NASIL GÖRÜNSÜN Kİ…
Ardahan'ın Damal ilçesinde, her sene bu aylarda görülmekte olan "Atatürk Silüeti" bu sene görülmedi.
Nasıl görünsün ki …
Aynı günlerde, Diyarbakır'da yapılan bir saldırıda şehit olan askerlerden geriye "yanmış kararmış ekmekler, kömür olmuş konserve kutuları" kalmıştı.
Daha şehit haberleri gelirken "Demokratik özerklik ilanı" haberleri gelmeye başladı. Bir kısım Türk vatandaşlarını "özerk kürt bölgesi vatandaşı" olarak ilan etmeye itekleyen bildiriler onu takip etti..
Darbe yapsam mı, yapmasam mı diye "papatya falı açanlar" içeri atılırken, ülkeyi böldüklerini ilan edenler baş tacı edildi.
Yaklaşık olarak on sene önce "darbeye teşebbüs planı" yaptıkları iddiasıyla insanlar senelerden beri hapislerde çürürken, "bölücülük darbesini" ilan edenlere karşı sessiz kalındı.
Sessiz kalmaktan öte; demokratik özerklik denilen bölünme planını, "Meclis'de görüşme" ve "Anayasa'da yer verme" önerileri geldi.
İslam aleminin en kutsal günlerinden biri olan "kandil gecesi" öncesinde yapılan katliama, "islamı rehber aldığını söyleyenler" ses çıkarmadı.
Sivil toplum örgütü adını kullanan malum kişiler, askerlerin şehit edildiği yerlerde, "hiç bilmedikleri konularda" sözde incelemeler yaparak ahkam kestiler.
Araştırmayı yapanlar, "askere kusur bulmaya" uğraşırken, asıl kusuru olanları "örtme" çabalarını sürdürüyorlar.
Hain saldırı sonrasında, teröristleri izleyen askerlerin önünü, "köylü kıyafetli" kişiler kesiyor.
Dağa bayıra çıkan aynı kişiler, teröristlere "sivil kalkan" rolünü oynuyor.
Bunlardan birine ufak bir şey olsa, "sivillere" de hücum edildi diye kıyametleri koparacaklar.
Baklava çalan çocuk "suçlu" oluyor. Taş atan, bomba atan "çocuk" oluyor.
Dizi dizi şehit "cenaze namazları" kılınırken, keyfinden halay çekenler, bilinmeyen dilde şarkılar söyleyen kişiler masum oluyor, şehitlerine ağlayanlar suçlanıyor.
Yayın organlarını, bu koronun "figüranları, aylıklı adamları" doldurdu, her biri kapasitesine göre "çamur taşıyor."
Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi'nin Rodrabacher isimli üyesi "ibretlik" bir söz söylüyor :
"Yahudi'ler odama geliyor –İsrail için ne yaptınız ? – diye soruyor. İrlandalı'lar geliyor, - kendileri için ne yaptığımızı - soruyor. Rumlar ve Ermeniler ise Türkleri acıtmak için ne yaptığımızı soruyor." diyor.
Gene şanslısınız Sayın Temsilci; size o soruları soranlar, bizim içimizde yaşıyorlar.
Aynı acıtma, bölme, parçalama, zarar verme işlerini "bizim kimliğimiz altında" sürdürüyor.
Böyle bir ortam içinde "Atatürk nasıl görünsün ki" .
Ama bir göründü mü, Samsun'dan göründüğü gibi görünecek…
İşte o zaman hain ve bölücüler kaçacak delik arayacaklar.
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Azgınlığın sonu ya rezil veyahut yok olmaktır. Hz.Ali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder