şeriatçı, siyasi İslam talepleri çoğaldıkça bizim çizgimize gelecektir.
Ve esasen laiklik ilkesi müslüman nüfusu olan ülkeler kadar Hristiyan ülkeler için de çok gereklidir.
Bu ülkelerin göçler yoluyla kazandıkları müslüman nüfus Judeo-Hristiyan nüfus gibi bir rönesan yaşamamıştır.
Bunların ve diğer kitlelerin barış içinde beraber yaşamasının tek yolu sıkı bir laiklik pratiğinden geçer.
Ya da batılı ülkelerde yanlış yola sapıp, masayı devirir ve içsavaş, totaliterizm, müslüman nüfusun göçettirlemesi, etnik arındırma yoluna gidecektir.
Bu durum, II.Dünya Savaşı gibi oldukça kanlı bir dönemi dünyamıza yaşatır.
Ve bu fikir kaymasının da işaretlerini batılı meclislerde radikal ve milliyetçi sağ partilerin oy oranlarındaki artmalarla görmekteyiz.
Güney Amerika, Kuzey Amerika ve Avrupa'daki müslümanların şeriatçı bir kalkışma yaptıklarını bir hayal edin...

Özetle her türlü şeriatçılık fikirsel bir hastalık, laiklik ise onun ilacıdır..
Bunun dışındaki her yol dünyaya da, ülkemize de, içsavaş, bölünme, ızdırap getirir.
Saygılar


 
 
SAyin Poyraz
 
Anayasayi halk yapar.
 
Post modern cagda, laiklige alan kapanmistir.
 
Post modern Anayasalarda laiklik yer alamaz.
 
Vicdan ozgurlugu "kisinin inancini ozel ve kamusal alanda serbestce pratige gecirmesi"ni destekleyecek kadar genis olacaktir.
 
 
 
 
 
Abudeyam
 
 
 


 
2011/12/13 Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
 


Hükümetler Anayasa suçlarını nasıl işler?
İşte tam böyle yaparak.
Yani Anayasaya aykırılığı aşikar olan yasaları yasalaştırır.
Bu durumda suça meclisde ortak olur.
Başka.
Hükümet aynı aykırıkları yayınladığı genelgeler, ve yönetmelikler, yoluyla yapar.
Bu aykırılıklar sistematik bir hal aldığındaysa LAİKLİK KARŞITI EYLEMLERİN ODAĞI olur.
İşte şimdi tam da bu noktadayız.


Yaşasın ‘laik’ devlet: Mollalar memur oluyor!

 

Mustafa Mutlu

 

Tarihi olaydır; mutlaka okumuşsunuzdur:

Mustafa Kemal, kurulacak devletin şeklini belirlemek için her kesiminden temsilcilerle görüşürken; sıra, mollalara, şeyhlere ve din büyüğü geçinen kişilere gelir.

Bunlara haber gönderip, kendileriyle bu konuyu görüşeceğini, ancak toplantıya katılacak herkesin Bakara suresini 288‘inci ayetine kadar okumalarını rica eder.
Toplantı günü kürsüye çıkar ve sorar:

“Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288’e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara’yı 288’e kadar?”

Salondaki bütün eller havaya kalkar.

Bunun üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder:

“Beyler… İşte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması budur: Hepinizin 288’e kadar okuduğunuzu ifade ettiğiniz Bakara suresi… Sadece 286 ayettir.”

***

Dün Hürriyet Gazetesi manşetine taşımış:
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Doğu ve Güneydoğu illerinde toplumda sözü geçen, saygınlığı olan “mele” (molla) denilen kişilerin, sınavda başarılı olmaları kaydıyla, sözleşmeli imam hatip olarak Diyanet İşleri kadrosuna alınacağını belirtmiş…

“Bu kişileri analiz ettik. Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan, sözleri insanları durduran veya harekete geçiren insanlar. Bu kişilerin hizmetinden müftülük denetiminde yararlanmak istiyoruz” demiş…

***

Diyanet İşleri Başkanlığı, dün Bakan Bey‘in bu sözlerine açıklık getirdi.

Kendini yetiştirmiş kişilerin, zaten belirlenen kriterler çerçevesinde yapılan sınavlar sonucunda yıllardır Diyanet‘te istihdam edildiğini…

Uygulamanın, ihtiyaç duyulan bütün bölgeler için geçerli olacağını…

Bunu ‘mele’ alımı gibi sunmanın doğru olmadığını, din hizmetine ihtiyaç duyulan yerlerde bu ihtiyacı karşılamak üzere yetişmiş eleman istihdamına matuf bir uygulama olduğunu açıkladı.

***

Diyanet ne derse desin; bu operasyon Bakan Bey‘in de dediği gibi bir “molla” operasyonu…

Böylece… Mollalık, bizde de tıpkı İran‘daki gibi “resmi” bir kurum haline geliyor!

Kendilerini “hoca” olarak tanıtan ve halka Türkiye Cumhuriyeti kanunları yerine şeriat kurallarına göre yaşamaları çağrısında bulunan bu mollalar, tüm bu faaliyetlerini artık “resmi sıfatla” yapabilecekler!

Yani “laik” bir ülkede, laiklik karşıtı faaliyetlerini “devlet memuru” olarak sürdürebilecekler…

***

Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; sorum size…

Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin:

Bizzat Başbakan Yardımcısı tarafından açıklanan bu proje bile, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmaktan sabıkalı bir partinin, aynı suçu işlemek konusundaki ısrar ve kararlılığını göstermeye yetmez mi?

***

Diyanet İşleri Başkanlığı‘ndan tek ricam var:

Tablo ortada; atı almış, Üsküdar’ı geçmişsiniz de…

Acaba yapacağınız sınavda bu mollalara, Atatürk‘ün sorduğu o basit soruyu sorar mısınız?

“Bakara suresi kaç ayet?”

Bakalım kaçı bilecek?

*****

1.80!

Kültür Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi‘nin katkılarıyla çekilen 13 milyon dolar bütçeli “Fetih 1453” isimli film çok ses getireceğe benziyor.

İlk “ses”i de getirdi zaten!

Filmde rol alan binlerce yardımcı oyuncunun parası ödenmemiş…

Çünkü yapımcının mazeretine göre figüranların boyu 1 metre 80 santimden kısaymış!

O yapımcıya sormak isterim:

Fatih, İstanbul‘u hepsinin boyu 1 metre 80 santimin üstünde olan askerlerle mi fethetti?

Ve bu haksızlığı Fatih döneminde yapmış olsaydınız; bugün kellenizi arasanız bulabilir miydiniz?

*****

GÜNÜN SORUSU

Sorum; şike yasasına şiddetli tepki gösteren ve “En fazla tehdidi şikeyle ilgili çıkışımdan sonra aldım” diyen AKP Milletvekili Şamil Tayyar‘a:

Yüz yüze görüşmelerde mi, elektronik postayla mı yoksa telefonla mı tehdit edildiniz? Bu tehditler hakkında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulundunuz mu? Bulunmadıysanız; nedenini açıklayabilir misiniz?

*****

Adalet Bakanı Ergin aczini itiraf etmiş!

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP‘nin tutuklu vekiller için verdiği teklifi eleştirmiş… Teklifin yasalaşması durumunda, aralarında çocuk tacizcilerinin de bulunduğu 2 bin 427 tutuklunun serbest kalacağını iddia etmiş…

Bakan Bey haklı!

Ama bu sözleriyle, adalet mekanizmasının içinde bulunduğu durumu da itiraf ediyor!

Evet; tutukluluk süresi kısaltılırsa, bundan başka sanıklar da yararlanır. Fakat bu, mevcut yasadaki tutukluluk süresinin “cezalandırmaya dönüştüğü” gerçeğini ortadan kaldırmaz!

Bakan Bey‘in sözleri, yargının yavaş işlemesi nedeniyle, belki de suçsuzlukları ortaya çıkacak birçok kişinin de “ceza ve acı çekmek” zorunda olduğunu gösteriyor.

Ve Bakan Bey bu ayıbı, kendi aczine bahane olarak sunuyor.
Bulamadığınız o çözümü size ben söyleyeyim Sayın Bakan:

Hiçbir hukuk devletinde yargılama ve tutukluluk, 10-15 yıl sürmez. Yapacağınız şey, yargı sürecini hızlandırmak; bunun için yeni mahkemeler kurmak ve Yargıtay üzerindeki dosya yükünü azaltıcı önlemler almaktır. Sonuçta hem yargılama, hem de tutukluluk süresini en ciddi suçlarda bile en fazla üç yıla çekmektir!

Bunu yapamıyorsanız…

Yapacağınız şey bellidir!

Mustafa Mutlu
Vatan

http://www.ilk-kursun.com/haber/89634

 

 


-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Tebessum en kolay iyiliktir.Nail Papatya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.http://orajpoyraz.blogspot.com/

__._,_.___
Recent Activity:
MARKETPLACE

Stay on top of your group activity without leaving the page you're on - Get the Yahoo! Toolbar now.

.

__,_._,___

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Propaganda oyle bir sanattir ki, insan baskasinin ayagina basarken kendisi ah der.  Bob hope   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder