EKONOMİK VERİLER ORTAYA ÇIKTI: ERDOĞAN EKONOMİDE DİBİ GÖRDÜ
Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci "Büyüme mi şişme mi?" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
28 Temmuz 2021 11:13
Ekonomik veriler ortaya çıktı: Erdoğan ekonomide dibi gördü
Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci "Büyüme mi şişme mi?" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Kahveci yazısında AKP ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde ekonomik büyümenin verilerini değerlendirdi.
Yazıda Erdoğan'ın yetkileri elinde topladığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmeden önce ekonomik büyümenin normal bir seyirde ilerlediği anlatıldı. Kahveci Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde ekonomik büyümenin dibi gördüğünü verilerle ortaya koydu.
Kahveci'nin yazısının ilgili bölümü şöyle:
"2002-2016 arasında. Bu dönem toplam büyüme %115,10 ve yıllık büyüme 8,22. Ya Başkanlık gelince ne olmuş? Yani Erdoğan'ın tek güç olduğu dönem: İşte 2016-2020 arasında yeni şişirilmiş seride bile toplam büyüme %13,66'da kalırken yıllık büyüme bu sefer 3,41'e gerilemiş.
Özallı Yıllar: 83,2 büyüme/12 yıl = Yılda 6,93. AK Parti veya Erdoğan'ın en başarılı yılları: 81,0 büyüme/13 yıl = 6,23
Toplam büyümede Erdoğan'ın en başarılı yılları bile Özal döneminin gerisinde kalmış. Ama asıl mesele bu bile değil.
Özal dönemi büyüme nerede ise cari açıksız yani iç güçlere bağlı büyümeydi. Oysa Erdoğan dönemi büyüme çok yüksek cari açıklı ve yabancı güçlere bağlı büyüme oldu.
Nitekim Erdoğan dönemi büyümesi %81,0'de kalırken asıl duruş üretimde-imalat sanayinde yaşandı. 2002-2015 imalat sanayi büyümesi %97,5'de kaldı.
Büyümede imalat sanayi oranı artık 1,20'ye düşmüş oldu. Nitekim cari fiyatlarla imalat sanayinin GSYH payı da yüzde 17,64'den yüzde 15,59'a gerileme yaşadı (2002-2015)"
- - - - - - - - - - - - - - - -
Safsata [( İng:Fallacy), (Osm;Kıyası-ı batıl)], bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamaların tamamına safsata denir.
Safsatalar, ilk anda geçerli ve ikna edici gibi gözüken ancak yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.
Günümüz Türkçe'sinde safsata kelimesi kusurlu akıl yürütme anlamını kaybetmiş, yanlış inanç manasında kullanılır olmuştur.
Oysa, safsata, insanın muhakeme yetisinin yanlış yönde kullanımıdır ve çoğu kez önyargı, eksik bilgi, batıl inançlar, duygusallık, yersiz göndermeler, acelecilik, özensizlik, genelleme, duygu sömürüsü, Türkçe'yi kötü kullanma gibi sebeplerden kaynaklanır.
---
Kısır Döngü Safsatası (Begging the Question Petito Principii) :
Sonucun kendisinin veya bir kısmının önermelerin içinde bulunması durumu.
Birinci önermenin ikinci bir önermeye atıfta bulunularak desteklenmesine rağmen ikinci önermenin de zaten birinci önerme ile destekleniyor olması hali.
Örnek 1:
Tanrı vardır çünkü İncil öyle diyor.
İncil'in doğru olduğunu nasıl mı biliyorum?
Çünkü onu Tanrı yazdırdı, O asla yalan söylemez.
Örnek 2:
Arkadaşım beni sevdiğini söyledi.
Ona inanırım, çünkü onun, sevdiği insanlara karşı yalan söyleyebileceğini zannetmiyorum.
Örnek 3:
Bütün cinayetler yanlıştır.
Kürtaj bir cinayettir.
O halde kürtaj doğru değildir.
(Vargı, ikinci önermenin içindedir.
Kürtajın bir cinayet olduğu kabul edilmişse, sonuç da doğrudan kabul edilmiş demektir.)
Örnek 4:
O tembeldir, çünkü çalışmayı hiç sevmez.
Örnek 5:
Yalancı değilim.
O nedenle, bütün söylediklerim doğrudur.
Örnek 6:
Sudan hafif maddeler yüzer, çünkü bu tür cisimler suda batmazlar.
Örnek 7:
Eğer bu hareket yasadışı değilse, kanunlar tarafından yasak edilmemelidir.
Örnek 8:
Gazeteci:
"Özgeçmişiniz çok etkileyici, fakat yine de başka bir referans gerekir."
Ayşe:
"Ali bana referans verir."
Gazeteci:
"Güzel, ama Ali'nin güvenilir bir kişi olduğunu nasıl bileceğim?"
Ayşe:
"Onun için kefil olabilirim."
Örnek 9:
Hâkim, Mehmet amcadan doğum tarihini sorar:
- Babam öldüğü günden iki gün sonra doğmuşum hâkim bey...
- Baban ne zaman ölmüş?
- Ben dogmadan iki gün önce...
- Mehmet efendi, ben senden babanın ölüm tarihini, senin doğum tarihini soruyorum...
- Anlıyorum hâkim bey...
Amma 2 günlük çocuk okuryazar olmaz ki?
Ne bilsin babasının doğum veya ölüm tarihini...
- Peki ya senin doğum tarihin?
-Allah Allah
Öğretmen derste sormuş:
-Kuzeyim Karadeniz, Güneyim Akdeniz, Batım Ege...
Bilin bakalım ben kaç yaşındayım...
Arkadan bir öğrenci parmak kaldırmış:
-44 yaşındasınız öğretmenim...
-Öğretmen şaşkın:
-Doğru..
Peki nasıl bildin?
- Benim yarı manyak bir ağabeyim var.
22 yaşında.
Onu ikiyle çarptım sizin yaşınızı buldum.
öğretmenim..
Güncel Örnek 1:
Cihet-i askeriyenin benden farklı "hissettiğini" de sanmıyorum.
Küçük bir ihtimalle, farklı hissediyorsa eğer, onlar da yanlış bakıyor ve yanlış düşünüyorlar demektir.
(İlker Sarıer, 2.9.2000, Sabah)
Yazar, askeriyenin kendisiyle paralel şeyler hissettiğini kendi doğruluğuna delil olarak sunuyor.
İkinci cümlesi de birinci cümleyi destekler mahiyette yani yine benim dediğim doğru benimle aynı düşünmüyorsa zaten yanlıştır diyor.
Güncel Örnek 2:
Bana bir Cumhurbaşkanlığı gerekçesinden çok Anayasa Mahkemesi'nin yazdığı gerekçe izlenimi verdi.
Zaten gerekçenin yazılış üslubu ve biçimi de Çankaya gerekçesinden çok mahkeme zaptını hatırlatıyor.
Bu gerekçeyi okuyan Anayasa Mahkemesi üyelerinin de aynı izlenimi alacaklarını tahmin ediyorum.
(Ertuğrul Özkök, 22.8.2000, Hürriyet)
Yazar, ilk cümlede, gerekçeli kararın üslubunun Anayasa Mahkemesi üslubunu andırdığını söylüyor.
İkinci cümlede de, gerekçenin zaten mahkeme tarzında yazıldığını anlatıyor.
Yani ikinci cümle birinciye delil olarak sunuluyor.
- - - - - - - - - - - - - - - -
Herhangi bir hükümet için en tehlikeli insan, olayları ,egemen tabuları ve yanlış inançları umursamadan düşünebilen insandır.
Neredeyse kaçınılmaz olarak hükümetin sahtekar, manyak ve tahammül edilemez olduğu sonucuna varır.
Henry Mencken
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ah bu melankoli.
İnsanın gerçekten boğulabileceği bir deniz var mıdır?
Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog.
- - - - - - - - - - - - - - - -
Hicbir zafer amac degildir.
Zafer, ancak kendisinden daha buyuk bir amaci elde etmek icin belli basli bir vasitadir.
1921.
K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Aylaklık ruhun düşmanıdır."
St.Benedict of Nursia
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ihtiyacinda samimi isen, kavusmaktan korkma...
Anonim Nasihat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder