Sevgili Dostlarım,
Bugün yine Ergenekon adı altında sunulan mahkemeleri izlemek için Silivri’de idim.
Uzun uzun detay yazmadan, yine hem içim acıyarak hem de uygulamalara isyan
ederek orada sahneye konan drama tahammül ettim tüm gün…
Konunun hukuki boyutundaki trajikomik hususlardan çok yaşanan/yaşatılan
insani dramın sadece 3 noktasına kısaca değineceğim.
1- Salonun tahta parmaklıklarla ayrılmış tutuklular bölümünde dede yaşındaki yüzleri aydınlık saçan insanlar oturuyor
Onlar buraya getirilinceye kadar hayatlarını ülkelerinin dağlarında,bayırlarında,denizlerinde,semalarında ve kentlerinde
iç ve dış düşmanlarına karşı çoğu zaman kelle koltukta görev yapmış yurtseverler. Bütün bunlara rağmen sıra kendilerine
geldiğinde ayağa kalkıp üzerlerine atılmaya çalışılan çamurları gayet sakin ve vakur bir biçimde temizlemeye çalışan emekli
paşalar.
2- Arkada yine parmaklıklarla ayrılmış diğer bölümde bu dede paşaların eşleri ve çocukları ve bizler oturuyoruz. Hepimiz sorular
ve cevapları dinlerken; kah derin bir üzüntüye boğuluyor ve göz yaşlarımızı tutamıyoruz kah derin bir iç isyan duygusu yaşıyoruz
ama tüm bunların ötesine onlarla gurur duymaya devam ediyoruz…. Ancak hepsinden acısı, hemen yanı başında oturduğumuz
tutuklu ailelerin önümüzdeki parmaklıkların hemen ötesinde sorgulanan eşlerine ve babalarına bakışlarındaki hüzün ve özlem…
3- Bunca zaman sonra artık her aklı başından insanın gördüğü ve kavradığı şey, bu insanlarımızın kendilerine reva görülen bu
mezalimi hiçbir şekilde hak etmedikleridir. Ve orada sadece kendilerini değil bu canım ülkenin geleceğini savunduklarıdır.
Peki Türk Ordusunun bu müstesna subaylarının oradaki mücadeleleri sırasında mahkemelere gelerek onlara destek ve moral
veren duyarlı yurttaşlarımızın sayısı ne kadardır? Kusura bakmayın ama çok utanç duyduğum için bir sayı vermeyeceğim…
Esasında bugün bu yazıyı yazmamın nedeni yukarıdaki durumu aktarmak için değildir. Esas neden fotoğraflarını ekte gönderdiğim
gözlemimdir.
Fotoğraflardaki çadırlı alan çok yakın zamana kadar tutuklu eşlerinin içerideki eşlerine moral desteği için çadırlarını kurdukları alandır.
Bu çadırlarda tutuklu eşlerinin yanı sıra anadolunun en uzak yerlerinden bile gelen duyarlı yurttaşlar da zaman zaman geceliyorlardı.
Yürekli ve fedakar tutuklu eşleri kendilerine destek için gelen yurttaşlarımıza hiç olmazsa çay kahve de ikram edebiliyorlardı. İşte
bu gelişmelerden birileri rahatsız olmuş olmalılar ki kısa bir zaman önce bu alanı kamulaştırıp orada kurulmuş olan çadırları söktürdüler.
Peki yakın bir zaman önce tutuklu eşlerinin çadırlarını oradan söktürenler bugün ne yapmışlar? Yarın başlayacak olan ŞİKE DAVASI
İçin bir futbol klübüne tahsis etmişler. Ekte gördüğünüz o yeni çadırlar işte bu klübün bugün kurduğu çadırlardır.
Şimdi herkese soruyorum. Bu ahlaki, hukuki ve vicdani bir durum mudur? Bu ülkede adalet var mıdır?
Ayrıca yarın o çadırlara gelecek, binlerce olacağını umut ettiğim, futbolseverlere soruyorum. Ülkemizin geleceği ile çok yakından ilgili,
kasıtlı olarak Ergenekon adı verilerek yıllardır orada tutuklu olan yurtseverlerimizin durumu ile hemen hemen hiç ilgilenmezken yarın
Şike davası için o alanda binlerle toplanmaktan hiç rahatsızlık duymayacak mısınız?
Ülkesi için çok kaygılı bir yurttaş
Atakan Mert
Not: Bu vesile ile Şike davası için tutuklu bulunan yöneticilere de geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder