30 Kasım 2010 Salı

Mustafa Aslan - Siyâsette; "Soğan Soyma Tekniği"


 

Siyâsette; "Soğan Soyma Tekniği"

http://altayli.eu5.org/Yazarlar/Mustafa_Aslan.gifMustafa Aslan - 29 Kasım 2010

Amerika’da yaşayan ve çok istifâde ettiğim bir Türk Milliyetçisi gencimizi dikkatlerinize sunacağım. “Düşmandan gelen iftira ve ithâm, taraftardan gelen övgüden daha değerlidir!” diye çok bilinen bir a’râzı teşhîs eden Mete AKSOY’dan alıntılar yapacağım.

Okyanus Ötesi’nden “Küreselcilerle milliyetçiler mücâdelesi” diye başlatılan saldırıdan beri, Türk Milliyetçileri -ma’lesef- savunmaya geçtiler! Savunma için de bol mühimmâta, güçlü lojistik desteğe ihtiyâç doğdu! Taarruz etselerdi savaşçıya ihtiyâç olacaktı! MHP savunmaya geçerek savaşçı süvarilerdense mühimmât stokuna yönelince biz de; Mete AKSOY’u öncelikle MHP Genel Merkezi’nin dikkatlerine sunuyoruz.

AKSOY, bir yazısında “Soğan Soyma Tekniği”nden bahsediyor! “Günümüz psikolojik operasyonlarında (PSYOP) kullanılan etkili bir tekniktir. Bu tekniği kullanmak bir medya desteği gerektirir. Bu operasyonun temelinde düşmanı veya karşıt grubu/muhalefeti soğana benzetmek yatar. Soğan nasıl katmanlardan oluşuyorsa, muhalefet/karşı grup da aralarındaki fikirsel ve sınıfsal ayrılıklardan dolayı katmanlardan oluşmaktadır. Yine soğan metaforundan gidecek olursak, en dış katman en zayıf kliki, merkezdeki çekirdek yapı ise en katı kliki temsil eder. Doğal olarak, “soğanı soymaya” en dış katmandan başlanır. Her katman soyuldukça, bir sonraki katmana geçilirek çekirdek yapıya ulaşılır ki bu da kesin zafer demektir.” şeklinde, özetle tekniği anlatıyor! Tekniğin uygulanışını da örnekliyor; “Peki her katman nasıl soyulur? Verilecek demeçlerle, medya desteği ve en dış katmana sızma yapan elemanların, “uyuyanların”, “aktif hale geçirilmesiyle” en dış katmanın liderliğine eleştiriler yöneltilir. Dargınlıklar yaratılıp, kişisel suçlamalar ortaya atılır, kişisel menfaatler ön plana çıkarılır, grup içinde şüphe ve paranoya yaratılır. Bu noktada en ufak bir dargınlık, ayrışma ve çatışma bile medya aracılığıyla duyurulur. ... İçerideki ve dışarıdaki ‘soğan soyucular’ın: “Ben Türk milliyetçiliğini eleştirmiyorum. Bu dava uğruna ölürüm. Bunu geçmişimde kanıtlamışımdır. Benim eleştirim, bu davaya asıl ihanet edenlerdir. Bunların da kim olduğu açıktır.”şeklinde eleştirileri olur! Bir sonraki aşamada da “asıl ihanet edenler” açıklanır! Ne kadar tanıdık cümleler değil mi? Referandum öncesi hergün iktidar medyası aracılığıyla duyduğumuz cümlelerdir bunlar!” Tekniği AKP’nin kullanışını, referandum sürecindeki “eski-bağımsız” sıfatlı isimlerle örnekliyor! Bu teknik ve taktiğe, karşı tedbirleri de var AKSOY’un:

“1- Ne yapılmaya çalışıldığı bilinmeli,

2- Dış katmanların birliği kuvvetlendirilmeli, yani dış katmanlarda kalmış “eski ülkücülerin” yeniden teşkilandırılıp kazanılması yoluna gidilmeli,

3- Bu tekniğinin temel gücünün medya olduğu bilinmeli; topluluk içerisindeki dargınlıklar, fikir ayrılıkları, dışarı sızdırılmamalı, ‘soğan soyucular’ın eylemlerinin potansiyel oylara ulaşması, engellenmeli,

4- Liderliği “çok ısrarla” eleştirenlerin samimiyetleri sorgulanmalı bu yapılırken de yine bu iç tartışmaların dışarıya sızması engellenmelidir. Çok teşekkürler Mete AKSOY...

Devamı: http://altayli.eu5.org/articles.php?article_id=468

 

Hasan ÖZÇELİK

Türkçülerin Kavşıt Yeri

http://altayli.eu5.org

oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Osman Kaçmaz'ın aşk kaçamağı...Vay Vay Hovarda HAKİM Vay...

Adam sevgilisi, ve sevgilisinin kız kardeşiyle otelde geceliyor, ve iş nerelere varıyor?
======================================================

Osman Kaçmaz’ın aşk kaçamağı

30 Kasım 2010 Salı, BUGÜN

Hatay Emniyetine gelen isimsiz bir ihbar, Sincan hakimlerinin kaçamağını ortaya çıkardı.

 

Osman           Kaçmaz’ın aşk kaçamağı
Yabancı uyruklu iki kadının zorla alıkonulduğu ve kokain kullanıldığı ihbarı üzerine otele baskın yapan polisler, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ile bir diğer Sincan Hâkimi Remzi Özdemir ve sevgilileri ile karşılaştı.

İsimsiz bir ihbar Osman Kaçmaz'ın Hatay kaçamağını ortaya çıkardı. Hatay Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele şubesine 28 Kasım Pazar gece yarısından hemen sonra, 'Defne Prenses Otel'in 303 ve 304 numaralı odalarında, yabancı uyruklu iki kadının zorla alıkonulduğu ve kokain kullanıldığı' ihbarı geldi. İddiayı değerlendiren KOM Şubesinin nöbetçi savcılıktan aldığı yakalama ve el koyma kararı ile otele baskın düzenlendi. Polis, gece yarısı 03.00 sıralarında başlayan baskında önce otel kayıtlarını inceledi. Ancak, güvenlik işlemleri nedeniyle en yakın polis karakoluna gönderilmesi gereken resmi otel kayıt defterinde bahsedilen odalar boştu. Polisin odaları görmek istemesi ise farklı bir olayı gün yüzüne çıkardı. Odalara çıkan ekiplere resepsiyon görevlilerinin 'odalar dolu' demek zorunda kaldığı öğrenildi.

Odadan Kaçmaz çıktı

Odadakilerin kapıları açmamakta uzun süre direndiği belirtilirken polisin kapıyı kırmak üzere olduğu sırada avukat Baykal Doğan'ın kapıyı açtığı öğrenildi. Odada Osman Kaçmaz'ın sevgilisi Yeşim'in kardeşi Banu Erdoğan'ın da olduğu belirtilirken daha sonra Sincan Hâkimi Osman Kaçmaz ve Yeşim Erdoğan'ın da kapıyı açtığı kaydedildi. Arama kararını gören Kaçmaz ve Doğan'ın kimliklerini göstererek ihbarın asılsız olduğunu söylemesi üzerine polis durumu nöbetçi savcıya bildirdi. Savcı da otele gelerek kimlikleri inceledi ve Osman Kaçmaz'la Baykal Doğan'ı görünce, arama kararını geri çekti. Ancak bu süreç tutanaklarla kayıt altına alındı.

http://www.bugun.com.tr/files/resim/ask_haber_resim.jpg

Para alınmayacaktı

Bu olaylar yaşanırken, 301 numaralı odada kalan bir başka Sincan Hâkimi Remzi Özdemir'in de odasından çıkarak nöbetçi savcıya 'hakim olduklarını' söyleyerek tepki gösterdiği iddia edildi. Kayıtlara göre odanın boş görünmesinden şüphelenen polisler başka bir çizelgeyle karşılaştı. Otel görevlilerinin kendi işleri için kullandıkları çarşaf çizelgesinde, 301, 303 ve 304 numaralı odaların hemen altındaki notta "Ahmet Çelik Para alınmayacak," yazıyordu. Üstelik 303 numaralı oda bölümünde Osman Kaçmaz'ın da ismi yer almaktaydı. MHP Hatay İl Yönetim Kurulu Üyesi olduğu öğrenilen Ahmet Çelik'in, Sincan hakimlerine Hatay'da felekten bir gün sunmak istediği ve kayıtlara yansımaması için de resmi otel defterine kayıt yaptırmadığı iddia edildi.

http://www.bugun.com.tr/files/resim/para_resim.jpg

YARSAV  toplantısı iptal olmuştu

Osman Kaçmaz'ın Hatay'da bulunduğu günlerde, 27 Kasım 2010'da, YARSAV'ın Genel Kurul toplantısı salt çoğunluk sağlanamadığı gerekçesiyle 5 Aralık'a ertelenmişti. YARSAV'ın HSYK üyeliği için listesinde yer verdiği Osman Kaçmaz ve Remzi Özdemir gibi YARSAV'ın ağır toplarından olan hâkimlerin Hatay kaçamağı, toplantıdaki yeter sayının neden sağlanamadığının işareti oldu.

 

oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

Wikileaks Türkiye Belgeleri (Tam Metin)



Fıkradır - Gülünecek!.... ::))


  T.V’de Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonluğu maçı canlı yayınlanacaktır. Adam da boks maçlarının hastasıdır...O sabah karısına son talimatları verir: Adam pazartesiden başlar, cumartesi gecesi için hazırlık yapmaya;
- Aman hanım, dışarı gitme organizasyonu falan yapma.. Eve de kimseyi çağırma!
- Güzel bir çilingir sofrası da kur televizyonun başına.. Tekirdağ rakımı da hazır et! Şöyle bir keyif yapalım..
Akşam maç saatinde, eşi her şeyi hazırlar. Gonk çalar ve maç başlar..Adam rakısına uzanıp bir yudum alır. TV’den:
- Gümm!! Bir yumruk.. Kırmızı şortlu boksör ağaç gibi devrilir.. Hakem:
- Bir.. İki.. Üç...........Sekiz..Dokuz.. On..Nakavt!! diyerek maçı bitirir.
Adam elinde kadeh kala kalır:
- Yuh be.. Bir hafta bekle, bunca hazırlan! Heveslen!. Yarım dakika bile sürmesin!
Hemen yanında oturan eşi dayanamaz :
- Şimdi ne hissettiğimi anladın mı?!
 


Buldoga benzetilen yardimcilar tanriya inanir ama guvenmez denilen siyasetciler sirtini donemeyecegin muttefikler wkileakslardan secmeler

Wikileaks keske bazi buyuklerimin soyledigi gibi dedikodu olsaydi, dedikodu tomari deyince onemi azalsaydi ama amerika herseyi dogruladi ya

Simdi nasil sadece iddia deyip gecistirecegiz amerikanin dedikleri deliklerden sizarken nasil sineye cekecegiz 8 banka hesabini ne edecegiz

Akp nin rontgen filminde gorunenleri kime nasil izah edecegiz 2003 den itibaren yasadiklarimiz hakkindaki yeni bilgileri nasil sindirecegiz

Mesala mehmet simsek buyugumun yatirimcilara satmayi onerdigi hisseler, birbirini tehlikeli bulan bakanlar, basbakanimin buldogu olanlar var

Metin Uca



Wikileaks yorumlarım:


 
Wikileaks yorumlarim: Her bedene uygun Ergenekon gomlegi itina ile dikilir.
Wikileaks yorumlarim: Dedikodularin belgesi de mevcuttur.Ihtiyac halinde kullanilacaktir.
Wikileaks yorumlarim: ABD'nin resmi olarak soyleyemediklerinin gayri resmi ifsasidir.
Wikileaks yorumlarim: Hicbir ABD buyukelcisi sadece dedikoduya dayanan bilgiyi merkezine gondermez.

Gani mujde

__._,_.___
oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

Allaha inanan ama guvenmeyen RTE Allah tarafindan....



 
RTE Allah tarafindan Turkiye'yi yonetmek icin secildigine inaniyormus.(Wikiden) "Kim verdi AKP ye bu kadar oyu abicim?" diyenlere duyurulur.

Gani Mujde

oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

Füze Kalkanı için Meclis onayı almamak ağır cezalık suçtur


Füze Kalkanı için Meclis onayı almamak
ağır cezalık suçtur
++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat   30 Kasım 2010
 
Füze Kalkanı kurulması için topraklarımızın bir kısmı yabancılara tahsis edilecek ve buralara çok sayıda yabancı asker yerleştirilecektir.
En azından 4 ayrı yerde her biri İncirlik Üssü büyüklüğünde füze üsleri kurulacaktır.
Biz bir İncirlik ile baş edemezken, oradan kalkan Amerikan uçak ve helikopterleri PKK'ya yardım malzemeleri atmaktan tutun da Irak'ı bombalamak gibi türlü melanetler yaparken şimdi başımıza 4 İncirlik daha musallat olacaktır.
 
Anayasamızın 92. Maddesi şöyle diyor:
"Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası andlaşmaların ....  gerektirdiği haller dışında....
yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir"
 
Bu maddeye göre, Füze Kalkanı anlaşması Meclis onayına sunulmalıdır.
Çünkü Füze kalkanı için kurulacak üslere yabancı askerler (çoğunlukla Amerikalılar) yerleşecektir.
 
Şimdi AKP şöyle bir itiraz yapacaktır:
"Türkiye'nin taraf olduğu NATO andlaşmasına göre bu üsler kurulacak. Dolayısıyla Meclis onayı gerekmez"
 
Fakat, üslerin topraklarımızda NATO bünyesinde kurulması "uluslararası andlaşmalar" kapsamına girmiyor.
Çünkü NATO Andlaşması ile Füze Kalkanı uyumlu değildir.
 
18 Şubat 1952 tarihinde 5886 sayılı yasa ile katılım protokolünü kabul ettiğimiz 24 Ağustos 1949 tarihli NATO Andlaşması sunumunda:
"Bütün halklar ve bütün hükümetlerle barış içinde bir arada yaşama"
arzusundan bahsedilmekte, ve bu yapılanma:
"herhangi bir uluslararası anlaşmazlığı, uluslararası barış ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözmeyi ve uluslararası ilişkilerinde BM'in amaçlarına aykırı olacak şekilde güç kullanımı ve tehdidinden sakınmayı"
taahhüt etmektedir.
 
Yani NATO Andlaşmasında, bir üye ülke topraklarına diğer bir ülkeyi tehdit eden silahların konuşlandırılmasını gerektirecek bir madde bulunmamaktadır.
Aksine "güç kullanımı ve tehdidinden sakınmayı" öngörmektedir. Füze kalkanı ise komşularımıza karşı tehdit oluşturmaktadır.
Dolayısıyla, Füze Kalkanının topraklarımıza yerleştirilmesi NATO Andlaşması ile uyumlu değildir.
Bu nedenle Meclis onayı gerekmektedir.
 
"Devlete Karşı Savaşa Tahrik" suçu
++++++++++++++++++++++++++++++
 
Öte yandan, Türk Ceza Kanunu 304. Maddesi şöyle demektedir:
"Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır"
 
Topraklarımıza Füze Kalkanı kurulması, İran devlet yetkililerini Türkiye'ye karşı hasmane davranışlarda bulunmaları için tahrik etmektedir.
Nitekim, İran Devrim Muhafızları Komutanı Hacızade:
"Topraklarını bize karşı füze fırlatma rampası olarak kullandıracak her ülke düşman muamelesi görecektir"
diyerek, Füze kalkanı topraklarımıza konuşlandırılırsa Türkiye'yi düşman olarak göreceklerini açıkça ifade etmiştir.
 
Bu durumda, Füze Kalkanı Andlaşmasını imzalayan AKP kodamanları, TCK 304. Maddesinde gösterilen suçu işlemiş olmaktadırlar.
İran'ı Türkiye'ye karşı hasmane hareketlerde bulunması için tahrik etmiş olmaktadırlar.
Cezası 10 ila 20 yıl arası hapistir.
Evet, onların Milletvekili olması dolayısıyla dokunulmazlıklarının bulunması şu anda adli işleme olanak vermemektedir.
Ancak, Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı olmak suç işleme özgürlüğü getirmez ve bu sıfatları sona erdiğinde yargılanmalarının önünde bir engel kalmaz.
 
Türk Ceza Kanunu 306. Madde
++++++++++++++++++++++++++
 
"Türkiye Devletini savaş tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak şekilde, yetkisiz olarak ... hasmane hareketlerde bulunan kimseye 5 yıldan 12 yıla kadar...
Fiil sadece yabancı devletle siyasi ilişkileri bozacak.... nitelikte ise 2 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir"
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Geniş bilgi için bak:
"TBMM onayı alınmaması ağır cezalık suçtur"
Avukat Mehmet Cengiz, İP Genel Başkan Yardımcısı
Aydınlık, 28 Kasım 2010; Sayfa 16-17
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
 
oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

Fwd: *Kitlesel.com* MAHİR KAYNAK'IN WİKİLEAKS İDDİASI

Mahir Kaynak`ın Wikileaks iddiası

ABD hükümetinin durumu yönettiğini anlatan Mahir Kaynak, “ABD bu yolla Dünya kamuoyuna söylemek istediği sözleri söylüyor” dedi.

Eski MİT`çi Mahir Kaynak, dünya gündemine düşen Wikileaks internet sitesinin ABD`nin gizli belgelerini yayınlamasıyla ilgili çarpıcı bir iddiada bulunurken ABD`nin bu işte ne gibi hesap peşinde koştuğunu söyledi.

Eski MİT mensubu Mahir Kaynak, dünyanın gündemine oturan ABD`nin gizli belgelerinin ABD hükumetinin izni ve haberi olmadan yayınlanmasının imkansız olduğunu söyledi.

Kaynak, ABD hükümetinin bu yolla rahatsızlık duyduğu konularda dünya kamuoyunu ve liderler yönlendirmeyi amaçlamış olabileceğini söyledi.

Gizlilik derecesi yüksek ve bu türden belgelerin değil Amerika dünyanın hiçbir yerinde yayınlanmayacağını belirten Mahir Kaynak, “Eğer bunlar yayınlanıyorsa onlara gizli demenin bir manası yok. Burada süreç şöyle ilerler, önce belgeler üzerinde gizlilik kaldırılır. Ondan sonra bunun kamuoyuna istedikleri gibi yansımasını sağlarlar.” dedi.

Bu türden gizli bilgileri sızdıranların hapse atılacağını hatta idama mahkum edileceğini söyleyen Kaynak, “Öyle olmasa casusluk diye bir şey kalmaz.” dedi.

ABD hükümetinin durumu kendisinin yönettiğini anlatan Kaynak “ABD bu yolla Dünya kamuoyuna söylemek istediği sözleri söylüyor.”

“ABD ERDOĞAN`DAN DEĞİL, DIŞİŞLERİ BAKANI`NDAN RAHATSIZIZ DİYOR”

Belgelerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ı övücü bazı sıfatlar yer aldığını ve `Başbakandan şikayetçi değiliz. Onun Türkiye`de şeriat devleti kurma gibi bir amacı yok. Ama Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun politikasının yanlış olduğu” mesajını verdiğini belirten Kaynak, “ABD Türkiye`nin şu anda üstlendiği dış politikadan rahatsız. Bunun altında belki başka bir hesap arıyor. Görünüm bu olmakla beraber anti-amerikan bir çizgi hissetmiş olabilir.”

Belgelerin bir kısmının gerçek bir kısmının ise sonradan eklenmiş olabileceğini söyleyen Kaynak, “Amaçları dünya kamuoyunu yönlendirmek. Birçok ülke hakkındaki rahatsızlıklarını bu yolla dile getirmektir.”

Kaynak: CİHAN
oO-------------------------------------------------------------------Oo

http://orajpoyraz.blogspot.com/

WİKİ SIZINTI NEDEN ‘SIZDIRILDI?

30 kasım 2010

WİKİ SIZINTI  NEDEN 'SIZDIRILDI?

 

Aylar önce durum anlaşılmıştı: Amerika imparatorluğunun  denetimindeki çeşitli basın yayın organlarında 'cyber attack' (siber saldırı) 'cyber warfare'(siber savaş) başlıkları yeralmıştı. Ve giderek benzer haberlerle kulaklar doldurulmaya başlandı…

Bill Clinton ve Bush'un anti terör danışmanı Richard Clark 'Siber saldırı Amerika'yı 15 dakikada yokeder!' başlığıyla gazetelerde yeraldı. Onu başkaları takipetti..  Amerika kendini 'elektronik Pearl harbour' a karşı korumalıydı!

 

2007'de Pentagon'un  bilgisayar sistemi çökertilmemiş miydi!

Şimdi de işte WİKİ LEAKS  ortalığı karıştırmaktaydı…NATO, ABD, BATI siber saldırıyla karşı karşıyaydı. O zaman ÖNLEM almak lazımdı!

 

Psikolojik  harp oyunu

Obama 'Önlemler gözden geçirilsin!' diye kükredi

Açıklanan belgelerin önemli bölümü 'hedef ülke' Türkiye ve İran  ile ilgiliydi…

Süzgün bakışlarla Hilary Clinton, sızıntının doğruluğunu kabul etti…Davutoğlu'ndan belgelerde adı geçtiği için özür diledi… … Belgelerde, Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu için kullanılan sözcükler 'özel' seçilmişti. 'Çaktırmadan' temenna içermekteydi..Yüzde 90 ABD karşıtı bir milletin hoşuna gidecek karşıtlıkta bir dizi iltifat tekerlemeleri… 'tehlikeli' 'çalışkan' 'despot olmayan'  ve benzeri… 

İki buçuk milyon belgeyi 'ele geçirmiş' olan tiyatrocu bir ailenin yaramaz oğlu Julien Assange, 4 yıldır gizli  belgeler açıklıyor. Şimdi dünyayı sarsacağı söylenen bilgiler hakkında, Avrupa ve Amerika'nın göbeğinde beyanatlar veriyor.. Dünyayı yönetmeye soyunmuş küresel çete izliyor, izlemekle kalmıyor, New York Times gibi, Der Spiegel gibi, Guardian gibi CNN gibi FOX gibi  küresel sermayenin en baba organlarında SIZINTIYI reklam ediyor!

 

Bu size garip gelmiyor mu? Dünyanın her hangi bir noktasında, 'fazla' ağzını açanı, derdest edip Guantanamo'ya kimbilir kaç yıllarca tıkıveren 'intelligence' (istihbarat) fareleri  hangi delikteler ki!

Assange bulunamıyor! Ama nette çarşaf çarşaf konuşmaları yayınlanıyor…

Hillary süzgün, Obama sessiz  'bilgileri'  teyid ediyor…

 

 

Kafa karıştırıcı bu durum, ama  Julien Assange  aklıma nedense bir anda Kanada'dan başında kipasıyla belirip, açıklamalarıyla bilmem kaç kişinin hayatını karartan, ve aynı hızla karanlık köşesine çekilen  Ergenekon tanığı Tuncay Güney'i getiriyor!...

 

Siber dünyaya kelepçe'

 

NATO'nun yeni strateji belgesini nette bulabilirsiniz.  Okuyun ve SİBER SAVAŞ bölümüne gelince durun.

NATO 'yeni stratejisi belgesinde' 'düşman' olarak bir ülkeyi işaret etmedi. Ama 'SİBER SAVAŞA' hazırlandığını belirtti!

Daha 1945'de 2. dünya savaşının hemen ertesinde Amerikan imparatorluğu, Ulusal Güvenlik Stratejisi için,  'İDEOLOJİK TAARRUZUN , ATOM BOMBASI KADAR ETKİLİ OLDUĞUNU' ifade etmişti.

Bugün tüm dünyadaki basın yayın organları, gazeteler, televizyonlar, sinema sektörü Dış İlişkiler Konseyi (CFR)  üyesi 5-6 ailenin elinde. Hemen hemen tüm dünya ülkelerinde aynı iğrenç yarışmalar, aynı evlilik programları, aynı gözetleme oyunları, aynı pornografik yayın, ve aynı tip diziler BEYİN UYUŞTURUYOR ve AYNI merkezden dünyaya yayılıyor.

Tabii haberler de öyle… Amaç, tek tip haberle tek tipleştirilen bir dünya…

Ama internet sınır ve sınırlama tanımıyor. Tüm önlemlere rağmen, çarpık bilginin yanında, DOĞRU bilgi de nette yerbuluyor. Ve yığınları özellikle de genç nüfusu dünyanın her yerinde etki altına alıyor…Örgütlenme ağları oluşuyor.. Küresel çeteye KARŞI  bilgi akışı artıyor, muhalif bir internet ağı, diğerinin içinden filizleniyor! Çok daha önemlisi ulus devletler, kendi istihbarat ağlarıyla dezenformasyona karşı tedbirler geliştirebiliyor.

İşte tehlike bu… Küresel efendiler bu gidişata da bir 'DUR' demeliler.. Ayrıca, dünyayı kalkan ve inen ağlarla örerken, siber dünyayı kontrol etmek zaruretindeler!

Bunca 'demokrasi' vaveylası sürerken, siber dünyayı DENETLEMEK için gerekçe üretmeliydiler.

Irak'a girmek için 'kimyasal silah' bahanesini bulan  küresel sermaye,  şimdi, siber dünyayı tamamen kontrol altına almak için WİKİLEAKS'i   bahane edecekler.. …

SİBER SAVAŞ'a karşı bilişim iletişim dünyasına vurulacak  kelepçe,  FÜZE KALKANI'yla ulus devletlere takılacak kelepçenin olmazsa olmaz şartı…

2013de total denetim!

Bakın 22 kasım 2010 da   gazetelerde bir röportaj yeraldı: NATO Siber Savunma Birimi başkanı Süleyman Anıl adlı  bir Türk vatandaşıydı.

 NATO'nun yeni stratejik konseptinden sözederken,  çeşitli gizli servislerin  siber saldırılarından yakınıyordu. Ve 'yeni' NATO'nun ' özellikle deniz yolları, enerji hatları ve sivil ağları koruyacağının' altını çiziyordu.

'Sivil bilgisayar ağlarının korunmasında büyük açık var" diyordu .

'NATO'nun merkezi siber yönetim birimi Belçika'da. Bu ekip, siber güvenlikle ilgili saldırıları bilgisayar ağı üzerinden gözlüyor ve gerektiğinde müdahale ediyor. Örneğin İzmir veya Afganistan'daki soruna, oradakiler farkında olmasalar bile müdahale ediyoruz.' diyordu…

2013'e kadar NATO ve üye ülkelerin bilişim güvenliğine karşı sistem içine alınacağını söylüyordu…

Türkiye'nin yeni tehdit algılamasını kabul ettiğini,   'siber tehdidin'  kanunlara yansıyacağından ve kuruluşların denetime alınacağından sözediyor… Türk Silahlı Kuvvetlerinde siber tehdide karşı NATO denetimli bir birim kurulduğunu bildiriyor!

Doğu'dan kopuk bir Türkiye!

Küresel sermaye, ve  ordusu NATO,   düşledikleri Dünya hakimiyeti için adımlar atıyorlar.  Benzer taktikleri kullanıyorlar…. Önce bir  'tehdit' belirliyor ardından belirlediği 'tehdidi' yok ediyorlar.

Bilgi kirliliği yayıyor, toplumları şekillendiriyor, o bilgilere inanılmasını sağlıyor sonra hedefi vuruyorlar.  Türkiye içinde dönendiği deli gömleğinden sadece doğudaki komşu ülkelerle elele vererek çıkabilir. Irak işgal altında. Geriye Rusya, İran, Suriye ve Azerbaycan kalıyor.. Türkiye'nin bu ülkelerle arasının bozulması gerekiyor…

Sızıntılar Azerbaycan ve İran ile Türkiye ilişkilerini 'dinamitleyecek' detaylar veriyor…  Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Dış İlişkiler Müdürü Novruz Memmedov, daha ilk gün 'belge' adı altında 'yalan haber' servis edildiğini açıkladı. Ve çok önemli bir başka noktayı da vurguladı:
'Kazakistan'ın başkenti Astana'da, 1-2 Aralıkta düzenlenecek olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) zirvesi öncesi belgelerin yayımlanması, uluslararası toplumda  soru işaretleri oluşturma amaçlıdır!'

 

İşte bu nedenle,  ekonomik ve psikolojik tetikçilerle karşılaşırız.  Çok inandırıcı olabilirler.. Dikkatli  ve en az onlar kadar akıllı olmak zorundayız! ABDli yetkililer Wikileaks'in sızıntılarının birçok asker ve sivilin yaşamını tehlikeye attığı gibi masum iddiaları tüm ekranlardan haykırırken, başta Assange olmak üzere sorumluların cezalandırılacağını ekliyorlar… Hayranlık uyandıracak kadar iyi bir senaryo…

Tüm dünyayı aylarca konuşturacak kadar devasa bir dedikodu silsilesi, bir toz bulutu, bir uyutma uğultusu,   çıplak gerçeği örten bir örtü! İçine serpiştirilmiş gerçek/doğru belge bilgi görseller inandırıcılık sağlıyor, 'kavalcı' arkasına takılan fareleri oyalarken senaryo hayata geçiyor!

Son olarak, 4 yıldır çeşitli  belgeleri kamuoyuna  'sızdıran' Assange'ın ödüllerini size hatırlatalım:  Bu ödül vericiler, küresel çeteyle yakından ilişkili merkezler: 

Julien Assange 2008'de  Economist Index'in  ödülünü aldı. 2009'da Uluslar arası af örgütü Assange'ı ödüllendirdi..  2010'da ödül şampiyonu haline geldi.   Vietnam savaşında üstün hizmet gösteren CIA ajanı Sam Adams adına verilen  'İstihbarat Ödülü 2010'a  layık görüldü. Ardından, İngiltere'nin New Statesman dergisinin 'Dünyanın en  etkileyici 50 kişi listesinde, 23. sırada yeraldı., Utne Reader dergisi ise Assange'ı 'Dünyayı değiştiren 25 kişiden biri' ilan etti. 

Bitmedi. 12 kasım 2010'da   küresel efendilerin gözde dergisi Time magazin Julien Assange'ı "person of the year, 2010" (2010 Yılın adamı) seçti.

Ve son olarak  Pentagon'dan bilgi sızdırarak üne kavuşan emekli istihbaratçı ve eski Rand Corporation analisti Daniel Ellsberg, 'Assange, gizlilik kurallarını altüst ederek aslında Amerikan demokrasisine hizmet ediyor!' dedi. Ve ekledi:  'Bu sızıntılar, milli çıkarlarımızı hiçbir şekilde etkilemezler!'

'İyi geceler ve iyi sabahlar!'

 

Banu AVAR

banuavar@superonline.com

www.banuavar.com.tr

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ SEN VE GÖKYÜZÜ  Bir güzelim sensin, bir de gökyüzü, Gerisi denizler ötesi, hepsi. Gökyüzüyüm gündüzüyle, gecesiyle, Sen güzelim aşkıyla, neşesiyle Uyumlu, esgin, el ele, ikiniz, Mutlarla bezer, gönendirirsiniz Ömrümü, kıyısında bir akşamın.  Bu kutlu anlarında yaşamamın Solumayı bile unutuyorum; Sanki ölümsüzlüğü tutuyorum! Ya o gökyüzü; öylesine mavi Üstümüzde, öylesine ebedi O gökyüzü ve öylesine gerçek; Büyük, büyük, büyük, kocaman çiçek.   Ahmet Muhip DRANAS  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

U.F.O. GERÇEGİ



- ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~
From:     Zafer HASAN <zaferhasan@yahoo.com>

U.F.O. GERÇEGİ

Önce U.F.O. ne demektir ona bakalım.
U.F.O. gavurca "Undefined Fucking Objects" kelimelerinin baş harflerinden meydana gelmiştir.
Türkçe anlami ise "Koduğumun Uçan Şeyleri".
Türkçesini kısaltırsak"K.U.Ş."

Ama Türkçede K.U.Ş. bildiğimiz kuş anlamına geldiğinden ve moda olmadığından biz gavurcasını, yani U.F.O.'yu kullanacağız.
UFO adından da anlaşıldığı gibi ne idüğü belirsiz uçan şeyler demektir.

Yani bişeyin UFO olabilmesi için once ucması ve ne idüğü belirsiz olması şarttır.
Mesela uçaklar UFO değildir, çünkü ne oldukları bellidir.
Bülent Ersoy da UFO değildir.
Ne idüğü belirsiz olmasına rağmen uçamadığından UFO olamaz.

Yani illaki ucacak ve ne olduğu belli olmayacak!
Dünyada yapılan UFOihbarlarının %95'nin kuş sürüsü, balon, uçak, bulut v.s. gibi normal şeylerdir.
%5'lik kısım ise muammalarla doludur.
Bizi de ilgilendiren iste bu %5lik kısımdır.

- Tanrıların Arabaları: UFOcuların kutsal kitaplarından biri.
Erik Von Daniken adında bir uyanık tarafından yazılmıştır.
Bu kitapta Erik Von Daniken (ona kısaca Erik diyebiliriz) çok eski zamanlardan beri uzaylıların dünyaya geldiğini arkeolojik buluntularla ispat etmeye çalışmaktadır.
Mesela Mısırdaki piramitleri uzaylılar yapmıştır.
Sadece piramitler değil Cin Seddi, Maya veInka şehirleri, And dağlarının tepesindeki devasa resimler, İngilteredekiStonehenge (Peri Bacaları, Pamukkaledeki Travestiler (bazıları traventende der), v.s.
Bunların hepsini uzaylılar yapmışlardır.

Uzaylıların başka işi gücü olmadığından dünyaya gelip taştan topraktan şeyler yapmaktadırlar.

- Şimdi Eriğin iddialarını ayrıntılı biçimde inceleyelim;

- Piramitlerden Örnekler Eriğin İddiası: Mısır piramitleri milyonlarca taş bloğun üst üste konmasıyla yapılmışlardır.
Bu kadar taşı düzgünce kesip piramit yapmak insanların işi olamaz.
Uzaylılar bu taşları laserle kesmişler ve üst üste dizmişlerdir.

Doğrusu: Eğer piramitleri Eriğin iddia ettiği gibi uzaylılar yapmış olsaydı, piramitin inşaati birkaç hafta ancak sürerdi, fakat ortalama 30 yıl sürmüştür.
Demek ki uzaylılar çalışmak yerine kötlerini devirip yatmışlardır.
Oysa bu taşları binlerce amele çok uzaklarındaki taşocaklarından anaları ağlayarak çıkarmış, yontmuş, taşımış ve üst üste koymuşlardır.

- Eriğin İddiası: Piramitlerin taban alanının yüksekliğiyle toplamının120.
000.000'la çarpımı dünyanın güneşle olan uzaklığını vermektedir.
Bunu o zamanın adamları nereden bilecek? Bunu ancak uzaylılar bilir.

Doğrusu: Ulaşmak istediğiniz bir sayıya çeşitli denklemler kullanarak ulaşabilirsiniz.
Mesela Bülent Mersoyun'un dötünün yarıçapının karesinin memelerinin yüksekliğine bölümünün 100.000.000'la çarpımı da dünyayla güneş arasındaki mesafeyi verir.
Bülent'in dötünü de mi uzaylılar yapti?

- Eriğin İddiası: Maya, Aztek, İnka gibi eski Amerikan medeniyetlerini uzaylılar kurmuşlardır.
Onların da binaları piramit şeklindedir.
Sirius yıldızını da biliyorlardı.
Bunlar çok mükemmel takvimler yapmışlardı, muazzam bir medeniyet kurmuşlardı.
Uzaylılar yardım etmese NAH yaparlardı.

Doğrusu: Uzaylılarda piramit saplantısı var herhalde.
O piramitlerde rahipleri tanrılara binlerce insanı kurban ediyolardı.
Sirius yıldızını tabii biliyorlardi, çünkü göğe bakan herkes bilebilir (Sirius nedense UFOcuların en sevdiği yıldizdır, nerden öğrendilerse).
Tarım toplumu olduklarından iyi bir takvim geliştirmişlerdi.
Eski Amerikan medeniyetleri çok gelişmiş oldukları halde tekerleği bilmiyorladı.
Demek ki uzaylılar da bilmiyordu.
Ama uzay gemileri tekerlek şeklinde.
Allaah!

- Erigin İddiasi: And dağlarının tepesinde bulunan Nazka'daki devasa kertenkele, kuş, yılan resimleri uzaylıların yollarını bulabilmeleri için yapılmış şekillerdir.
Bunlar yerden bakıldığında hiçbir anlamı yoktur.
Bunların tadına varmak için havadan bakmak lazımdır.
İnsanlar böyle şeyleri niye yapsınlar ki, böyle salak şeyleri ancak uzaylılar yapar.

Doğrusu: Uzaylıların radarı falan yok herhalde.
Koskoca uzayda nasıl dolaşıyorlar da, dünyada kayboluyorlar.
Bu resimlerin niye yapıldığını arkeologlar hala araştırıyorlar.

- Eriğin İddiası: Mağaralardaki ve tapınaklardaki astronot ve uzay gemis resimleri ilkel insanların uzaylıları gördüğünün en kesin kanıtıdır.

Doğrusu: Bu resimler her anlama gelebilecek resimlerdir.
Mesela mağara duvarındaki koca kafalı adam resmi astrontu temsil etmektedir.
Buna sebep çizenin beceriksizliği değil uzaylıların dünyaya gelmeleridir.
Yine tapınaklardaki kargacık-burgacık adam resimleri de uzay gemisine binmiş uzaylı resimleridir.
Resimlere dikkatli bakınca adamın uzay gemisine değil tombul bir hatuna binmiş olduğu gorülür.

- Eriğin İddiasi: İnsanları uzaylılar imal etmişlerdir.
Uzaylılar maymunları genetik işlemlerden geçirerek insan haline getirmişlerdir.
İnsanlar aslında uzaydan gelenlerin torunlarıdır.
İnsanlar geri zekalı yaratıklarken onların genlerini değiştirerek evrimlerini hızlandırmış ve modern insanı yaratmışlardır.
İnsanlar uzaylılar gelmeden önce kendi kendilerine evrim geçirip bu hale gelmişlerdir.
Cennet uzayda bir gezegendir.
Adem ve Havva aslında uzaylıdır.
Sirius yıldızının bir gezegeninde yaşayan atalarımız bu gezegenin yok olmasi üzerine bu dünyaya gelmişler ve kendilerini dünyanın şartlarına uydurmuşlardır.

Doğrusu: Erik, bu mevzuya da tam anlamıyla sıçmıştır.

Yukarıda görülen ve birbiriyle anormal şekilde çelişen bu fikirlerin hepsi Eriğin iddialarıdır.
Uzaylılar insan yaratmak için maymun yerine sığırları seçselerdi acaba neye benzeyecektik.
Niye elin gezegeninde insanı yaratıyorlar?
Başka işleri mi yok? insanların nasıl yaşadığından onlara ne?
Madem geliyolar o zaman neden piramit gibi hiç bir işe yaramayan şeyler yapıyorlar?
Nil taşınca bir sürü insan ölüyor.
Piramit yapacağına, o taşlarla set, baraj falan yapsalar ya.
Böyle şeyler yapmazlar, niye?

Çünkü evrensel kanunlara (?!) göre gezegenlerdeki medeniyete müdahale etmek yasak.
Madem yasak ne diye gelip piramit, kuş resmi, heykel falan yapıyorlar?
Neden insanların genleriyle oynuyorlar?


--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Tempus fugit.  *  *  * Zaman geçiverir.  Latin Atasözü  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Wikileaks Türkiye belgelerinin tüm detayları



Türkiyedeki Tarikat yayılımı



Türkiyedeki Tarikat yayılımı

TÜRKİYE'NİN HER BÖLGESİNDE BİR TARİKAT VE CEMAAT VAR?

İŞTE ŞEHİR ŞEHİR TARİKAT HARİTASI:

Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. Kimileri de neredeyse holdingleşmiş durumda. Postluk bazen babadan oğula, bazen kardeşlere geçiyor. Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var, bazıları politikayla ilgilenmiyor. Ancak tüm Türkiye'nin her bölgesinde günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkiliyorlar. Tarikatları, kurucularını, etkili oldukları bölgeleri, yaklaşımlarını araştırdık, haritasını çıkardık.

İSTANBUL-KAYSERİ-DÜZCE-ANKARA      **Kadiri Muhammediye*

Kadiri tarikatı kökenli Muhammediye kolu İstanbul, Ankara, Kayseri ve Düzce'de güçlü. Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu. 1987'de imamlıktan emekliye ayrılan Ustaoğlu, İstanbul'da yaşıyor. Cemaatin Kayseri vekili Muammer E. Almanya vekili Şükrü Oral. Muhammediye, tarikat şeceresini Kadiri tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani'ye dayandırmakla

birlikte kendisini Nakşibendi ve Mevlevi geleneğinin parçası kabul ediyor. Zikir törenlerinde zaman zaman yaklaşık bin kişiyi buluşturmayı başarıyor.

KÜTAHYA       Halveti tarikatının Şabaniye Kolu *

Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. Türkiye'nin en aktif Halveti tarikatı olarak biliniyor. Düzenli yaptıkları zikir törenlerine kadın ve erkeğin bir arada katılmasıyla tanınıyorlar. Kütahya merkezli cemaatin zikir törenlerine İstanbul'un yanı sıra, Bursa, Uşak, Eskişehir, Ankara ve Afyon'dan da geniş katılımlar oluyor.

ANKARA-VAN-Ş.URFA-İSTANBUL     ** Hizb-ut Tahrir *

Grup kendisini "İdeolojisi İslam olan parti" olarak tanımlıyor. Adlarını Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik'in İstanbul Fatih Camii'ndeki basın açıklamasıyla duyurdular. Ankara ve İstanbul'un yanı sıra Şanlıurfa ve Van'da da güçlü oldukları biliniyor. Örgüt çalışmalarını Ankara merkezli Köklü Değişim adlı dergi çevresinde sürdürüyor.

ANKARA- ANTALYA      Galibiler*

Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Zikirde şiş çekmeleriyle tanınıyorlar. Yaptıkları zikre yaklaşık 3 bin kişi katılıyor. Şeyh Kuşçuoğlu kendisini şöyle tanımlıyor: "Mezhep olarak Hanefi; meşrep olarak Alevi; yol olarak Kadiri-Rufai Galibiyiz." Faaliyetlerini, şeyhin adını taşıyan eğitim vakfı kanalıyla sürdürüyor. Cemaat Antalya'da da faaliyette.

ERZURUM        ** Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu*

Said Nursi'nin ölümünden bu yana Nurcular 10'dan fazla gruba bölündü. En etkin grup Fethullah Gülen cemaati. Ancak, Nurcular içinde bir isim var ki, Said Nursi'nin ölümünden bu yana "talebeler" içindeki saygın önder konumunu hiç kaybetmiyor. Bu isim, Nurcular arasında Kırkıncı Hoca olarak tanınan Mehmet Kırkıncı. Said-i Nursi'nin, "Evlerinizi medrese yapın" çağrısına uyup

Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi'ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada sürdürüyor. 12 Eylül darbesinden iki yıl sonra MGK Başkanı Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'e mektup yazan Kırkıncı Hoca, "Dini güçlendirmek, milleti güçlendirmektir" demiş, ima yoluyla da olsa anayasa referandumunda cemaat desteğine karşılık, cemaate destek arzusunu dile getirmişti. Bu tavrı

nedeniyle Nurcular arasında eleştirilse de, müridleri ve Gülen'i Nurcu yapan hocası olduğu için, Gülen Cemaati taraftarları arasında özel bir otoriteye sahip..

TRABZON     ** İcmalciler*

Kadiri Tarikatı'nın İcmal Kolu'nun lideri Haydar Baş son dönemde çalışmalarını Bağımsız Türkiye Partisi adıyla sürdürüyor. Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerden büyük bir yenilgiyle çıktı. Ulusal televizyon ve günlük bir gazetenin sahibi Haydar Baş'ın Türkiye'nin en zengin cemaat liderleri

arasında olduğu iddia ediliyor. Trabzon ve çevresinde güçlü.

İSTANBUL-BURSA    ** Cerrahiler*

Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul'da Fatih-Karagümrük'teki Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Müritleri arasında çok sayıda tanımış ses sanatçısı bulunuyor. Tarikatın Tophane'deki Kadiriler yokuşundaki Kadirhane'sinde düzenlenen zikir törenleri neredeyse turistikleşmiş durumda. Kadirhane'nin şeyhi Ahmet Misbah Erkmenkul. Celvetiye tarikatına bağlı İsmail Hakkı Bursevi tarafından kurulan Hakkıye kolunun müritleri ise en çok Bursa'da yaşıyor. Kurucularının adını taşıyan bir vakıfları var.

İSTANBUL-ANKARA-ÇORUM-BOLU     Uşşakiler*

Halveti Tarikatı'nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa.. Kurucusu Pir Hüsameddin'in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide. Tarikatı kamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. Uzun yıllar sessiz faaliyet gösteren tarikat onunla birlikte ün kazandı, İpek Yolu adlı yeni bir cemaat

oluştu. İpek'in 2000 yılında ölümünün ardından posta 44 yaşındaki eski milli güreşçi Fatih Nurullah oturdu. Nurullah tarikat nüfusunu artırmak için herkese açık kutlamalar, piknikler düzenliyor; zikirleri tarikat üyesi olmayanlara da açıyor. Tarikatın Kasımpaşa'daki merkezi her sene Bolu ve Çorum'da düzenlediği "Devran" adlı zikir törenleriyle tanınıyor. Bolu'daki son devrana 2 bin kişi katılmıştı.

ADIYAMAN-ANKARA-AFYON-SAKARYA-İSTANBUL    ** Menzilciler*

Nakşibendi Tarikatı'nın Menzil Kolu adını Adıyaman'ın Menzil köyündenalıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol oturuyor. Şeyh adaylarından Fevzettin Erol ise şimdilik cemaatin Ankara ve Afyon örgütlenmesini yönetiyor. Menzilcilerin Ankara çevresi "Semerkant Grubu" olarak da adlandırılıyor. Fevzettin Erol, yılın bir bölümünü de Afyon'daki merkezde geçiriyor. Cemaat ekonomik gücünü özellikle kendilerine derviş adını veren müritlerin kurduğu şirketlerin belediyelerden aldığı ihalelerle arttırıyor. Raşit Erol'un "İmanı kurtarmanın ve pekiştirmenin kafi olduğu bir devir yaşıyoruz" anlayışıyla hareket eden cemaatin Adıyaman Menzil ve Ankara merkezleri özellikle alkol bağımlılığından kurtulmak isteyen kişilerin ilgi odağı.

SİİRT- ANKARA- İSTANBUL- ELAZIĞ     Tillocular*

Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri'nin türbesinin bulunduğu Siirt'in Tillo beldesi manevi merkezleri. Süryanice "Yüksek Ruh" anlamına gelen Tillo geleneği Kadiri Tarikatı'nın en güçlü kollarından. Siyasete uzak durmaları nedeniyle İcmalcilerden, Kadiri-Rufai geleneğinde faaliyet sürdürmesi nedeniyle de Galibilerden ayrılıyor.

HATAY-GAZİANTEP-ŞANLIURFA-KİLİS-MARDİN-BATMAN  ** Hazneviler*

Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri. Merkezi Suriye'de. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Batman 'da örgütlüler.Cemaatin şeyhi Muhammed Haznevi yılda en az bir kez Türkiye'ye gelip, zikir törenlerini yönetirdi. Geçen yıl öldüğünde, binlerce Türk müridinin cenaze töreni için Suriye'ye geçmek istemesi haber bültenlerine konu olmuştu. Şeyhliği Muhammed Haznevi'nin oğlu Muhammed Muta Haznevi üstlendi.*

SAKARYA-DÜZCE-BURSA    Hakikatçılar*

Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar'ın şeyhi Ömer Öngüt. Adapazarı'nda yaşıyan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah  Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet'e yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor. Sakarya başta olmak üzere Düzce, Bursa ve Ankara'da önemli sayıda müride sahip.

KAYSERİ Nakşibendi Yahyalı   Cemaati*

Kayseri'de Gülen Cemaati'yle birlikte en güçlü dini grup. Nakşibendi tarikatının Anadolu'daki en önemli kolları arasında. Yahyalı Hacı Hasan Efendi'den alıyor adını. Şimdi şeyh postunda oturan kişi Ramazan Dinç. Cemaat, Kayseri'deki sanayi gelişimine paralel olarak hızla büyüdü.

İSTANBUL    Işıkçılar*

Seyit Abdülhalim Arvasi'ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık'ın kurduğu cemaat günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Cemaatin lideri Enver Ören'in rahatsızlığı ve İhlas Finans'a el konulması cemaatin güç kaybetmesine neden oldu.

TÜRKİYE'NİN EN YAYGIN İKİ CEMAATİ  Gülen Cemaati ve Nurcular*

Türkiye'nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen'in etkinlik alanı Türkiye'nin tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika'dan Uzakdoğu'ya uzanıyor. Akyazılılar ve Türkiye Öğretmen Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan örgütlenmesi bugün büyük bir ekonomik ve siyasi güce dönüşmüş durumda. Cemaatin medyadan eğitime, finansa, sağlık sektörüne kadar pek çok alanda yatırımı bulunuyor. Gülen uzun süredir ABD'de yaşaması, olası vefatı sonrasında bu büyük ekonomik gücün nasıl paylaşılacağı belli değil. Nur cemaatinin içinde adı sık geçen diğer gruplar şunlar: Liderliğini Mehmet Kutlular'ın yaptığı Yeni Asyacılar (İstanbul), liderleri İzzet Yıldırım Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Med-Zehra Vakfı çevresi (Doğu-Güneydoğu Anadolu), Müslüm Gündüz liderliğindeki Aczmendiler (Elazığ-İstanbul), Yeni Nesilciler, Yazıcılar

*Süleymancılar*

Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin İbni Seracettin 'e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol izledi. Faaliyetlerini "kurs ve okul talebelerine Yardım Dernekleri" adı altında yürütüyor. Türkiye'nin her ilinde en az bir Kuran kursuna sahip cemaatin, kurs ve öğrenci yurtlarının toplam sayısının 1500'ü bulduğu söyleniyor. Tunahan 'ın ölümünün ardından cemaat liderliğine Kemal Kaçar geçti. Onun vefatı sonrasında ise cemaat her ne kadar reddedilse de iki kardeş Ahmet Denizolgun ile Beyazıt Denizolgun arasında bölündü.

İSTANBUL-ANKARA** İskenderpaşa Cemaati*

Geçmişi 1800'lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi'ne uzanıyor. Uzun süre,Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini verdi. Kotku'nun ölümünden sonra liderliğe geçen damadı Prof. Esad Coşan da 2001 Şubat'ında Avustralya'da trafik kazasında öldü. Post oğlu Nurettin Coşan'a

kaldı. Esat Coşan, tarikatı kurduğu vakıflar sayesinde büyüttü. Bunların en etkini Hakyol Vakfı. Koşan, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı'nı da kurarak örgütlenmeyi genişletti. "Hanım Dernekleri"yle kadın örgütlenmesine yöneldi. Şu andaki lider Nurettin Coşan, dini eğitiminin yanı

sıra New York'ta işletme öğrenimi gördü. Babasının isteğiyle 1996'da aile şirketi Server Holding'in yöneticiliğini üstlendi.Ticari faaliyetleri ve seyahatleri nedeniyle liderlik görevini yerine  getiremediğini iddia eden bir grubun muhalefet başlattığı ve tarikattan koptuğu söyleniyor. Siyasetin birçok  önemli ismi cemaatle gönül birliği içinde. İskenderpaşa Tarikatı'nın bir de siyasi partisi var: "Sağduyu Partisi."

İZMİR-MANİSA-AYDIN** Melamiler *

Melami Tarikatı'nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem'in 1996'da ölümünün ardından posta oturdu. 66 yaşındaki Arslan, Manisa'nın Salihli ilçesinde yaşıyor. Cemaatin Aydın, Adana, Uşak ve İzmir'de mürit grupları bulunuyor. Tarikatın diğer önemli smi Davud Yılmaz. 73 yaşında, İzmir'de yaşıyor ve küçük bir cemaati kontrol

ediyor. İstanbul'da da takipçileri var."İbadet gizli, gösterişsiz olmalı" yaklaşımını savunan Melamiler genellikle ev toplantılarında bir araya geliyor.

İSTANBUL-KONYA-ANKARA** Erenköy Cemaati*

Kökleri Kelami Dergahı'na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat'a dayanıyor. Mehmet Esat, tekkeler kapatılınca Erbil'deki arazilerini satıp, İstanbul'a yerleşti. Erenköy'de bir köşk aldı, cemaatin temellerini attı. Menemen Ayaklanması'na karıştığı iddiasıyla gözaltındayken rahatsızlanıp hayatını

kaybetti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat'ın halifesi Mahmud Sami Ramazanoğlu'nca kuruldu. Nakşibendi geleneği içinde, esnaf ve işadamlarının kolu olarak biliniyor. Ramazanoğlu'nun ardından cemaatin dini sorumluluğunu Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümüyle üç isim ön plana çıktı: Yeni Şafak'ın eski başyazarı Ahmet Taşgetiren, Eymen Topbaş ve Konya'da yaşayan Tahir

Büyükkörükçü. Şeyh postuna Büyükkörükçü'nün oturduğu ileri sürülüyor. Konya'da Erenköy Mahallesi'nde yaşayan Büyükkörükçü bir dönem Milli Selamet Partisi milletvekilliği de yapmıştı. Erenköy Cemaati'nin Ankara örgütlenmesini ise Muradiye Vakfı yürütüyor.

 İSTANBUL** İsmailağa Cemaati*

Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723'te Fatih'te adını taşıyan camiyi inşa ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu Ali Haydar Efendi, 1960'da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı. Cemaat İstanbul'un merkezi Fatih'te, Türkiye'nin en dikkat çeken İslami gettosunu oluşturdu. Sarık, şalvar ve cübbeli giyimleriyle diğer Nakşibendi gruplarından ayrılıyorlar. İsmailağa Cemaati, Ustaosmanoğlu'nun kökeni nedeniyle İslami gruplar içinde "Oflular" olarak da tanınıyor


--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ ALLAHA VE BİZE DAİR  Allah ne kadar büyüktür, Ekinlere güneş verir çocuğum. Beni mavi sabahlara devreder, Mavi güller gibi uykum. Allah ne kadar büyüktür, Kuşlar gönderir dallarımıza. Karanlıklar kalbe dolduğu vakit, Nasibi terk ederiz bir yıldıza. Allah ne kadar büyüktür, Yol verir gemimize denizler üstünden. Garip sonsuzluklar duyarız Sular akarken, bulutlar yürürken. Ve Allah ne kadar büyüktür çocuğum, Şükrolsun ruhumuz şimdi. Nihayetsiz asırları içinde Bizi tesadüf ettirdi.  Fazıl Hüsnü DAĞLARCA  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/