Aşağıdaki kırmızıya dikkat! Hrant Dink ve Rahip cinayetlerini kimler işlemiş?
MİT ve Kozinoğlu ile ilgili sorular...
Sadece o da değil!
Nazlı Ilıcak, Taha Akyol ve Mehmet Barlas gibi AKP yandaşlığı tescilli olanların vicdanı bile bu son yapılanlara dayanamayıp isyan etti.
Bugün Ahmet Altan’la belki de hayatımda ilk defa aynı çizgide birleşeceğim.
O da Ergenekon’un dışında ona atfedilen özelliklerde bir örgütün varlığıdır.
Evet Ergenekon diye bir örgütün varlığına onca yaşanan şeyden sonra asla ve kat’a inananamıyorum ama askeriyle, aydınıyla, gazetecisi ile bu ülkenin vatansever görevlileri ve kanaat önderlerini öğütmek ve de geride kalanları sindirmek için gizli bir yapı ya da mekanizmanın kurulduğuna inancım tamdır.
Evet karanlık ve aydınlık misali artık çok aşikârdır ki ortada kesin bir örgüt var, lakin bu örgüt Silivri’de yatanlardan değil devlete sızanlardan oluşuyor.
Peki kimler midir bunlar?
Dikkat edin maskeleri düştü ve panikteler!
Kurdukları tezgahlar bumerang misali bir bir kendilerine dönmeye başladı.
Hrant Dink ve rahip cinayetlerinin, Ergenekon operasyonları projesine, dış kamuoyu desteği ve zemin olsun diye devlete sızan çeteler tarafından planlandığı ortaya çıkmaya başladı. |
Nedim Şener’e köpürmeleri bunun için! |
Oda TV’ye operasyon da bu deşifrenin seçime yakın bir zaman diliminde yeni delillerle yapılacağı
endişesidir.
Ayrıca merak ediyorum MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun bu soruşturmada ne işi var?
Kozinoğlu belge verdi diyorlar!
Öyle mi bilmiyorum ama verdi ise demek ki MİT’te bu konuda bilgi ve belgeler var.
Öyle ise MİT susarak suça ortak olmuş olmuyor mu?
Devletin istihbarat örgütü Hrant Dink’in devletin içindeki unsurlar tarafından öldürtüldüğünü biliyor ise nasıl susar?
MİT devletin en temel kurumu ise devlete sızan bir gruba nasıl ram olur?
Diyeceksiniz ki MİT durumu Başbakan’a rapor etmiştir ve sorumluluğu ortadan kalkmıştır.
Şeklen belki öyle ama bu ülkenin adı Tayyip Erdoğan Cumhuriyeti değil,Türkiye Cumhuriyetidir!..
Ne yani MİT, Başbakan kanunsuz bir işe bulaşırsa ben ona bağlıyım diyerek susacak mıdır?
Merak ettiğim bir başka şey de MİT’çi Kozinoğlu için Başbakan tarafından soruşturma izninin verilmesidir.
Oysa aynı Başbakan Hrant Dink olayı ile alakalı olarak ifadesi istenen MİT’çiler için böyle bir izni vermemişti.
İşte bu fotoğraf yani iki ayrı tutum aslında her şeyi anlatmıyor mu?
Son bir şey Başbakan’ın Ergenekon savcılığı görevinden istifasını vermesi hadisesidir.
Hatırlayın Tayyip Erdoğan sürekli olarak “Ben Ergenekon’un savcısıyım” demiyor muydu?
Peki şimdi ne oldu da birdenbire savcılıktan vazgeçti!
Tam bu noktada Genelkurmay’a çağrımız var: Eğer TSK’nın istihbarat unsurlarında bu konu ile alakalı bir bilgi ya da belge varsa bunu derhal kamuoyu ile paylaşmalıdır...
NOT: Son gelişmelerle vicdan muhasebesi yapan kimi yazarlarla beraber özellikle Ruşen Çakır’la Can Dündar’ı kutluyorum...
MAZLUMUN AHI
CHP’nin hukukçu milletvekillerinden Şahin Mengü önceki gün Silivri hapishanesindeydi.
Mengü’nün söyledikleri korkunç:
- “Mustafa Balbay, Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan aidsli mahkümların bulunduğu bloğa alındı.”
Tek kelime ile dehşet bir ifade!
Hayır böyle bir şeyi değil cezaevi idaresi, Adalet Bakanı bile göze alamaz.
Şahin Mengü’ye göre bu emri veren bizatihi Başbakan imiş!
Benzer bir iddia da Prof. Haberal’ın nakli olayında dile getirilmişti.
Vallahi pes!
Bu ne kindir, bu ne nefrettir?
Ne yaptı bu isimler, Hizbullah misali insanların üstüne diri halde beton mu döktüler?
Diyeceksiniz ki öyle olsalar bir oyunla salıverilirlerdi!
Haklısınız aynen öyle yaparlardı, son olanlar gözler önündedir.
Tayyip Bey, alma mazlumun ahını, çıkar âheste âheste!
MASAL MASAL...
Oktay Ekşi’nin şüphelerine ben de katılıyorum.Mehmet Metiner’in PKK tarafından öldürüleceği iddiası benim de kafamı karıştırdı.Üstelik bu iddianın tam da ODA TV baskını öncesinde ortaya çıkması ve Başbakan’ın ODA TV’ye yapılan baskını Metiner’e suikast haberi ile örtmek istemesi zihin bulandırıyor... Hatırlayın uzun bir süre neredeye her ay Başbakan’a suikast yapılacağı iddiaları sürekli manşetlerdeydi. Dahası, polis de sürekli birilerini bulup teşhir ediyordu ama onlarca suikast iddiası ve haberine rağmen bugün böyle bir suçtan cezaevinde olan tek bir kişi bile yok..Belli ki bu suikast hikayeleri acındırmak ve gündemi münipüle etmek için uyduruluyordu... Şimdi baktılar ki Başbakan’a suikast haberlerine inanılmıyor, bu sefer başkaları hedefe oturtuldu.Açıkçası ben Metiner olayı da öyle olabilir diye şüpheleniyorum.En iyisi yargının hükmünü beklemek!
EDEP YÂHÛ!..
İnternette bir görüntü... Başbakan Erdoğan
Kur’an-ı Kerim okuyor... Peki ama seçim arefesinde bu görüntünün sızması ya da sızdırılması ne anlama geliyor? Sorarım size seçime geriye sayımın başladığı şu günlerde böyle bir görüntünün servis edilmesini şimdi birileri “Bunun adı Mukaddes kitabımız Kur’anı seçime ve oya tahvil etmeye çalışmaktır” dese çok mu haksız olur? Ev ortamında yapılan böyle bir çekim ve medyaya sızdırma Başbakan’a rağmen olabilir mi? Yoksa Tayyip Bey bu görüntünün servis edilmesini kendisi mi istedi? Eğer öyle ise bunun adı açık bir din - inanç tüccarlığı ve de istismarı değil midir? Yok şayet öyle değilse bu görüntüyü sızdıranlar için ne yapıldı bilen var mı? Aydınlık’tan iki gazeteci arkadaş Deniz’le Ufuk, Tayyip Erdoğan’ın dinlemelerini haber yaptı diye aylarca hapiste kalırken bu görüntüyü servis edenlerin üstüne niye gidilmiyor?..
Özgün haber: Sabahattin Önkibar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder