27 Temmuz 2017 Perşembe

İBRAHİM VARLI : NE DIŞ POLİTİKA SINIFLAR ÜSTÜ NE DE AKP ANTİ EMPERYALİST


 


İBRAHİM VARLI : NE DIŞ POLİTİKA SINIFLAR ÜSTÜ NE DE AKP ANTİ EMPERYALİST

25.07.2017 01:24.


Öncelikle bir yanılsamayı düzeltmeli. Dış politikanın "sınıflar üstü" olduğumuktedirlerin uydurduğu koca bir yalan. Dış politika da tıpkı diğer her şey gibi "sınıflar üstü" değil. "Milli çıkar" adı altında yutturulmaya çalışılsa da dış politika egemen sınıfların çıkarlarının bir yansımasıdır. "Dış politikada sen ben kavgası olmaz, dış politika milli politika demektir" şeklindeki "resmi tez"i reddetmek öncelikle sınıf bilincinin bir gereğidir!

Egemenlerin tıpkı iç politikada olduğu gibi, sermayenin ve sermaye düzeninin çıkarlarını tüm ulusun çıkarıymış gibi sunması, bunun böyle olduğuna bütün bir toplumu inandırmak istemesi kendi "sınıf çıkarları"nın bir sonucu.

İçeride siyasi iktidarın otoriter, baskıcı, gerici "yeni rejim"ini haklı bir şekilde eleştirirken, dış politikadaki sonu gelmeyen krizler karşısında "milli çıkarkutsiyeti" adına siyasi iktidarın arkasında saf tutmak ideolojik bir körlükten ibaret.

•••

Siyasal İslamcı iktidar dış politikanın bu sınıfsal niteliğini çok iyi kullandı. Bir ideolojik aygıt olarak dış politika "yeni rejim"inin inşasının temel dinamiklerinden oldu. İç politikadaki tahkimata paralel bir dış siyaset üretildi. Her ihtiyaç duyulduğunda kontrollü şekilde bir kriz imal/inşa edildi. İnşa edilen kriz amaç hasıl olunca da sonlandırıldı.

2002'de işbaşına geldiğinde AKP, dış politikayı kendi rejiminin kabulü, uluslararası desteğin sağlanması, finans kapitalin ve küresel sermayenin takdiri için kullandı. Kendi rejiminin tesisinden emin olunca, devletin bütün kurumlarına çökünce de bu yeni duruma uygun yeni bir dış politika üretti.

Siyasi iktidar tıpkı iç politikada olduğu gibi varlığını krizlere borçlu. Sürekli bir kriz dalgasının yaratılması da bundan. Rahatsız olduklarına bakmayın, bu durumu müesses nizamlarını tesis etmek, tahkimatlarını sağlamlaştırmak amacıyla tepe tepe kullanıyorlar.

AKP sadece içeride değil, dışarıda da krizleri süreklileştirerek kontrollü bir gerginlikle yol alıyor. İçeride yaşadıkları kriz ve sıkışmayı bir dış türbülans üzerinden öteleme niyeti gözlerden kaçmıyor. Ardı arkası gelmeyen krizlerde de bu strateji var.

Sadece komşu ülkelerle değil, bütün Batılı aktörlerle girişilen ağız dalaşının arka planında da bu gerginliği iç siyasete sirayet etme, kendi milliyetçi-muhafazakâr kitlesini konsolide etme gayretkeşliği bulunuyor. Avrupa Birliği ile başlayan, Rusya, Bulgaristan, Hollanda, Avusturya, Belçika, Körfez Arap Ülkeleri, İsrail ve Almanya ile devam eden krizler silsilesi bu zihniyetin bir yansıması. Görünen o ki içeride yeni rejimin inşası, geri dönülemez bir aşamaya gelene kadar dış siyasetteki krizler eksik olmayacak.

•••

AKP'nin son dönemlerde çeşitli emperyalist güç odaklarıyla yaşadığı sorunlar, onun "millici" karakterinden değil. Dönemsel bir çıkar çatışmasının yansımalarıdır yaşananlar. Ne ADB ile ne Rusya ile ne de son olarak Almanya ile yaşanan krizler AKP/Saray rejimi ne anti-emperyalist bir karakter kazandırır. Tıpkı içeride olduğu gibi bu AKP iktidarı ve Saray'ın kendi krizidir. Tıpkı Suudi Arabistan ile Katar üzerinden yaşanan gerilimde olduğu gibi.

AKP son dönemlerin moda tabiriyle "fıtratı" gereği istese de anti emperyalist olamaz. Yarım yüzyıl boyunca ABD emperyalizminin gölgesinde serpilip büyüyen bir hareketten anti emperyalist, millici bir hareket yaratmak nafile. Yeni Osmanlıcıların ne karakteri, ne ideolojisi ne de dünya görüşü buna el vermez. Siyasal İslamcıların kıblesi ABD'dir ve Washington'dan bağımsız bir hat izlemeleri mümkün değil.

AKP/Saray rejimi iş başında olduğu müddetçe krizlerin ardı arkası kesilmeyecektir. Her krizde "milli çıkar" diyerek iktidarın arkasında dizilmek, onun la birlikte saf tutmak yapılabilecek en büyük kötülüklerden. Emperyalizme göbekten bağımlı, varlığını bu güç odaklarına borçlu bir iktidarın, kendi çıkarını "milli çıkar" adı altında halkın çıkarıymış gibi sunması kimseleri yanıltmamalı.

Solun anti emperyalist, bağımsızlıkçı, enternasyonal kimliği emperyalizme cepheden karşı duruşu gerektirirken, bu odaklarla içiçe olan ancak dönemsel olarak güç çevreleriyle sorunlar yaşayan kendi egemenlerinin her türlü oyununu bozmayı/teşhir etmeyi de bir zorunluluk kılar. Her ne koşul altında olursa olsun iktidarın siyasal ve ideolojik yönelimlerine meşruluk kazandıracak argümanlar üretmekten kaçınmak bir elzem. Bu handikaba düşenlerin hali ortada.

http://www.birgun.net/haber-detay/ne-dis-politika-siniflar-ustu-ne-de-akp-anti-emperyalist-171433.html

 
a45UyF587661-170727192430 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/07/28  04:08 2  65  alelma@yahoogroups.com


 
--

Liderler, baska careleri kalmadigi zaman dini buyuk cocuklarini yataga gondermek icin kullanir ve o yuzden bu kadar desteklerler.
Dinler atesbocekleri gibidir:
parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.
Belli oranda bir cehalet herhangi bir dinin var olabilmesi icin gerekli kosul, onu yasatacak aractir.
Otoriteden baska hicbir seye dayanmayan dini kurallar, mucizeler, vahiyler, dinler suphesiz insanoglunun sadece cocukluk donemine uygun kisa-vadeli destekler.
Ve kabul edilmeli ki insan irki, tum tarihi ve fiziksel verilere bakarsak, su an 60 yasinda bir adamin 100 katindan daha yasli degil ve hala cocuklugunu yasiyor.

Arthur Schopenhauer

Sehirlerin anasi (olan Mekke de) ve onun cevresinde bulunanlari uyarman ve asla suphe olmayan toplanma gunuyle onlari korkutman icin, sana boyle Arapca bir Kur an vahyettik.
(O gun onlarin) Bir bolumu cennette, bir bolumu cilginca yanan atesin icerisindedirler.

SURA SURESI-7 ayet

Pluton, Mars ve NASA da ne dolaplar donuyor

23 Temmuz 2013

Ilkokuldan beri hepimizin severek takip ettigi bir gezegeni futursuzca silmeye calismak kamu vicdanini yaralar. NASA burada ileri gitmistir. Haddini ve maksadini asmistir. Boylesine bir karar utanc verici oldugu kadar gereksizdir de. Sanki en onemli sorunumuz buymus gibi, sanki butun halk Aman su Pluton gezegenlikten cikarilsa da bi rahat etsek demis gibi... Yok boyle bir sey!

Halkin ihtiyaci bu degil. Halk ekmek istiyor, as istiyor, is istiyor. Pluton u gezegenlikten cikarinca ciftcinin, esnafin yuzu mu guldu, emeklinin bogazina fazladan bir lokma mi girdi? Tamamen keyfi olan bu karar ayrica sunu da ortaya koydu: NASA da adamin varsa istedigin gok cismini gezegen, meteor yaparsin.

NASA nin tek vukuati bu degil. Bakin yillardir cesitli yildizlar kesfediyorlar. Bu yildizlar kainata, dolayisiyla hepimize ait. Ama ne acidir ki bu yildizlara isim verilirken dunyanin ortak mirasi isimler koyulmuyor, yildizi bulan astronotun adi veriliyor.

TEKSASLI YETIMIN HAKKI YENIYOR

Peki ayni astronot birden fazla yildiz bulursa ne oluyor? Hemen soyleyeyim, kedisinin, kopeginin adini, halasinin enistesinin ismini koyuyor yildiza. Helen diyor, Wilma diyor, Lessie1013 diyor. Okuyucularimizin daha net anlamasi icin soyle soyleyelim: Hayriye koyuyor yildizin adini mesela, Vildan1045 koyuyor, Haydut koyuyor. Ciddiyetsizlik diz boyu. Bilim bu kadar ayaga dusmemeli. Ayiptir!

NASA da bir yagma duzeni hukum suruyor ve birilerinin artik bunu gormesi lazim. Bakin yillardir ABD li kardeslerimizin vergileriyle ayakta duran bir kurum bu. Teksasli yetimin de hakki var burada, Harlemli oksuzun de. Peki bu NASA kuruldugundan beri kac tane adam gibi, yasanabilir gezegen buldu? Cevabinizi duyar gibiyim: Sifir. Evet, yaziyla da sifir, rakamla da sifir. Ne buldular peki? Yasamla alakasi olmayan, yamuk yumuk gereksiz gok cisimleri... Buna ragmen butun astronotlarin maasi, sigortasi, uc ayda bir cift maasi tikir tikir yatiyor. Ticket lar da cabasi.

Gezegen bulmayi da abartmiyorlar mi,sinirden duvarlari yumruklayasim geliyor.

Allah inizi severseniz, bugun herhangi birimiz bir uzay aracina atlasa, uzaya dogru soyle bir acilsa, illa bir gezegene denk gelmez mi zaten? Uzayin sonsuz oldugunu soyleyen gene NASA degil mi? Illa bulacaksin gezegen. Uzayin sonsuz olmasi astronotlarin isine geliyor tabii. Binlerce yil boyunca birbirinden luzumsuz gezegenler kesfedip maaslarini catir catir yiyebilirler. Uzay sonsuz nasil olsa, ye babam ye. Haram olsun.

MARS TA SU OLSA NE YAZAR?

Bakin 30 yildir arastirma icin Mars a gidiyorlar. Hic utanmadan cikip Efendim cok kucuk de olsa, Mars ta su olma ihtimali var. Bak sen! Mars ta su olma ihtimali varmis. Yahu Mars ta su olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Su burada dolu var. Dunyanin dortte ucunun su oldugunu soyleyen gene siz degil misiniz? Ne diye kalkip kucucuk bir ihtimalin pesinde kosuyorsunuz?

Ayrica bulsan ne faydasi olacak? Mars ta su bulduk deyip ortaligi birbirine katarlar, bir sevinc dalgasi, heyecan olur. Hemen astronotlarin katildigi bir parti verirler. Limitsiz yerli icki... Ertesi sabah herkes sorar: Iyi guzel de, ne yapalim o suyu? Uzay mekikleriyle Keban Baraji na mi aktaralim? Sacmalik.

Eger NASA da torpille gelmemis bir yonetici olsa der ki: Arkadaslar bu Mars tan is cikmayacak, baska gezegenlere odaklanalim. Ama gorunen o ki oyle biri yok ve 500 yil arastirsan hicbir numarasi ortaya cikmayacak soguk ve gereksiz bir gezegenin pesinde insanlarin vergileri carcur ediliyor. Yaziklar olsun.

Insanlar artik gulmuyor

GECEN gun bir isyerini aradim, Ahmet Bey le gorusecem, orada mi? diye sordum. Sekreterin cevabi: Kim ariyordu? En sevmedigim, en sinir oldugum sekreter lafi bu. Yani demek istiyor ki Ahmet Bey var ama herkese yok. Mecbur ismimi soyledim. Sekreter ismimi yuksek sesle tekrarlayarak muhtemelen o an iceride olan Ahmet e mesaj gondermis oldu. Ondan gelen yanit herhalde olumsuzdu ki soyle dedi sekreter: Ahmet Bey su an toplantida yalniz. Iste o an belki de son aylarda yaptigim en iyi espriyle karsilik verdim: E Ahmet Bey toplantida yalnizsa o toplanti bitmistir zaten Telefonun obur ucunda sessizlik oldu. Hicbir tepki vermedi sekreter kiz. Son derece iyi kurgulanmis, bu kadar kaliteli bir espriye bile insanlarin gulecek hali kalmadiysa modernizmin ve teknolojinin mutluluk getirip getirmedigini hep beraber tartismaliyiz. Kavga etmeden elbette. Uygar insanlar gibi.

Tuzlalilar ne okuyacak?

TUZLA Belediyesi ogrenciler arasinda bir iyilik sampiyonasi tertip ediyor. Cocuklar 180 bin gibi rekor bir sayida kitap toplamis, Anadolu ya gonderecekler. Peki soruyorum: O kadar kitap Anadolu ya giderse Tuzlali ne okuyacak? Evlerde kitap kalmadi, bir fa$ikule muhtac hale gelindi. Bu Tuzla yi cahillestirme operasyonudur! Istiyorlar ki Tuzlali okumasin. Turkiye bu tarz kampanyalarla oyuna gelmemeli ve kitaplarina sahip cikmalidir.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder