Ümit Zileli Pusu!..
Aysel Tuğluk "Demokratik Özerklik" ilanını yaptığında 13 Mehmetçiğin şehit oluşunun üzerinden saatler geçmişti…
Diğer bir anlatımla; Silvan kırsalında askerlerimiz pusuya düşürülüp şehit olduklarında, yalnızca ….
kilometre ötedeki Diyarbakır'da, Demokratik Toplum Kongresi adı altında toplanan BDP milletvekilleri ve PKK'nin şehir örgütlenmesi KCK'nin üyeleri, Türkiye'den kopma senaryolarını tartışıyorlardı.
Demek ki; Aysel Tuğluk, "Demokratik Özerklik ilan ediyoruz" derken, 13 Mehmetçiğin şehit olduğundan haberdardı!..
Olayın vicdani boyutunu, bile bile ölüm üzerine politika inşa etmenin iğrençliğini, en duyarsız insanı dahi dehşete düşürmeye kafi gelecek restleşmeyi bir yana bırakıyorum…
-Bu eylemin adı düpedüz ateşe benzin dökmektir, yani savaş ilanıdır!..
***
Şimdi alçakça "pusu"nun ardından yaşanan sürece bakalım:
- Önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geldi.
Kapalı kapılar ardında en büyük Türk büyükleriyle toplantılar yaptı.
Ardından BDP'lilerle görüştü.
Tepki çekmemek için Kemal Kılıçdaroğlu'na da "Merhaba, nasılsınız?" dedi tabii!
Bir televizyon programına katılıp "pusu"dan dolayı ne denli üzgün olduğunu anlatıp, önceden dikte ettiği(!) soruları yanıtladı..
O söyleşide bir tane gazeteci de çıkıp, "madem böylesine üzgünsünüz, niçin insansız hava uçağı Heron ya da daha iyisi, aynı zamanda ateş kabiliyetine sahip Predatör'lerden bir tane dahi vermiyorsunuz 'stratejik ortağınıza', 'Türk askerinin sınır ötesi operasyonuna niçin karşı çıkıyorsunuz'" diye sormadı, soramadı!.
- Clinton gitti, Afganistan'daki NATO güçlerinin komutasını önceki gün devreden yeni CIA Başkanı David Petraeus Ankara'ya damlayıverdi!.
Bu ismi anımsamanızda yarar var; Petraeus, 2003'te Türk askerinin başına çuval geçiren ABD'lilerin komutanıydı...
Bizimkilere PKK'yle "etkin mücadele" sözü verdi iyi mi?..
Gülmeyin lütfen!..
- CIA Başkanı Dışişleri Bakanı ile görüşüp, Genelkurmay Başkanı ile fotoğraf çektirdiği sıralarda BDP'li milletvekili Emine Ayna, PKK'nin televizyonu ROJ TV'ye çıkıp, "Özerkliği ilan ettik.
Bunun anlamı; ben senden artık talep etmiyorum, ben yapıyorum, sana düşen beni tanımaktır" diyerek, "özerklik ilanı"nı iyice perçinledi!.
Neydi, ilan edilen özerkliğin ana unsurları?.
1- Öz savunma hakkını kullanmak.
2- İkiz Sözleşmeleri dayanak kabul etmek.
3- Uluslararası camianın özerklik ilanını tanıması çağrısı..
Peki, BDP böyle bir ilanı tek başına yapabilir mi?..
- Kuzey komşumuz ABD olmadan asla!..
***
Gelelim, yanaşma takımının iç bulandıran kampanyasına…
AKP'nin siyasi sorumluluğuna, "açılım fiyaskosuna" bir tek satırla değinmeyen, değinemeyen ama CHP'ye sanki iktidardaymış gibi ağır eleştirileri sıralayan tetikçiler korosu, daha askerlerimize saldırı haberi ajanslara düşer düşmez hiç sıkılmadan, "Asker kendini mi bombaladı?", "Askeri uçaklar mı komandoları yaktı?" sorularını ortaya sürüverdi..
Yapılan otopsinin sonuçları şehitlerin tümünün kurşunlarla yaşamını yitirdiğini ortaya koydu… Bu güruh bırakın yaptığından utanmayı, tınmadı bile…
Bazıları da Hasdal'da tutuklu komutanların serbest kalmasını sağlamak için 13 askerin şehit edildiğini ima eden yazılar kaleme aldı.
Yani "Ergenekon yaptı" imajı yaratmaya çalıştı.
PKK'nin Kandil Dağı'ndaki şeflerinden Cemil Bayık'ın "operasyon yapan askere ateş açtık" açıklaması, bu kampanyayı yürütmeye çalışan yanaşma takımını, tıpkı Tokat'ta, İskenderun'da olduğu gibi yine rezil etti…
Şimdi, bu yazıyı buraya kadar okuyup, "Peki, tüm bu olanların anlamı nedir?" diye soracak olursanız, yanıtım şudur:
- Pusu, yalnızca 13 evladımıza değil, tüm ulusa ve Cumhuriyet'e karşıdır.
Büyük Ortadoğu Projesi senaryosunun bir aşaması daha geçilmiştir.
Olayların Öcalan'ın iradesi dışında gerçekleştiği lafı palavradır, bunu düşünmek bile ahmaklıktır!
Özerklik ilanında "uluslararası camiaya yapılan çağrı", yakın gelecekte bir "müdahalenin" gerekçesini oluşturmaya yöneliktir!..
Artık Birleşmiş Milletler Barış Gücü mü olur, NATO mu olur, bilemiyorum!..
Ama bir tek şeyi çok iyi biliyorum:
- Uyanmazsak parçalanacağız!!!
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ ANADOLU Bir kısrak başı gibi Bir şikâyet kutusu Bir çatapat kâfi CAN YÜCEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder